A e e —e ağaya e amm me ve rae e Ee m | | | | e ezine b a ni Ep Öz Türkçe davası (Başmakaleden devnm) canm yaşamakta devam etmesine nasıl müsamaha edilebilirdi? Os- manlıca, milli ve modern Türkiye- de asiyai ve ölü bir (Okültürün son sındığıdır, ve, ona karşı açılan mü- cadeledeki muvaffakıyetin manası (kafalardaki istiklâl harbinin za- feri) olacaktır. Onun içindir ki, dil hareketini, otuz kırk yıldanberi, onu görme- ğe alıştığımız (dili sadeleştirme) bakımmdan değil, milli istiklâl ta- rihinin bu geniş zaviyesinden gör- mek lâzımdır. Osmanlıca yazan adam mutla ka osmanlıca düşünüyor demektir. (Bu hususta kendimi de müstesna tutmadığımı arzederim.) Dil jektif bir ifade âleti değil su ti! bir tebliğ organıdır ve bu orga- nın kökü dimağdadır. Şimdiye ka- dır yapılan sade türkçe tecrübele riaden müspet bir netice çıkama- yışının başlıca sebebi davanın böy. | Ic esaslı bir şekilde ortaya konul. pamış olmasıdır. Bizim neslimiz, terkipsiz türkçe yızmağa çalışırken terkipli türk. £ yi tersine çevirmekten © başka İ'r şey yapmış olmuyordu. Ziya Gökalp mektebinin şiarı “milli dil yabancı kaide kabul etmez” düs-! tiru idi. Bu ayni zamanda « İ yabancı kelime, yani yabancı w sur alır demekti, Milli dilin ya Lancı kelime alabilmesi kapitülâ- * yonu türkçeye öyle bir açık kapı karakıyordu ki, buradan, yabancı Kaidelere göre “emir” in ismi faili «lan “âmir”, «Akil» in ismi mefulü clan “maakul” birer kelime pasa- portu alarak ve ellerini kollarını sallayarak türkçenin içine: girip yerleşebiliyorlardı. Bir gün, Edebiyatı - Cedide üs- tatlarından biri, kendi yazıların- dan bir parçayı Arap ve Acem ka- idelerine göre yapılmış bütün izafi ve vasfi terkiplerden temizleyerek | bize göndermiş, bununla, işte arzu ettiğiniz yenilik bundan ibaret de- gil mi? demek istemişti, Bu yazr- da, meselâ “şebi târik”, o etârik şep», o “handei gurap”, apurabın handesi» veya “şuunu dehir”, «dehrin şuunu» şeklini almıştı. Eski bir edibin bu yenileşme te- şebbüsü, bizi, o vakit, epeyce gül- dürmüştü, Fakat, bugün düşünüyo. rumda yirmi beş yıldanberi bizim yapmakta olduğumuz. işin aşağı yukarı bu zatın hareketinden baş- ka bir mana ifade etmediğini gö“ rüyorum. İtiraf edelim ki, şu son dil hara ketine kadar ayni sahada daha ra- dikal gibi görünen adımların da bundan pek farkı yoktur. “Huzuru &lilerine', yerine “yüksek huzurla- rna”, «taktim» yerine «sunmak», “istirham” yerine «yalvarmak» de- “aa bir Türkün eskisinden (daha * “Üs bir türkçe konuştuğuna ihti- tal veremeyiz. Çünkü, bu da Os- ısanlıca, hattâ Babrâlice konuşma- bir tercümesi, bir tersine çevri- Vsidir. Hususiyeti, her şeyden e- ws), sadelik olan Türk dehası, esa- son, muhterem gibi, âli gibi, arzu takdim kılmır gibi o mefhumları reddeder. Çünkü, bunlar, yabancı bir terbiyenin, yerden temennaları diyan durup elbağlamalar, iğilip etek öpmeler gibi dilimize soktu- ğu bir takım kötü âdetlerdir. Bu misalleri zikretmekten mak- sadımız, Öz Türkçe © hareketinin osmanlıcayıTürk diline hareketi olmayıp kayıtsız şartsız osmanlıcadan ayrılma, osmanlıca- ” “e hamlesi olduğunu T“ **ocağız milli Ğ A KIT'ın Hususi Telgrafları ———— —————-m—S——-—--—-—— Zabitlerin terfileri, hava değiştirme müddetleri ve tekaütlükleri ANKARA, 15 (Hususi) — ncı maddelerinin tadili için B. M. Meclisine iki lâyiha verildi. 