m EN Rİ Başa eli çekilir Pesen Yedi senedir bu azabı çekiyor- du. Genç ve çok muktedir mimar Ali, Safiye hanımla evlendiği za- man oldukça bir serveti vardı. Bu- nunla beraber Safiye hanım da fakir değildi. Hatta, Aliden iki misli fazla serveti vardı. Lâkin, evlenmelerinde, para meselesi hiç de âmil olmamıştı. Sadece seviş - mişler, anlaşmışlar ve evlenmiş -| lerdi. İkisi de genç, ikisi de güzel, iki- si de zengindiler. Bir kelimeyle, mes'ut olmak için hiçbir eksikle- ri yoktu ve mes'ut oolmadılarda değil. Yalnız, bu, iki seneden faz- la sürmedi.. Artık, Ali, yemeğe biraz geç kalsa, hayatta her şeyi intizamla | yapmayı seven karısı onu başlı - yor, yemek odasmda sigara içse, müsaade etmiyor, istediği zaman yemiş yemesine, pişirtmesine izin vermiyordu. He: $ey, bir usul dairesinde hazırlan - imış bir program tahtında yapıla « caktı. Tiyatro, sinema geceleri, çay günleri, yemek akşamları mu» ayyendi. Hatta, Ali, canı istediği zaman, bir zevcinaz çok hakkı olan zevklerden bile tadamıyordu. Birçok erkekler vardır ki, tabi- atları kuzu gibidir. Hemen sinive- rirler, ve nedendir bilinmez, ka - rılarının ellerinde esir olurlar. Ali bunlardan değildi. Karısı - | nm bu hallerine isyan ediyor, müthiş kavgalar ediyorlardı. Fa - kat, kadınlar daima erkekten daha inatçı oldukları için, kavgayı 80 - nuna kadar gölüremiyor: — Bıktım artık $us.. Peki. diğini yapacağım, Diye mağlübiyeti kabul ediyor- du. Beş sene, beş zehirli sene böyle geçli. Ali, her akşam işini bitirdiği zaman: — Bu akşam gidip biraz eğle- meceğim! Eve gitmiyeceğim: Diye karar veriyor, fakat oto- mobiline biner binmez, meçhul ve esrarlı bir kuvvet onu, evine, her gün işitmiye alıştığı zehirli sözleri tatmıya sevkediyordu. Bu, olsa ol- sa alışkanlıktı, İnsan, garip bir mahlâktur, sevilmiye çabuk alışa- maz ama, hırpalanmıya çabuk alı- $ır, ve ilkinden çabuk bıkar ama, ikincisinden bir türlü bıkmaz. Safiye de hayatından memnun değildi. Kocasına bu hayatı yaşat - makla beraber, kabahati onda bu- luyor, kendisinin “anlaşılmadığın- dan,, gençliğinin boşuna geçtiğin- den bahsediyordu. o Yavaş yavaş buna inanmıya da başlamıştı. Bir insana kırk defa deli derlerse deli olurmus, Safiye de kendisine bet- baht diye diye betbaht olduğuna inandı ve bir gün: — Artık, dedi, bunca senedir dayandım. Ölçtüm, biçtim. Beni bir gün anlarsın dedim. Fakat ol- mad. Alıp başımı, annemin evinc döneceğim. Ali bunları duyar duymaz, se » vincinden az kalsın düşüp bayıla» de- caktı. Yarabbi! Kabil miydi? Bu | Karısı artık kendisi- kabil miydi? ni azat mı edecekti? Fakat Safiye, bu sözlere aldırış eden olmadığını görünce, gitme - di. Yalnız, “gideceğim,, diye söy - lenmekte devam etti. Alinin, ilk sevinci de kaybol - muştu. Daha doğrusu, karısmın her “gideceğim, dediği zaman “belki gider,, diye seviniyordu a - sevdiği yemeği! İma, nihayet, da söyildi . ğimiz gibi, insan sevince de alışr- yor. Ve nihayet, bir gün, eve dön: düğü zaman karısının bavullarla kapının önünde gitmek üzere ol - duğunu görünce, fazla sevinmedi. ».. O gece Ali sabaha kadar mükem mel bir eğlenti yaptı. Hemen ahçı * ya, istediği yemekleri (yaptırmış, birkaç arkadaş ve tanıdık çağır - mıştır. Bunların hepsi, ya bekâr, | yahut da, karılarndan kımselerdi. Onun için neşeli in - sanlardı. Bilhassa içlerinden birisi | Alinin çok hoşuma gidiyordu. Se | bebi de bunun genç bir dul olma” sı, saçlarımın sarı, gözlerinin mavi, yaraklarının çukur, dudaklarının kırmızı gülerken görünen dişleri - ayrılmış İnin beyaz olmasıydı. Bu dulun is mi Naciye idi. Mi #0 Ali ile Naciye dört aydır, kah- kaha ve neşe içinde yaşıyorlardı. ». O gün, daha doğrusu o akşam, sene başı gecesi olduğu için, Afi, birçok arkadaşlarını davet etmiş- ti. Büyük bir sofra kurulmuştu. | Sabaha kadar eğlenileceği için, hafif bir surette mideleri bastır -| mak üzere biraz yemek için; misa | fivler sofraya oturdular. Ali, hiz - metçiyi: — Söyle, dedi, yemeği getirsin- ler. Fakat birdenbire gözleri büyü- dü. Hizmetçinin arkasında bir ha- j yal, korkunç bir ejderha gibi be - Mirmişti. Bu, Safiye idi. Hizmetçi- ye, kısaca: — Çabuk, dedi, sofraya bir ta -| | kım daha koy. Bir de sandalye ge- tir, Sustu. Ah de sustu. Başını önü- ne iğdi. Belediye sular mütle- hassısını davet ediyor Belediye Viyanadan bir sular mütehassısı getirmiye karar ver - miş, bu hususta baş vekâletten dö - viz müsaadesi istemişti. İstenen müsaade verilmiştir. Belediye mü- tehassıs M. Fellere mektup yaza - rak yakında İstanbula gelmesini bildirecektir. Mütchaszsısın İstan - buldaki tetkikatı bir ay kadar sü - recek ve raporunu çabuk yazacak - tır. —e. Mektepierde kızıl aşısı mecburi Maarif müdüriyeti bütün resmi ve hususi ilk mekteplere gönderdi. ği bir tamimde her hangi bir su - retle kızıl aşısı olmıyan talebenin derhal aşılatılmasını ve aşılanmı - yan talebenin mektebe alınmama - sms bildirmiştir. | | Istanbul müftülüğ'nden G A'â Orta a rsi i Buğdaydan 13 o 10 9 Arpadan o 16 14 13 Üzümden 130 92 65 27 Künunusani 933 Cuma ğ günü Bayram oduğu o'unur. i Bayram namazı i | me mecburi kılamıyacağı cevabını | ettirilemezler. Bunun için trenlere Sa. D Ezani saatle Vasati ,, #-- Fıtra ei ilân : e “nbr İlctasat 'Bağlaylamımın kıy> metlendirmek için bir teşebbüs Ticaret Odası ve Ticaret Zahire borsası idare heyetleri Türk arpa ve buğdaylarının Avrupa piyasa larında yüksek fiyatlarla satılması nı temin için ihraç istasyonlarında birer temizleme makinesi bulundu- rulmasmı İktisat vekâletinden ri ca etmişti. İktısat vekâletinden dün İstan - bul Ticaret Odasına gelen bir tez- kerede temizleme makinesinin hangi istasyonlara konulması lâ - zım geldiği ve makinenin ne bü- | yüklükte ve saatte kaç kilo ça - lışması icap ettiği sorulmuştur. Oda bu hususta alâkadar tacir lerin fikirlerini sormağa başlamış tır. 44 ihraç maddesi İktisat Vekâleti İstanbul Ticaret Odasına gönderdiği bir tezkerede ihracat eşyasının 927-930 vaziyet- leri hakkımda bazı malümat iste - miştir, Bu tezkereye nazaran 44 ihraç maddesinin umumi