25 Ocak 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

25 Ocak 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OSMANLI DEVLE ÖLÜRKEN... 'Muharriri: Celâl Nuri * İktibas, nakil, terime bakla mahfuzdar, Cami ile kilise, borsa ile bankanın izdivacı Bazı hudutlar üzerinde iki mil- Hiyetli insanlar olduğu gibi, iki de- ğer, Remzettin Turhan kendi ken- İ dine, fransızca eserlerden, tıp il - İ ğu bahistir. Bir gece mütemadiyen »*öyledi. Lokantanın ışıkları sönü - yor, yani garsonlar bizi istiskal e- İl dyiorlardı. Merhum cebinden bir- || kaç lira çıkardı; onları saymadan (| garsonlara verdi... Bu, bir derece: ve kadar kumarcı âdetidir. Tabii garonlar bize eskisinden fazla hürmet ettiler. Bir şişe konyak ve bir tabak tuzlu bisküi geldi. Rem - zettin Turhan bey hep (söylüyor. Artık Muhiddini Arabi'yi güzelce öğrendim. Muhittini Arabi ile Ce - lâlettini Rumi, Hallacı o Mansurla bilmem kim, bütün katolik evliya- ELHAMRA »e MELEK Sinemaları Memleketimiz Sinema ve Filmcilik sanayiinin en güzel #© ALDATIRS BU AKŞAM ı<ı büyük eserini göreceksiniz. KARIM BENİ vir arasmda da tarihin iki kısmı - na mensup, hem eski hem yeni bmlardan bir tanesi ilmi bir (mi- sal) olmuya lâyıktır. Allah rahmet evliye; geçenlerde vefat etti. İsmi- ni değiştirerek size onun bazı bu- #usiyatmı tasvir edeceğim. Şu oku- yacağmız satırlarda yalnız isim uydurmadır, diğer kısımlar, yanı Miküye ciheti bir fotoğraf plâğı ka- das sadıktır. Kendisini size takdim ediyo « rum: Remzettin Turhan bey. Kısa boylu, eski zamanm defterdarları gibi toparlak, kırmızı ve güler yüzlü. Üstü başı temiz. Sözü, soh - beti yerinde. O kadar iştihalı ye - mek yer ki, karşısındaki ne kadar tok olursa olsun gene onunla ye - mek ve içmek ahengine karışır.. Remzeltin Turhan bey evvel beevvel kuvvetli müslümandır; sa- niyen kuvvetli alafrangadır. Dik « kat buyurunuz: Çok dindar olan - lar Avrupalı ahlâk ve etvarından hoşlanmazlar. Buna mukabil, garp kültürünü fazla alanlar din hususunda pek ziyade gayret gös - termezler. Lâkin Remzettin Tur - han bey onlara benzemez. Hem o, hem o. Meselâ bütün memuriyet hayatı ecnebi diyarlarmda yahut merkezde bu işlerle uğraşan dai - rede geçmiştir. Fransızcası pürüz- süddür. Bu dilde yanlış yapmak kabiliyetini haiz değildir. Kitabeti kuvvetlidir. Her nerede olsa ara - nır, bulunur ve kendisine fransız- ca yazılar yazdırılır. Kezalik o di- Ti zarafetle konuşur. o Fransızca, Remzettin Turhan bey için son « radan öğrenilmiş bir lisan olmak- tan uzaktır: Türkçesi gibi frenkçe- $i de kuvvetlidir. Bir Avrupa mer kezinde, bu değerli zat, bir diplo- meatlar klübünde, bir resmi balo - de, bir elçi ziyafefinde belki bir halis İngilizden, Bir acısu Fran - sızından, bir pürüzsüz Almandan farksız bir Avrupalıdır. Şarklılık, şeklinden, şimailinden anlaşıl - maz. Fakat Remzettin Turhan bey eski Osmanlıdır. Farisisi kuvvetli- dir, arabisi derindir, türkçesi fa - sihtir. Farisi