26 Kânunusani 1933 VAKI/'ın edebi tefrikası CANIM AYŞE Ayşe meşguldü. Hem fincan - çay koyuyor, hem de herke 46 soruyordu: — Açık mr, koyu mu?.. Kaç şeker? Süt ister misiniz?.. Li - mon! , Senihin bir huyu vardı. Bi - rini meşgul gördüğü zaman mu - konuşmak ister, sözlerile can sıkardı. Kimseye rahat iş gör- dürmezdi. Ayşenin meşgul olduğunu gö» » yardım etmek behanesile yanına sokuldu ve usulca fısıl - dadı: Senih — Kemal bey Tunusa gitmiş öyle mi? Ayşe — Evet, evet.. Senih — Göreceğiniz gelmedi mi?., Ayşe — Bilmem.. Üç şeker ayım mı? Senih — Nereye!.. Ha, Kenan beyin fincanma.. Size sık sık mektup yazıyor mu? Ayşe — Üç kişiye birden ce - van vererek Kenan bey mi bana mektup yazıyor? Açık mı, koyu mMu?.. Siz limorlu içer misiniz. Kemal — Size Kemal beyin sik sık mektup ve p yazmadığı - Di soruyorum. Her baldeo $izi çok özlemiştir. Ayşe — Orada çok meşgul... Tenbih ettim: Seniha hanımın fincanına süt koyunuz.. Kemal — Süt ibriğinin elinde olduğunu unutarak — Ya!,. Bu « nu mu tenbih ettiniz?.. Ha... ben sa” ş kana mai uzattı, bir finda- na süt boşaltmıya başladı. O anda bir itiraz sesi yükseldi: — Beyefendi, viskime süt ko- Yuyorsunuz! Herkes kahkahayla gülmiye başladı. El şırpanlar kile oldu. Bu küçük hadiseden sonra Ay» $e işini bitirdi. Salona geçti. Senih arkasından yürüdü. Ayşe, bir kanapeye oturdu. Senih yanma geçti. Genç kızm ğına doğru iğildi: — Size bir haber vermiye gel- dim, dedi. — Ne haberi? — Size veda ediyorum. — Neden?.. —— Gidiyorum da., Ayse güldü: ET gra mı? © Mayır, Anadoluya... Bütün Ana uyu gezeceğim. kal meniz bu işe ne .'vor? hetanbutğn haberi yok,. Bun artık Yani ali açmak istiyorum. afirler gelmişti. Ayşe ile ve kulakla da ları karşılarken, bir bae enihi eden? A dan; >> Siz, soğuk Miza!,. dedi, Senih bu söze müteessir oldu: “ön e deli yerine mi koyu - suyla duş yapsa nlarına Macide hanımı gelmişti. Vücudunun ateş gibi yandığından bahsedi du. Ave soğuk su tâvüiyeciai ona — , Size söylemedim YE A dinliyordu. ; N 26 Selâmi Izzet yordum. Siz ne istiyorsunuz? — Sizinle konuşmak, — Gelin dışarı çıkalım. Beş dakika zarfında ne söyliyecekse niz söyleyiniz, bir dakika fazla dinlememe imkân yoktur. Dışarı çıktılar. Ayşe sordu: — Kıskanıyor musunuz? — Hayır, kıskanmıyorum. — Şu halde? — Meyusum, betbahtım.. Ma- ahaza Kemal beyi takdir ediyo - Gemi kurtarmaşir- VAKTT Sahillerde keti neden kaldı? Türkiye sahillerindeki bütün gemi kurtarma işleriyle uğraşmak üzere yüzde yetmiş hissesi hükü- metten ve mütebakisi Gemi kurtar- ma limitet şirketiyle Kalkavan za- deler tarafından ödenmek üzere büyük bir anonim şirket kurula - cağı malümdur. Yılbaşından itibaren faaliyete başlaması lâzım gelen bu şirket şimdiye kadar faaliyete geçme - rum, Kibar ve asil adam. Size MİNE, i lâyık. Dün bu hususta alâkadar bir za- Ayşenin gözlerinin içi güldü: yi ettik, Bu zat şunları ' — Siz de kibar ve asil bir a- damsınız Senih bey. (Kalbinizin nezabetini her zaman, her fırsatta ispat ediyorsunuz. Senih