| * Anadolu Gençliği | Bursanın 100 metre şampiyonu Faiz Bey m. spor hakkındaki düşüncelerini anlatıyor ç4 *“— Spora ne zaman başladınız? Spora erken başladım. Küçük yaşta arkadaşlarım arasında en çe "vik ve en kuvvetlisi idim. Mekte - bin tatil zamanlarmda hırsız po - “lis oynardık. Daima beni polis ya - “ parlardı. Hiç bir hırsız elimden ikaçmazdı. O zaman çocuklar ara- A“ sında ismime Doğan derlerdi. Ara- değ mızda koşular tertip ederdik ve bu »il- küçük koşularda daima birinci ge- ilirdim.. İşte spore bilmeden ve an- ler. lamadan ilk adımımı atmış ve kü - vin çüklüğümde küçük muvaffakiyet- misler kazanmış oluyordum. Bundan sonra futbol merakı be - hi sarmıştı, Her boş zamanlarımı bu oyuna hasrediyordum. Bir kaç dak) vene sonra, Bursada İnkişaf yurdu- m Bun sağ açığı olmuştum. Bu klüp şi İkinci derecede olduğu halde ça - h d İışmak sayesinde birinci dereceyi > bulmağı ahtetmiş ve bulmuştu. Fa ii kat ben ne yazık ki, gittikçe fut - bif bolden soğuyordum. Çünkü bu oyu na başladığımdanberi hiç bir gol AY" âlmak bana nasip olmamıştı. To çok pu daima kale dibine kadar geti - ies Ten ben olduğum halde gol yap - »bn) Mak başkasına nasip oluyordu. ayal Bu sıralarda her yerde olduğu o) Bibi atletizm cereyanı Bursada da gün baş göstermişti; eski çocukluk ha- tıralarımı yokladım. İyi ki, muvaf fakiyet kazanabileceğimi zannede tek sürat koşularına girmek için kendimde içimden gelen bir arzu Yandı. 1929 koşularına iştirak ettim 100 metre koşacaktım. Hayatımda bu yolun ilk yolculuğu benim üze Timde garip tesirler ve heyecanlar Yyandırıyordu. m. iris tas dü ka: la hüm nıyd sa” 5 saniye sonra benim birincili » mat Ölm, finale kalan dört arkadaş ara yüsi “mda da ayni netice ile neticelen- di. Artık fütbolle alâkam kalma - İdi Mist, tevali eden seneler daima birinciliği sanatkârlar spor derneği dolayısile benim için bir Seref oldu. Bu sene İstanbula geldim, Bur - İlmi 20 bit ril bları Resim hocası — Hani bu ağa - hcak *W yaprakları Türkân?, : Talebe — Efendim, hiç bu mev- de ağacın yaprağı olur mu?. Hoca — Ya dalları ?. k kil Talebe — Dallarıda iki gece *vveliçi karayel fırtmasında kırıl- Resim dersinde Sİ Gramer dersinde i Hoca — Şu cümledeki gördü - gi, “ün fiiller malüm mu, meçhul mu? Talebe — Meçhul efendim.. i Hoca — Canım, Yi bakı, Talebe — Efendim, bilmediğim ben nasıl malüm derim?. we s4 Coğrafya dersinde düny, — Kızım söyle bakayım, A neyin etrafında döner?. nasıl meçhul. sada kazandığım muvaffakiyetle rimi kaybetmemek için çalışıyor - dum. Şimdiye kadar kazandığım koşuları hiç bir antrenörüm değil kendi antremanlarım sayesinde ka zanmıştım. Anadolunun spor ha Faiz 8. yatı gençlerin kendilerine hocalık ederek çalışırlar, uğraşırlar. Buna rağmen uhtelerine düşen gençlik vazifelerini yapmak için hiç bir fedakârlıktan çekinmezler. Hocasız! Sporun. her kısmından bir parça anlarım. Meselâ: Voley- bol, basketbol. Pinpon, iskrim, güreş, denizci | ik, atletizm, ve kışımlarından tek adım disk, cirit gibi sporlarla meş gul oldum. Hangi sporcuları beğeniyorsu - pe son gayreile çalışmakta” dır. Bu çalışmanın sonu her halde muvaffakiyetle. neticeleneceğinde büyük bir sürur ile söylerim, Gayem: Yabancı milletler ara - sında spor sahasmda Türkiyenin şerefini ve yüksekliğini ispat ede- cek bir 109 metreci olmal. "eh Nazmi K.C. mahfeli Bu namda Fatihte bir teşekkül vücude getirilmiştir. Tes: il te- maşa, spor ve musiki şube | tiva etmektedir. Temaşa şubesinin azalarının kısmı küllisini Türk gençler birliğinin smatörleri teş - kil etmektedir. Gençlere muvaffakiyetler dile - riz. Talebe — Yıldızların etrafında efendim... Hoca — Nasıl yıdızların?. Talebe — Greta