öğ işi Karımın marifeti VAKIT Mütefekkirlerimizın, Feriha Hanımın rakibi 16 Şubat 1933 | İ maarifçilerimizın pi ali Bugün işlerim çok az. Hemen pacağını, seni içeriye almazdım. | fikirleri Nazire H. hakkında “hemen hiç derecesinde, yazıhane- Düşüp bayılmasam bari. Acaba | EZER de boşuna pinekliyorum. Bari e- ve gideyim, Dün gece bizim karı- © nın babaları üzerinde idi. Sabaha © kadar somurttu. Hem gönlünü e- — ar, hem de biraz uzanır, kestiri- im bee rayın ya benden) Bugün de ayni mevzu üzerinde fs: bacakları.. Yaşı, sinema sevmeyişi X > met.. çok uvvelliyse?, urun durun a n : 2 sif ükü 9 © — Efendim.. karımın sesi: e Ere er eşe İlk intihapta birinci gelen Fe -| — Evet.. Modern bir şey.. Kö” Ahmet yazihanemin bekçisidir. Yalnız benim değil bütün handaki “ yazıhanelerin. Ben gidiyorum, gelen olur- sa “ansızm hastalandı, eve gitti, dersin. Çantama bir takım evrak dol - “durdum. Her ihtimale karşı hazir “lıklı gitmeli. Evde misafir varsa, i yâzıhaneye geçer, işlerimi tamam > larım. Merdivenlerden ağır ağır iniyo © rum, Bir kadın bana çarparak ve k merdivenleri ikişer ikişer atlıya “ Yay yanımdan geşti: de © Üst kattaki doktorun karısı. pamuk, oynuyorlar.. — Böyle, her gün bemen bu zaman lar kocasının arkasından çıkar, gene hemen kocasının ie e” döner.. Kime gider, nerelere gi - © der? Bilemem. Yalnız, bu kadın önünden için fena şeyler söylüyorlar. Gali- | yalanıyor, hem de şaşkın sonuna kadar tahammül edebile- | cek miyim?.. Vah vah, demek ka- rım da?!.. Şimdi ben ne yaparım!. Tabancam da yok.. Haydi, kapıyı açayım; herifin! “ — Yeter artık.. Bir daha tek rerlarsan.. alimallah seni kova - rım.. Yapma artık.. Tırak.. şır.. ak.. kapıyı açıyor. bir lâstik top gibi fırlıyorum, Ka- rimm yatağının dibindeyim.. Ağ-| zımdan köpükler saçılıyor.. Göz - | lerim kan çanağı gibi.. Ellerim a-| vnı parçalamıya hazırlanan bir şahin pençesi.. Saldırmak, boğ - mak, yakmak, yıkmak istiyorum.. Ataba rüya mı görüyorum?.. Ya rabbim bu ne hal. Karım yi tağına uzanmış koynunda sevg kedisi küçük pamuk.. Evet küçük | 4 Hemen orncığa yikilrrerdim Oradan ötesini bilmiyorum.. Ayıl- dığım zaman karım, Oyatağımın! kenarında, mütemadiyen gülüyor. Katılırcasına gülüyor.. Pamuk gözlerini .#çmış kem şaşkın ba doktor da biliyormuş ama, ne-| karıma bakıyordu. dense sesini çıkarmıyormuş.. Ma azallah ben doktorun yerinde ol. © sam bu karıyı diri diri mezara gö- © merim.,. Şeytan kulağına kurşun.. — Allaha ısmarladık hacı?.. © Kapıdan geçiyorum, kapıcı Ha cı emektardır. Hatırmı, her geçi - şimde alırım. “Ne biçim iştir? On dakikadır © bekliyorum, bir Harbiye tramvayı © geçmiyor. © Allahtan başka Bir şey istiyey mişim verecekmiş. İşte b» geliyor. Bindim. İçersi çok tenha.. Yalnız Tad Sİ © bir kanape dolu. Onda da, bir kü:| çük hanım, yanında bir gerç er kek. Burun buruna konuşuyorlar. Küçük itilaf “ Cenevrede toplamyor! | CENEVREDE, 15. (A.A) — Küçük itilâf mümessilleri, yeni - den toplanarak gruplarının, kâ - tibi umumiliği Cenevre'de bulu - nan bir komiteden başka, hususi siyasi mahiyet arzeden bir itilâfı | da ihtiva eden bir mizak statüsünü | tetkik etmişlerdir. M. Paül Bonccur, M. Benes, M. M. Yevtiteh ile gö- rüşmüştür CNEVRE, 15 (A.A.) — Küçük Arkalarma oturdum. Konustukla- itilâf hariciye nazırı, zümrelerinin rmı duyabiliyorum: Kadınım yanınlaki (yakışıklı © çocuk kocası değil, tevgilisi ve kendisinden randevu istiyor. Ka - dım çekiniyor. Nihayet yarm için - buluşacaklar... — Harbiye! Ama da dalmışım. Aferin yav- rularım, beni bir hayli eğlendirdi. Biz; teşekkür ederim.. : Tabii bunları içimden düşünü yorum. ç Oturduğum apartıman üç kat tır, Ben ikinci kat: tutuyorum. Karım kat'iyyen hizmetçi kullan maz. Her işini kendi yapar. Be * nim de hazır tarafım. Hem bu ze Kapı kapalı.. Karım içerde olsa gerek.. Hiç ses cıkarmıyayım. Kulağı mı kapıya yaklaştırır, biraz içersi- ni dinler, sonra ansızm giriveri rim,. Karım da şaşar.. müitehit bir teşkilât halinde ha « reket edebiler. temin edecek bir misak tanzimi ile meşgul ol - duklarını beyan etmişlerdir. Bu misakın siyasi kısmı, kat'i surette tanzim edilmistir. İlktısadi hususata ait müzakereler devam etmektedir. CENEVRE, 15 A.A.) — Küçük itil⣠mürnessilleri bu sabah, yeni bir içtima akdetmişlerdir. Bu içtimarı büyük bir kısmı 3| memleketi alâkadar eden iktisadi meselelerin tetkiline hasredilmiş - tir, Seyrisefain - Alman Yarmki Cuma günü Şişli saha - sında Alman —- Seyvisefain ta « kumları karşılaşıyor. Seyrisefain takımının kuvvet ve kiymeti har- kesçe malümdur. Alman takımı - | (Baş taralı i encı wayılamızda) faydalı bulmustuk.. “Evvelâ kız muallim mektebi müdürü ile ko - nuşmuş ve kendisinin düşündükle- rini dünkü sayımızda bildirmiştik. Haydar ve muavini Hıfzırrahman Raşit Beyin düşüncelerini takdim ediyoruz. Haydar Bey çok meşguldu. Bu itibarla uzun söyliyemiyeceğini, fakat şahsi fikirlerini kısaca işaret edebil ii bildirerek şunları söyl “— Böyle müsabakalara taraftar değilim.. Çünkü genç kızlarını - leri, maarif müdürü ğin i İ zn maneviyatını bozuyor. Bilhas- sa ton derece de sevdiğim mual - limlile mesleğimde bu müsabaka -| İsrm bize bir muallim (arkadaş kaybettirmesi, ve bu arkadaşın mesleğini bırakarak müsabakanm neticelerini kabul etmesi bende bilhassa bu gibi müsabakaların a leyhine hisler uyandırdı. o Kimi kastettiğimi tabii anlarsınız.. Son- İ ra müsahedelerim, tahsil çağında bulunan genç kızlarımızın tahsil - leri için ayırdıkları zamanın bir kısmını bu müsabakaların netice - leri üzerinde münakaşalara has - | rettiklerini de gösteriyor ki bu da bir zarardır.. — Böyle hir müsebaka netice - sinde seçilen güzele “Türkiye gü - zeli,, denmesini muvafık buluyor musunuz ?. Haydar Bey vw ki: gülümsedi, dedi — Bu gibi müsabakalar hak - kında fikrimi söyledim.. Bu itibar- la bu ikinci s#ualiniz için cevap vermiye lüzum görmüyorum. Muavini de ayni fikirde Maarif müdür muavini Hıfzır - rahman Raşit Bey de şunları söy- ledi: — Gazetelerde gördüğümüz ve okuduğumuz şekilde güzellik mü- sabakaları yapılmasına, tedris ve terbiye işiyle meşgul bir adam $ı- fatile taraftar değilim.. Görüyo - rum ki bu gibi müsabakalar, mek- tep nesli ve gençliği üzerinde, mu- allimleri ve talebe velilerini bir hayli