ayn : En kıdemliler kimlerdir ? “ En kıdemli fotoğ- - rafçı Febüs Efendi K Şimdiye kadar yarım milyo- e resim çekmiş N EN sene Tstanbolloların resimlerini çe- ken Febüs EL Vakıt fotoğrafçısı önünde Fotoğrafçıların en kıdemlisi, en meşhurudur. Yani Febüs Efendi. İşe on iki yaşında iken çıraklık» — la başlamış, yedi sene sonra çırak - liktan kurtularak dükkân sahibi ol muş ve tam kırk beş sene kendi ba - şma çalışmış. Bugün tam altmw dört yaşında ve gene işinin başın - dadır. Biraz tevazü, biraz tereddütle > karışık bir haleti ruhiye içinde bu ğ; nasıl başladığını kısaca anlat- b tı , — Daha mektepte (küçük bir çocukken fotoğrafçılığa heves ettim, Biraz resim yapmak ta elim den geliyordu. Belki bu hevesi bes İiyenlerden birisi de bu oldu. i — Şöhretinizi nasıl kazandı - miz? — Çalışarak. Iyi eserler vücude getirerek ve sanatın mütemadi te- yakkisini adım adım takip ederek, Sade bu maksatla Avrupaya on iki defa gittim, dolaştım. i — Mesleğinizden memnun oldu © muz mu? Febüs Efendi, canının sıkıldığını : teessür duyduğunu anlatan bir ha- reket yaptı. |, 77 Beni memnun etmedi, hayır, dedi. Her ne kadar beş padişahın ofrasında yemek yedim, on altı nişan aldımsa da... — Sebebi? — Muhtelif seyler., a Febüs Efendi söylemek isten! - © — yordu. emi genişliyen konuşma içinde anladı ö N kendisini en çok imi Ki - geylerden birisi, bazı ecnebi fotoğ nd dl ierayi etmelerine müsaade edilme- sidir. Febüs Efendi bu banana ların fena bir rekabet usulile cidi Türk fotoğrafçıları mulazarrır etmiye çalıştıkları kanaatindedir. Sonra gene bunlardan bir kaçr- nım ferah ferah çalışmak imkânını buldukları, kolayca para kazandık © ları memleketin milli hissiyatına bile hürmet etmediklerini gösteren d va | Ay VAKIT'ın Hususi Telgrafları , Istılahlar komisyonu , Devlet ıstılahlarım toplıyacak olan komisyon ANKARA,II ( Hususi ) —| Resmi ıstılahları tespit heyeti 21 l şubatta toplanacaktır. Resmi ıstı - lahlar heyeti resmi muamelelerde kullanılan ıstılahları, memuriyet isimlerini tespit edecektir. Şimdi -| lüğü hariciye vekâletinde Tevfik rem, Feshane * fabrikası müdürü ki halde her vekâlet kendi işlerine | müteallik ıstılah ve memuriyet i- simleri listesini tespit etmektedir. çalışıyor 21 Şubat salı günü yapılacak top - lantıda bu listeler üzerinde tetkik- lere devam edilecektir. Resmi ıstılahlar kolunun bir bö Rüştü Beyin riyasetinde çalrşarak vekâlette kullanılan ıstılahları tes pit etmektedir. Silâhları bırakma konferansında Alman murahhasının izahatı ve bir CENEVRE, 11 (A.A.) — Ha- vas ajansı muhabirinden: Silâh - ları bırakma konferansı divanın- da M. Pol Bonkurun Perşembe günkü nutkuna cevap veren M. Nadolny, prensipler (o hakkında münakaşalara girişmekten ise a- meli surette çalışmak hususunda Fransız nazirile hem fikir olduğu nu beyan etmiştir. Maamafih hukuk müsavatına | müteallik olan 11 kânunuevvel tarihli itilâfnamenin Almanyanın silâhları bırakma konferansına iş- tirakinin bir şartı olduğunu ve Almanyanın asla uzaklaşmıyaca- ğı bir nevi esas teşkil etmekte bu» | lunduğunu söylemiştir. Diğer taraftan mumaileyh, Al- | mafyanın umumi emniyetin an * cak silâhların filt olarak tahdit edilmesi sayesinde tahakkuk ede- ceği mütaleasında bulunduğunu hatırlatmıştır. Almanya, Fransız plânını bü- yük bir hüsnü niyetle tetkik ede- cek ve bu bapta müzakeratta bu- | lunacaktır. İ M. Madolny, bu plânın kendi- sinin silâhları bırakmağa müte » | allik tekliflerile ayni zamanda müzakere edilmesini teklif eyle - miştir. Divan müteakiben, pazartesi günü konferansın İngiliz ve Fran- sız plânlarının esaslı noktaları hakkında yapılacak müzakerele - rin usulünü tayine çalışmıştır. M. Eden, M. Gibson ve M. Pol Bokur, emniyet meselesinin siya- ları kalmamış. İki jürnal de birer gün hapis olmam fakat ellişer Jira atıye ile ve serbest bırakılmamla