mazmun söyler, ara - bi kaside inşat eder, türkçede ise kâtiptir. Farisiyi bilir ve sever. Tahrana yabancı değildi. Kendisi küçükken İran şahı onu kucağına oturtmuş tu; şahm haremleri, o iki çifte kaşlı Bânular Remzettin Turhan beyi okşamışlardı. Onun içindir ki fasist dilini bir acem kibarı gibi konuşurdu. İstanbul şehri hem Avrupadır, hem Asyadır; hem garptır, hem şarktır. Bunun gibi merhum da hem Avrupalı, Hem Asyalı; hem garplı, hem şarklı idi. Kendisile, Ankarada, bir otelde iki kış mev - simi geçirdim. Akşam yemeklerini ekseriya birlikte yerdik. Remzettin Turhan beyle konu- suyoruz. Ben hastzlandım. Hem tansiyon tazyikından, hem şeker - den rahatsızım. Beyefendi bana bu iki dert hakkında mütehassıs- lardan fazla malümat verdi. Me - gecelerinde bunları hem okumuş. rine haşiyeler yazmış. atlara merak edilir. Umumiyeti iti- tak etmek mümkündür. bu cihete merak salmış... Diploma- sız doktor. Asla mütetayyıp değil. Şu kadar ki hekimlik etmekten memnudur. Yemeklerde söz mevzuları ek- seriyetle iki idi: Tıp, tasavvuf. Bir insan kolay kolay tababeti öğrenemez. Oraya varmadan ev- vel daha birçok ihzari ilimleri bil- seli. Remzettin Turhan bey bun - ları biliyor. Kezalik damdan dü - şer gibi tasavvufa girişilemez. O- nun da ihzari ilimleri var, Beyimiz bu cihette de ileri gitmiş. Yalnız müslüman mutasavvıflarmı öğ - renmekle kalmamış: OHıristiyan, Çin mutasavvıflarının eserleri de ezberinde... Şöyle tasavvur buyurunuz: Fransa ve Almanyanın bir kasa - basında kuvvetli bir profesöre ras- geliyorsunuz. Ekser vaktini Jâbo - rstuvarda geçiriyor. Lâkin akşam! oldu mu, villâsma çekiliyor; alaf - ranga kıyafetini bırakıyor. Bir cüppe, bir çakşır, bir külâh giyip scccadesinin üstüne oturuyor, mut tasıl nafile namaz kılıp tesbih çe- kiyor. İşte Remzettin Turhan be- yefemdi!. Sarih kelimelerle ifade etmedi- gi, lâkin itimat ettiği fikir şu: — Maddi ilim, Avrupada, ma- nevi ilim, müslümanlıkta, Remzettin Turhan bey, hakiki bir mutasavvıf. (Bahai) ve (Babi) tarikatlerinin hem âşıkı, hem roüntesibi. Bahaettin hazretlerin- den bahsettiği vakit coşuyor, köğrüyor, hatta ağlıyor. Fazla asa- bi. Ölümden korkusu çok, Içten içe gayet dindar. Bununla beraber pek alafranga, rakıdan çok hoşlanır. Her gün, kendi kendime, biri frenkçe, öteki müslümanca iki söz zemini bazırlardım. Akşam sofra- ya oturduğumuz münasebet dü. Şürür, mevzularımı ortaya atar « dım. Efendim, Remzettin Turhan bey bu sevdiği zeminler üzerinde bülbül kesilir, pek tatlı sözler söy- lerdi. Bir gün Hint şairi Rabindra- nath - Tagore'dan bahsettik. Hint liler, Çinliler, Japonlar bizim bil diğimiz allaha inanmıyorlar. Rem zeltin Turhan bey bu tatlı bahse girişli. Hulâsaten şunu demek iste di: Her millet, ayni allaha başka başka şekillerde tapar. Bazan mil- Jetler şaşıdır. Ayni Allahı iki, ya - hut üç görürler. İşte teslis! Uzak şark milletleri daha bön, daha toy. Onun için allahı