ii nunda kazasker oldu. Kendisi İosM Muharriri : ANLI DEVLETİ) İĞLÜRKEN... n Celâl Nuri * Tetibas, sekil, tercüme Bakları mahlozdur . — e nie ii Hiç okuması olmıyan Kadıasker Vahdettin zamanında hariciye nazırı Mösyö Jozef Kusa Frango Paşa Hz. ... Mösyö Jaguard'ın müdürlüğü zamanında istatistik (idaresinin yaptığı okur, yazarlar cetveli bizi son derecede memnun edecek bir halde değildir. Yüzde 7 buçuğu - muz okur ve bittabi yüzde üst ta- rafı cim karnında bir noktadır. Bununla beraber eski zamanla yeni zaman arasında kocaman ve yaman bir fark (o kaydedebiliriz. Bir varmış, bir yokmuş. Ben kü- gücük bir çocuktum. Babam ötede beride mutasarıflıkta O gezerdi. © Hatırama, hafızama müracaat e - © diyorum. Bir sancakta bir kadı vardı. Kadılara resmen (naip) de- nirdi ve bu sarıklı zatlar hukuk © mahkemelerinde reislik ederlerdi. Bizim Mehmet ağa (Halâ Bü - yük Millet Meclisi (o Serhademesi Mehmet efendi) benim kol tutmüş, gezdiriyordu. — Burası neresi? — Mahkeme, — Mahkeme? — Kadı yok mu? Bildiğin ka- dr.. Burada süçlulara o cezalarını verir. Birinin birinde hakkı varsa onu alır. İstersen içeriye (girelim de gör. Mahkeme serbesttir. Her- kes muhakemeleri (e dinliyebilir. Bizim kocaman kadı, hâkim e- fendi baş köşeye oturmuş. Dava - cılar kadının huzurunda. Azalar hâkimin sağında, solunda. Fakat çok garip bir manzara! Ben kadı- yı fazla lâf eder biri biliyordum. Mahkemede hiç ağzını açmıyor. Arkasında başefendi namımda bi- ri muhakemeyi idare ediyor. Bir saat mahkemede kaldım, Hâkim b. efendi biricik olsun ağzmı açıp bir söz söylemedi. Put gibi bir ka- ds. Kadı mı, heykel mi, mezartaşı © mı? İşi başefendi görecekse bu ka- hba ihtiyaç ne? © Sebebini Mehmet ağadan sor - dum. Cevap veremedi. Bir iki gün sonra hâkim efendi bize gelmişti, © Sancak erkânından daha üç, beş kişi vardı. Yemek yiyorlardı. Be- ni de sofraya aldılar. Hâkim pek lâtif söz söylüyor... Türlü türlü hi- kâyeler anlatıyor. Beni de taltif etti. Pek geveze. Gülmiye başla - dım, ve: — Hâkim efendi, dedim, bura- da ne güzel lâkmdı ediyorsunuz. de neden susuyorsunuz?, Hiç cevap yok. Babam suratı - nı (bana) astı, kaşlarını çattı. Sofradakiler bozuldular, Bir pot kırdım, bir çam devirdim ama se“ bebini anlıyamadım. Ertesi sabah babamdan azar işittim, — Ne yaptığımı bilmiyorum ki, babacığım, beni azarlıyasın. — Büyüklerin yanında söze ka- rışılmaz, — Beni çok söze karıştırdınız, tekdir etmediniz. Sonunda ne de- dim ki bu tekdire uğriyayım? Hâ- kim efendinin mahkemede niçin sustuğunu sordum... Annem imdada yetişti. Meğer hâkim efendi hiç mi hiç, zerrece, bir dirhem, bir damla okumak, yazmak bilmiyormuş. Bu zat so - bü- ol du m ii dan beşikte rütbe, ruus almış... O gidiştir, gidiyor! Şimdi düşününüz: oTekirdağı, yahut Kırklareli, yahut Sıvas, ya - but Çorum hâkimi okumak bilmi:- yor... Mümkün mü? Bugün, memleketimizde, okur yazarların miktarı gene pek çok olmamakla beraber (Okaracahiller müşir, ordu kumandanı, kadı, vali ve saire olamıyorlar. Beşiktaş ka- rakolu çavuşu Hasan Paşa ismin- de biri hem müşir, hem de zifiri siyah