Keriman Hanımın Mısıra propaganda seyahati Yanında götürdü, bunları 932 dünya güzellik birincisi Keriman Halis H, dün İzmir vapu- rile İskenderiyeye hareket etmiş - tir, Keriman Halis H. saat on buçu- ğa doğru vapura gelmiş, kendisini teşyie gelenlerle selâmlaşmış, ge * lenler arasında bulunan Bursa ve İzmir güzellerile birlikte vapura geçerek salonda görüşmüş, ayrılır ken Bursa ve İzmir güzellerile ö - Püşmüştür. Keriman H. seyyahati hakkında dün bir muharririmize şunları söy lemiştir: *— Seyahate çıktığımdan do - layı çok memnunum. Memnuni - Yet ve sevincim bilhassa, sevgili Milletimi ve Türk kadınlığını ya - baner memleketlerde temsile im - m bulduğumu düşünmekten ile - Yİ geliyor. Eğer memleketimi ve kadınlığımızı bilmiyenlere iyi ta - mıtmağa muvaffak olabilirsem bu benim için büyük bir bahtiyarlık teşkil edecektir. Her halde bu şe- bir çok yerli mamülâtı orada dağıtacak.. refli vazifeye Jâyrk olmağa çalışa- cağım. Buradan doğru (İskenderiyeye gidiyoruz. Vapur Pirede durduğu esnada imkân ve fırsat bulabilir - sek Atinayı da ziyaret etmek İsti yorum. İskenderiyeden Kahi gideceğiz ve Mısırda bir ay kala- cağız. Mısırdan Avrupaya geçeceğiz. Amerika seyyahatine martta baş - lamak tasavvurundayız.,, Keriman H. yanında memleke - timiz mamulât ve mahsulâtından bazı eşya nümuneleri de götürmek tedir. İktısat vekâletinin iş'arı üze rine ihracat ofisi tarafından ve - rilen bu eşya arasında kuru incir ve üzüm, Eskişehir taşından kolys ler bulunmaktadır. İnhisar idaresi de Mis Univers namile yaptığı hu- susi bir cigaradan Keriman Hanr- | ma vermiştir. Keriman H. Bu ciga raları ve yerli şarap ve likör nü - nünelerini seyyahatinde dağıta - caktır. Köylü ile Maarif vekili arasında mektuplaşma Fevziye köyünde talebe pansiyonu yapılması için Mehmet Ef. nin talebi Maarif vekili Reşit Galip Bey, #eçenlerde gazetelerde çıkan be - Yanatında köylerde okuyup yaz “Civarımızda da mektepsiz “üç köy var; bizim köyde böyle bir ta- lebe pansiyonu yaptırın, mektebi» i Adana - Konya RATE SİLER ( Spor sayıfamızdan devam ) Ikinci devrede Adanalıların da ha enerjik oynadıkları görülüyor- du. Behemehal bir gol yapmak arzusu seziliyordu. Fakat bu ha - kikat olamadı. Biraz sonra hakemin düdüğü oyunun bittiğini haber verdi ve ber iki taraf ta sıfır sıfıra saha - dan uzaklaştılar, Mersinliler, orta mektep tale - besini bir maç yapmak üzere Mersine davet etmişlerdir. # # # Önümüzdeki aylar içerisinde şehrimiz stadyomunda heyecanlı maçlar seyretmek zevkini tada - cağız. Kurban bayramında Kıb - rıs takımı gelecek, Geçen sene buradan giden Çukurova muhte- liti Kıbrıslıları yenmişti. Bakalım burada iyi bir netice alabilecek mi Stadyom idaresi, İstanbuldan takım getirmek niyetindedir.Hat- tâ bu hususta muhabereye de gi- rişmiştir. Fenerbahçenin ikinci takımı getirilmek isteniyor. Sey - risefain takımı ile de muhabere ediliyor. İzmirin kuvvetli takımlarından biri olan Karşıyaka spor klübü ile de temasa girişilmiştir. Muvaffakıyetli bir netice elde edildiği *-kdirde bu maçları