istihsal miktar | ları, dahilinde ne kadar sarfedildi ği ve ne kadar ihracatta bulunul - duğu sorulmaktadır. Ayni zamanda fiyat tahavvülle- ri ve nisbetlerini gösteren bir cet- velin de tanzimi istenmektedir. Ticaret Odası bu 44 ihraç mad- desi hakkında tahkikata başlamış- tır. Haydarpaşadaki ' silolar Hadarpaşadaki silolarm Zira- at Bankası tarafından kiralandığı ! malümdur. İstanbuldaki zahire tacirleri İs- tanbul Ticaret Odası vasıtasile Ik - | tısat Vekâletine müracaat ederek silolardan kendilerinin de istifa - de etmelerini rica etmişlerdi. Gelen malümata göre İktısat ve- kâleti zahire tacirlerinin müraca - atlarmı tetkik ederek muvafık bul. muş ve Ziraat Bankasi tarafından kiralanmamış olan kısımlardan ta- cirlerin de istifade edebileceğini Sildirmiştir. Vekâletin bu kararı alâkadarla- ra bildirilmiştir. Afyon fiyatları yükseliyor İstanbul ve İzmir piyasalarında afyon fiyatı yükselmiye başlamış: tır. Bunun en büyük sebebi İzmir - den ve İstanbuldan Japonyaya ta kas suretile afyon gönderilmesi - dir. Tacirler piyasadaki afyonları toplamağa başladıklarından fiyat lar yükselmiştir. Almanyada ceviz kütüğü Berlindeki Türk ticaret odası İstanbul Ticaret Odasma ve ihra - cat ofisine gönderdiği bir mektup- ta Almanyada ceviz kütüğünün j fazla talep edildiğini bildirmiştir. Elektrikli otomobil plakaları ibtiraı Bir zat ihtira beraeti aldığı elek. trikli otomobil plâkalarınm İstan- bulda işliyen otomobillere konma» Ismi belediyeye teklif etmişti, Be - lediye beheri 26 liraya mal olan bu plâkaların otomobillere konması - vermiştir. Bununla beraber bu plâ 2 7 a i kanın konmasını da serbest bırak- EEE İSSEE , muştur, Memleket Haberleri erene vans v0 0 ene ele EE KENAR LERTENI iman Derik'te | Kaçakcılar nasıl | tutuldu ? DERİK (Hususi) — Kazamız jandarma kumandanı © yüzbaşı | Necmettin Bey, beraberinde bulu- İnan jandarmalarla beraber kara- kolları teftiş etmek üzere dolaşır - larken bir derede bir kaçakçı ka- filesine tesadüf etmişlerdir. Ka - çakçılar silâh kullanmağa davra - nırlarken, jandarma kumanda * İ numız bizzat, silâhlı kaçakçmın üzerine atılmış ve elindeki filin « tasını almağa muvaffak olmuş » tur. Öteki kaçakçılar da teslime mecbur olmuşlardır. Kaçakçıların © beraberlerinde bulunan bir kısrak ve bir deve yükü eşya müsadere (edilmiştir. ! Kaçakçılar tanzim olunan eşya ile birlikte ihtisas mahkemesine sev- kedilmislerdir. Istanbul — Edirne asfalt yolu Edirne ile İstanbul arasmda - ki yolun asfalt olarak inşası hak- kımdaki tasavvurlar tahakkuk et- meğe başlamıştır. Bugünlerde Edirne, İstanbul, Tekirdağ valileri İstanbulda top - rüşülecek, vilâyetler hissesine dü- şecek para tesbit edilecektir. Verilecek karar Nafia vekâ - letine bildirilecek, vekâlet inşa - at masrafına yardımda buluna - caktır. Mes'ul kim?