5 Kânunusani 1933 VAKITın edebi tefrikası ME ağ Ms CANIM AYŞE Fakat sevmek bahsine gelin « “e, filvaki Senih, daha çocuklu - an beri Ayşeye âşıktı amma €malin sevgisinin yanmda, bu muhabbet hiç kalırdı. smdaydı. ll m » öze ep beraber tiyatroya gitmişlerdi. Çıktıkları ozaman Yağmur Yağıyordu. Senihin an * mesi, onları kupa arabasma aldı. eğ Sizi bırakalım, biz sonra “neriz, dedi, Bien karşıda öösrayorduu enbire Ayşe gözüne öyle gü 7 Göründü ki, aklından geçir * — Bu çocuk büyüyünce çok güzel olacak... İnşallah, onun gi" : pen bir kızla evleneyim. günden sonra Ayşeyle | meşgul oldu.. siri Ayşe büyüdü, genç kız oldu. K Peşinden © ayrılmıyordu. endini sevdireceğine emindi. Fakat Kemalin avdetinden *onra ümidi kırıldı. İ | güzel bir erkekti. — Meğer, ki diyordu, o, Ay» teye aldırış etmesin. re Amma bunun da ihtimali yok Ayşe gibi bir genç kıza, Ke * #ibi bir gencin ehemmiyet Selâmi Izzet Bilâkis neşeli, sokulgan, şakacıy- VAKIT Râmazanın katli pm 13 maznun Cinayet ye yerinde Yirmi gün yatakta yattım. Bu küzanın verdiği ıstıraplardan bin | dı. Bu haline bir türlü mana vere- dinlenilmeleri iğ müthiş olan asıl ıstırabım miyorum. İ bir saniye aman vermeden kal- — Susun. Kendisinden bahset. | | İstanbul ağır ceza mahkemesin-! bimi ve beynimi kemirdi, durdu. tiğimizi anladı galiba. İşte bize de, dün on üç maznunlu bir muha- Bu gün hastaneden çıktım. doğru geliyor. kemeye başlanmıştır. Hastalığım da Helen beni sik Kemal geldi. Hepsi Arnavut olan maznunlar» | sık ziyaret etti. Fakat artık onun Senih derhal: dan Hüdai, Davutpaşada bir dü «| tamamen dostça olan tesellileri — Azizim, dedi, sizden bahse- | ğünde kavga neticesinde tabanca | bile bana bir katrecik olsun şifa diyorduk. ile Ramazanı öldürmekten suçlu | vermedi. ve lâkayt bir sesle: — Ya, dedi. Senih devam etti: — Paris sizi vahşileştirmiş. nize pişman öoldunüz. — Kat'iyyen. memnun değilsiniz? Kenan bey coştu: | tabilir? heyecanla: — Bazı kimseler için öyledir, dedi, fakat bazı kimseler için de, daha başka zevkler vardır. vermemesi kabil miydi? Hep birden sordular: Senih bunları düşünürken içe — Aşk mı? Tİ annesi Miele - Kemal soğuk karilılıkla cevap — Ne o Senih, sen bir yere| verdi: çen musun? — Hayır, ölüm! ana hicbir dare gitmek istemi-| (Bunu, öyle hazin bir sesle söyle- verd yadan iğrenmişti. Her #9ydeti keşgi gelmişti. Fakat anne- sine, haleti ruhiyesini belli etmek Paltosunu giydi, Beyoğ- Tuba, klübe geldi. Herkes, dörder, beşer, altışar olmuşlar, poker, briç, bezig oymu - Bir grup da lâf atıyor - tm imtiyazlı bir insansmız.. siniz, sıhhatiniz yerinde, en güzel gözler üstünüzden di, ki hepsini bir ürperme aldı. ii - Senih güldü: — Bu ne bedbinlik? Siz haya ayrılmıyor... du. Bulup da bumuyor musunuz? Senih onlara yaklaştı: Kemal omuz silkti, paketinden — Poker yok mu? bir sigara alıp yaktı. — Cemali bekliyoruz. Artık herkes meraka düşmüştü. Biri atıldı; — Gelmiyecek, bu akşam Kâ- mile