içini çekti: — Yer yüzünde yalnız Kemal ile evlendiğiniz için biraz saki - nim, Meyusum, fakat hiddet et - | miyorum, Ama, ondan başka bi - | rine varacak olsaydınız çıldırır - dım. — Ama yaptınız!. — Muhakkak. Başka birile evlenmiye kalksaydınız, katil o - lurdum.. — Susunuz, böyle şeyler söy» lemeyiniz. Esasen beş dakika geç ti. Size seyahatinizde selâmet dilerim. Senih, Ayşeyle Kemalin izdi - vacına engel olanı bilmiyordu... il Çevrilmekte olan dolabın farkın » | da değildi. Bunun için, Ayşenin | elini sıkarken: bulacağım, dedi. Ayşe, tatlı tatlı gülümsedi .. Hiç biri, nasıl feci bir surette, tekrar buluşacaklarını tahmin edemiyor- lardı. Genç kız salona girdiği vakit kahkahalar çınlıyordu. Seniha ha nır, eski bir resim albümünü “al - muş, hem çeviriyor, hem de eski kıyafetlerle alay ediyordu. Birden Ayşenin aklına geldi . Albümde, Kemalin yedi yaşında bir resmi vardı. Seniha Hanım bu resmi görünce, Kemalin resmi ol - duğunu anlamıyacak mıydı?. Tanımamasına imkân yoktu... Bu kadının bir kere bu sır ağzına düştü mü, İstanbulun dört köşe - sinde çalkanacaktı. Kernal ile izdi- vacı bir kat daha güşleşecekti. Ayşe, bu albümü, Seniha hanı mın elinden almalıydı. Bu elzem di. İlerledi. Evvelâ karısına Kenen bey, sonra Cemal bey, daha sonra Ah: met Baruni bey çıltı. L3fa tutuyorlardı. , Ayşe: Ayşe: — Müsaade edin, dedi, geçeyim Öyle siniliydi ki, derhal sustu - lar ve yol verdiler. Ayşe, Seniha hanımın yanma geldiği zaman, albümde gözün: Kemalin küçüklük resmi ilişti. Derhal albümü kaptı: — Size güzel bir şey göstere - yim! dedi.. “— Gemi Kurtarma Şirketi, Kalkavan zadeler ile hükümet ta- rafmdan kurulması kararlaştırılan anonim şirketin nizamnamesi ha- zırlanmış ve Vekiller heyetine ve- rilmişti. Vekiller heyeti nizamnameyi tetkik etti. Fakat bu nizamname - deki şirketin faaliyete başlaması olan tarihini yılbaşmdan Hazira- nm ilk gününe kadar tehire karar verdi. Bü tehir kararı Üzerine ga- yet tabii olarak şirket faaliyete ge- çememiştir. Bu müddet zarfında Gemi Kur- tarma şirketi ve Kalkavan zadeler gene eskisi gibi gemi kurtarma İş- leriyle meseml olacaklardır. — cCc << —— Doktorların içtimaı Sayıfa 5 Üç Perdelik i Siyasi Ermeni Faciası 1913 senesinde toplaran büyük ermeni kongresinin müzakerelerini Biraz evvel baygın bir halde hasta olarak yattığımı anlatmış sonra Murat ile Arzruni ikisi bir - likte aşağıya inerler.. Madam gö- zünde mendil olduğu halde Mura- ta sorar: — Galiba öldü.. Benden haki katı niçin saklıyorsunuz?. İkiniz- de halimi biliyorsunuz? Dört tane çocuğumu bıraktı da gitti. Eyvah.. Şimdi ben ne yaparım?. Diyerek Arzruni'nin kucağmı atılır.. Arzruni granit tabiatlı mis- li bulunmaz bir adamdı. Kadınım aklını başına getirmek için bir iki tokat atar. Sonra tekrar eder: — Sana söyledim.. Ölmedi. Sağ- dır.. Yalnız bir kaç gün rahat et * meğe mubtaçtır.. Eğer sen böyle şaşkınlık gösterirsen işimizi bo - zarsım.. İyi bilmiş ol ki çocukları da, kendini de başka bir eve