OSMANLI DEVLE ÖLÜRKE! Mubarrri: Celâl Nuri * Ukubas, naki tercüme hakları mahfuzdur Tatlı su Yavuz veyahut Remi dü emi de yaşıyan bir Türk (Ashabı kehf) gibi uykuya dalsa da şu bulundu: ğumuz 1933 senesinde uyansa, ve, Beyoğlunda Taksim bahçesine git- $e torunzadelerinin orada konuş tuğu dili anlar mı? — Hayrola, Gültekin? — Klüpten geliyorum. Bulga- ristandan bir ekip gelmiş. Kendi- lerine bir kokteyl içirdik. Futbol » den biraz bahis açıldı. Bunlar kri- kette de usta. Dünkü ekspres tre- nile gelmişler. Antrenman yapı yorlar, Maca hazırlanıyorlar. — Kendilerinden hiç politika havadisi aldınız mı? — Hay hay... Komünist partisi kuvvetleniyormuş. Radikeller çok geride, Bulgaristan moratoryom is tiyor.. Uyanan dedemiz oradan İs - tanbulda 4 üncü Vakıf hanma gi- diyor. Üzerindeki (Esham ve tah- vilât ve nukut ve kambiyo borsa- sı) levhasını beş altı defa okumak isti orsa da anlıyamıyor. Kapıdan ri giriyor. Bu dil türkçe mi, değil mi? Çok tereddütte.. Hasılı, haydi beş asırlık dede * mize Kanuni efendi diyelim, bu efendi Galatasaray (mektebine, mahkemelere, bir asri beyle bir as- riye hanımın verdikleri baloya, da- ha birçok yerlere gidiyor. Dilimizi imes pek anlıyamıyarak bu âlemde ya- bancı kaldığını hissediyor ve gene topraktan sıcak yatağına girip bu sefer ebedi uykuya dalıyor. sw Kanuni efendi değil, Namık Kemal, Abdülhamit, Ziya paşa. hatta Hersekli Arif Hikmet bile mezarlarından kalksalar şu oto - mobil, telsiz ve telli telefon, tay - yare, spor, iktisadi buhran, Sov - yetler, kâğıt para, dans ve viski âleminde bir hayli ecnebi kala - caklar, dünya onlara azıcık tatsız gelecektir. Hele bu Kanuni efendi ve ya- hut oğlu, torunu, Beyoğluna, yük- sek tabaka ermeni ve bilhassa er- meni katolikler arasına karışsa.. Evet, bu toprakdaşlar türkçe konuşuyorlar. İyi dikkat ediniz. Meselâ sözlerinde rakamlar, bazı edatlar ve kelimecikler (dir, ile, ve, için, bu, şu, üzere,.. den, ge lince, gidince, var, yok, evet, ha- yır...) türkçedir; lâkin manaya de- lâlet eden lâfızlar hep fransızca. bilhassa bir Kırşehirli, yahut Bay- burtlu bu dili dilmaçsız (tercü - man) anlıyamaz. Halbuki muma- ileyh ermeni katoliği onun sözle - rini pek alâ anlar. Acaba başka âlemlerde de bu hâdise oluyor mu? Yani fransız - casma yarı yarıya almanca, ingi Tizcesine yüzde yetmiş beş italyan- ca katan insanlar var mıdır? Zan- netmem. O halde neden konuşmamızı böyle kepaze ediyoruz? Bunun se- bebini arzedeyim. Bir takımımızın kültürü frenkçe oluyor. Netekim “&rmenilerin de kültürü umumiyet- le fransızcadır. Birçok modern ve teknik kelimelerin ya (o mukabili yok, yahut takarrür etmemiş. O - nun için türkçe konuşurken bun- ları fransızca olarak kullanıyoruz. İğ Tür ekini Sonra itiyat hâsıl oluyor. ler ifrata gidiyorlar. Ben bu ifratçıları (Tatlısu Tür j kü) diye vaftiz etmiştim. Eelki hakkım yok değil. ... Malta hapishanesinde çile çe | kiyoruz. Kulakları