hanıma davetli. — Vay, o Kâmileyi tanıyor mu? —Bu kış tanıştılar. Küçük Leylâ Pek hoşuna gidiyor. — Yok canım!.. Sahi mi? lerini ” — Ne mutlu Leşlâya... Cemal) Muhakkak, Kalbinizi Paris pk e hayli zengindir. te bırakıp gelmişsiniz. ——— Biri dedi ki: 'İ Kömal alay ederek dinliyordu. Mübadele baş murahbası , — Leylâ evlenecek yaşa geldi | ç nihin saçmaladığı muhakkaktı. | Bir ay kadar evvel, komisyo - mi?.. Fakat Kemal şaşırtmaca yaptı, o-| na ait işler hakkında hükümeti- Kenan bey cevap verdi: tü nu biraz daha şaşırtmak istedi: | mize izahat vermek ve yeni tah - — Seneler çabuk geçer. — Nasıl da bildiniz? sisat işleriyle meşgul olmak üze «| İâ bizim Şefik beyin kızı Ayşeyle Yaşıttır. — Ayşe hanım kaç yaşında? — Bunu Kemale sorun. Kemal kapıdan girmişti. Kim- senin yanına yaklaşmadı. Herke- 8i uzaktan selâmladı, sonta eline bir gazete alıp, koltuklardan biri- De oturdu ve emretti: — Bir kahve!.. — Vay efendim vay!.. Bu ak- şam ona hiçbir şey sormasak da - ha iyi etmiş oluruz. Baksanıza — Ne zaman püskürmez ki. di d haf mukabele etti: Bu güzel genci bu derece bedbin &den sebep neydi? Senih adeta haykırdı: — Siz gönül çekiyorsunuz! Kemal biraz sert, biraz da tu — Ben insanm içini gözlerin: en anlarım. len okurum, eski huyumdur. Size Pariste nasıl ve kime âş'k olduğu” nuzu söyliyeyim mi? — Bunu da bilirseniz aşkolsun. — Zengin ve asil bir ailenin kızma âşık oldunuz. Sarışın bir Fransız kızı. Ona at yarışlarında rasgeldiniz. Yazın Nice'de tesadüf ettiniz. Pariste birleştiniz. Be - raber tenis oynadmız. Mükem - mel tenis oynadığınızı söylediler. Yarmdan tezi yok, trene atlayıp adam, kimseye . | Parisi ve — Pari değiştirdi. Soğuk. ? ğa MN Bolki de kadınların | yedilik edeceğinize falcılık etseni- bunun için hoşuna gidiyor. ze. | Kenan bey, iki kaşının arasm- | | — Benimle alay mı ediyorsu - da bir istifham çizdi: nuz? — Belki. Fakat Paristen gel -) | — Bunu şimdi mi anladın? liği ilk gece hiç de böyle değildi. FN ver) Kemalin hafifçe kaşları çatıldı Kemal, daima lâkayt görünmi- — Öyleyse neden böyle neşe - sizsiniz? Yoksa hayatınızdan mı -- Hayattan daha zevkli ne o- | İeyen nakil vasıtalarının Mart — celenen kavgaya karışmaktan.. Diğer maznunlarm suçları da, 3 sırada düğünün yapıldığı bahçede hazır bulundukları halde, gördük- lerini, bildiklerini saklamak... deler veriyorlar ve hepsi bir nok - tada birleşiyorlar: Ramazanı öl « düren Hüdai değildir, Ramazanın kardeşi Rifattır. Fakat, bu ifade « ler son safhada ortaya çıkıyor. Za bıtada ve müstantiklikte ifade ve rirken, bu hususta hiç bir şey söy“ Kemal, hiç beklenmiyen bir | Jememişler, Rifatın ismi hiç geç * memiş. Rifat, şimdi şahit vaziye » tindedir. Reis Nusret Bey, maznunlari et raflı surette sorguya çektikten son ra, maznun vekillerinden biri, şa» hitlerin vak'a yerinde dinlenilme- sini, bu süretle bir keşif yapılma « sını istedi. Mahkeme, şahitlerin ev- velâ mahkemede dinlenilmesine, sonra