Garbo, Birigit Helm, Flodet Kolyer filân gibi. Hoca — (Hiddetle) Ya güne : şin etrafımda neler döner?. Talebe — Odunsuz, kömürsüz fakirler döner efendim.. »s Tarih dersinde Hoca — Beni İsrail Mısırdan ne zaman çıktı?. Talebe — Alış veriş durunca e- fendim!,, | #üyük Adamlar | Spinoza XV inci asırdan XVII inci asır nihayetine kadar süren bir devir var ki bu zamanda Avrupa tarihin de yep yeni bir görüş tarzı meyda na çıkmıştır. Bu devrin adı (Röne sans — yeniden doğuştur). Bu dev rin en mühim şahıslardan biri, Sugünkü fikir âleminde halâ tesiri olan Baruho Lö Spinozadır. Spino- za 1633 te doğdu. Yani bundan tam 300 sene evel. Bir yahudi ailesine mensuptu. İspanyada doğmuştu. Fakat hicre te mecbur olarak Holandaya geldi. Genç Spinoza'yı haham olarak ye- tiştirmek istiyordu. Spinoza felse - feye meraklıydı.Hür bir felsefenin yeni bir düşüncenin kahramanı ©- larak ortaya çıktı. Spinoza daha 23 yaşmda iken fikirlerini neşre başladı. Bu fikir - ler ne hristiyan nede yahudileri memnun etmedi. Amisterdam hav rasında onu tel'in ettiler ve dinden ihraç ettiler. Spinoza yahudilikten kovulduk- tan sonra hiç bir dine girmedi. Spinoza, Amisterdamdan kovul duktan sonra cam yontuculuğu ile hayatımı kazandı. Ve felsefi eserle rini yazmakla meşgul oldu. Bir zamanlar din aleyhinde bu- lunmamak şartile darülfünün he- calığı teklif edildi. Fakat Spinoza fikirlerinden cayraadı..Cam yon : tuculuğunu tercih etti. Spinozaya göre Allah ifadesidir. Spinozaya göre insan ta tabiatın blatın parçasıdır. | . İnsanm ruhi sıfatları ise vücudü nün tabii faaliyetlerinden başka bir şey değildi. Spinoza 300 sene evel bu fikirle ri ileri sürmüş, fikrinin kahremanı olmuş ve beşeriyete fikir uğurun - da kahre uğramanm, ferağatin tim sali olarak tarihe karışmıştı. Spinoza 1677 senesi şubatınm 21 inde Lahey'de fakru sefalet içinde öldü. , *» * Spinozanm 300 üncü doğum 8s nesi bu sene Avrupanm ve fikir â- leminin hemen her yerinde hararet le tes'it edildi. Spinoza fakru sefalet içinde ih. | öldü fakat tarihin ölmezleri arasın da yer tuttu. ———mz.. Bir amatörün ölümü Gençler temaşa grupu azasın - dan Recai Beyin ölüm baberini a yoruz. Recai çok kıymetli bir /ği amatördü. Son nefesine kadar gülmesine ve in celiğine fütur gel medi o ölürken: “Artık ö.öyorum Arkadaşlarım haklarını (o belâl etsin ve yaban (Recai Bey cı piyesini oynasınlar, demiş- tir. Gençler temaşa grupu aziz ar- kadaşının bu son arzusunu gelecek hafta yerine getirecektir, Gençler için açtığımız edebi mü- sabaka devam ediyor. Bu müsaba- | kaya genç okuyucularımızdan is - tyenler işitrak edebilir. Gönderi - lecek hikâyeler 800 kelimeden da- ha çok olmamalıdır. Manzumeler | de âzami 15 mısra olmalıdır. RE Bugünkü sayrmızda müsabaka - nm üçüncü yazısı olan istel Ay Han Beyin (Kış gecesi) manzume- sile, Ekrem Beyin (Biraz ötelerin- de) hikâyesini neşrediyoruz. Biraz ötelerinde.. Onu sevmek, gayesiz, beyhude bir üzüntü olmazmıydı. Bir an, se- vimli zengin kir kız, Fransızca bi - İlir, piyano çalar, ben ise, onlarm küçük bir kâtibi. Mehtaplı bir gece idi. Sema bil- lâr gibi saf, yıldızlar ışıldıyor, çam kokan serin bir rüzgâr insana hayat veriyor. — Şadan Bey, haydi çamlığa çı- kalım. Mehtap bugün o kadar güzel ki. Onu seyretmek için içimde müt - hiş bir arzu var. — Ya deniz, kimbilir nasıl şiir- leşmiştir. Sahilin kayalıklarından, denize akseden mehtap ve yıldız - | ların titrek parıltıları ne hoş gözü - ! kür. Şadan Perranla o gün misafir bu lunduğu pembe köşkün çamlıklara giden kapısımdan çıktılar. Bir müd det sessiz. Ürkek adımlarla yürü - düler sonra güzel bir yere oturdu - lar, oradan seyre daldılar. © Biraz sonra