, Saya tene “Köy baskını Sırbiyalıların siyasi CANIM AYŞE Büyük biraayha o gayeleri ve ruhu Selâmi İzzet li söylemeğe hacet yok. Katerin Da- nde İsi lamp Diktatör idaresi ve müslümanlar, Hırvatlar, Sırplık hegemonyası — Bilâkis, aksi, lânet, ters bir a- « Toprağa ayak basar basmaz ragon değil mi? ” vadan, sonra otelden şikâ A ü Ni e şikâyete yşe gülümsed “ : yin başladı.. Hadit bir adam yalnız | — Muradma ermiş olacak!.. (5 ver Artan in kek e? > a ile , BİNİN , köyünde nişan bozulmasını birhay| © Helyrattan bildiriliyor: Radiç tazyikın kaldırılması hak- zuk., siyet ve şeref meselesi addeden bir Sırp, Hırvat ve Slovenler 1918 | kında parlamentoda seslerini yük- ml dayısının hastalığını an- Ayse: — Allaha vere de adama bir ha! olmasa, dedi.. Zi de derin bir düşünce plamıştı.. Fakat Kemal, genç kr 2 endişesini belli etmedi.. Güldü Ve işi şakaya bozdu: — Benim korkum başka.. — Nedir?, i d Dayım lodosun öfkesini biz - şıkarmasın.. » 4 4 Şefik Nuri Bey, büyük salonda Ahmet Baruni Beyi bekliyordu . iğ 2 eski saray usulü ağı takım pi Orta yerde büyük Wtal bir âvize sarkıyordu.. Du - a muhtelif kalıklı, muhtelif resimler vardı.. Şefik Beyin babası ve Bunlar büyük babasıydı.. Şefik bey vakit #eçirmek için salonda dolaşıyor, nr ğa bakıyor, eşyaları düzel- rdu., Kemal, dayısını alıp gelmek ü- Zere gitmişti, Fakat öğleye doğru Yalnız geldi.. Şefik Bey sordu: — Hani Ahmet bey?. — Iyileşmiş demek?. — Evet, öyle olacak.. İçim biraz rahatladı. — Nerede kaldı?. (7 Gezmeğe gitmiştir. Seneler var İstanbulu görmedi. © Biraz sonra Ahmet Baruni bey geldi.. Ayşe hayret etti ve usulca Ke - mala sordu: — Hani ihtiyardı?. Kemal cevap vermedi.. O, Ayşe * den fazla şaşmıştı.. Gözlerine ina- namıyordu.. Ahmet Baruni bey sıkı perdah tiraş olmuştu.. Pudralanmıştı. . .. Pembe yanaklı, karlı, güçlü kuv : vetli bir erkek olmuştu. Bir gün evvele nazaran yirmi yaş yençleşmişti. Kemalin elini srkarken güldü. — Beni tanıyamadın değil mi?.. Kıyafet insanı (değiştirir. Hastalanınca vapurda hic tıraş olmadım. Vapura binerken de tr raşsızdım. Beni bir haftalık sa - kalla gördün.. Büyük baban ye - | rinde bir adamdım değil mi? Şimdi nasılım! — Mükemmel. — Viskinin kudretine ne der- *in? Sürekli bir kahkaha attı. Şefik Nuri beyin elini sıktı, Ayşeyi, &- vin kedisini okşar gibi okşadı, çe- nesine bir fiske attı, salona girdi. Etrafa bakmadan doğru pence- reye yürüdü, açtı. Şefik Nuri bey bu teklifsizlik önünde ne yapacağını (şaşırdı, bir müddet sessiz durdu, nihayet emridir — Dayı bey atıldı: — Muradına erip ermediğini bil mem. Beraber çıktık. Taksimde biraz oturduk. Karşıdan boğazın manzarasma bayılıyor. Hizmetçi kapıda göründü: — Yemeğe buyurun efendim. Yemek odasına geçtiler. Ahmet Baruni bey kimseye söz söyletmedi. Yemek devam ettiği müddet Mısırdan, pamuktan, İn- giliz İirasından, bankasının mua - melâtından bahsetti. Mısırın güzelliklerini, Sudanm medeniyetini, eğlencelerini anlat- tı. Kemal ile Ayşe dikkatle dinli- yorlardı. Belki bir gün oralara | gidecekler, oralarda oturacaklar- ! dı. Şefik Nuri bey, konuşamadığı için canı sıkılıyordu. Nihayet or- taya komposto gelince: — Bu kâse halis