14 üncü maddenin şu suretle ta- .İdili isteniyor: “Hazarda zabitanm kıta hizme- ti yapamıyacak derecede hastala nanları hastalıkları geçici ise lü- zumuna göre iklim değiştirme ve- ya ayni rütpede ây, gün © sayısile cem'an ve filen iki seneyi geçme- mek üzere hava değiştirme veya tedavi muamelesine tâbi © tutula caklardır. Hât hastalıkların teda- vi müddeti dahil değildir. Vazife icabı yaralanmak ve kirılmaktan doğan ârızalarda verilecek tedavi müddetleri ayrıca iki sene olacak: M. Cenone Hakkında takibata mecisın izni ANKARA, IS (Hususi) — Yataklı Vagonlar Şirketinin eski İstanbul Şubesi Müdürü M. Ces" none hakkında Türklüğü (tahkir noktasmdan takibat yapılabilmesi istenilmişti, Meclis bu müsaadeyi vermiş, keyfiyet İstanbuldaki alâ kadar dairelere bildirilmiştir. İzmirde bir zelzele daha o'du IZMIR, 1S (Hususi) — Bu gün Çeşmede şiddetli bir zelzele oldu. Bir gün evvel de İzmirde üst üste üç defa şiddetli zelzele oldu- ğu için halk büyük bir korku ve telâşa düştü, Nüfusça zayiat yok- tur, Izmir-vapurunda bir kaza İZMİR, 15 (Hususi) — Seyri: sefain idaresinin İzmir vapuru li- mana girerken kazanı temizliyen tayfadan Ali ansızın buhar borusu. nuh açılması yüzünden ağır su- rette yanmıştır. Yaralı hastahane- ye kaldırılmış, adliye tahkikata başlamıstır. C. H. F. umumi idare heyeti ANKARA, 15 C. H. Fırkası w- mumi idare heeti bugün toplan - dı. Fırkayı alâkalandıran türlü me- seleler konuşularak Mersin, Ko - caeli, Şibinkarahisar vilâyet idare heyetleri Mersinin Tarsus kazası ve Trabzon vilâyet kazaları idare heyeti reisliklerinin yeni seçilme - leri tetkik ve tasdik edildi. Kırklareli fırka (o vaziyetinin yerinde tetkiki kararlaştırıldı. 'ki,'dil inkılâbı denilen şey ne sa- dece bir lügat, ne sadece bir gra- mer işidir. Bu.en geniş manasile çevirme | bir kafa ve kültür tasfiyesi mese- İlesidir, ve onun için dava akadem- yalık mahiyetinden çıkarılıp mil let mikyasınca genişletilmiştir. YAKUP Kadri için B, M, Meclisinden müsande | | bası ithal etmiştir. tır. Bu müddetleri bitirenlerin kı-* | Zabitan terfi kanununun 14 ve 16| tada hizmetlerine kabiliyetleri gö-! mıyanlar, yardımcı rülmezse tekaüde sevkedilecekler | dir. Bir rütpede on sene kalanlar için tedavi ve hava (değiştirme müddeti üç senedir. Hazarda illetleri tedavi ile ge- | çemiyecek derecede olanlar der hal tekaüde sevkedileceklerdir.” On altıncı madenin de şu şekil- de tadili istenmektedir.: “Harp Akademisini bitirenler | üç zümreye ayrılmakta ve kıdem- | leri ona göre verilmektedir. Züm reler şöyledir: 1. — Erkânrharp stajine birinci derecede ayrılanlar, 2. — Erkânıharp stajine ikinci derecede ayrılanlar, Bu husustaki kanunun iki maddesinin tadili hakkında hazırlanan iki lâyiha B. M. Meclis'ne verildi 3. — Erkâniharp stajine ayrıl- vazifesinde kullanılmağa elverişli (o bulunan