cahildi.Tesalya mubarebesin de fırka kumandanlığı eden bir ferik de öyle. Benim çocukluğumda mevki, mansıp, makam sahibi olup da o- kuması olmıyanlar nadir değildi. Bir genç efendiye bir kız vers mek istemişler. Hatırlıyorum. E- fendi, kızın birçok meziyetleri ol- makla beraber okuması olmadığı | için teklifi kabul etmemiş. Araya giren muhterem ve büyük bir zat| da: — ilâhi, oğul! Sen karı mes tiyorsun, muallime hanım mı? De- mez mi? Demek ki ilim, ancak, kadınlar arasında, omuallimelere lâzım. Onlardan başkaları için o - kumak, yazmak fazladır. Evet! Kadim devrilerde mese: lâ bir Kavalalı Mehmet Ali, pek büyük işler yaparmış; hem de bu zat eline bir kitap alsa hangi ta- rafı üstü, hangi tarafı altr farke- demezmiş. Lâkin zamanlar geçti. Artık hiçbir yerde alaylı kalmadı. Çocukluğumda bu makuleden kaymakam ağalar, tabur ağaları tanımıştım, © Hey gidi zamanlar! İkinci Ab- dülhamit aslen İtalyan, Almanya: da doğmuş, neden sonra Türkiye- ye gelmiş, bir müslüman ismi al « mış lâkin hıristiyanlıkta sebat et- miş, sen gidecek, ben geldi, çok te- şekkür yapar ben gibi yarımyama- lak türkçe öğrenmiş birini vezirli- ğe çıkarmış ve ona Londra bü- yük elçiliğini vermiş. İngiltereye giderken huzura kabulünde padi- şaha demiş ki; — Sefir paşa, Londraya gidi- yorsun, orada muvaffak olman i- çin her kimi maiyyetine almak is- tiyorsan bildir vereyim. Sefir paşa teşekkür etmiş, ve: — Memurlar, maiyyet iyidir, demiş, Lâkin, müsteşar pek iyi, pek muktedir ve namuslu bir kulu- nuz olmakla beraber sabık sefirin oğludur. Mümkün olurda onu başka bir yere tahvil buyurursa » nız. — Pek âlâ, sefir paşa... Derhal icra edeyim. Bunun üzerine Abdülhamit ce- binden bir defter çıkarı, ve: — Meseleyi şu sayfaya yaz! der. Sefirin usratı bir kasımpatı, yahut bir hafiye fesi, yahut bir pancar gibi kızarır. Zavallı Rüs- tem paşa hazretleri, (halifenin, Türk imparatorunun büyük elçisi resmi dilin cabili, eçheli.. Bu hi - kâye uzak olmıyan bir maziyi göz- lerimizin önünde O canlandırmıya kâfidir. Son gününe, can oçekişmesine İ belediye lokantasında dün peşin değin Osmanlı devleti böyle falso- VA Krr Belediye lokantasında Evelki gün küşat resmi yapılan ! ücret mukabilinde bir çok beledi - ye memurları yemek yemişlerdir. Perşembe gününden itibaren de lo kantada 150 kadar yüksek mektep talebeleri iaşe edilecektir. İmali ia) Halkevinin yıl dönümü 19 şubat, İstanbul halkevinin bi- rinci senei devriyesidir. Bu müna- sebetle halkevinde merasim yapı - lacak, konferans ve konser verile- cek, milli eserler oynanacaktır. Halkevi idare heyeti merasim prog ramını hazırlamıya başlamıştır. m mez Yük arabaları Şehrimizdeki yük arabacılarının idaresi, tabi olacakları muamelât, iskelelere kayıtları ve saire hak - kında belediye iktısat müdürlüğün ce bir talimatname hazırlanmıştır. Şehir dahilinde yük nakliyatını tan zim edecek oaln bu talimatname daimi encümence tetkik edildik - ten sonra tatbikine başlanacaktır. lame meli iaşe masrafı 933 bütçesinde vali ve belediye reisi muavinlerile belediye hududu dahilinde bulunan kaymakamlara iaşe masrafı verilecektir. Bu mas « raf reis muavinlâri için ellişer, kay makamlar için otuzar liradır. Bu masraflar hazirandan itibaren ve- rilecektir. 