çınlasın felâket arkadaşlarndan bir büyük 'zat vardı. Mevkice de büyük, vücutça da. Bir gün halka olduk. Bu zat bir şey anlatmak istedi. O esnada pek aziz dostumuz hamal Ferit beyefendi, telâşla ayağa kalktı: — Aman beyefendi, dedi, ya rim dakika müsaade buyur, başla” ma, şimdi geliyorum; dedi ve se- ğirtip gitti, Dediği gibi yarım da- kika geçmeden koltuğunda Şem - settin Sami B.n fransızcadan türk çeye kamusu olduğu halde geldi, ve: — Buyurunuz, söze başlayınız; dedi. Gerçek! o büyük zat sözle- rine yüzde altmış fransızca karış- tırıyordu ve hamal Ferit beyefen « di dostumuz bu dilin yüzde yüz yabancısı idi.. “».. Bilmem başka defa naklettim mi? Ettim affediniz ve söyliyece - ğimi dinlemeyiniz. Meşrutiyetin ilânmdan biraz sonra idi. Vükelâ- dan bir zatın imzasile temyiz mah- kemesi azasımdan ve ermeni cema» atinden bir zatın ve zevcesinin evindeki bir siyasi toplantıya da- vet edildim. Tam saatinde Pangaltıda güzel bir apartımana gittim. Odalar, salonlar açılmış. Hatırımda kaldı- ğma göre elli kadar Türk ve erme ni hazır. Hâkim beyin haremi ga- yet malümatlı, tahsili yüksek bir hanımmış. Kendide gerek yerli, gerek yabancı hukukta çok âlim. Geveze 5 Bunlar, vükelâdan olan zatım yar - | dımı ile bir edebi klüp tesis etmek istiyorlar. Dikkat ettim. Gelenle - rin arasında (kocakarılar olduğu gibi yirmi yaşlarında kızlar da var. Üç batın: Nineler, analar, torun - lar. Bunlar ermeni. İzaz ve ikram- dan sonra ev sahibesi söz aldr. Not tutmak için de ellerimize bi - rer defter tutuşturuldu. Hanrm gü- zel söylüyor. Hakikaten malümat- lı. Hiç çekinmeden maksadını an- latıyor. Ben not defterine kurşun ka - “İlemle bazı şeyler yazıyorum. Ne yazıyorum, acaba? Zannedeceksi- niz ki hanımın sözlerinden ehem- miyetlilerini kaydediyorum. Ha - yır! Söyledikleri sözlerin kaç tane- si türkçe, kaç tanesi frenkçe. İşte kaydettiğim budur. Madam veyahut hanım gerçek- ten münevver. Lâkin türkçe, ken - disi için yalnız konuşmak dili, mutfak dili. Fuzulinin, Nef'inin. Namık Kemalin, Abdülhak Hâmi- din isimlerini bile bilmiyor. Buna karşı, bir oturuşta, Fransada şair- likle geçinen 999 kişinin ismini sa- yabiliyor. Tuttuğum notlarm neticesi: Ha- nımm sözlerinin tam tamamına yüzde ellisi fransızca, ötekiler türkçe, Sonra madamın yeğeni, yirmi yaşında, ince ve münevver bir mat mazel söz aldı. Bu kızcağız ilerli- yecek. Gene not tuttum. Gençlerin sözlerinde tamamı tamamına yüz- de yetmiş beşi fransızca... Muhterem kocakarılarla görüş- VAKTT Parmaklıklar isanın suçu ve 6 ay hapis tir. Adı İsa olan bu adam, demir parmaklıklardan bir kısmını sök - müş, çuvala koymuş, sırtıma yük - lenmnş, götürürken, karşısına bi- ri çıkmış. “Bunları sana kim ver - | di? Nereye götürüyorsun?,, de - miş. İsa, şaşırmış, ele geçirdiği | parmaklıkları satamadan elden kaçırmış! Bu iddia ile mahkemeye veri » len İsanın muhakemesinde, şahit . ler dinlenilmiş, müddeiumumi