Florinalı cezb? ————- halinde ! Şiir krallığından o " avukatlar krallığına ::. Ma em ir — z Fakat bu taht değiştirmenin sebebi hazinesinde mang! ir kralı Florinalı Nazım be” a e avukat olmak veri resmi makamlara mü mıya, avukat olmak için le iki senelik bir stajı söze vi peki karar vermesi hayli merak'a si lanacak bir hadiseydi. Şir kra kr nın, sadece bİr krallıkla iktifa et- maiyerek a lar kralı olmıya da niyet ettiğini “kendisinden duy - duk canım..,, diye şurada burada söyliyenlere sık sık rasgeliniyor - er e beye, dün yolda rasge - lince cidden sevindim. Şiir kralı gülümsiyerek anlatmıya başladı: — Avukat ra veri - imin sebebi parasıZ a eğik parasızlığı değil se yadigâr olacak sâyimin .—. ve de etmektir. Bu yolu; meml i mize (hayatü necat) verecek ol > (adlü dâdı) iltizam suretile mağ dur hakları kurtarmak, insani yi refleri kazanma dolayısiledir i maddi kazancın çok fevkinde ma- nevi ve çok şerefli bir kazânç ve yaşayış yolu olarak buluyorum. Şiir kralının anlattığına göre, bu kadar hararetle tavsif etmesine rağmen, avukatlık yolunu tutma - sr bir tesadüf işi olmuştur: F nierhüm igin yapılan sor ihtifalde bir arkadaşile arkadaş kendisine avukatlık yap - masını teklif etmiştir. Ustat eve lâ bunu biraz garip telâkki etmiş” se de birkaç gün sonrâ kararını vermiştir. : Giryve düşmanlarımız, sizden büzbütümfkorkacak.. Çünkü ken dilerini derhal. » - - ii Üstat sözümü keserek ve güle * rek: — Yok canı i eğilim. e eğen Rüiee Benliğime haklı veya haksız Le 7 dırışlarda bulunanlar olmuşsa 91. le bunlardan zerre kadar maütessir olmadım. Bilâkis zevkaldım. Çün” kü hayatın melâl kâbusları altın da inliyen her varlık bence huzu * ya, süküna ve inşiraha muhtaçtır. Bense, kendi: hesabıma, hayatın melâlini alaylı çalkanışların zevki- ie atlatabileceğine kani olani en başında bulunabilirim. — Hangi kısım davalarla mes- olacaksınız? yer A .. Mağdur hakları ilâ edebilecek bir kısım. İşte bu en büyük zevkim olacak. — Avukatlıkta, ilham ve $ör de size yardım edeceği için der - hal muvaffak olacağınız şüphesiz SL Şiiri şuura karıştırsak bil - mem ki, (adlü hak) R güftesine bir şey ilâve edebilir miyiz? Cazibeli olun da faydalı bir tesir bırakabi * ım, dedi, kimseye Hayatımda hiç arınızdan bir kıs- pacağmızı iddia edenler var? "i — Aman efendim. itiyadın sevkile?» izi — Evet evet anl teveccüh bu" r bulunmaması imiş Evet ihtimali var. Bir itiyadın sevkile.. Hah hah hah.. Evet efen- dim.. Fakat bu bir şiir olmaz ki.. Olsa olsa manzume olabilir. Bu - nunla beraber tabii bir hayli güç- lükleri de olabilir. Maahaza benim feyyaz kudretim bu omüşkülleri yenmiye yeter de artar bile.. — Avukatlığınız dolayısile ya- zılan şeyleri okudunuz mu? -— Zevk ve alâkayla.. Efendim ben aleyhimde bile olsa güzel ya- zılardan haz duyarım. Kâinatın VAKTI Sıhhatımız Vereme karşı şiddetli bir müca- dele açılacak Verilen malümata göre, hükü - metçe sıhhi mücadele işlerinin da- ba esaslı bir şekilde takibi takar - rür etmiştir. Bilhassa verem hastalığına kar- şı çok şiddetli bir mücadeleye gi -| rişilecektir. Mücadelede, fennin en son keşiflerinden istifade oluna -| cak, bu sahada çalışan teşekküller birleştirilecek, mücadele kuvveti teksif edilecektir. Bu arada veremle mücadele ce- miyeti faaliyetinin memleketin her tarafına teşmili, bunun temini için de Hilâliahmer cemiyetinin müza- haret ve teşkilâtından istifade © - dilmesi kuvvetle muhtemeldir. E - dar benim için tabiidir. Şu boşluk kubbesi, lâtif akislerin alay ve a- lâyişiyle avutulabilir. Kâinatı (zi- rüzeber) edecek bir sarsardan bile muhteşem bir şiirin azametli a - bengini duyar gibi bir zevk alabi- hirim. Ben bir şey değilim. Beni sizler teheyyüce getiriyorsunuz. Ben d: âciz benliğimde şiirin yüksek bir vergi olduğuna inanıyorum. Sırf hakkın büyüklüğünü takdis benliğimde, velveleli, hametli hitap edaları ve bir harbin zaferini kazanmış serdarın nihayetsiz zafer ve şeta- ret avazeleri kadar yükseltilebile- cek bir kudret görüyorum! Nâzım Bey avukatlık bahsi sorira bir münasebetle şiir ve ikret | mevzuuna girdi. Anlattığına göre geçenlerde bir kaç genç k ve Nâzım Hikmet gibi yazıp yaza” mıyacağını sormuşlar. rihçesinden bahsedere mel malümat iy icabında bu vezinle a eleme fakat Nöâzmm Bey gibi yazmasma lüzum görme- diğini söylemiş: -— Buna ne lüzum var. kâinatı garabetim. Kendisinin Ben bir Bey ise bu kâinatın bir köşesidir, | harbiye komiseri demiş. Üstat der ; | raştığı bu ileri: best vöznin ta-| yeni açıldığı bal kendilerine ser id - İller görmüş, fazla parası olmıyan bütün velvelesi bile bir sükün ka-| sasen, Hilâliahmer, bu cemiyetin faydalı faaliyetini şimdi de yar - dımile takviye etmektedir. Memleketin her tarafında Hliâ- Tahmer müzaharet ve teşkilâtın - dan istifade suretile verem dispan- serleri açılabilecek, bu hastalığa uğrıyanlar, hastalık ilerlemeden dispanserlerde tedavi edilecekler - dir. İstanbulda şimdiki halde dört sanatoriyom vardır. Bunlardan iki- için, | si hususidir. Büyükada ve Burgaz- gururlu, şe-| daki sanatoriyomlar.... Diğer i - büyük | kisinden biri o Heybelide, diğeri bir | Erenköyündedir. Memlekette verem tahribatının tahdidi için eskidenberi muvaffa - kieytle çalışan Heybelideki sana - toriyomun genişletilmesi faaliyeti nden | son safhasındadır. Buraya altmış edep | yataklık bir paviyon ilâve edilmiş» tir, Yakmda açılacaktır.” Erenköyündeki sanatoriyoma gelince, veremle mücadele cemi » yetinin tesisi için ehemmiyetle uğ - sanatoriyom da, daha halde çok faydalı iş - hastalar burada tedavi imkânı bul- mükemme- | muşlardır. M. Troçkinin kız kardeşi öldü İsviçre telgraf ajansının verdi « Nâzem Hikmet | gi bir habere göre, sabik Sovyet M. Troçkinin Berlinde bir sanatoryomda tedavi Bununla beraber bu vezinle Yaza“ | edilmekte olan kız kardeşi gayet bileceğine dair bir mizal V için kendilerine sormuş: — Nâzımın hangi şiirini beğe- nirsiniz? Okumuşlar: “Severim kani Anamın rahminde olduğu Giyotin sepetine dolduğu içim... Şiir kralı: > Bu mu demif. Bakın istersem im kendi- im feyyaz kudretim b ayıklarken bile gösterir. İşte derhal size bu vezinle bir şiir... Ve okumuş: Kumru göğsü gibi Gibi gönüllere neşesini, yevkini Tatlı, gaslı edalarin serpiyor Ve gönüller mestolup yerlere seriliyor? Okuduktan sonra tekrar sor muş: — Nasıl? Gençler büyük bir hayranlıkla: —— Bunda daha çok şiir var de iğ anan arı zi ermek | feci bir şekilde ölmüştür. Ayni ha- bere göre ölümde hastalık âmil ol- mamıştır. ——— Büyük seferler İSTRES, 12 (A-A.) — Hava mü- sait olduğu takdirde tayyareci Bos- sutrot ile Rossi bu sabah saat 6 da hattı müstakim istikametinde ci - han rekorunu kırmak üzere, cenu- bi Amerikaya hareket edecekler - dir. aş Tayyare kazası PARİS, 12 (A-A.) — Bizertte bir deniz tayyaresinin kazaya uğ - raması neticesinde ikisi zabit ol « mak üzere dört kişinin öldüğü, bir kişinin ağır ve iki kişinin de hafif surette yaralandıkları resmi suret te bilirilmistir. —şğş » | mişseri, Avukatlık için staj müddetini fahri olarak yapmıya karar verdi- ğini söyliyen üstat, kendisinden ayrılmken bütün (safahatı haya - tını) gösterecek iki üç yüz sayıfa- lık yeni bir kitap neşretmek üzere bulunduğunu da tepşir ediyordu. . » bir idare altındadır l Bir ingiliz polisinin 8 lira aylığı var, istediğini yapar, iftira eder, döver, söver ve hesabını doğrultur !.. İngilterenin âmele fırkası Hin- | distanda tetkikat yapmak için bir heyet seçmiş, bu heyet sabık ka - | dın meb'us Mis Ellen Wilkinen - in riyaseti altmda seyahat ederek tetkiklerinin neticelerini yazmağa | başlamıştır. Hindistanın İngiliz idaresinde nasıl yaşadığını gösteren bu ya - zınm en çok dikkate değer yerle- | rini naklediyoruz: Hindistan istisnai kanunlarla idare olunmaktadır. Bu kanunla- rın bu yıl başından itibaren kaldi- rılacağı Hindistan nazırı tarafın» dan Avam kamarasına söylenmiş- se de, bu istisnai kanunların baş- lıca noktaları diğer kanunlara geçmiş bulunuyor. Hindistanın istisnai kanunlar- la idare olunmasının manası şu - dur: Şayet zabıta o memurlarından birisi herhangi bir Hintlinin za - bıtaca hoş görülemiyecek bir şey yapmayı düşündüğüne zahip o - lursa, onu derhal tevkif etmek sa- lâhiyetini haizdir. Onu tevkifha- neye götürürken dövebilir ve bu- na lüzum gördüğünü söylemekle yakasını her mes'uliyetten sıyıra- bilir. Bu yüzden halk şikâyet etmiş durmuş, fakat şikâyetlerin din - lenmediğini görerek şikâyetten de vazgeçmiştir. Çünkü şikâyet » leri bertaraf etmek için zabıta memurunun kanaat hasıl ettiğini söylemesi kâfidir. Hiç bir kimse ona bir şey sormaz. Hindistanda bir polisin aylığı 16 rupye yani bir İngiliz birası ile dört şilindir. (Bizim paramızla ayda sekiz yüz kuruştur.) Fakat bu polisler memnundurlar. Çün - kü bunlar bir köyün en zengin #- damlarından birine giderek onun Bir amele 11500 lirası Şark demiryolları taavün san - dığındaki 11500 lira amele tasar - rufunun kâmilen kaybolduğu iddi- a edilmektedir. Meselenin iç yüzü şudur: Şark demiryollarında çalışmak- ta olan ameleler yevmiyelerinden yüzde dördünü taavün sandığına vermektedirler, Şirket te bu san - dığa bir buçuk misli ile yardım et- mektedir. İ Sandığın nizamnamesine göre! sandık heyeti umumiye kararile lâğvedilebilmektedir. Son zamanlarda iş az olduğu için bütün amele umumi kongre - de taavün sandığının lâğvına ka - rar vermi; ve kasada mevcut pa - rayı aralarında taksim etmek fakat sirket tarafından yardım edilmek- te olan bir buçuk misil meblâğ ile sandığın bu paraları muhtelif ban- kalarda olduğundan umumi kon » zararlı bir iş yapmayı düşündüğü» ne dair kanaat getirdiklerini söy” leyince hesabı düzeltirler. Bunla- rın böyle bir şey yaj arı için bahşişler, hediyeler yağıyor. İstisnai kanunlar Hindistanda yeni çeşit cürümler vücuda getire di. Şayet tevkif olunan bir ada - mın aleyhinde herhangi bir suç Sabık ingiliz kadın meb'usu Hintlilerle bir arada sabit olmazsa, zabıta memuru © nun filân sahada ikamet etmeme” si ve o sahaya girmemesi için bir tezkere kesiyor. Şayet bu adam 0 raya girecek olursa onun bu has reketi cürüm sayılıyor ve hapse a- Gandinin müridelerinden ami» ral Slade'ın kızı Mis Madlen bi « zimle görüşmek için Bombaya gelmek istemişti. Meğer kendisi » nin Allahâbattan çıkması mem » nu imiş. Bunun üzerine Mis Mad- len altı ay hapse mahküm oldu. sandığının ortada yok lar olduğunu söyliyerek para al - muışlardır. Fakat üst tarafta kalan 11,500 lira kadar paranın hesabı anlaşılamamıştır. Bu vaziyet karşısında amele müddeiumumiliğe müracaat | için hazırlanmaktadır. Dün ameleden Fehmi Efendi bu mesele hakkında diyordu ki: “— Geçim darlığı içinde oldu * gıwmuz için parayı taksim etmek istedik. Fakat o da böyle karışık çıktı. Mahkemeye müracaat ede - ceğiz.,, Iki tramvay arasında ezilen vatman Dün saat on beş buçukta Beşik- taş tramvayı durak yerinde bir ka“ za olmuştur. Tramvay manevrası esnasında, manevrayı idare eden 1837 numa» grede bu paranm alınması için a- vukat Nuri Beyin riyasetinde üç kişilik bir heyet seçilmiştir. Bu heyet tasfiye işlerile uzun zamandanberi maşgul olmuş ve ni- hayet 5000 lira tasfiye heyeti üc - reti, (2500) lira muhtelif masraf - ralı vatman Ali Efendi, iki tram * vay arabası arasında kalmış, vü » cudünün bazı kısımları ezilmiş » tir, Baygın bir halde yere düşen Alli Efendi, Beyoğlu erkek hastahane » sine kaldırılmıştır.