üzecek ve meşgul edecek ka- dar iyi olmıyan akisler bırakmak- tadır. Esasen (o talebeye 'güzellik terbiyesi vermek için mevcut ders- ler yarında daha pek çok mevzu - lar vardır. İstenildiği ve reklâm edildiği tarzda güzel olmak, hiç kimsenin elinde olan, kendisini ve- İ ya yetişen nesli böyle bir ideal ar- kazanılan kasında koşturmakla bir şey değildir. karken göğüs geçirmeleri, bin bir hayal “ve ihtiras içinde yuvarlan- maları büyük bir kısmınmeciz duygusu ile kıvranmaları, her hal- Ön sağlam bir terbiyenin esasları sw | o söyled İ riha Hatırla bir muharrir akadar şımız şöyle konuşmuştur: — Şimdi müteessir misiniz?. —Hitiç.. Sizi temin ederim ki hiiiç.. Yalnız işin içinde bir hak - i sızlık olduğuna canım sıkılıyor .. Yoksa ille kraliçelik tacını almak | ka türlü hareket ederdim.. Tabi müracaat edecek bir çok yerlerim olabilirdi. İnat istiyeceğinizden bahsediliyor. Halkın reyi kâfidir. Esasen müsa- baka gayet tuhaf yapılmıştır. Bir ' kere boya ve korse meselesi ev velce en büyük şart olarak ortaya konulmustu.. Halbuki müsabaka- da benden başka boyasız olan yal» igi s0 Birinin kaşları, ötekinin dişleri ve ler bik kaş... — Fakat hanımefendi.. rir misini?, Fariha Hanım bu (sefer güldü: N — Anladım.. Nazire Hanımıf hırsı bende olsaydı her halde baş- | kaşlarından bahsettik te aklını benim dişlerim geldi... Güya be nim dişlerim kırık ve takma imi — Sizin için davadan ve tazmi İ değil mi?... Şayanı hayret... dedikodu nereden çıkıyor bil | — Böyle bir şey düşünmedim ..| mem ki. İkide birde — Yalnif kaldığımız zaman— dişlerimi t8 tup uzun uzun muayene ediy? rum.. Acaba bir şey var da ben # farkında değilim diye... — Sonra ayağım da çarpıkmı j nız bir hanım (o verdı... Hele ya - nımda oturan bir genç kız. Mütemadiyen ayna istiyor, boyasını tazeliyordu.. Ben de bo- yanabilirdim. Fakat düşündüm .. kalmak bir orjinalite olacaktı... Bu- nun için boyanmadım.. Bilhassa Nazire Hanım epey pudra sürmüş ve çatık kaşlar yapmıştı... — Yanaa... Halk güzeli uzun bir “evecet,, çekti: | — Eveeet.. Nazire Hanımm ka- İşi yoktur.. Kaşlarmı O sonradan müsabakada kaşları dümdüzdü .. lar bu sefer benim gibi toparlak toparlak kıvrılmış... Odadan bir ses yükseldi: — Kübik kaş!.. seciye hatlarile ahengi araştırıl - madıkça ve bu ahengin kemaline doğru çıkılmadıkça mesele, niha- yet bir ırk, bir kan grupu ve bir mek behemehal millet demek de - ğildir. milli bir kıymeti değil, fakat böy- le bir maksadı olduğunu kabul e- delim.Bu defa da, müsabakaya işti kalarm ve avakibinin icabettirdi - gi tuvalet, merasim ve müsabaka manda iyi, elverisli bir #hizmetçi takımları karşı- | Gençlerin, daha çok kızları) Yerleri için de bir mektepçi sıfati- maya seyrek giderim.. Artistifi nereden bulacaksımız.. i İ kastediyorum tabii, güzeller meş- | le İehte söylenecek sözlerim yok- Milli Lila sail Vilmi Şimdi kapının karşısındayım. | aşıyor herine üzaktan veya yakmdan ba- | tur.. 3 ile etmem.. nı Şunu da ilâve etmek isterim ki, Avrupada müsabakanın yapıldığı yer halkından, artistlerden ve beş on kişiden başkasının bu tarzdaki | müsabakalarla ehemmiyetle &lâ - kendisi kalemle yapmıştır. O gün Kendisile siz görüşmüşsünüz. Gece Toketliyanda baktım. Kaş| , ı ksi küçüklük! irsiyet meselesidir. Halbuki ırk de. | da fazla söylesem. : Yapılan müsabakaların | malümat verirmisiniz?. rak edenlerin adedi ve bazılarının lirim, kürek çekerim, iyi milliyet rabıtaları karşısındaki sa- lirim, kürek çekerim, iyi yü mimi hüviyetleri davayı ispat et- piyano çalarım, ev işlerini ğ memektedir. Bu şekildeki müsaba | rim.. Fakat yemekten maadâ“ | Bu dedikodular o çıktığındanb aynanın karşısında (o bacakları! evirip çevirip muayene ediyoru Sopa gibi.. Hiç bir inhina yok.. — Peki şimdi ne olacak?. — Bilmem ki.. Üsüste bir çi Bu kadar boyalı . içinde boyasız| satifhamlar!,. Bildiğim şu var Ev içinde patlıyorum.. (o Yapıl neşriyattan sonra —tatlı bir gü lüşle âdeta günün adamı old a sıkmak pek müşkülleşt Şöhret berbat şeymiş i — Kaç yaşındasınız?. — Bursa güzeli benden bah: derken “biraz büyükçe,, kızmadım.. Çünkü ben —bir beri aima büyüklüğe heves rim, daima yaşımı bü küçük yaşa hiç heves etmedim. $ Büyümeğe de bayılırım. Şif yirmi yaşındayım.. t Odadan bir ince ses: — Yarım yaş fazla söyledin” — Olsun. Hattâ mümkün — Hayatınız hakkında — Babam devlet demiryoli” rındadır, Lütfi Bey.. Fransızc# " —Sinema.. Sinema artistlefi) — Her genç kızın aksine,. 9 Harvey aklımda kalmış.. | bilmiyorum.. —Müsabaka tekrar edilirs? halde yeniden girersiniz de — Tabii her zaman.. Her ğ Affe *| dersiniz.. Biraz dişlerinizi göste * e e 7 olamaz, ki bu cins müsabakalar! kadar olduğunu zannetmiyorum . 4 onu takip eden ve o rruhite dahil | Uzaktakiler için ise, gazeteler bu| na gelince: Bu takım şehrimizde karşılaşabilirim.. y ki eçnzbi takımları içinde iyi bir arşılaşabilirim. Hayırdır inşallah. İçerde biri: si daha var. Hay kör olası şeytan. Misafir galiba.. Aman.. a.. ma.. n.. neler.. duyu. yorum?. İçerden karımın sesi: “.- Yapma.. yapma, diyor Ağzım kirli, öptürmem.. Of.. o..f. © GEvet! Duyduklarım hep kart - lekrariıyor: ii mevki elde etmiş yalnız teknik cihetinden zaiftir. Meziyeti sü - rat ve vücut kabiliyetindedir. Al- manlara nisbetle daha teknik bir oyun oyniyan ve kuvvetli müda - faaya, mühacim hatlına malik o- lan Seyrisefain karşısında Alman ların nasıl bir netice alacağı cid- gen sayin değer, Ba apeçlar olan, fakat nefse hâkimiyet ter -| meseleyi uzun uzadıya yazmiya | lüzum görmezler ve asil vazifele| ri karşısında böyle şeyleri akılla -| rından geçirmezler. Dünyanın en | maktâ olan şeker taci: garip bir köşesinde dahi bilâ istis- | kısmının şekeri bitmiştir. © na bütün günlük gazetelerinde! rükte şeker olmadığı için İf gi biyesini tamamlamamış bulunan gençlerin hayatında saydığımız tehlikelere kolayir''la yol açar . — Bu müsabakalarda milli bir kıymet görür müsünüz?. — Kanaatimce bu tarzdaki mü- sabakaların milli terbiye itibarile iy edeni M.Ş bir kıymeti yoktur. Ölçülen ve se-| bilhassa ağır başlı gazetelerde vü- cudu güzel bir hanım veya harım- lar için bu kadar resim neşriyatı 1 i tasi Wwu | m o - Şeker rekabeti Piyasada şeker rekabeti İ ların birdenbire yükseleceği min olunmaktadır. f eğ