| Tüneldeki kazaya sebep olmuş Geçen cuma günü Tünelde, fren memuru Âli Rıza Efendinin ölü - müne sebep olan kaza etrafında yapılan tahkikat diğer Tünel me- murlarınn ihmali olduğu neticesi- ni vermiştir Tünel şirketi hükümet komiseri Nazım Bey hâdiseyi Nafıa Veköle- tine bildirmiş, ayrıca emniyet ter- tibatı ve katarların hareketi husu - sundaki evvelki tebliğlerini şirke - te tekrar etmiştir. Mesuliyeti görülen memurların ihmali şu noktadandır: Tünel arabaları hareket etme - den evvel oyolcu o vagonlarmı kapıyan memurlar ayni za- manda gardöfirenin de yerinde o- Jup olmadığını kontrol etmek va” zifesile mükelleftirler. Halbuki kazadan evvel Tünel hareket e - derken memurların böyle yapma- dıkları anlaşılmıştır. Şirket komi - seri Nazım Bey bu hususta şöyle demiştir: “ — Gardöfirenin vazifesi Tü | lanarak bu yola ait masraflar gö- | memurların ihmali! Madenle Derik kazasınf araştırmala! DERİK, (Hususi) — zmn muhtelif yerlerinde * krom, demir ve saire mi bulunduğu buraya gelen mütehassıslarınm tetkikleri anlaşılmıştır. Bunlar bir çok" lerde araş'ırmalar yapmağ" Jamışlardır. Bunu haber alan Mardi si Talât Bey, ait olduğu ten ruhsatname alınmcıya faaliyetin tatilini emretmiş, tırmalar durdurulmuştur. lar, hülümetten resmi ruh me aldıkları takdirde da hafrivat verılnenketır. Edirne kız muall mektebi müdürlü İzmir Kız muellim müdür muavini Rebia Hans dirne kız muallim mektebi İ dürlüğüne tayin edilmiştir. | o Rebia Hanım yeni işinin b İ gitmiştir. Maarif müdürle arasında Bursa maarif müdürü Celi İ dın maarif müd sa maarif müdürlüğüne, maarif müdürü Salih Bey A maarif müdürlüğüne nakil ve İ yin edilmişlerdir. Olüden ke Alarak ö!'meküz olanlar can'am dırılıyor ! Okranyada, Harkof (şehi Serj Judin isimli bir doktor, şayani dikkat tecrübeler yapn muvaffakiyetli neticeler elde mişlir, - Doktor, bunları önce Harkof kongresinde daha sonra da P tıp cemiyetine bildirmiştir. Mesele şudur: Doktor Serj Judin, Denis kan alarak, ölmek üzere buluf kimselere nakletmiş ve muvafi olmuştur. İ Doktor, ilk tecrübeyi, şah d ları kesilmiş bir mühendis üze de tatbik etmiş, onu göğüş darlı| dan henüz ölmüş bir adamın dinden yarım litre kan naklede diriltmiştir, Sonra, doktor, muh lif yedi kimse üzerinde bu tecrii yi tatbik etmiştir. Hali hazırda, bir adamın öl münden, altı, sekiz, ve nihayet saat sonra kanı almabilmekte Bu kan bir cam balon içine als yor ve içine “citrate,, karıştırılâ tan sonra buz içinde sak Bu kan altı hafta kadar dayı yor ve bu müddet zarfında kul nel arabalarını çeken kabloyu kon trol etmek ve yolda kablo koptu - ğu takdirde firen yaparak katarı durdurmaktır. Bu itibarla yolenla- | i rm daima yerlerinde olması Tzrm- | dır ve Tünel arabaları bu memur - lar yerlerinde olmadıkça hareket hareket işaretini veren memurların gardöfirenin yerinde olup olmadı. ğını anlamaları lâzımdır.,, rın emniyeti namma bu memurla - | nılabiliyor. Pek tabii kullanmadi evvel, kan tahlil ediliyor, ve ii İ eden bütün fenni tahliller yap İ biliyor. ———————— Bayram tatilinde | Vali ve belediye reisi Bayrasr| tilinden istifade ederek Yalo gidecektir. Fen heyeti müdürü ya Beyin de yolları teftiş etme zere Muhittin Beye refakat ği söylenmektedir.