Sevre'dir, de- di, çok eski bir kâsedir«. Dayı bey, ev sahibinin sözünü kestiğinin farkında değilmiş gibi: —Çin porselenlerine bayılırım. Ne güzel şey onlar... Ben bir de modern eşyaları seviyorum. Ne ise, İstanbul evlerinde eşyalar modernleşmiş diyorlar. O eski za- man döşemeleri ne berbat şeyler- dir. Bunu söylerken, konağın hep eski zaman eşyalarile düşeli ol - Şefik Nuri Bey itiraz etti: — Modern eşyalar entipüften şeyler. Eski zaman (eşyalarında bir asalet vardır. Ahmet Baruni bey, kolay kolay fikrinden cayan insanlardan de - gildi: — Güzelliğin yanmda asalet kaç para eder, .. Kemal, mevzuu değiştirmek i - çin, bugünlerde verilecek balolar- dan, konserlerden söz açtı. Bunları da, Ahmet Baruni bey biliyordu, kendisine Fransız ar - Heti haber vermişti. Hattâ balo - da beraber gece yemeği yi - yecekler, ertesi günü bir otomobil seyranı yapacaklardı. — Artık hep beraber gezece - ğiz. Şefik Nuri bey, dişlerinin ara - sında hemurdandı! — Ne vakit evleneceksiniz? Ahmet Baruni bey işitmemez - likten geldi. Kahveler içildikten sonra, Şe - fik Nuri bey, bu tahammül edil - mez gevezeden kurtulmak için, rahatsızlığını, O romatizmaları bahane ederek odasına çekildi. Ayse ile Kemal Ahmet beyi bahçeye çıkardılar. Şefik Nuri Beyin bahçesi, Fra- gonard'ın tabloları kadar nefisti. Tarhları, çiçekleri, dedi ki: -—— Bu sabah erkenden çıkmış» #mız? — Evet. — Dolaştınız mı? .— Evet, biraz gezdim. — Beğendiniz mi? © — Çok beğendim. Yeşil elbi- seler giymişti. O da çıkmak üze- tanbulda emsaline nadir tesadüf edilen bir bahçe idi. Fakat Ahmet Baruni bey için gok basit ve çok sade, ehemmi - yet bile verilmiyecek bir yerdi. Bir aralık Ayşeyi Şefik Nuri bey çağırdı. Yalnız kaldıkları za- man, Ahmet bey Kemale döndü: — Bu kızı almakta ısrar ediyor musun? — Evet, (Devamı var) ağaçlarile İs - ! baba ve oğul iki kişinin ölümüne sebep olmuşlardır. Ulu Masera köyünden Karaca kâhya küçük Masera köyünden A* li kâbyanın kızını oğluna nişanla - mıştır. Sonradan nedense uyuşa - mamışlar, nişandan dönmüşlerdir. Karaca kâhya ve oğlu buna kız- mışlar, yanlarma aldıkları müsel - lâh sekiz on adamla kızı cebren kaçırmak için küçük Masere köyü- ne baskın yapmışlardır. Orada vazife ile bulunan jandar ma Mehmet ve dört bekçi bu ha - rekete mani olarak baskıncıları tevkif etmek istemişlerdir. Netice- de işe silâh karışmış, jandarma şe hit düşerek baskıncılardan da bi - risi ölmüştür, Hepsi mahpusa sokulmuşlardır. Meclis reisi Adanaya gitti ADANA, 19 — Meclis Reisi Kâ- İ zım Paşa Hz. bugün Adanaya vâ- sıl oldular. Kâzım Paşa Pozantıda | vali, jandarma kumandanı, Yenice de Mersin valisi ve gelen heyetler, Adana Halk Fırkası ve belediye reisleri tarafından karşılandı. Tren on dördü çeyrek geçe gel - di. İstasyonda fırka kumandanı, jandarma, polis ve bir çok halk vardı. Kâzım Paşa alkışlar arasın- | da ailesile birlikte. trenden indi. selâmlıyarak Güler yüzle herkesi istikbale gelenlerin ayrı ayrı elle - rini sıktı ve gene alkışlar arasında otomobile binerek ikametlerine tahsis edilen mimar Senih Beyin evine misafir edildi. Kâzım Paşa cumartesi günü bes İediyeyi, fırka o kumandanlığını, halk fırkasını, bazı