götü- rürüm.. Anladım mı?.Sen protes tansın.. harfi harfine benim sözle- rime itaat edeceğine dair incil ü- zerine yemin eder misin? — Arzruni, ya ölürse?, — Benim canımı sıkma diyo- rum, o ölürse ben varım.. Çocuklar sefil kalır diye mi korkuyorsun?. Ölmiyecek diyorum.. Sen şimdi yemin et... — Fekâlâ ediyorum.. Bundan sonra Murat madamın elini tuta - İstanbulun böbrek, mesane, id - | rak Arzruni'nin dediklerini tekrar rar yolları hastalıkları mülehassıs- ları Beyoğlunda Saka çıkmazında mar Ayigi elli aman sizi Tep Bem yeti METRözinde etten mestoltuş bi kadm | si yapınışl dür! “By” “biriçei “Türkyie Üroloji Cemiyeti,, teşki- line karar verilmiş ve cemiyetin nizamnamesi müzakere ve tanzim edilmiştir. Üroloğlar, cemiyetin mesaisini gösterir bir mecmua neşredecekler ve zaman zaman halkı bu gibi hastalıklardan korumak için kon: feranslar verecekelrdir, İçtimada ilk idare heyeti intiha- batı yapılmış, birinci reisliğe Tıp Fakültesi üroloji kliniki muallimi doktor Behçet Sabit, ikinci reisli - ğe Gülhane muallimlerinden Fuat Kâmil, umumi kâtipliğe dok - tor Eşref, veznedarlığa Baha Lüt- fi beyler seçilmişlerdir. İntihaptan sonra Behçet Sabit Bey söz almış, cemiyetin müstak bel faaliyetinden bahsetmiş, mes- lektaşları arasmdaki © tesanüdü şükranla yadetmiştir. — mn Kar tem zliyecek makine Belediye üç sene evvel Avrupa- dan bir kar makinesi getirmişti . Fakat bu makine ancak büyük kar yığmlarmı açmakta kullanılabi - leceğinden şimdiye kadar fazla kar yağmaması yüzünden kulla - nılamamıştı. Makine, kar yağdığı için temizlenmiş ve hazır bir hale getirilmiştir. Fazla kar yağarsa ilk defa olarak kullanılacaktır. mİ Radyo işliyemedi ettikten sonra der ki: içtimada . Madam, babalık vazifesini yapacak adamlar çoktur. Hattâ Sa sw el ölse bile ve senin istikbalinizi fırka namına resmen ben temin ediyorum.. Vazifen hiç bir şey olmamış gibi çocukları ka- yırıp ev işlerine bakmaktır. Der, cesaret verir ve akşama ge- ne geleceğini söyliyerek ayrılır. O vakit Arzruni ile madam yalnız kalırlar ve şu suretle konuşurlar; Arzruni — Evde yoğurt var mı? Madam — Var biraz.. — Git, getir bana.. Ve sen biz - zat mandıraya giderek gözünün ö- nünde iki okka halis süt sağdır, ge- tir, ben yoğurt yaparım... Yoğurt gelir. Arzruni yukarıya cıkar. Zorla bana iki üç kaşık yut- turduktan sonra üzerimi örter ve hemen aşağıya iner.. Tenbihlerini Mahkemede neşıediyoruz tekrar eder. Eczahaneye koşar. f- | lâcı yspturır.. Eve döner. Bir kaşık | tım.. Doktor Hıntıryan gittikten | veriv. Gene dışarıya çıkar. Yakı” | nnmızda oturan bir arkadaş vardır. Onu Ja bulur.. Başımın ucuna ge tirir.. İlâcı yarım saatte bir nasıl verileceğini öğretir. Sonra aşağı ye iner, madama der ki: il — Ben yazıhanesine gideceğim... i İşlerini yoluna koyup geleceğim.. Ve hemen atlar, o zaman Sebuh yan kanmda olan yazıhaneme gir der, kiricin kâtibim Agop Kapuci- | yana meseleyi anlatır, merak ede- cek bir şey olmadığına kapıcı - nm söylediklerine kanaat