lar... Birincilere birer sene tahsil kı- demi verilecektir, İkinci ve üçün cüler kıta ve erkâniharbiye staji- ne tâbi tutulurlar, Kıta ve stajda ehliyet gösterenlere iki sene daha kıdem zammı verilir. İki senelik kıdemi alanlar kendilerine verile- <ek tezi muvaffakıyetle bitirirler ve âmirleri sırasile muvaffakıyet- lerini tastik ederlerse bir sene da- ha kıdem zammı alacaklardır. Ü çüncü zümreye birseneden fazla kıdem zamm verilmiyecek, erkâ- niharp stajine tâbi tutulmyacak- lardır.” Terkosun tesisatı Maliye vekâleti belediyeye kefil o'acak Şirkete senede ANKARA,IS (Hususi) — İstanbul Terkos Şirketi tesisatınm satın alınması hakkında Nafia Ve 'kâletine salâhiyet verilmesine da- ir hazırlanmış olan kanun laâyiba sı B. M. Meclisine verilmiştir. Bu lâyiha ile, Maliye Vekâleti- nin vergi kesirlerini belediye he- sabına tahsil etmesi şartile İstan- bul Belediyesine kefalette bulun- masına: salâhiyet verilmektedir. Terkos gölünün taşması üzerine evkaf ile şirket arasmda (o çıkan zarar ve ziyan davasından vazgs çilecek, itilâf kuvvetlerinin Ter- kosa bıraktıkları (o dekovil hattı Müdafaa Vekâletine ait (olması lâzımgeldiğinden belediyeye dev- redilecektir. Şirketin son beş yıllık bilânço- larma ve mukavele hükümlerine göre şirkete verilmesi lâzımgeler: senelik taksit bedeli 291 kin lira- dır. Muhamminlerce tespit edile- Yugoslavyaya silâh Milyonlarla tüfek, top ve fişek gitti! PARIS, 15. (A. A.) — Stefani ajansi bildiriyor: Fransa ve Çekoslovakyanın Yugoslavyaya gönderdikleri. si - lâhlar hakkında neşredilen ista - tistiklerden anlaşıldığına (göre, Yugoslavya 1923 — 1930 yılları arasında Avusturya toprağından geçirmek suretile Çekoslovakya - dan 900'top, 15,000,000 tüfek, 1,100,000 gülle, 105,000,000 kur - tun; 300,000 kilogramlık patlayı * cı maddeler ve 800 tayyare bom - 1930 dan 1932 ye kadar geçen müddet içinde Çekoslovakya ge - ne Avusturya yolile Yogoslavya - ya 403 top, 3,000 mitralyöz ve! 40,090 gülle göndermiştir. Bu| İ Tira, 931 su satışmdan yakmlarda da 700 top daha ver - mişlir, Bunlardan başka Yogoslav -| ne verilecek ? cek malzeme ve eşya bedeli 700 bin lira; 931 senesi zarfında şirke- tin resmi dairelere verdiği #ı be- dellerinden borç olan para 299008 sirketin tahsil edemediği para (takriben 100 bin lira, umümi harp esnasın da şirketin aldığı vaziyet ve de- kovil ve saire ihtilâfından doleyı gerikalan alacağı bir milyon 836 bin 253 liradır. Bu rakamlar tah mini olarak konulmuştur. Borcun ödenmesi için sermaye ve faizine mukabil yıllık taksit olarak yüzde altı faizli 1,200,000 frank Pa- ris üzerine çek olarak tesviye edi- lecektir. 933 bidayetinde tedavülde ka- lacak olan 3055 tahvilin (okalan müddet zarfında yüzde dört faiz- le beraber imhası için (o senede 100.183 frank Paris üzerine çek olarak verilecektir. Romanyada Türki- ye hakkında bir konferans BÜKREŞ 15 (A.A.) — Hariciye nezareti matbuat müdürü M. Dra- gu dün Carol müessesesinde yeni Türkiye ve onun yaratıcı kudreti hakkında bir konferans vermiştir. Konferansta Türkiye elçisi Ham - dullah Suphi Bey bütün sefaretler erkânı, bir çok (o Darülfünunlular, yüksek memurlar, muharrirler ve gazeteciler hazır bulunmuştur. Hicazda bir hat KAHİRE, 15. (A. A.) — Hicaz Hükümetinin Cidde'den Mekkeye gidecek bir demiryolu inşasma da ir bir mukavelename (imzalamış olduğu haber almmıştır. yaya ayrı ayrı yollardan 250 san - dık içinde top, tayyare İevazımı ile külliyetli miktarda (patlayıcı maddeler gönderilmiştir, sal keiki. 