KE KE e m araş ey |Zekât, fitre Havada uçan şu gemiye bakınız : DoX içinde 160 kişi var ve saatte 250 kilometre bir sür'atle uçabiliyor Mz Do X havâ gemisinin maklaı ve yukarıdan bir görünüşü Bügünkü medeniyetin hava - cılrkta ne kadar ileri gittiğini an- lamak için ince riyazi meseleleri | görimeğe lüzum yok başınızı ha - vaya kaldırinız. İşte Dö. X., ha - yada uçan muazzam bir gemi. Beş sene evvel Do. X. i rüyanızda gör- müş olsaydınız, havada uçan bir beygir görmüş gibi tuhaf bir haleti ruhiye tesiri altında kalacaktınız . Fakat bugün bu bir hakikattır. Do. X., 160 insan ile saatte 250 kilometre sür'at yaparak 4000 kilometreyi katediyor. Do. X. hakkında malümat ve- rirken bu işaretin ifade ettiği ma- nayı da söyliyelim: Do. X. i yapan meşhur tayya- re mühendisi Claude Dornier'dir. 14/5/1884 tarihinde doğmuş o - lan M. Dornier 1910 senesinden itibaren meşhur balon mühendisi Graf Zeppelin ile çalıştı. 1922 se- nesinde ilk defa olmak üzere ken- di namına izafeten Dornier - Wal | sistemi tayyare yaptı. 1929 - 1930 senelerinde Dornier X sisteminde bir tayyare imal etti. En asri va- sıtalardan istifade ettiği bu tay - yareye kısaca şu ismi verdi: Do. X. Bu tayyare, model, plân, uçuş kabiliyeti, yük taşımak kudreti ve sür'ati itibarile 20 inci asır tek- niğinden istifade etmiş bir şaheser | dir. Bugünkü vaziyette kara ve de- niz tayyareleri içinde ondan daha büyüğü henüz yapılamadı. Tam bir nakliye tayyaresi olarak ya - pıldığını her parçası derhal is - pat eder. Oturacak kamaraların - dan itibaren, yolcuların eşyaları - na mahsus yerlere kadar tered - dütsüz olarak girebileceğiniz bu tayyarede uzun bir tecrübe mah - sulü göze çarpar. Esasen yukarıda da söylediğimiz gibi tayyarenin mühendis M. Dor- nier ilk tayyareyi “diebelle,, ti - pinde yapmıştı, Fakat bunu be - ğenmedi. Eksikleri görünce Dor - nier Wal tibini yaptı. Bunu da az buldu Super Wal tipini yaptı. Bundaki eksikleri de görerek ni - hayet Do. X. i tamamladı. Hakikaten iktisadi vaziyette hazırlanmış olan tayyare, seyrü - seferde yük, ve yolcu itibarile di- ğer tayyarelere de faik oldu. Ve birdenbire şöhreti bütün dün- yaya yayıldı. Bilhassa yolcuların eşyalarını da beraber alabilmesi, tayyare içinde saatlerce kalmağa mecbur olan yolcuların istedikle- ri gibi rahat rahat dolaşabilme »- leri, okonuşabilmeleri, okuya - bilmeleri gibi mühim (esasların temini Do. X. in kıymetini ilk se- ferde herkese tasdik ettirdi. 100 yolcu 50 de tayyare tayfa- sı en az 150 kişiyi rahatça taşı - yan bu tayyarede 6000 beygir kuv- vetinde 12 motör vardır. Tayya » renin umumi şekli ufacık şekilde bir haça benzer. İnşasında kullanılan maden - ler diğer tayyarelerde, fakat asri tayyarelerde kullanılan sert alü - minyümdür. Tayyare gövdesinin iki tara » fında, tayyarenin suya düştüğü ve yahut sudan çıkmak istediği zaman müvazenesini temin vazi < fesini gören iki kayık vardır. Bun- dan maada gene gövdenin iki ta- rafında büyük kanatlar o uçuşta, kavislerde, velhasıl uçuşun muh - telif vaziyetlerinde tayyarenin müvazenesine yardım eder. Ka - natların üstünde de 6 çift motör vardır. Bu motörler de yardımcı kanatlara bağlıdır, Bu suretle, ka- natlar, yan kayıklar ve motörler gövdenin en esaslı uzuvları ola - rak biribirini tamamlar ve göv- deyi harekete getirir. Alt kısma gelince, burada da benzin depoları, yolcularm eşya - larına mahsus kısımlar vardır. Ü- çüncü kısım ise doğrudan doğru- ya yolcuların arzularına terke - dilmiştir. Apteshane, sigara salonu, ye- mek salonu, yatak kamaraları, ve mutfak tamamen bu kısımdadır. Bir de en üst kat vardır. Bura- sı tayyarenin hayat damarıdır. Daha doğrusu kalbi ve beynidir. Tayyare kaptanı burada oturur. Tayyarenin bütün hareket düğ meleri buradadır. Buradan veri - lecek bir tek yanlış emir muaz - zam hava gemisini bir saniye i - çinde 160 insan ve milyonca lira- lık servetle birlikte mahvetmeğe kâfidir. Bunun icin kaptan katına çık- mak imkânsızdır. Masmafih ar - ka taraftaki makine daires tediğinizi gibi gezebilirsiniz. Burada muazzam gürültü çı - karan makineler, onların yanın - da yardımcı ve yedek makineler, telsiz makineleri, itfaiye motör - leri ve Ogeminin herhangi bir kazaya uğradığı zaman yetiştiri - lecek imdat makineleri vardır. VAKIT Borcumuzu tayyare cemiyetine .. .” ödemeliyiz! Zekât ve fitrenin ne suretle top- lanacağı hakkında görüşülmek ü - zere Tayyare Cemiyeti İstanbul vi- lâyet şubesinde müdür Hasan Feh- mi Beyin reisliği altında kaza ve nahiye şubeleri reislerinin iştiraki - le umumi bir içtima aktedilmiştir. ittihaz edilen mukarrerata göre, Tayyare Cemiyeti tarafından bas - tırılmış olan zekât ve fitre zarfla- rı, Tayyare Cemiyeti teşkilâtı va - sıtasile şimdiden evlere dağıtıla - günlerine Bu zarflara evlerde zekât ve fitre ko - nacak ve üzerlerine miktarı yazı- İnp imzalanacak ve zarf kapana - caktır. Bu zarflar kapalı olarak evler- den toplanacak ve mahalle teşki- lâtında açılmıyarak nahiye ve ka - za şubeleri merkezlerinde idare| heyetleri müvacehesinde açılacak ve hususi matbu cetvellere miktarı yazılarak hesap cetvellerile ve za- birlikte (o hasılâtı İ vilâyet şubesine teslim edilecek - tir. Bilâhare umum hasılât Ankara- da Tayyare, Hilâliahmer ve Hima yeietfal (o cemiyetlerinin Oumum! merkezleri arasında taksim oluna- caktır. Bu üç hayır cemiyetinin çok ha- yırlı işlerine ve hava müdafaasına sarfedilecek olan zekât ve fitreyi herkesin Tayyare cemiyetine ver - mek suretile ayni zamanda mühim bir atari börcünu ifa etmiş olaca- cak ve Ramazanın son doğru tekrar toplanacaktır. bıt varakalarile ğma şüphe ydktür. —— ———— Tayyarenin kanatları 48 metre - dir. Vücudün uzunluğu 40,05 metredir Tayyarenin yüksekliği ise ll metredir. En büyük sür'ati tam gazla gidildiği zaman Saatte 240 kilometreyi geçmez. Tayyaredeki yolcu ve tayfa 150 insan için şahıs başına 100 kilo yük hesap edilmiştir. Herhangi bir kaza karşısında 100 yolcusu 6—8 saat tayyarede kalabilir. Tayyare parçalandığı takdir - de kanatlar; üzerindeki motörler sayesinde 60 kişiyi bir saatte 190 ! kilometre mesafeye kadar nakle - debilir. Tayyarenin bu vaziyetle- rini gördükten sonra insan kendi kendine soruyor: — Bu kadar teminat ile seya- hat etmek otomobilde veya va - purda var mıdır? Bu suale yalnız M. Dornier cevap veriyor: — Hayır, eğer hayatınızdan emin olarak gideceğiniz yere va» sıl olmak istiyorsanız tayyareyi tercih ediniz. Nitekim resimde de Do. X, in vaziyeti çok iyi görülüyor. Üç kat üzerine yapılmış olan tayyarede insan karadan farksız olarak se - yahat eder, Denizde olduğu gibi sallanmak, fazla fırtınaya tutul - mak tehikesi pek azdır. Bilhassa saatlerce devam eden Bahri Mu- hit üstünde biraz eğlence, biraz yemek, biraz uykudan sonra gö - zünüzü açtığınız zaman kendini- zi 16 saat içinde Amerika sahil - lerinde bulursunuz. Hayret et - meğe lüzum yok. Zira 30 sene ev- vel 30 saniye havada duramıyan ilk tayyarenin torunu bugün 15 günlük vapaır' yolunu 15 rahatça katediyor. | Zeki Cemal saatte 13 Kânunusani 1933 Dudaklardan gönüle Marta Egert, Güstv Frölih, Greti Teimer Dudaklardan Gönüle filminden bir sahne Gramofon plâkları çıkaran Lyrafon ve Suprafon müestesele- ri biribirine rekabet etmektedir. Lyrafonun sahibi Peter Erankenin ortağı güzel Asta Valden evlen - mek arzusunu besliyor. Franke « | nin vekili, Astayı efendisile ev » lendirmek istiyor, ve bir dağ ote- linde buluşacaklardır. Asta bura - da Suprafonun sahibi Fritz Stur- ma tesadüf