maktan ibarettir. Ziyaret günü O gün, o güzel gün, ziyaret gü nü idi. Hastanenin kapıları ziyaret günleri, saat birden sonra açılır. Ziyaretçiler bunu bilirler. Fakat buna rağmen saat on birden iti - baren kapıda toplanırlar ve bek- İerler. Hemen her ziyaretçinin koltu- © ğunda birer paket vardır. Bu pa- ketlerin acaba içlerinde neler var? Şimdi öğreneceğiz. Çünkü, saat bir ulup ta kapı açıldımı, kapıcı ve arkadaşları herkesi a - ramıya başlarlar, — Nasıl olur? Burası hapisha- ne mi yoksa hastane mi? Diyeceksiniz. Hakkınız var. Burası hapishane değil, hastane- dir, içerde yatan hastalar ise, o - | » Taya zorla getirilmemiştir, kendi arzuları ile tedaviye gelmişler. dir, istedikleri dakikada çıkmak © hakkını haizdirler, ve kendileri « ni ziyarete gelenleri kabul edebi- lirler, Fakat... Fakat ziyaretçtiler, sanki has - © taları, tedavi edildikleri bu mü - © essesede birer prangabent halin- “de aç, sefil ve bakımsız imişler gibi, haftada iki gün onlara dı > şardan yiyecek öteberi getirirler | © veen garibi bu getirdikleri şey - > er, değil hastanelik bir hastayı. büsbütün fenalaştırıp (hayatını tehlikeye koymak, sağlam bir a - - damı bile hasta edecek mabhiyet- te şeylerdir. Meselâ turşu, © Sirma, sucuk, veya börek... pas- Daha fenası, hastalar bunları zamanlar ye - mekten de çekinmezler. İşte bu « “ nun için, her ziyaret günü, hasta- © neye ziyarete gelenleri, kapıcı a- © rar. Maksat sadece, bu zavallı in- — sanlara, hastalarıma getirdikleri şeylerin onlara tehlikeli olabile - .ceğini hemen hemen zorla anlat- , * * İhtiyar bir kadındı. Üstünden başından fakir olduğu en gözü 'kapalılara, en hodbinlere bile . gözüküyordu. Yamalı çarşafının çenesini a - o rasıra dudaklarına kadar yüksel- © yerek koridoru geçti. te kapata, küçük adımlarla yürü- Hastasınm > bulunduğu kovuşa girdi, altı ay - “dır her hafta geldiği yatağa doğ- ru ilerledi. Fakat o yatakta şim- t “di başka bir hasta yatıyordu. Ih- “tiyar kadın, makinesi (boşanıp — hareketten birdenbire sakit olan bir oyuncak gibi durdu. Müthiş, — korkunç bir fikir aklma geldi. A- .>caba?.. — Kızım, benim hasta ne ol - du? © Hastabakıcı lâkayt bir cevap verdi: > — Hangisi idi o? > — Sülüman Efendi, şu yatak - ta yatıyordu? © Hastabakıcı tli bir sesle: > — Ha.. Dedi, anladım hanım e.. Şey.. Onu “hariciye, ye kaldırdılar. “Neden yavrum? © —Bir ameliyat ? iğim... Onun için... — İhtiyar kadın müsterih oldu. sesle derhal (anladı, yaptılar da “Geçen hafta geldiği zaman, ada- | ona “bel'i ameliyat lâzım o - Fikret AdiPin ,Hastane intibaları İacak,, dememiş miydi? Muhakkak öyle olmuştur. aptal şey ayol! Zaten hep böyle- dir, her şeyi fenaya yorar! Oh.. yüreğine biraz su serpildi: — Hanım kızım “hariciye,, de- diğin yere nereden gidilir. — Kapıdan çık hanım teyzeci- ğim, karşıki daireye git. . İhtiyar kadm tintintin karşıki daireye yollanıyor. Arasıra elini koynuna sokup bir şeye baslırı- | yor. Bu, bir paket “yenice, dir. Onu bin bir ihtimamla kapıcının yoklamasından kaçırmış