bir hışırtı duydular, bu kol kola yürüyen, biribirine aşk terennü meden bu çiftin ayak ses leriydi. Bu iki genç kız ve genç er kek onları görmediler ve biraz öte lerinde bir çarım dibinde oturdu - lar. Perran ve Şadan şimdi, tabiatın güzelliğine doymuş gibi gözlerini bunlara çevirdiler. Meçhul gençler ruhu okşiyan bir eda ile konuşuyorlardı. Genç kız: — Nevzat, seni bana o gün Yalo vada takdim etmişlerdi. Konuşmuş tuk, dans etmiştik. Tabiatın o ka - Kış gecesi Rüzgürlar; dudağında ı:k bir devin, Soğuk; son yolcuların nefeeleridir. Kaldırımlarda şimdi duyulan enin, Can çekişen açların hevesleridir. sanki ölüm örperiğini, a bir öksürük kaltimde ağlar Hatırlatır ruhumun serzenişini.., istemi Ayhan Bana NER SA Niste geçireceğimizi ne iyi düşün- müşüz. — Şadan, böyle gül gördün mü, ne kadar büyük ve ne kadar güzel, — Ya şu, renk renk karanfiller, — Bugün otel Şarmanda tanış - tığımız bizim gibi genç karı koca- yı tanımadı mı? Me, — Hayır... Kimdi. — O gece adada öpüşenler de » ğil miydi, biz de onlardan ilham al mamış mıydık!. M. Ekrem Milli piyes Cümhuriyet Gençler mahfeli güzel bir temsil verdi Cümhuriyet gençler mahfeli te- maşa şubesi haftalardanberi ilân ettiği (Tarih utandı) ismindeki mil li piyesi bu cuma oynadı. Pek mu « tena bir halk tabakası karşısında oynanan bu eser milli mücadeleye ait bir vak'ayı canlandırmaktadır. Bin bir kahramanlık vak'aların - dan birini gösteren bü piyeste bü- tün gençler muvaffak oldülat. Pi- yesin sahneye konuş tarzı yep ye- ni idi. Bir biri arkasına, dizilen tab lolar gayet muntazam tertip edil -. miş ve kemali itina ile başarılmış tır, İlk büyük Haymana tablosun « daki kahramanlardan Baha Hulü- si Bey, vatan için her an ölmeğe âmade olan içimizden birini çok güzel canlandırdı. Bu suretle Baha Bey en muvaffak oyunlarından bi « rini oynadr. İlk ve son şiir tablolar » da ve asıl perdede Müçteba Salâ « hattin ve Temel Zühtü Beyler çok heyecanlı ve muvaffakiyetli oyna» dılar. Yunan kumandanı rolünde Nu- dar hoş ki, yerinde gülen yerinde söyliyen ağır başlı bir benliğin var. — Ikinci defa Hilâliahmer ba - losunda görüsmüştük o gün de be- raber gülmüş, beraber eğlenmiştik. | Ve bir aralık evlenelim demiştin. — Sen bir cevap vermemiş, dü- şüneyim demiştin. Evet sen ehem - miyetsiz bir maaşla hâkimlik ya - pıyorsun. — Ve Ben, evlenirsem bu para” nm kâfi gelmiyeceğini düşünüyo - rum, Nevzat, Bunu hiç düşünme yav- rum, kızım, seni temin ederim, çok mesut olacağız. Bir kaç saniyelik sükütten son - ra: — Nevzat, muvafakat ediyorsun “eğil mi, haydi çabuk söyle, kork- ma muhitimizde bizi seyreder söz lerimizi dinliyen, mehtap, deniz ve ! yıldızlardan başka ne vor, bir de işte şu mis kokulu çamlar ve onun kokusunu etrafa serpen serin tüz - gör! — Perran, Nis ne kalar güzel, şu bahçe, cennetin çiçek bahcele - rinden biri olsa gerek. Bal ayımızı rullah diğer köy delikanlı rolünde Sadi Beyler bihakkin vazifelerini yaptılar. Yazı dil, velhâsıl bütünin kılâbın ana hatlarmı bariz bir su - rette gösteren bu eseri oynamakla Cümhuriyet gençler mahfeli mu « vaffakiyete bir daha ilâve etmiş ol du. Gençleri candan tebrik ederiz. Bilmecemiz I İki arkadaşın ceplerindeki pa - ranın yekünu 280 kuruş olsa ve her ikisi kırkar kuruş sarfettikten son ra birinin cebinde diğerinin do « © kuz misli para kalsa acaba sarfets meden evel her birinin cebinde ne vardı? Mükâlat kazananlar Geçen haftaki bilmecemizi doğ- ru halledenler arasında Kasımpa - şada tekke sokağında Mehmet, ins hisar müdüriyetinde Osman Bey - lerle Beyoğlu dördüncü ilk mektep talebesinden 158 Muazzez H. birer kitap.kazanmışlardır. Hediyelerini idare müdüriyetin den alsınlar.