2 m amaa amman | lar yapardı. Beşinci Mehmet Vah- dettin zamanında sadrazam Tev - fik paşa, kabinesine kimi hariciye nazırı almıştı bilir misiniz? Mus - tafa Kemalin milli ordusu Anado- | luda selâmetimizi hazırlarken Ba- brâlide mösyö Jozef Frankogüsa isminde bir paşa hariciye nazırı idi. Evet, size namusum üzerine yemin ederim ki, katolik dininden, maruni mezhebinden, bu namda biri öyle korkunç bir ozamanda Osmanlı saltanatınm harici mu- kadderatını idareye memur edil -| mişti. Bu adam bir aralık Lübnan gouverneur'lüğünde bulunmuştu. Daha evvel de hariciye nazırı iken ayni Tevfik paşanm fransızca kas | İemi mahsusunda iş görmüştü. Sö- züme inanmıyorsanız yakm, dün- kü bir mazinin gazetelerine bakı- nız, İ Demek ki, o devirde, memleke- timizde havalanmak için (türkçe bilmek, yerli olmak, okuyup yaz- cilik, mabeyincilik eden, büyük | makamlar ihraz eden vezirlerden, İ balâlardan bir haylisi sabık uşak- tır, sabık ağadır. Ağadan maksa- | dım taşra ileri gelenleri değil; tab. |ğ- lakâr makulesi ağalar.. Okur yazarlarla böyle olmıyan | lar sözlerinden, hattâ elbiselerin - den ve hususile suratlarmdan an- laşılır. Sokakta leblebi, karpuz sa» tan, limanda kürek çeken, dağda odun kesen vatandaşlar, her hal» | de, mürekkep yalamışlardan si - maca bile farkı az değildir. | Yıldız sarayında, odasında, padişah namma en büyük adam «| ların bile hürmet ve tazimatını kabul eden başmabeyinci hacı Ali paşa ağa hazretlerinin surat iti - barile kendi odasının önündeki o- dacıdan, mahalle aralarmda simit satan hemşeriden hiç farkı yoktu, — Yani, eski devirde, kuzguni cahil olmak bir adamın ilânihaye ilerlemesine hiç engel olmazdı. y 1 7 Şubat 1933 Nukut (Salış) Faks 5 Örün rex a 20 1, Fransız 1 Silin Av. G— 1 Sterlin zan | 1 Pezeta 11— 1 Dolar Td ( Mark 41— 90 Liret da, | | 1 Zoleri * EE Belçika siz. l , yon > | lm 2880 | gi Disa vg 2) isviçre #0— , von - Meya © em İl Akm Si aa 1 rietpe Bİ— İst Mecediye 14 (Banknot *40.— POLO, Gece musikisi Bir kadın kocasının horla» masına tahammül edemi- yerek mahkemeye düştü Bir Fransız kadını, kocası ge- celeri horladığı için, ayrılmak üzere mahkemeye müracaat et- miş, talâk istemiş. Kendisi artist olan bu kadının kocası memur- muş. oOHer akşam yatağına gi- rer, girmez, o gün vazifesini gör- müş olmaktan vicdanen memnun ve müsterih olan bu namuslu me - mur, horul horul horuldarmış. Hal buki gece yarısına kadar sahnede yorulup evine dönen zavallı ka- rısı, bu nahoş musikiyi duyunca sabahlara kadar gözünü yummı- yormuş. Kadıcağız kocasına demiş ki: — Canım, gidip küçük bir a- CANBAZLAR HAKiMil Şen, komik ve hissi filminin ilk iraesi Mümessilleri: Genç komik ERNST VEREBES EDiE LUCIANO ALSERTiNi ve GAMBINO İ Istanbul Belediyesi: | Darülbedayi Şehir Tiyatrosu Temsilleri : | saat 215000 İSTANBUL BELEDİYESİ ten il Opereti Umuma TAK VIM Çarşamba Perşembe 8 Şubat 9 Şubat 13 Şevval 14 Şevval Gön doruşn 104 Gün