ve bir | gün evvel kuru ekmek ile iktifa e- derek yemeğinden kestiği para ile almıştı. Aman yarabbi! Bu tütünler de ne pahalı? Yirmi ku- bruş bir paket... Ne ise, adamcağız için feda olsun. Zavallı: —Hanım, demişti, geçen hafta, doktor içme diyordu amma.. Ca- nım pek de çekti. Bir Yenice alı- ver de, artık sen bilirsin, ne yap yap, getiriver.. Sonra tatlı tatlı gülerek ilâve etmişti: — Ölmeden evvel bir vükelâ si- garası içeyim.. Ölüm mü? Allah göstermesin! Hiç böyle şaka yapılır mı?. “Lâti- fe lâtif olsa gerek,, demişler. Tin tin tin.... — “Hariciye,, burası mı oğlum? — Burası valde. Kimi ariyor- sun? — Sülüman Efendiyi... — Hangi Sülüman Efendiyi? — Midesinden rahatsızdı da Ki | Buraya ameliyata göndermişler. isterler, kapıcı veya hastabakıcı - | © ların gözlerinden kaçırılıp ken - — dilerine verildiği — Nersden göndermişler ha-| nım? — Karşiki koğuştan . — Dahiliyeden mi? — Evet, Hademeler, hasta bakıcılar ara- dılar, taradılar. Sülüman Efendi isminde bir hasta yoktu. Nihayet meseleyi onlar da naladılar. — Hanım, bu koğuşta yok.. Her halde gene o eski yerindedir, sen göne oraya git. İhtiyar kadın, ziyaretçilerin kargaşalığı arasında dahiliye ko- ğuşunun hasta bakıcıların arıyor- du. Hepsi ortadan sır olmuşlar- dı. Nihayet bir hademe buldu, ya- kasma yapıştı: — Oğlum, Allah rızası için. ihtiyarım, yoruldum.. Söyle- yin bana Sülüman Efendi nere- de?.. Hademe, koridorun dibinde, hastane bahçesinin arka tarafma açılan bir kapıdan süzülen imamı göstererek: — Koş, dedi, ok sor. »*» *» y Şimdi kadın, kulakların ima- mın: “Emri hak! Hanım,, sözü, e- linde bir “Yenice,, duruyor. Du- daklarımda bir nakarat; — Bu paketi ben şiradi kimlere vereyim.. Kimlere... (Devamı var) Muhittin Bey Vali ve belediye reisi Muhiddin Bey bu akşam Yalovaya gidecek- tir. Muhiddin Bey Yalovada iki gün kadar kalacaktır. . MSA “NEŞELİ Telefon ücretleri Telefon işlerini indirecek ko - misyon işini dünde bitirmemiş - tir. Bugün tekrar içtima edecek - tir.. VAKIT. Meclis Reisimizin beyasit | Münevverlerimiz | ve dahili politika Halkın şikâyeti kuraklıktır. istihsal noksanı var ADANA, 25 (A.A.) — Adana- | dan Mersine giden B. M. 1 Kâzım Paşa Hz., “Türk zetesine şu beyanatta bulunmuş - lardır. Sözü,, ga | Fransızlar Maci boyuna 26 Könunusâni 1933 ci silâhlandıkları kanaatinde ? ( Kandit ) de çıkan bir fıkra Fransız parasile yapılmış silâh kaçakcılığını fasvir İtalyadan Mazsiisağ silâh ka- çırıldığına dair geçenlerde çıkan “Adanayı gördüğümden dolayı | Yeni bir rivayetin resmen tekzip o- İ çok memnunum. Onu tasavvur ve tahminim fevkinde her cihetten iyi buldum. Çok mükemmel bir ha vası vardır. Bu mevsimde bu de- rece güzel bir yer ender bulunur. Kasabada bazı tesisat mükemmel olur. Ben arkadaşla - rıma kış tatillerini Adanada geçir melerini tavsiye edeceğim. Adana da bir çok zevatla görüştüm. Mem İ lekette kıymeti haiz münevver &- İ hemmiyetli bir tabaka mevcuttur. Bu münevver tabaka milli ve va - tani işlerle bütün mevcudiyetleri- le