getire * vek eve döner.. ; Üç gün bu suretle geçer.. Bir $ bah erken bir silkinme ile uyku - dan uyanır gibi gözlerimi açtım , yatakta oturdum. Doktor Hıntır - yan yanılıyordu. Benim kalbim grarıt gibiydi. Arzruni sayesinde sağ kaldım. Uyandıktan sonra Üç gün içinde olup bitenler i malbmat istedim.. Anladım ki kon- gre benim Zavaryanm vefatı ve ge rek benim hastalığım münasebe - tile tatil edilmiş. Ertesi günü kon- grenin toplanması için Diran b haber gönderdim. Bu sırada madam yukarıya çık- tı.. Meğer Arzruni göndermiş. .. Bana yaklaşarak aklımm başım - da olduğunu ve o halde oturduğu" mu görünçe: A — Ben gece gündüz dua ettim. İ Allak niyazımı kabul etti. Gördün. mu, sen böyle şeylere hiç ehemmi" yet vermezsin. Şimdi sende Haz: reti İsaya inanıyor musun?, pi Diyordu.. Cevap verdim; Ke, — Karıcığım, elbette canım « « « Hiç sen vanlış hareket eder Dedim. .Zavallı kadın, nered nsreye?, Vâizlerin sözlerine ko - yun gibi tâbiydi. Şahst mı - #em 8-35. basit bir aletten başka bir şey değildi. in? (Deve id S. Tumacan Bir izah — Samuel Tumacan Efendi aldığımız bir mektubund yazılarının yalnız Ermenice ak: şam gazeteleri tarafmdan alınma» Sına razı olduğunu, Ermenice bah gazeteleri tarafından 3 sına müsaade etmediğini bildir- mektedir, i tevkif ediler altmışlık H.ın kabahati Adliyedeki ihtisas mahkemesin de, Üsküdardaki evinde kaçak ci- gara kâğıdı bulunan Servet Ha - nımın muhakemesine devam olun muştur. Yaşı altmıştan fazla olan Ser - vet Hanım, ilk celsede sorguya çe kildikten sonra tevkif edilmişti. Kendisi, kaçakçılıkla hiç bir alâ - kası olmadığını söylemiş, evinin bir kısmınm kirada olduğunu, kapısının ipini çeken konu kom - İstanbul Radyosunun Kemerbur | şunun serbesçe içeriye girebildi - gaz civarındakiirsal istasyonunun | gini, bu şekilde içeriye giren biri- Bir resim arıyormuş gibi yaptı| büyük antenleri şiddetli kar fırtı- | sinin cigara kâğıtlarını ve bulamamış gibi: nasının tesirile koptuğundan rad: | olabileceğini anlatmıştı. Mahke - za ; dedi, odamda olacak. | yo salı ve çarşamba akşamları iş -| meye bir de mahalle ilmühaberi Ve derhal albümü alıp çıktı. Odasma gitti, Kemalin küçüklük resmini çıkarıp dolabma koydu. | Tamir bitince radyo faaliyete ge -| halinde bir kadın olduğu bildiri - (Devam: var) Jiyordu. v dad Dünkü muhakemede, polis ki Efendi ile Servet Hanımm deki kiracı Sabahat Hanım olarak dinlenilmiştir. çi Zeki Efendi hâdiseye dair ifa « de vermiş, Sabahat H., eve hi k tan Servet Hanımın haberi olma * dan girilebileceğini teyit etmiş « tir, N Müddei umumi muavini İ Bey, Servet Hanımın çezalan dırı masını, inhisar vekili Esat 12,106 kuruş para cezasının da ta'siline karar verilmesini iste mişler, bundan sonra Servet H,, “efendim, görüyorsunuz ki, leyememiştir. Havanın şiddetine | göstermişti. Bunda kendisinin ha - | kendimi mürlafandan âcizim. rağmen tamirle uğraşılmaktadır . | li vakti yerinde, namuslu, kendi | bil tutayım,bari!,, dem'ş rwh keme bunun için bayram ertesiş