neticelendi. — Bu elli seneyi geçen fotoğ - rafçılık esnasında müşterilerinizi hareketlerde bulunmuş oldukları nı hatırlıyor ve Cümhuriyet hükü » metinin küçük sanatların Türk te- baasına hasrolunması için çıkardı ğı kanun Türk fotoğrafçılarmı bu fena yekabetten kurtaracağı için seviniyor, — En heyecanlı zamanlarınız? — Bir çok heyecanlar geçirdim. Fakat galiba en heyecanlısı 23 se ne evel Sultan Hamidin resim.i başısı olduğum devirde jürnallere uğradığım günlerdir. © — Niçin bir hıristiyan reisimci başı benim için yazmadık oluyor diye iyi j i eğ nasıl buldunuz?. — Müşterilerim daima mem - nundu. Memnuniyetsizlik gösteren müşteri hemen hemen hiç hatırla- mıyorum. — Şimdiye kadar kaç fotoğraf ! çektiniz? e ve — Yarım milyondan fazla... — En mes'ut zamanmız ? — Büyük Gazimizin iltifatları kazandığım gün. Ankarada kendi- lerinin beş pozda resimlerini çek - i mek şerefine mazhar oldüm. Be - ğendiler sonra ser yaverelri tara - fından bir mektup aldım. Bu mek- — teklifi si komisyona havale edilmesini kolaylıkla temin etmişlerdir. Fa - kat silâhları bırakma meselelerin- de mühim noktai nazar ibtilâfları meydana çıkmıştır. M. Eden, M. Gibson, M. Pol Bonkur bu meselelerin umumi ko- misyon tarafından tetkik edilme: | sini ve bunlardan ordu mevcut - ları meselesinin âcilen müzakere olunmasını ve levazım meselesi - nin de henüz daha olgun olma - dığından M. Gibsomun teklifi veçhile divanda kalmasını teklif ediyorlardı. Alman ve İtalyan mücmessil- leri bu teklif aleyhinde bulun - i muşlar ve levazım meselesine ait müzakerelerin daha evel yapıl - masını temine gayret etmişler » dir... Umumi komisyonun emniyet meselesini siyasi komisyona bha- vale etmesi ve silâhları bırakma meselesinde M. Eden, M. Gibson, M. Pol Bonkurun tezini kabul et- mesi tahmin olunabilir. Divanda evvelki gün ve dün yapılan müzakerelerdeki hareket Cenevrede bir veya iki çetin haf- ta geçeceğini göstermektedir. Pol Bonkur Fransız plânmn başlıca iki esas fikri olan Avrupa misaki- le Avrupa ordularının birleştiril - mesi hususlarının âcilen müzake- re edilmesini kabul ettirmiştir. Mumaileyh bu müzakerelerin konferansın istikbalini tenvir e - deceği ilmidindedir. tup, “tösimlerin Reisicümhur Haz- retlerinin takdirlerini mucip oldu- ğunu bildiriyor ve bunların ken - dim için olduğu kadar Türk sana - tr için de bir kıymet olduğunu işaret ediyordu. Febüs Efendi bu mektubu çerçe- veleterek salonuna asmıştı. — Fotoğrafçılık hakkında dü - şünceniz? — Doğrusunu isterseniz fotoğ rafçılık kadar ilerliyen bir şey pek azdır. Fotoğrafçılık eskisine nazaran yüzde bin nispetinde terakki et - miş ve bugün tam manasile bir sa nat haline girmiştir. — Oğlunuz var mı, kendinize lâ yık bir fotoğrafçı yetiştirebildiniz mi? Bu sorgum da Febüs Efendinin iğ İ Fabrikalar © Rusyaya br heyet gidiyor | ANKARA,II ( Hususi) — Sabık sanayi umum müdürü Şerif ! Beyin reisliğinde iktısat o vekâleti İ eski müşavirlerinden İbrahim Ele i ! Şevket Turgut Beylerden mürek - kep bir heyet bugünlerde Rusyaya giderek memlekette kurulacak ye | ni fabrikaların Rusyadan getirile- cek olan makinelerini seçecektir. Yeni kontenjan listesi ANKARA,II ( Hususi ) — Yirmi şubatta neşredilecek olar yeni kontenjan listesinin hazırlığı ikmal edilmiştir. İktisat vekili Ce- lâl Bey bugünlerde İstanbuldan ge İ lecek, listeyi tetkik ettikten sonra vekiller heyetine verilecektir. | Ankarada bir toplantı ANKARA,LII ( Hususi ) — Halkevinde bugün bir toplantı ya- pılarak Bursada bazı geri kafalı - ların çıkarmak istedikleri hâdise tel'in edildi. Muhtelif hatipler söz söylediler. Kâzım paşa Hz. ANKARA,LII ( Hususi) — B.M, M. reisi Kâzun Paşa Hazret- leri bugün maliye vekili Mustafa Abdülhalik Beyi makamında 2iya ret ederek görüştü. İstanbulda Yeniden 20 mek- tep yapı acak İSTANBUL, 11 (A.A. )— İstan bul vilâyeti dahilinde bu