alâkadardır. Bundan dolayı A- dana çok bahtiyardır. Memleke - timizde yerli münevver sınıfı bu kadar çok olan kasabalar yoktur. Bu sınıf, dahili politikada Oçok müspet bir faaliyet gösteriyorlar burada halk umumiyetle ahval - den görüşüyorlar, yegâne şikâyet leri bir kaç seneden beri devam eden kuraklığın sebebiyet verdiği yoksulluktur. Çok çalışan ve çok istihsal etmeğe alışmış olan bu ahali kendi ellerinde olmıyan ta- li esbap dolayısile noksan istihsa- lâtta bulunuyorlar bunun için sr- kıntıdadırlar. Maamafih, bu ku - raklığın bertaraf olmasile bu müş küllerin de zailvolacağına ve kanaatları vardır. Hülâsa, meyus ve nevmit bir manzara yoktur. İstikbalden e - min bulunuyorlar. Mersinde bir iki gün kaldıktan sonra Adanaya döneceğim. On - dan sonra Adanada çok kalmam mümkün olamıyacaktır. Ankaraya avdet etmeden evvel Konya, Kütahya ve Balıkesirde de kısa müddetler kalmak tasav - yurundayım, Meclis, Martın birin ci günü açılacaktır. Ben bu tarih- ten 10, 15 gün evvel Ankaraya varmış bulunacağım. o Meclisin açılmasile beraber hükümetten ve- rilecek 1933 senesi bütçesi encü - mende tetkike başlanacak ve Ha- zirandan evvel Meclis heyeti u - mumiyesinden çıkacaktır. Bütçe kanunundan başka kazanç vergi- si kanunu, hususi hastahaneler ve vilâyetler kanunlarının da yaz ta- tilinden evvel intaç olunacakları nr ümit ederim. Tütün işçileri cemiyetinde İstanbul Tütün İşçileri Teavün cemiyetinde görülen suistimal ü- zerinde vilâyet tarafından tahki - kata başlanmıştı. Bu cemiyet esnaf cemiyeti olduğu için vilâyet bu hu- sustaki evrakı Ticaret müdürlüğü - ne göndermiştir. Esnaf mürakabe heyeti esasen bu sujistimalle meşgul olduğu için iki evrak birleştirilerek tahkikata devam edilecektir. Bu suiistimalin tahakkuk etmiş bir vaziyette bu - lunduğu söylenilmektedir. Emme: Şişli Gençler birliği Şişli Gençler Birliği tarafından 28 Kânunusani cumartesi günü Taksim de Park oteli salonlarında bir çaylı dans tetrtip edilmiştir. imaü İ | kati celbetmesi lunduğu malümdur. Buna rağmen, Fransız gazetesi (Kandit) de çıkan bir fıkra, Fran- sızların OMacarlara (o verdikleri paraların silâhlanmaya verildiğin- vücude | Jen rahatsız görünür bir mahiyette getirilir ve tedbirler almırsa daha | dir. Kardit, Macaristana, Avustur - yaya karşı mübalâğalı surette göz yummalarda bulunulduğunun dik- lâzım geldiğini söyledikten sonra Macarların ev - velce 354 milyon , geçen ay da A- yusturyalılarm 350 milyon aldığı - nı noktasından başlıyarak diyor ki: “Bu memleketlerin maliye işleri- ni mucizelik bir şekilde düzeltece- ğini safça zannettiğimiz bu para- lar, hakikatte, büsbütün başka iş - lere kullanılıyor. 