fabrikaları, pa- zar günü ziraat mektebini, kışlayı ve bazı mektepleri ziyaret edecek tir. Belediye tarafından şerefine bir akşam ziyafeti verilecektir. Hafta içinde Mersine gitmesi çok muhtemeldir. Diyarıbekirde şiddetli soğuklar DIYARIBEKİR, 19 — Bu se - ne soğuk çok #iddetlidir. Ihtiyar - lara nazaran uzun senelerdenberi böyle şiddetli soğuklara tesadüf edilmemiştir. Soğukluk derecesi sıfırın altında Yirmiyi bulmuştur. Dicle nehri donmuştur. Mektep- ler soğuk yüzünden on gün müd - detle tatil edilmiştir. Dicle dondu: ğu için “kelekler,, le odun getirile memektedir.: Şehirde mahrukat buhranı baş - lamış ve fiyatlar yükselmiştir. Başvekil Paşa İ ANKARA, 20 — Başvekil Paşa | Bayram tatilinde Antalya ve hava- lisinde umumi bir tetkik gezintisi yapacaklardır. Hariciye vekili ANKARA, 20 — Hariciye Veki Hi Tevfik Rüştü Bey önümüzdeki hafta zarfında, tahdidi teslihat konferansına iştirak etmek üzere | dele neticesinde 1928 de Hırvatla: | tadır, Cenevreye gidecektir. de Sırp,Hırvat ve Sloven hüküme- selttikleri için öldürüldüler. & namı altında birleştiler. Fakat çok geçmeden bu birlikte Sırpların samimi olmadıkları ve bunu sami» | mi bir maksatla meydana getir - medikleri anlaşıldı. Sırpların ittihattan bugüne kâa-| dar takip ettikleri (Hegemonik) | siyaset bunu çok açık olarak ispat etmiştir. Bunun için de bu birlik kıymet ve ehemmiyetini çoktan kaybetmiş bulunmaktadır. Bu Sırp, Hırvat ve Sloven hükü- meti, 3 adlı Yugoslav milletinin anlaşma mukavelesile demokrat | esasatı; millet ve dinlerin tam | müsavatı prensiplerine göre tesis olunmuştu. Halbuki buna hiç bir zaman sa- dakat gösterilmedi . 6 — Kânunusani — 1929 sene - sine kadar parlâmentar hükümet olarak meclisi meb'usanda. bulu - nan fırkalar şunlardı:Milli radika! demokrat, Hırvat köylü, müstakil demokrat, Yuguslavya müslüman - ları, köylü ve Sloven, hümanist fırkaları. Bunlardan yalnız milli radikal fırkasile demokrat fırkası eski Sırbiya fırkaları olup diğer - leri 1918 de Sırp, Hırvat ve Sloven hükümeti şeklinde meydana ge - len, birliğe dr “il olan milletleri ve | araziyi temsii stmekte idiler. Bu siyasi ittihatlar, milli radi - kal fırkası müstesna olmak üzere, kendi proğramları dahilinde kabil olduğu kadar samimi ve kardeşçe çalışmak fikrinde nisbeten birbir - lerile anlaşabiliyorlardı. Milli radikal fırkasına gelince: reisi Nikola Paşiçin ölümüne ka- dar sarayın gözde partisi olarak büyük Sırplık mücadelesini, hile - ili Yuguslaven siyaseti altında yap- makta devam etmiştir. Bu fırka her zaman ve bütün intihaplarda doğrudan hükümet memurları ta- rafından yardım gördüğünden ve intihap mücadelelerinde (“Kral fırkası,, parolası altında bir çok rın siyasi gayelerini gösteren bu Sarahaten ve bilfiil Sırbiyalıla- arihi hâdiselerden sonra, bu ağır ve siyasi vaziyeti de radikaller le- hine çevirebilmeğe muktedir olan hilekâr Nikola Paşiç de artık ha - yatta olmadığından büyük Sırbiya tesisi gayesinin hiç olmazsa ruhu * nu muhafaza edebilmek için kral Aleksandır harekete geçmek lüzu- muhu hissederek 6 -Kânunusani- 929 da bütün siyasi fırkaları da » gıttı ve diktatölük ilân etti. Ve ida» renin başına (Obrenoviç) katlinin âmillerinden olarak tanınmış o» lan ceneral Jjfkoviçi getirdi. Bu idare milli hürriyeti, birlikle ri, konferanslar ve anlaşmaları mennetti. Matbuat en küçük hür: riyetini tamamile söndürdü. Sami- mi olarak Yugoslavlık için çalışan o yeni yerler fırka reislerini siki po- i lis nezareti altında tutuyor ve ba * zılarını da hapse atıyordu. v Bundan sonra 3 — Eylül —931 tarihine kadar yani üç sene zarfın: da diktatör idaresi en ağır şekil” lerde mütemadiyen Hırvat, Sloven ve bilhassa gayri kabili tasvir bir şekilde müslümanları takip etti. Hırvatlar ve reisleri Maçek komünist oldukları, Slovenler İtal- ya Faşisti, müslümanlar komünist oldukları bir takımı da 1914de harpte Sırpları öldürdüler diye it ham edilerek hapishaneye doldu- ruldular. b Bu rejim sayesinde teessüs eden büyük Sırplık hegemonyası adalet hükmünü en aşağı seviyelere dü « şürdü.. Hiç bir kabahatları olma » dığı halde Belgrat, Zagrep, Spi lint ve Sarayova hapishanelerine doldurulanlar senelerce ifadesinin bile alınmasına lüzum görmed bekletiliyorlar ve eziliyorlardı. Bu görülmemiş ve gayri kabili tahammül zulum ve tazyik bir çok münevver ve müdrik Hırvat, Slo ven ve müslüman gençlerini muh- telif memleketlere hicret eğe hile ve entrikalarla parlamentoda daima ekseriyeti temin etmeğe lisi mebusanda müessir ve âmil olmak muvaffakiyetini o gösterdi- ğinden hükümetin dümenini elin- de tutuyor ve böylelikle Hırvatis- tan, Dalmaçya, o Botnahersek'te büyük ve ehemmiyetli mevkilere kendi adamlarını, yani Sırbiyalıla- rr ve çar Rusyasının adamlarını ta yin ediyordu. Bittabi bu vazi- yete uzun müddet tahammül edi- lemedi. Çünkü bütün müessese- lerde hâkim vaziyetinde olan bu adamlar, kendilerine bilâkaydü- şart boyun eğmiyen halkı, bilhas- sn katolik ve müslümanları tahkir ediyor ve her fırsatta milleti soyu- yorlardı. Bu muamele ve tazyik 1918 de Sırbistana geçen yerler halkında ve onların vekillerinde pek tabii olarak bir aksülâmel u - | nin emin olmadığını göstermek yandırdı ve mücadele başladı.Çün | tedirler, N kü yapılan muamele Sırpların bir- leşme işinde samimi olmadıklarını | rafında ihtilâller, soyguncu gösteriyor, beraber yaşamak fik-| kavet ve talebe nüma rini ve her türlü iştiraki kırıyordu. | gösterdi. Bütün bun in İşte yapılan tazyikın uyandırdığı | hukukunun serbestisini temin mecbur etmiştir. Etrafa dağılan v e mühim bir yekün tutan bu münev- ver zümre boş durmamakta mem» leketlerinin ve ezilmekte olan kardeşlerinin kurtarılmaları çalışmaktadırlar. ağ Ticari vaziyetin fevkalâda olmasına rağmen millete ağır ği er- giler tarholundu. Ağır olan vergi » leri tahsil edebilmek için de cebir kullanmak mecburiyeti hasıl ol - maktadır. İçtimai ve iktısadi mi 0 müesseselere de devlet rinesi kapandı.Hükümet vergi tahsili i milletin menkul ve gayri men nü satmakta kat'iyyen tereddüt göstermemektedir. i Bu vaziyete rağmen kral ve ni zırlar servet yapmakta ve servi lerini harice nakletmekte ve bi nunla da Yugoslavya mevcudiyeti Bunun için memleketin her ta aksülâmel üzerine başlıyan müca- | diktatörlüğün ref'i için yapılmı rın belli başlı mebusları ve reisleri di Hi Ağı Dil ki ğ* d (Sonu yarm)