ce- za istemiş ve mahkeme kararını bildirmiştir. İsanm suçu sabit görülmüş, al- tı ay hapsine karar verilmiş, an - cak çaldığı parmaklıkların fazla para edecek şeyler olmadığı nok - tasından, cezası iki aya indiril » miştir, Kaçak tütün Ahmet Efendi ile Huriye Ha - nım, Geyvede trenden inerlerken şüphe üzerine ellerindeki bavul - lar muayene edilmiş, içlerinde ka çak tütün bulunmuş. Bu iddiala, dün Adliyedeki ihtisas mahkeme sinde muhakemeleri görüldü. Geyveden bazı cihetlerin sorul- ması için, muhakeme başka güne bırakıldı. —— Bir dükkânı soyanlar Pangaltıda Nişan (Efendinin dükkânı bir hafta evvel geceleyin soyulmuş, tütün ve cıgara ve bir miktar para çalımmıştı. Dükkânda yalnız bir çuval bulunmuş ve bu: nunla hırsızlar meydana çıkarıl mıştır. Hırsızlar sabıkalı Piç Ah- met, Hamdi, Receptir. | Hırsızlar yakalanmışlar ve dün adliyeye ve- rilmişlerdir. tüm. Bunlar Fransız (o edebiyatını düz, sabah akşam, evde, sokakta, yemekte, yatakta kızlarından ve sözlerine yüzde yirmi beş nispe geliniz. Birlikte döjeuner ederiz. nevcu'sü bana rica elti. Birlikte emplette yapacağız. Onun için izin varsa diner'ye gelirim. Olur? Eğer böyle giderse güzel dilimiz turfa olacak. Yanya ve Giritte müslümanların konuştuğu bir rumca var. Kepaze bir ramca. Mevlâdu rumca okurlar. Fakat ke- limelerin yarısı o müslümancadır. İşte tatlısu türkleri de aziz ve za- rif, ince ve lâtif, ahenkli ve yumu: | şak dilimizi böyle karmakarışık bir hale getiriyorlar. Tatlısu Türkünün cürmü yalnız dili turfa etmesinde değildir. Tat- su Türkünün bir de kendine mahsus kafası olduğunu unutmı- yalım. O kafa pek kozmopolittir. O, alelâde Türklerden yüzde yet- miş beş baska türlü düşünür, baş ka türlü anlar. | Cet Nari İstanbul ikinci ceza mahkemesin- | | de, dün Çirağan sarayınm demir | parmaklıklarını çalmakla maz - | Bun bir adam muhakeme edilmiş « | değil, fransız dilini bile bilmiyor- /& lar. Bununla beraber gece, gün - (8 torunlarından hep Frango - Türk |# dilini duyduklarmdan onlar dali tinde fransızca katıyorlar, Meselâ: i — Sulpik hanım, bu pazar mes- E se'den sonra, kiliseden çıkışta bize /$ Mille merci, madam, erken ge- | lemem. Çünkü bizim tante'lara | gideceğim. Ondan sonra filânm |# 76 Kânunusani 193 Bu akşam ARTISTIK'te JEAN MURA T'nin temsili Miveten : FOX JURNAL : Ferdinan Sabık Bulgar Kralı! « ik geçe- rek nereye gidecek Eski Bulgar kralı Ferdinand'm | yakmda şehrimize geleceği haber verilmektedir. Ferdinand bir müd- det evvel hava değiştirmek mak- sadile Mısıra gitmiştir. Bir müd - dettenberi orada bulunmaktadır. Umumi harbin son zamanların- da Bulgaristanı terketmeğe mec - bur kalan sabık kral o zamandan beri Almanyada ve Viyanada o turmaktadır. Bulgaristana dön r.esine de müsaade edilmemiştir. Mamafih verilen bir habere gö - re, sabık kralın Bulgaristana dön- mesine son zamanlarda müsaade edilmiştir. Bunun için Mısırdan dö nerken