sene 20 ilk mektep yapılmaktadır. Mektep binaların bir kısmına ait inşaat çok ilerlemiştir. Yakmda teslim | muamelelerine başlanacaktır. Mek tebe girmek hususunda yapılacak müracaatları karşılıyabilmek üze- re önümüzdeki sene işin tedbir - ler alınmaktadır. Bazı mekteplerde yeni şubeler açılacaktır. Bu maksatla maarif bütçesine yeniden 69 muallim tah sisatı konmuştur. yüzünde esef ve teessür çizgileri doğurdu. Anlattığına göre çırak ye tiştirmiş daha doğrusu yetiştirmek istemiş. Fakat bunlardan bir kısmı m evvelce mevzuu bahis ettiği ec » nebi fotoğrafçılardan bir kısmı a- yartmışlar, Bir kısmı işten çabuk bıkmışlar. Hele bir tanesi Avrupa: ya, sonra Amerikaya giderek ken İdi başma iş görmiye başlamış hat i tâ bir de apartıman sahibi olmuş. Halbuki çok bir şey de bilmezmiş. Sorgularım bitmişti. Ayağa kalk mıştık. Febüs Efendinin müteessir hali | devam ediyordu. Elimi sıkarken: — Hayat ve samimi dost.. Bun- lar boş şeymiş. Ben bunu anladım. Bunu da yazınız, dedi. 5 A. Sırrı “ss sales “İ Inkılâbı koruma kan İ liyetine karşı menfi hareketler, " taretini hâlâ verememişiz. değil, bir “inkılâp hıfzıssıhası ,, ilmi POZEYEMEE..7 (Başmakaleden devam) Lâkin, yirmi beş yıllık bir zaman mesafesinin üstünden 31 Mart cirkefinin serpintileri, hâlâ, Tür- kiye cümhuriyetinin , eteklerine kadar sıçrıyabilmekte; Türk milk « İstanbul'un kozmopolit salonla » rından Bursa'nın Arnavuttan, Tas tardan, Boşmoktan mürekkep s0- kak kozmopolitizmasına' kadar türlü şekiller ve mahiyetler ala - rak devam edip durmaktadır. Kapkara bir cehaletin, en geri ve en iptidai bir ümmet terbiye - sinin tabii neticelerinden olan bu gibi irtica hareketlerinin şiddetli ceza ve idare tedbirlerile de önü alınabileceğine kani o olanlardan değilim, İttihat ve Terakki dev - rinde, idarei örfiye ve divanıharp makinaları bir an durmaksızın iş- ledi ve verdiği cezalar en merha- metsiz usullerle tatbik olundu. Fakat, irticam vahameti, bu usul- lerin şiddetile hemen müvazi ola- rak tekâmül etti. İrticaa karşı yalnız inkılâbm adaleti şiddet göstermekle kal - madı, irticaa karşı ordular tahrik ettiğimiz oldu. Lâkin (bununla, irtiha meselesi aslâ kapanmadı. Bu memlekette, inkılâp düş » manlığı, 31 Mart gününde oldu - ğu gibi, Şeyh Sait isyanında ol- duğu gibi, zavallı Kubilay cina - yetinde olduğu gibi daima ayni statik kuvvetle karşımızda duru « yor. Ve, biz, bu heyula . önünde yıllardanberi yuinruk sıkıp “lâ net, nefict!,, diye bağır Sam larız. Bu bir aczin ifadesinden başka bir şey değildir. Türkiye bir inkılâp memleke * tidir. Türk devleti bir inkılâpçı müessesedir. Ve bu devletin bü - tün kuvetleri inklâp prensiple - rinin emrine verilmiştir. Buna rağmen inkılâbı bu onuncu yılı, seksen veya yüz seksen serseri l bir araya gelip en ileri ve eniş" | | lek bir şehirde, Vilâyet konağı - nın önüne gelip upkı Yeniçeriler gibi “İstemeyiz!,, diye bağırmak imkânını buluyor. Yani, muasır ve medeni Türkiye Cümhuriyeti hu- dutları içinde tarihin en geri en iptidai, hattâ, en gülünç hâdise * lerinden biri cereyan ediyor. İşte, düşünülecek, elem ve is - tırapla düşünülecek nokta asıl bu- dur. j Bu demektir ki, biz, bütün i* dari, siyasi ve içtimai teşkilâtı - mız, müneverlerimiz, gençlerimiz (| v. s., v. s.mizle inkılâbı bu onun- cu yıldönümünde, muhite her * hangi bir reaksiyon'u / ifikânsız ( kılacak bir “inkılâp tempera» | tur'ü,, nü, bir inkılâp derecei ha - z a-— rn. .nuMmın . — mu D.A, Bir genç arkadaşımızın dedi" ği gibi “türbelerin duvar diplerin- de, şadırvanların (o yalaklarında, hâlâ, irtica çıyanları türiyebili * | yor.,, Çünkü, inkılâbın ateşi he * : Si nüz buralara kadar sokulmamış * o | tır. Çünkü, inkılâp Herkül'ünün süpürgesi, benüz, bu taaffüne de (| kunmamıştır, Çünkü, inkılâbı “cemiyet hıfzıssıhhasından,, ba ** | berimiz yoktur. vi YAKUP Kadri ğ Ke 2! El bu