çatallı görüyor - lar, Fakat Hindin de, Çinin de, Japonyanm da, hıristiyanların da, müslümanların da tasavvufları ayni noktaya varıvor. (Allah) bahsi Remzettin Tur - | Pazar günleri kapalı bulunacak han beyin en ziyade meclüp oldu” | tır. saini mükemmelen öğrenmiş. Oda- sında, altüst, belki seksen cilt he - kım kitabı sürünüyor. Uykusuzluk hem hıfzetmiş, hem ekser cihetle- Edebiyata, felsefeye, nefis san- barile tıbba, hıfzıssıhhaya da me - Lâkin müfredatı tıp dediğimiz kısım böy ie değildir. Bu zat ise beş, on sene sı, isimlerinin şiddetle cahili oldu- ğum Çin ve Hint evliyaları biribi- rıne karıştı. o Remzettin Turhan | hem konyak içiyor, hem tarikatten bahsediyor. Lâkin bahsedilen (mevzular yavan değil. Mucurdan Arnavut - lağa hicret eden Bektaşilerin pa pası Niyazi Salih baba böyle şey- fer bilmez. Bu aziz zat tasavvufu - ne hikmet, kimya, rıyaziyat, fele- iciyat, tabakat da karıştırıyor. Lâ- tif bir zemin. Dön dolaş bahis al - laha intikal etti. Allahı anlıyan evliya iki (siret) te olurmuş: Muhammedi, İsevi. İsevi sirette olan evliya pek çok - muş. Bu gibilerin, » kendi ifade - since - dünya ile bir münasebetleri yoktur. Alemden göçerler. Kendi- lerini benibeşere, küreiarzın baya- kına karışmış görürsünüz. Lâkin bunlar çoktan irtihal etmişlerdir. Halbuki Muhammedi sirette olan evliya gayet nadirdir. e Bunların hem dünyayla, bem ahretle ayni zamanda münasebetleri vardır. Duramadım. Muhterem Remzet- tin Turhan beye usulla sordum: — Mevlâna! dedim, sen hangi * sırettesin? İsa siretin?a mi, Mu - hammet siretinde mi . Remzettin Turhen sustu. Müra- kabeye daldı. Sonra başmı kaldır- dı. Yarı istihzayla ; gülümsedi ve dedi: — Azizim, ben evliya eki — Öyle mi? — Öyle! Ben evliya değilim, |Ü bizzat allahım! Ve durmadı. Veda etti. Odası- ua çekildi. ».. Ertesi akşam gene sofradayız. Remzettin Turhan bey merhum, bu defa, şu zeminde iki saatlik bir nutuk irat etti: — Avusturya - Macaristan dev- leti bir iktrsadi birlik teşkil edi yordu. Onun ortadan kalkması or- ta Avrupanın muvazenesini boz - du. Elli senelik istatistikleri bir ha fız gibi okudu. Birkaç yüz ismihas anlattı. Bir ticaret borsası reisi gi- şımda bir sarraf, bir banger, yal mız rakamlarla beynini şişirmiş bir iktisatçı gördüm. Düşünüyorum: — Enelhak! diyen dünkü Rem: zetin Turhan nerede; o bugünkü bezirgân nerede? — Cami ve kilise ile borsa ve | Banka izdivaç etmişler.. Hem şark, l sm garp, TI81) Ner bu ,Ko.l iş Sündüs Türkiye İş Bankasından: Şeker Bayramı münasebetile 28 29 Kânunusani 933 cumartesi ve Pazar günü İstanbul, Beyoğlu şu: | bemiz kapalı bulunacaktır. ilân Osmanlı Bankasının Galata, Ye || ni Cami ve Beyoğlu devairi Şeke, || bayramı münasebetile kânunusa ninin 28 ci cumartesi ve 29 uncu İ zikretti, Gümrük omukavelelerini || bi en hurde teferrüatı söyledi. Kar |İ Ist, dahiii 9875 | Elekirik - Orkestra, 19,35 ten 2 0e akdar Refik ark * yollar o a,55 | Oramvav s0, — bay