İatışı irad Sabah pamazı 6,04 Öğle namazı 1208 ikindi samazı Siz meliyat yaptırıver. Hem sen, hem de ben bu horultudan kurtulalım. Kocası cevap olarak demiş ki: — Öyle amma canım, benim doktorlara itimadım yok, ameli - yat derken burnumu filân kesive- rirler, sonra senin güzel kokunu duyamam. Kadm, koplimana rağmen bu cevaptan hoşlanmamış, mahkeme- ye koşmuş. Hâkim muhakemeden evvel her iki tarafı barıştırmağa teşebbüs et- mişse de, razı olmamışlar. Bu mesele şimdi mahkemeye ve- rilmiştir. Paris halkı neticeyi me- rakla bekliyor. “ Aleni teşekkür Sevgili yavrum Humanin ha - zin bir surette vefatı (o dolayısile gerek cenaze merasimine iştirak lâtfünde bulunan ve gerek tahri - ren taziyet beyan eden zevatı ki- rama ve muhterem meslektasla - rıma ayrı ayrı beyanı teşekküre tesssürümüz mâni muhterem gazetenizin tavassutu - nu rica ederim efendim. Annesi: Tasvire Babası: Dr. Al Şükrü BORSA NersYork o (407) A Mitâna 9.1825 İ Berfin 10737 Brüksel BİM | Varşova 4.1802 Arina 822023 | Peşte de073 Centvre o 240- | Fökres 7082 Safya 6565— | Belgrat M3 Asterdam 1093 10 7 Terkos 2510 | Çimerin A 438 | Ünyon Dey iş Parka Atudolu Reji “ww 1305 24. Şir. Haytiye 1S, | Şark Dey 100 Tramvay 400 | Kalya 2 UL. Sigortn 0 94— | Şark m cez LAS tomonu 143,290) Telefon 1325 istikrazlar Tahviller m Ist, dahi 99.50 | Elekirik - fark #.yollan o 6,9$ | Tramvay 41.50 D.Muvahhide 66— | Tünel 40 Gümrükler 355 İ Rohe 18,90 Saydi mahi 435 | Anadolu 4425 858 © Anadola Wo 4525 Bağdar İğ Yalan geçes günler olduğundan | m 2140 den 2230 a kadar o Orkestr Akşam namazı 1735 Ya sı samazı 1906 imsak 543 m » kalas HAVA — Yoşliköy Askeri rasat mer * kesinden verilen Malümala göre bugün her va bulutlu ve sakin göçecektir. il Dünkü srcaklık en fazla 10, en az 6 de rece, huva tazyiki 700 milimütre idi, | Radyo: ISTBANBUL — 18 den 1845 e vadır” Saz (Muzaffer Ee), 15,45 ten 20 ye kağaf Orkestra, 20 dan 20,25 e kadar Hamiyet He” sim, 20,30 dan 20,55 «e kadar Mahmure H# nım, 20,55 ten 21.30 a kadar Hafız Sadetiii ); Ajanı ve Bsftz haberi, sant'eydır. ip Sadri Etem in küçük hikâyeleri iki cilt halinde çıktı Bacayı indir, Bacayı kaldır! Silindir şapka giyen köylü! Tevri çeri: Vulkıt 'darehanesi Yeni icra ve ifl kanunu şerhi Yazanlar : Kayseri meb'usu Sait Azmi, Tokat meb'usu Nazım izzet Perşembe günü çıkıyor Tevzi mahalli: Muallim Ahmet Halit kütüphanesi Istanbulda Havagazı ve Elektrik” ve Yeşebbüsatı Sınaiye Türk Anonim » Şir ket (SATGAZEL) ILAN Istanbulda Havagazı ve Elek trik ve O Teşebbüsatı Sınaiye Türk Anonim Şirketi (SATGA- ZEL), kışın şu soğuk zamanla” nnda ailelerin mabrukat tedarir. kini kolaylaştırmak arzusu ile. Şubat ayı için ve aile reisleri. büviyet cüzdanlarının ibrazı üze“ rine azami bir ton leslim edir. mek şartile Yedikule ve Kurb#” | ğalıdere (Kadıköy) gazbanelerini de kok kömürünü istisnaen 10” nunu 20 Liraya satmağa karaf vermiştir. Ş rket mezkür hüviyet cüzdaf” | lanma verilen kömür miktarf" işaret edecektir. Alıcının arzu” üzerine mezkâr bir ton kok 41” da 500 kilodan iki defada 1€” lim edilebilecektir... (20)