icap ederse keşif yapılabile- * ceğine karar verdi, muhakemeyi Fakat kendilerini çabuk topar - bazli gömü barik Tâdılar, © yn elayidee mahkeme salonu tamamile dol- “İmuştu. Vak'aya isimleri karısan - larr yakından, uzaktan tanıyan bir İ çok Arnavut, muhakemeyi merak la takip ediyordu. Liman tarife komisyonu Deniz Ticareti müdürlüğünde toplanmakta olan liman tarife ko- misyonu bir haftaya kadar tek - rar faaliyete geçerek limanda iş - re Ankaraya gitmiş olan muhtelit mübadele komisyonu Türk baş - mürahhası Şevki Bey dün şehri- mize gelmiştir. bulunuyor, Karanfil, ölümle neti- Kulüpte hiç bir mektup bula- madım. Zaten bâna *ade ânnem yazıyor. Oda ancak ayda bir benim yazdıklarıma cevap veri- yor. Başka ne arayan varne soran... ye çalışarak gülümser gibi oldu. Hüdai, suçunu inkâr ediyor. Ka» 13 Baziran — Öyle mi? o, İranfil de öyle.... Diğer maznunlara | o Bu gün abnemden beklediğim — Herhalde istanbula geldiği- gelince, onlar muhtelif şekilde ifa- | cevabı aldım veson ümidim de kırılmış oldü Annem diyor ki: “ Büyük babanın kalp hastalığı ilerledi. Artık kurtulması ümidi olmadığını doktorlar söylüyorlar. Bu haldeyken ondan üssl para istiye bilirim? Hemde İstediğin ehemmiyetsiz bir şeyde değil, iyi düşün Turab, bütün muhalefetle- rimize rağmen kendi başına kalk- tın, gittin. Artık olan oldu. Bina- enaleyh dişini sk ve taksilini tamamlada öyle dön.,, Ab, o kolumu kıran ve başı- mi delen ötomobil niçin beni öl- dürmemiş ? Bu yeis içinde yavaş yavaş, kivrana kıvrana kabrol- mak için mi? dım, memleketimi bir daha gör- meden öldüğüme yanardım. 19 haziran Büyükbabâmın ölümü haberi bana müjde gibi geldi. Annem mektubunda bu felâket haberini verdikten sonra diyor ki : “Zavallı babam vasiyetname- sinde senin için de üç bin lira ayırmış, Gecen mektubumda pa- Iktışat vökâletinin iki gün zar - fında takas muamelelerinin ikmali için vermiş olduğu'emrin tatbiki esnasında paydos meselesinden do layı bir hâdise çıktığını yazmıştık. Dün Ticaret odasından bu mesele hakkında tahkikat yaptik. Ticaret müdüriyetinde takas mu / ameleleri ile meşgul olan bir heyet vardır. Bu heyete kâğıtlar gümrük ten gelince müamele yapılır. Ve | Ticaret Odası tarafından tasdik edilerek muamelesinin ikmali için gümrük idaresine gönderilir. Cumartesi günü saat beşe kadar gümrükten gelen muameleli ev - —— Bir ingiliz lordu ve mebusu İngiliz Lordlar kamarası âza - sından lord Malşet dün Sofyadan şehrimize gelmiş, akşama Toros ekspresile Filistine hareket et - miştir. Dün İngiliz meb'usların - dan M. Hombri de Mısırdan şeh- rimize gelmiştir. İngiltere elçisi her iki zat şerefine dün sefaret - hande hususi bir öğle ziyafeti ver- miştir. Kimlğmisiiiz Mısır kabinesi Kabire, 4 (A.A.) — Sıtkı Paşa, yeni kabineyi teşkile memur edil- hariciye nazırları bu kabineye da- hil olmıyacaktır, . Kİ a İĞ İN yapmaktan istinkâf etmiştir. Odası erkâni bunun sebebi hakkın da diyor ki: etmesini oda mesai