1925 de, Sen Gotar adlı Avus - turya ve Macaristan istasyonunda, tesadüf olarak, Verone İtalyan tershanesinden Macaristana sevk- edilmiş mitralyöz dolu vagonlar keşfedildi. Bu süpheli eşya, tehli: kesiz bir etiket altında sevkedil - mişti, ediyor Halbuki, muahedeler, Macaris- tanm her ne suretle olursa olsun si» 'lâhlanmasını menneder. Bunun İçin Akvam Cemiyetinin oynıya « cak bir rolü vardı. Fakat tetkik va- zifesini ihmal etti. Kânunusani, Şubat, Mart ayları, Konsiyon itti - fakla karar alamaması yüzünden | geçti. Nihayet bir teknik komisyon ya- pıldı, mahallinde tetkikata gönde- rildi; fakat vagonlar mühür altıma almmamıştı. Komisyon gelince, bir şey tesbit etmek kabil olmadı, ve mesele, dosyasına havale edildi. Son 1,2, 3, Kânunusanide Ma- caristanın teslim aldığı elli vagon tüfek ve mitralyöz ki bununla bir kolordu teslih edilebilir. Gene Ve- rone İtalya tershanesi tarafından sevkedilmiştir, Bu silâhların gönderildiği yer hakkında bir boşboğazlığa mâni olmak için, şu senaryo uydurul - | muştu: Sevkiyat, şimendiferle Hirten- berg (Avusturya) fabrikasına ka- dar yapılacaktı; halbuki Hirten - | berg Macaristana mükemmel bir otomobil yoluyla bağlıdır. Mesele, bundan sonra silâhları, kamyon- lara yüklenmekten ibaret kalıyor- du ve böyle yapıldı.,, Almanya mühim hava seierleri —Hansa kumpanyası idare mecli- si âzasından biri 1933 senesinin Alman ticaret tayyareciliği için bir inkişaf senesi olacağını söylemiş ve şu izahatı vermiştir: “Heinkler — Yunkers fabrika - larında inşaatı biten ve saatte 250 kilometre sür'atle yol alabilecek o- lan yeni tayyareler, hava nakliya- tında çok büyük bir sür'at elde e - dilmesini mümkün kılacaktır, “1933 senesi yazında Berlin — i Buenos Aires yolunda ilk defa o - larak muntazam tayyare seferleri Konyada kimsesiz- lere yardım KONYA, 24 (A.A.) — Halkevi içtimai yardım şubesi, 150 fakir çocuğa elbise ve ayakkabı yaptır» maktadır. C. H. Fırkası Hanımları çalıştır. ma hayır evi, muhtaç kadınlara bayram münasebetile para yardı- mında bulunmaktadır. beenii Yeni elçilerimiz ANKARA, 24 (A.A.) — Kâbil büyük elçiliğine sabık Tahran el - çisi El'âziz meb'usu Şevket, Ka- hire elçiliğine de maslahagüzarlı - ğmda bulunan Mehmet Ali Şevki Beylerin tayinleri icra vekilleri heyetince kararlaştırılmış ve Reisi- cümhur Hazretlerinin tasdikine ar- BERLİN, 25 (A. A.) — Luft| hazırladı Okyanusun ortasında sabit bir vapur tayyarelere benzin verecek yapmağa başlanacaktır. Atlas Okyanusunun ortasında sabit bir hale getirilecek West — Falen vapuru deniz tayyareleri i- çin bir istinat noktası hizmetini görecektir. Deniz tayyareleri ben- zin ihtiyaçlarını bu vapurdan te * min edeceklerdir. Almanyayı hava yoluyla uzak Şarka bağlamak hususundaki pro- je de 1933 yılında hakiki şeklini alacaktır. Bu hat üzerinde 10.000 kilomet- relik bir mesafenin 5 günde kat'e- dileceği umulmaktadır. —————— — Şilt maçları geri bırakıldı ISTANBUL, 25 (A.A.) —İs- tanbul mıntakası futbol heyetin « den: 27-1-933 Cuma günü Kadıköy Fenerbahçe stadında oynanacağı ilân edilen şilt maçları, iki gün « denberi devam eden kar hasebile sahanın gayri nizami bir hal al - masından dolayı tehir (o edildiği tebliğ olunur. Otomobil çarpması Galatada Mumhane caddesin - de ahçı Sultananın oğlu 5 yaşın- da Dimitriye 2780 numaralı oto» mobil çarpmış, yaralamıştır. Şo « för Ali yakalanmıştır. iç