sey- redeceğiz. la bem oyuncu Almanyada Askeri hazırlık ha- berleri tekzip ediliyor BERLİN, 7 (A.A.) — Çelik miğferliler, milliyetçi sosyalistle- rin hücum kıtaatı ... ilâh. gibi bazı teşkilât mensuplarmın milli müdafaa ordusu kadrosuna alına” Ma işinin daha çok ilerlemesini te- | mizi de beş smıflı mektep yapın, | caklarına dair ecnebi memleket- için yatı pansiyonları açılaca - ve mektepsiz köylerden topla- Bacak çocuklarım, mektepli köyde kek pansiyonda yatırılacak - söylemişti. d Geyve Akhisarı Fevziye köyün- ö köy kahvesinde toplanan köy - üler gazete okuyup dinlerken bu ii tı da okumuşlar, sevinmiş- » işleğinden Ali Niyazi oğlu Meh Met Efendi maarif vekili Reşit Ga- lip Beye bir mek Mehmet Efendi, mektubunda köy kahvesinde gazete okurken maarif vekilinin beyanatını da kendileri- Tea ıkundan dikkatle okuduk larını söylüyor, köylerinde 2 mu- allimli üç smıflı güzel bir mekte; bulunduğunu, mektep El beş sınıflı mektebe elverişli el Bunu kaydettikten sonra; ————.... tup yazmıştır. hem bizim çocuklar istifade etsin, hem de civar köylerin çocukları..,, diyor. Maarif vekili Reşit Galip Bey, Mehmet Efendinin mektubuna ce- vap vermiştir, Reşit Galip Bey diyor ki: “Köy pansiyonları hakındaki be yanatımın sizler gibi değerli vatan daşlar tarafmdan okunarak hak - kımda mütalâa yürütülmesi ve he - le bana bu hususta yol gösterilme- 8i beni çok memnun bıraktı. Teşekkür ve dileğinizin husule gelmesi için elimden geldiği kadar çalışacağımı vaat ederim.,, Maarif Vekili Bey, bunları söy- ledikten sonra Mehmet Efendiden köyün, mektebin vaziyeti ve pan - siyonun tesisi meselesi hakkında İ uzun boylu izahat istemektedir. Burdur ve Ispartada esasi > pa NN > e Gül yağı istihsalâtı ve hahıcılığımız AYDIN, 7 (A.A.) — Burdur ve a halıcılık, gülyağı istihsa İtma dair tetkikat yapan iktisat i Celâl Beyefendi bugünkü Posta trenile izmire avdet etmiş - lerdir, Bu havalide gülyağı istihsalâtı- Miş e için bir kooperatif ve Yapılması takarrür etmiştri. Keçiborlu kükürt madenlerini iş leten Fransız şirketi şartname ah - kâmına riayet etmediğinden mu - kavelesi fesh edilerek bu iş yeni - den tecssüs edecek milli bir şirke te devredilecektir, Nazilli mensu- | neşredilen bir emirname ile mü - | yal demokratların bir içtimaın - cat fabrikasınm ilk baharda in -| nakalât nazırının hava işlerine | dan avdet eden bir amele Nâziler şasına başlanacağı ve dokuma fab | ait vazifelerile dahiliye nazırının | tarafından atılan bir kurşunla te- rikalarmda staj görmek üzere bir | hava hücumlarma karşı sivil aha- | lef olmuştur. amele kafilesinin Rusyaya gönde- rileceği haber alınmıştır. lerde haberler çıkmıştır. Salâhi - yettar mahafil Çelik miğferliler veya hücum kıtaatı mensupları - nın milli müdafaa ordusuna ithal edilmelerinin kat'iyyen mevzuu bahsolmadığını ( bildirmektedir. Yeni hükümet erkânı iktidar mev- kine gelir gelmez devlet otorite- sine hadim bir alet olarak kalma» sı lâzrm geldiği fikrini teyit et - mişlerdir. Bu yalan haberler, silâhları bırakma konferansının akamete uğraması