şeklinde anla. mıştır. Yani vekâlet iki gün müsa- ade vererek bu iki gün zarfındu takas muamelesi yapılmasını em- retmiştir. Yoksa iki gün zarfın - muâm miştir. Eski adliye, münakalat ve | da takas muamelelerinin hepsinin | yaptıktan sonya hiz.de muamelej birden ikmalini emretmemiştir. Bi | ikmal ederek naenaleyh 1 biz vekâletin emrini buj dik, rak takas heyeti tarafmdan geç vakite kadar muameleleri ikmal edildikten sonra Ticaret odasına gönderilmiştir. Fakat Ticaret Odası muamels Dünkü tahkikatmızda Ticaret — Vekâletin müddetle tahdit vi VEN —-—58 Fakat öldürseydi de yanar- | sonra muamele yapılmadı. Fa ticaret müdüriyeti bütün muam lerin yapıldığını söylüyor. Şu hu de, esasen bizim muamele yapm muza lüzüm yokmuş. * riyetinde idi. Orası Yazın. Necmettin Halil ra İsleyişine menfi cevap Vel miştim. Şimdi şabsina ait şu ka dar paran var. Fakat düşün! bundan sonraki bayalin tamame kâzanmâna bağlı olacaktır.,, * Kendi ıstırâbim 6 kadar bi yük ki buttin yanında büyükbi bamın ölümü bile tesirsiz kald Başka hiçbir şeyi düşünecek hal de değilim. Buğgüh cebimde olân bütü | para ile anneme bir telgraf çek tim; hayalım mevzuu bahis Ol duğu için en çabuk vâsita il bana iki bin beş yüz lita yolla masini bildirdi. Bakalım, ailemizin bü felâket bana saadet getirecek mi? © 29 haziran Bügün bankadan, namima ge len parayı aldım. Hemet Miste Tomasa koştum. O beni görü görmez: — Doktor Vuddan sizin hak kınızda bir mektup aldım. Mee nünane talebinize önün da cak sıkılmış, binaenaleyh bizden bi şey ümit etmeyin ve aklınızı bü“ Lam alarak tahsilinize devami UN dedi, Ben hiçbir şey söylemiyerek ii? bin döları çıkardın — Nibayet benden bunu is- temiye hakkiniz vardır. işte alı ve köhturatımı geri verin, dedim. Mister Tomas bu sefer bin dereden su getirerek beni fık- rimden caydırmağa çalıştı, Fa- kat hiçbir şey diülemiyen dürüşt ıstarım karşisında söylene. söy“ lene istediğimi yapmağa mecbur Şimdi hürüm. Vaktiyle onlar beni satın almışlardı; şimdi ben onlardan kendimi satın aldım. Ne sefil alış veriş! (Devamı var) Ticaret odasiie müdüriyeti arasında çıkan hadisenin tahkikatı . 4 | suretle anladık. Ve maksattan ba rice çıkmadık. Esasen Ticaret Odasının vazifes si vekâletin emirleri dairesinde tücearın muamelelerini ifadan iba- rettir, Ticaret Odasının bu nokta naza rını İstanbul Ticaret müdüriyeti doğru bulmamıştır. Maamafih vakite kadar çalışmak suretile yas i pılan işlerin ticaret odası tarafın « dan ertesi günü gönderilmesi mec« buriyeti olduğuna göre Ticaret | O dasınin o gece için yapacak işi ols madığını söylemiştir. ; Fakat o gece tacirler ertesi gü nü müamelelerinin yapılıp yapil mıyacağı hakkında tereddüde düş tükleri için telâş etmişler ve ret Odası reisliğine müracaat mişlerdir. Tahkikattan sonra gö müz Ticaret Odası umumi kâtip v i ikili Hakkı Nezihi Bey bu h susta aynen şu sözleri söylemiştir: — Ö aksam takas için işin merkez sikleti Ticaret m e gönderi,