şehrimize uğrıyarak bir kaç gün kalacak, sonra Bulgaris- tana gidecektir. Dün bu haberler hakiemda şeh-. rirrizdeki Bulgar konsolosluğun | dan bize verilen malümata göre. sabık kral Mısırda iki ay kadar | kalacaktır. Türkiyeye (o geleceği malüm değildir. Buradan geçte bi- le Bulgaristana değil, Romanyaya gidecektir ere sana sasamansas sma ssR0nr eaNreE even Keme RAE 'Fıtra Istanbul müftülüğünden : A'â Orta ie ii Buğdaydan 13 (o 10 Arpadan 16 14 $ Üzümden 130 (92 z 27 Kânunusani 933 Cuma günü Bayram o'duğu ilân & olunur, : 3 İ i "Bayram namazı Sa. D. Ezani saatle 2 34 Vasati ,, Ti 2 TR EE PER m İN Vatandaş #ayramlıkların Yerli Mallarımızdan ikramların Yerli Mahsullerimizden i Olsun!,. ğ Mi Tasarruf Cemiyeti ikdean ve amana şWatban mus gelen eserler Ünerenerarınrnasamasmmaln Ol esanaae ee senar asama Tediye muvazenemiz Talât Geveci Bey bu mevzudan bahse den (Para dişmesi tediye müvtğendel bo - sakluğunun sebebi midir, meticesi imldir? Gümrlk ve kontenjan para kıymetini dü » şürür mü, yükseltir mi) hakkında çıkan bu kıymetli eneri karilerimize tavaiye ederiz. i | RE LR ima | mubhteşemi Z 7 NuneroLu EV Güzel Fransızça sözlü filminin ilk Atlantik yapurunun yanması ve teferrüat ile ©” ZIA DEL RK) tataından cemsil edilmiş ( FANTAISIE DE BEBE” iraesi Matb.:at Erkân ve Müntesibin'ni davet: Rejisör King V.doruv en muazzam eseri Cennet Petisi filmimizi bugün ssat II de Muhterem Matbuat erkânlle bes dübüliye kartlarını Bumil dostlarımız ve sinema, film xnücssesatı müd rine irae edeceğimizden teşriflerini rica eyleriz Majik Sinemsf" | istanbul Belediye Darülbedayi Şehir Tiya! Temsilleri : Bu skçam | İSTAN BEİ a 121,30da Sarayi Üpereti Umuma Alp 11 İl ; yaşından aşağı olan çocu! dvatröya kabul edilmezelr. Bayram günleri 15.30 da matine BORSA 5 Kânunusani 1933 “ukut (Satış! ur E Uransız. 170— 1 Sterliş 198, 1Delar 23 20 Liret M0, 20 1 Belke 11 — 40 Drahmi — 27— 20 isviçre o 40 20 Leva 26.— 1 'lora 05,— 1 Silin Av 1 Pezeta 1 Mark 1 Zoleti 1 Pengö 20 Lev B Dina 1 çervomeç 1 Alva i Mecediye 1 Banknor ek fia aris tobdra Nev-York Milâpo Brüksel Aliza Cenevre Üsyon Mer Şark Ney alya Şir. Hayriye Tramww T. Side omonel ıstıkraz ar ..— 13.61 Sark m Teletan lanva er ist, dahili ark. yollar 1, Mevahhide Gümrükler Saydi mahı Bağdar 'T skeriye 475 | 453 e 5“ 435 855 Fiektrik Tesmvay Tine Kıbtum Asad iy Anadote A. Mim s1! sa, rs 4 a A Kk V Perşembe 26 K. san: 49 Remazan Gün doluşu Gün suş Sabahı gamazı Oğle samazı ikindi osman Akçam namaz Ya w namaz mak Yılın zeçen gönter: kalan , Cuma 27 K. san 1 ir i cs ve ri 719 1880 SA » 30 * HAVA — Yeşliköy askeri rasat ei zinden verilen malümata göre, bugü! bulutlu olacak, rüzgür Şimal vaka orta kuvevite esceektir. Yağmur azdır. Dünkli sıcakiık en fazla 1, en ax BER derece, hava tazyiki 768 enilimeten Si Musolini Meşhur müverrih Emi Ludri# | m son eseri < Tercüme Haydar Rifat b” Mer kitapçıda 100 kuuişâ ©