eder, Asta Fritze â «| şık olur ve onunla evlenmek ister, Fakat Frankenin vekili işlerinin menfaati namına Fran - ke ile evlenmiye ikna eder. Asta, Strum ile rabıtayı keser ve Peterle nişanlanır, şehre avdet edilince Peter nişanlısının fabri - kasında güzel bir satıcı kıza (Vally) ye tutulur. Vally de Pe- terden hoşlanıyor ve onun yanın > dü'keYni'İşin bir revüde vel al. İ avası için yapilan teklifi “redde - diyor. Bu flört, vekilin plânmı al tüst etmektedir. e Bunun Vally'ye Peterin Asta ile nişanlı olduğunu haber verir. Vally kendisinin sevdiği adam nazarında gelip geçici bir mace - radan başka bir şey olmadığını görerek pek meyus olur ve orta- dan kaybolur. İşsiz kalır, rol ala- için o Astayı | cağı rövüyü hatırlar, Gider, mü « dür derhal kendisine rol verir. Orkestra gramofonla la yapılacak, Beceriksiz bir ope * ratör Valİynin numarasına refa - kat edecek plâkları kırar. O za » man genç kız orkestra yerine şar- kı ikame eylemeyi düşünür, Se « sile kendi kendisine refakat ede- rek dansını yapar. Valiynin pü - Prova günü gelir. bulunamaz. Prova rüzsüz ve lâtif sesine hayran olan müdür, ona bir yıldız rolü tevdi eder. Fakat Peter Franke sevgili- sinin izini bulmuştur. Valliyi gör- mek ister. Redde uğrar. İlk oyun günü gelir. Vally sahneye çıka - caktır fakat perde kalkınca salo- nun tamamen boş olduğunu gö - rür, Bayılır. Kendisine geldiği va- kit Peterin kolları arasında bulu» nuvor. Sevgilisinin tivatroda e lışmasını istemiyen Peter ilk o - yun akşamının bütün biletlerini satın almıştı. Vallynin bu kadar az süren ti- yatro hayatı Peterin kollarında nihayet bulur. ». . Bu filmin serlevhasından baş» ka hepsi güzeldir. İki gündür El « hamrada gösterilmektedir. San'at âleminde Münir Kıymetli san'atkâr Münir Nu- rettin, bu seneki birinci konse- evvelki saionunda verdi. gün bilet almadan gelenler istedik- leri gibi yer bulmakta hayli müşkilât, çekiyorlardı. Koca sa- lon, saat dokuz buçukta iğne atılsa yere düşmiyecekbir hale gelmişti. Şehrin tanınmış sima- larına her sırada sık sık rast geliniyordu. Konser saat onda başladı ve sevimli san'atkâr, ar» kadaşlari Mes'ut Cemil ve Ru- şen Ferit'in refakatile tağavniye başladı. lik şarkı Faik bey merkumun rini akşam “Glorya,, evvelinde tutulduğu için “çok sevdim seni,, şarkısıydı. Koca salon adeta nefes alma dan dinliyor gibiydi. Bunu Ha- şım beyin “kaçma mecburundan,, parçası takip etli, Faka ge- cenin ilk büyük muvaffakıyetini Udi o Cemil bey (merhumun “ne küösdün,, şarkısı kazandı. Sürekli alkışlarla tekrar ettiri- len bu parçada san'atkâr sesi- nin bütün bususiyetlerini göste riyordü. İkinci kısımda san'at- kâra, Mes'ut Cemille Ruşen Yerler bir iki | Nurertin Beyin konseri Ferit'den başka Udi Cevdet beyde refakata başladı. Ve bu kısımın ilk şarkısı ikinci büyük muvaffakıyeti ka- zandı. Bu şarkı Salâheddin beyin “nereden sevdim o zalim kadını..,, parçasıydı. OBesteye ( güftenin bususiyeti de inzimam ediyor ve şarkının ikinci mısraı teşkil eden “bana zebretti bayatın tadını,, sözlerinin bilhassa erkeklerden mübim bir kısmını cuşturduğu görülüyordu! Yesari Asım Beyin “gene kalbim taşar ağlar bu ge- ce,, diye başlayan şarkısı da ge- cenin çok alkışlanan parçaların- dan biri oldu. Fakat sanatkâr, ses değiştirmekteki yüksek ma- haretini, Mes'ut Cemilin taksimi ne refakat ederken gösterdi, Hamidin: “Matemse eğer anlaşılan rengi siyehten Kabrim de benim olmalıdır senki siyehten Şems olmusa güllerin açar burda siyehrenk Ferşat bu gülşendeki ahengi siyehten,, Kıtasını okurken sesi en sami» mi bir feryat gibi yükselip alça” hyor, coşuyor, siliniyordu. Programın üçüncü kısmın balk şarkıları teşkil © ediyordu, Nefis konserin bu son kısmı da muvaf- fakıyet ve alkış topladı.