16 Mart 1933 : Kacak Yunan diktatörü 5 gündür şehrimizde e e (Birinci sayıfadan devam) mat yoktur. Şüphesiz bu hususta en doğru malümatı verebilecek © lan, bizzat ceneralin . kendisidir. Fakat ceneral derhal anlaşılabile* cek sebeplerden dolayı bulunduğu yerin gizli kalmasını * istemekte, kimse ile ve bilhassa gazetecilerle görüşmemeğe çalışmaktadır. Uzun Zaman Yunanistanda bus lunan kimseler ceneralin muhte- mel taarruz ve suikastlara karşı eğ kidenberi tedbir almağa lüzum göf düğünü, Yunanistanda yedi seki? senedenberi yanında daima bir kaç muhafız olduğu halde dolaştığını söylemektedirler. Bu da ceneralin i içi termektedir. ibulda bulundu. gunu evelki akşam Yunanistandan gelen ve dün sabah (Romanyaya giden eski Yunan Başvekillerinden ve Yunan Çiftçi Fırkası oOLideri M. Papanastasiyu da kendisini va- purda karşılıyan İstanbulun, türk- çe, rumca ve fransızca gazeteleri- nin muharrirlerine söylemiş, Ce- nerali burada bulunduğu müddet zarfmda görmeğe çalışacağını bil- dirmişti. M. Papanastasiyu gecele- yin kendisini Tokatlıyan otelinde ziyaret eden Jurnal Doryan gaze- tesi muharririne vapurda söyledik lerini tekrar etmiş ve: “— Şimdiki halde ceneralin şeh- rinizde bulunduğunu ( biliyorum. Henüz kendisini görmeğe muvaf- fak olamadım. Binaenaleyh bu ân- da daha fazla malümat (verecek vaziyette değilim.” diyerek ilk sözlerini tekit etmiştir, Ceneralin lere: 1 bulda fa etmiştir. Duyduğumuza göre Ceneral | Plâstras gelecek pazar ogünüva- purla Romanyaya gidecektir. —ş— m — > —ş—ş— Mahzerletdeki kışmetii evrakın satış mes'ulleri Mahzenlerde duran ve kıymeti milyonlar değerinde sayılan bir kı» srm tarihi evrakın, tasnif edilme- den balyalarla ve paçavra fiatine satıldığı, sonra kıymeti anlaşılır anlaşılmaz Bulga:*itana gönderi- len bu evtakm 'geri getirtilmesi & çin teşebbüsler yapıldığı ve hâdise nin B. M. Meclisinde de mevzuu- bahis edildiği malümdur. Bugün bu evrak kısmen geri getirtilmiş vaziyettedir. İ Haber aldığımıza göre bu me- sele dolayısile Devlet Şürasına ve- rilen dosyalar gözden geçirilmiş ve Şüra tarafından tarihi evrakın paçavra fiatine satılması işinde a- lâkadar görülen memurlar hak- kında muhakeme lüzumu kararı verilmiştir. Yazıldığına (göre bu memurlar arasında o vakit İstan- bul defterdarı bulunan Şefik Bey- le, satış komisyonundan bazı aza“ lar da vardır. Bunlardan bir kıs- mı Şüranın kararma itiraz etmişler ve itiraz lâyihalarını Devlet Şüra“ sma gönderilmistir. e) sama Saygona doğru Bâğ- dattan geçen kadın tayyareci BAĞDAT, IS(A.A.) — Kadm tayyareci Ilelea Beucher, © yarın Saygon'a doğru yapmakta olduğu seyahatine devam etmek üzere bu” radan havalanacaktır.