takdirinde Alman bü - kümetinin tasavvurlarını tehlike- li göstermeğe matuftur, Teslihat nisbidir ve diğer dev» etlerin teslihatm vaziyetine gö: re tayin olunur. Almanyanın müs- takbel milli müdafaası son dere- ce müsellâh olan komşularının silâhlarını tahdit etmelerinin de « recesine göre tayin olunacaktır, İ © Ortada bir takım “Alman pro- jeleri,, yoktur. Mevzuu bahsolan | nokta Almanyanın komşularının kendi emniyetleri için zaruri gör- mekte oldukları teslihatın fazla « lığıdır. Reisicümhurun emirnamesi BERLİN, 7 (A.A) — Reisi - cümhur fon Hindenburg imzasile iyi muhafaza hususundaki vazi feleri başvekâlete tâbi hava işle- — —— (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) — Geçmiş olsun efendim. — Sağ ol evlâdım. Buyuru - nuz. Süreyya bey, minimini bir o - dada sokağa ve kapıya bakan ya tağında yatıyordu. Battaniyesinin bir ucunda bir kara kedi kıvrıl - mış uyuyordu. Duvarın ve orta » da bulunan sarı bir mangalın ke- narında birkaç ilâç paketi yarısı” na kadar içilmiş bir bardak rhla- | mur vardı. — Yahu.. Yahuu.. Kapıyı ka - pa.. Kapı kapandı. Süreyya bey ye- rinde biraz doğrulur gibi oldu. Şiddetli bir grip olmuş. Kesik ke- sik hecelerle hastalığa nasıl tutul- duğunu anlattı. Bayram dolayısi - le Maçkada bir ahpabını ziyaret gitmiş ve üşümüş.. Kendisine zi - yaretimin sebebini söyledim. Çok mütehassis göründü. Teşekkür et - ti. Fakat böyle bir hastalık halin- | de, senelerce geride kalmış sima- İların, hadiselerin tahatturu, yüzün- de ifadesi kabil olmıyacak dere -| cede teessür çizgileri çiziyordu. — Mektebe doksan senesinde girmiştim.. İbrahim Abdüsselâm paşa.. diye anlatmıya başladı. Bü- tün arkadaşlarının isimlerini sayı- İ yor ve hepsini rahmetle anarak ve arasıra hınçkırarak ağlıyordu. Say dığı isimlerin hemen bepsi bugün bir avuç toprak olmuşlardı. Süreyya bey doktor çıkmak ü- zereymiş. O vakit eczacı mektebi diye ayrı bir mektep yokmuş. Ec- zacı da, doktor da ayni mektepten İ yetişirmiş. Süreyya bey son sınıfa kadar okumuş. Bir doktorası kal - mış, Fakat sıhhati gün geçtikçe bo- zuluyormuş. Mektebi bitiremiye - ceğini anlamış. Terketmiye kalk » mış. Zeki ve sayılı (o talebelerden olduğu için hocaları bilhassa Akil Muhtar beyin babası Akil beyle Nafiz paşa mektepten çıkmaması için çok ısrar etmişler “Aman Sü» reyya yapma...,, demişler. Mektep nazırı Saip paşa da: — Kat'iyyen olamaz Süreyya.. Ben nazırken seni bırakmam. De- miş. Fakat Süreyya bey kat'i ka- rarını verdiği için ısrar etmiş: — Bırakmazsanız kaçarım, mektebe girmezden evvel İzmitte kırk kuruş maaşlı memurdum. Ge- ne gider oraya devam ederim, muhasebeci olurum, 50 sene son - ra da beni maliye nazmı ogörür- sünüz. Demiş. Bu hararetli sözler karşısmda nazır, sadece: — Vay canma.. Demekle ikti - faya mecbur olmuş. Hulâsa ne Nafiz paşa merhumun, ne de ar - kadaşlarının ısrarı fayda etmiş. Diyor ki: — Artık ok yaydan çıkmıştı. Nuri paşanın bile vaitleri beni bu | meslekte tutamadı, bendenize: ri komiserliğine devredilmiştir. Hitlercilerle komünistler BERLİN, 7 (A.A.) — Evvel ki gece Berlinde ve eyaletlerde Nazilerle Komünistler arasında bir takım hâdiseler o olmuştur. Bonda bir toplantıdan dönen Na- | zi talebe bir komünist binası ö- nünden geçerken silâh ateşine uğ- ramışlardır. İki yaarlı vardır. Harburg » Vilhelmlsburgda s0s- İ Hamburgta komünistler tara fından atılan bir kurşunla Sayfa 7 Eczacıların en kıdemlisi Nazi maktul düşmüştür, — Oğlum, sen ne yapıyorsun, bir doktoranla bir tezin kaldı. ! Doktor çık, ben seni merekz has » tanesine alırım, diye vait üstüne vadediyordu. Ben: — İmkânı yok, beni ya dördün- cü veya beşinci orduya yollayıve « rirler. Siz İstanbula kendi akraba» nızı bile getirtemediniz, dedim. Ağzımdan kan geliyordu. Arka - daşlarım: — Canım allaha Marko paşa da verem ama, yaşıyor, diyorlardı. Sözü uzatmıyayım evlâdım, nis bayet “bünyesi tahsile müsait de * gil, mektepten ihracı lâzım,, diye yazılan istida on günde müspet ne- tice verdi ve ben de kısmet bu ka darmış diyerek İzmite döndüm. Süreyya beyin ailesi, bilhassa babası “Elmukadder lâyetegay « yer,, diyen ve kadere inanan in « sanlar olduğu için Süreyya beyin bu kararmı derhal tasvip etmişler. Fakat mektep Süreyya beyi İz- mitte de kendi haline bırakmamış, gittiğinin ertesi günü derhal dön- mesi için bir telgraf almış. Bu se- fer babası düşünmiye başlamış: — Evlâdım ya doktorluk sana mukadderse... Ya mukadderse.. Bana müsaade et akşama kadar bir düşüneyim de öyle cevap ver demiş. Akşam olmuş. — Biraz daha bekle bu gece bir istihare yapayım... demiş. Süreyya bey bu bahsi şöyle an- lattı: — Babam (hınçkırarak ağlı» yordu.) Sabaha kadar beklemedi ve gece yarısı beni odasına çağır- dı: — Müjde evlâdım müjde.. Dek- tor olmıyacaksın. Sen büyük adam olacaksın. Bırak bu işin yakasını. Dedi. Alla gani gani rahmet etsin, ne iyi adamd.. Süreyya bey doktor olmıyacas emanet bak hâlâ ğma kanaat ettikten sonra İstan » bula dönmüş, bu sefer ki: — Doktorluktan madem ki vaz geçtin, gel eczacı imtihanı ver de diplomanı al. Süreyya bey bu se- fer ısrar etmemiş ve işte bu suretle eczacı olmuş. — Kaç yaşındasınız? — 76 — 77 yaşımda varım ev- lâdım. — Hayatınızdan memnun ol « Zunuz mu? Süreyya bey içini çekerek ye « rinde doğruldu. Hasta halinde bis le ikrama çalışıyordu. Bir sigara uzattı. Sigarasını yakmak için kib» rite davrandım. Aman oğlum, is « raf etme, ateş var, dedi. Ateş u « zattım. Sesi titriyerek: — Estağfurullah teşekkür ede « rim, dedi. Sonra sorgumün ceva « bm verdi: — Hayatımdan © mesleğimden menınun oldum. Hem çok memnun oldum. o Elhamdülillâh o meslek sayesinde geçiniyorum. hâlâ... Bir müstahzarım var. Kazancım bizi geçindirdikten sonra bir aileyi das he geçindirir. Ama ben âlim mi « yim? Hayır cehlimi muterifim, Iddiam yok. İnsanı ufak bir şeyde haptedebilirler. Ama cehli mürekkep te değilim. Biz okuduğu muzu iyi okur, işe dört elle sarı - lırdık. Süreyya bey öksürmiye başla « mıştı, Ayak ucunda yatan kara kes di uyandı, gerindi sonra daha ra- hat bir vaziyette kıvrıldı, yeniden uykuya daldı. bü demişler (Sonu yarm) A. Sirri