tarafından musahnbe, 20 den 20,258 D.Muvakhide 030 Tünel 420 Ğİ dar inci Hanım, 20,3) den 205 Se Gümrükler $s5 yeni no Mahmüre Hiaarm, 2055'ten 21) a» v6 inme ay İS eme A AA YLM İT ökeriye LA tümen saye İğ) Ortertee, Ağann ve Bazan haberi Mae Bitetlerinizi erkenden aldırınız. Baştan nihsyete kadar zevk, Deş'e, şarkı, dans ve sazdet saçan öper ! Rejisörü : Ertuğrul MUHSİi | 'Tamsmen memleketimizde hazırlanan henüz ikinci esetimiz olmasına bu ilmi görenler Türk Rejisörü » Kıymetli Sam'atkörleri “# sikişinasları ile iftihar edecektir. , Dikkat: Fiatlarda Zam Yoktur. f , su aşşa“ OPERA sinem Her gösterildiği yerde bâsılat rekorunu kıran VAHŞİ AFRIKANIN Şir vÜZÜ namındaki muazzam ve mübeyyiç sergüzeşt filmini takdim Başlıca Sahneleri: Müthiş Arslan avı - Tohaf E! Moran intikamı - Revolverlerile kendilerini müdafaa eden operatöı stslanların hücumu - Çekirge bulutları ve sair ve sait Fransızca sözlü Matbuat Cemiyeti Muhterem Müntesibinini davet: Memleketimizde hazırlanan büyük Türkçe opereti KARIM BENİ ALDATIRSA Filmimizl bügün sazt 21-4 EUMAMRA Sinemasında muhterem Mstbuat Ci azasına takdim edeceğiz. Aynca mücssesemizin serbest dubuliye davedyele haiz olan dostlarımızla şehrimiz sinema ve film müessesan müdürlerin teştiflerini rica ederiz. SARIZEYBEK Operetini görmelidir Istanbul Belediyesi: Darülbedayi Seni işbir Tiye Tiyatrosu. ii BELEDİYE) Ğ Hiç bir film HORN (Tüccar HORN J Fransızca sözlü İsmi ile kıy! edilemez Mevsimin harika o'up varın akşam ASRİ Siremsd» Bu akşam son 121,30da in 6 Umuma Tİ | Alt yaşından aşağı Olan çocuklar Yeni Çık tiyatroya abs! edilmezeli O e alya Musolini BORSA Meşhur müverrih Emi. Lodvi im son eseri 1933 .Satışı 74 Kârunusani Nut ur. | 20 1, Fransız ia İN | Sterlin 718 — Tercüme Hayder Rifst B.. Her kitapçıda 100 künuşa 4 Silin Av 1 Pereta (Dim Ma 1 dak 20 Üret sa | ! Zere z 1 Pen YL Relçik* UZ. İ so 20 Dram 9. İ sv Pina g 0 İsviçre © «20 İ 4 çervinii z 78 Ramazan M tera ©—İ 0 Alvn 2.— Gün dotuşu 1 leri << İ ( Mecediy o 34— Gün iatış 2 Kuron Çek 122— (| 0 Barkemı M0— Sabah, maması Özle samazı Çek Metni rap. sa 16) ÜN Pari 1200 | Prafa s9180 Aksam normazı Under 720 —İ “ivan 40113 Ya se nama» Nev-Yor— u4rıs| Madrir *1682 iresak Mildan 0195 İ Berlin 9708 Yıha geçen günler, 2 Brüksel BA028 | Versem .2— Ariza m5 8825 İ Paste 35375 Cenevre o zeşıs) Gökte «0940 Solya 0M0—İ Belgen 147980 Asterdam — #.07iŞ İM stova 11475 Esham veti azalacaktır. Kar yağması ihtimali $ Rankas 10.— | Terkos azdır. Antdele 40 Cimen Dünkü sıcaki'k derecesi on fazla vay M10 | Gayon De $— İİ en az artirdan aşağ 4 derece, hava tari Sir. Hayriye â& İ Şark Nev 490 İİ 754 derece id (ramvıy 100 | Maya — C. Sizoma Şİ Şark m acan © 135 Radyoda omoeti 1068 İ Teletnn —ş—ş—şş. İSTANBUL — 18 öm 1846e Baz (Muzaffer bey), 18,45 ten 19308 istikraz'ar Tahviller rı, 2239 dan 23,50 a kadar Darlittalim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: