4 Künunusani 1933 AşkArayanA Muharriri : Pitigrilli san) Tercüme eden : fa. —35 “Palyaço Pol Pota, Kedim Saatın resmini ittihaf ediyorum. Kedilerin gözlerinde saatin kç olduğunu anla - masını bilen küçük kız, Lian., Lian gülmek için bir gayret yaptı: — Burada kedim yok. Saati anlamak için ne yapacağım. — Kaplanların gözlerine ba » karsınız? 7 -- Burada kaplan çok var mr? — Ben hiç görmedim. Göre- hi'de bilmiyorum. Fakat resira - li mecmuaların hususi muhabirle Tİ çok olduğunu yazıyorlar. Ba » nız nasıl? “Havr,, şehrinde doktorluk Yapmakta devam ediyor. Beyaz yi hatırlıyorsunuz değil mi? — Nasıl hatırlamam. Büyük bir bahçe, bembeyaz bir ev, cephesin- de sarmaşıklar.. Bir havuz. Sonra kızıl saçlı, papatyaların yaprakla- “e kopararak fala bakan bir 12. 3 Evet.. Bugün artık koparmı- len, erkeklerin ve kadınlarm iti-| raflarından anlaşılan; tehdit, va - it, para gibi vasıtalarla kaybedil- miş bir aşka tekrar sahip olmak, veya gayrikabil bir aşka vâsıl ola- | bilmek için en iyi netice vermiş 0- lan usul, sırrımızı ve hislerimizi, a- ğustos geceleri yanarak ve arkala- rında parlak bir iz bırakarak uçu- şan yıldızlara tevdi etmektir. — Sahi mi? — Ve öyle zannediyorum ki aşk meselelerinden bir şey anlıya- bilmek için... Dışardan ayak sesleri geliyor - du. Genç kadın: — Sonra söylersiniz, Dedi. Mühendis, kolunda karı- smın mantosu ile içeri girdi: — Anahtarları bulamadım, de- di, nereye koyduğunu bilmem. Her zaman ayni yere bıraksan bulma- sı o kadar kolaylaşır ki?.. Lian cevap vermedi. Kocasına, İ soğuk, artık sevmemiye başlıyan | kadınlara mahsus bir bakışla bak- tı. Pol Pot henüz kadınların elini Timi Kozmik şuaın mahiyeti Alimler tarafından münakaşalar (© Amerikanın İlmi Yükseltme Ce- bahisler miyeti Nevyorkta senelik kongre- ! sini aktetmiştir. Kongrede mevzuu | bahsolan meselelerin en mühim - lerinden biri kozmik şuaların ma- hiyetidir. Bu hüsüsta büyük âlim- ler arasında derin bir ihtilâf bu * lunduğu anlaşılmıştır. Doktor Comtona göre arzın şi- mal ve cenubundan kozmik şua- ları ölçmek için tesis olunan ve de- niz sathımdan başlıyarak arzın 20,000 kadem irtifalarında bulu - nan 89 istasyonun verdiği raporla- ra göre dünyanın her tarafına mütemadiyen elektrikli zerreler yağmaktadır. Parçalanmış atomlardan müte- © Evlenmek istiyen Erkekler 9 —4 — Yazan: Matmazel Kler klavnat Bir adam parmaklığa dayanmış duruyordu, endişeli bir tavırla yolcuları seyrederek ... — Ne yapayım matmazel çok! Heyecanla yüzü kızarmıştı.” hassas bir adamım, Bir betbaht kadınla karşılaşınca (o kalbim | ri parıldıyordu: sızlıyor. Kesemin ağzı açılıyor. Ma — Beni anlamıya başladınız amafih biz bu kederli şeyleri dü: | değil mi? Mukavemete gelemem. şünmiyelim. Sizinle istikbalden ko | Mukavemet gördüm mü en bü * nuşalım. Müstakbel zevcemden ne | yük zevkim onu kırmaklır. Karı- ler bekliyorum.. Size anlatma - | mı mes'ut etmek için ne müm- ma müsaade eder misiniz? O, be - | künse yaparım. Fakat körü körü- nim maddi, manevi bütün ihtiyaç- | ne itaat etmeli. Ha şunu da söy- Jarımla meşgul olmalıdır. Yalnız | liyeyim; orospuluk etmiş bir ka - yaşamıya başlıyalı çorap mesele: | dın istemem. Şu bahsettiğiniz (0 sini hallettim. Çorapları düzüne | cuk âşıkınızdan olmuş ondan İ ile satın alıyor, delindikçe atıyo - | başka dost tutmamışsınız değil | rum. Fakat bu çoğa mal oluyor. | mi? Zannım doğru mu? Hakika- Siz bu çorapları yamarsınız. Sonra | ti söyleyiniz.. Başımla: “Evet,, dedim. | Cildinin üzerinde ekzema lekele- şekkil olduğu anlaşılan bu zerre - | yemeğime çok dikkat etmeli. Ye- ler deniz satıhlarından fazla yük - | şil sebze, komposto, kızarmış ek - sek irtifalarda mebzuldür. Ve is * | mek yemeliyim. Şunu size haber tiva hattından ziyade kutuplarda | vereyim ki, romatizmalarım var. artmaktadır. İhtimal ki kozmik şu- | Eğer iyi bakılmıyacak olursa azar. alar bunlardır. Daha şimdiden yürüdüğüm srrada Doktor Millikan'a göre bu zer-| bazan kemiklerim çatırdıyor... — Bu çocuk nasıl bir şey? — Çok güzel. Söylediği sözlerden sonra ar tık ona acımayı fazla görüyor“ dum, Kimsesiz iratsız olduğumu ona bir köpek gibi muti ve sadık Yorum. Bu fal çok kere yalan çık- öpmesini unutmamıştı ve ayrılır - tu. Fakat bütün bunlar size ne ka- ken, Lianım elini biraz uzunca reler kozmik şualardaki, belki bu | İşte karşıma çıkan ikinci talip olacağımı, onun hâkimi mutlak şualarm tali tesiratından ibarettir. | böyle bir adamdı. . » Bunlar kozmik şuaların havayi ne- N dar gülünç geliyor değil mi, mösyö Pot! — Hayır madam. Bunu o ka - dar tabii olarak yapiyordunuz ki.. Fakat bugün için ayni şeyi söyliye mem. Gece yarıları, penceresinden yıldızların uçuştuğunu seyreden kı zıl saçlı küçük kız başka idi.. Lian sesini alçattı: — Haverdeki penceremden ne kadar çok yıldız görürdüm . On- K emele gök yüzü bir bayram yerine dö- ner, havai fişeklerle dolu gibi ©- lurdu. İsviçrede okuduğum mek - tebin penceresinden, gene ayni | yıldızları görür, onlar vasıtasile Haverdeki babamla konuşurdum. Pol, genç kadma bakıyordu. O, devam etti: — Fakat hattı üstüvayı geçince, yıldızlar değişti . Artık ötekileri na benzemiyorlardı . Benimle eğ- lehiyorsunuz değil mi Mösyö Pot? Öyle ya, arzularını yıldızlara tev- di eden garip bir kadın... Hattı üstüvanın beri tarafma geçince, ötedeki yıldızlara hasret çeken bir kadm... Pol cevap vermedi. Lian sor - ; — Ne dersiniz? Hâkim, Lian'ın bir elini tuttu: — Kadm ve aşk hakkımda bir seyler öğrenmek için, fertlerin ve cemiyetlerin ruhiyatlarmı tetkik ettim. En fantazi muharrirlerin romanlarını, en müspet âlimlerin eserlerini, en eski ve en yeni mü- ellifleri okudum, sevilen ve aldatı" aş eye: konuştum, kıskanç: , saadet; aldatma meselelerini ölçtüm, biçtim, başkaları üzerinde ve kendi üzerimde tecrübeler yap- tım. İtirafları dinledim; bin bir âşk maceralarını tahlil ve tasnif ettim. Aşk tesirlrini kendi üzerin- de tetkik edecek kadar zeki bir ka dımm sözlrini dinledim, ve zannediyorum ki,artık he emekten sonra, bir neticeye vardım mi madam? —Söyleyiniz? öyle | hil edenlerle, aşk hakkın | ında tetki ni ir tetkik kal -| kadınlarından dinledikten, bin bir madı. Bu kadar tecrübe, bunca se- vak'aları görüp bu işle alâkadar i » Öylel oğlanları işittikten sonra; doktorla- ki. söyliyeyim rın, kimyagerlerin tü, Uanın artık sevmemiye başlı - yan kadınlara mahsus bakışları vardı, Fakat sesinin ahengi mah - zundu. Halbuki aldatmıya karar vermiş kadınların sesinde vardır. | öpi : . # Ertesi gün, mühendis, bat inşa- atma nezaret için uzaklara gitmiş- ti, ii İlin ayina swerkeni mi e emmiş bir kitabınız var mı? Pol onu, tavanlarma kadar ki » | tap dolu bir odaya götürürken: — Yalnız aşktan bahseden ki » taplarım var... i Dedi. — Aşk hakkındaki telâkkileri - niz? Hangi kitabı tavsiye edersi - niz. — Hangisini isterseniz. Pol, Lianın bir sandalyeye çık- masına yardım etti, sonra tekrar ettirince, elini eline alarak onu i balkona götürdü. Genç "adın: — Koltuğa uzanacağım, dedi. Ayahıarımı şu İspanyol şalı ile ör- neşe | sebebi henüz kozmik şuaları kay* simi içinde parçaladığı ve uçur * duğu zerrelerdir. Bunlara foton'lar denir. Gerçi bütün istasyonlar yal- nız bunları kaydetmişse de bunun dedecek aletlerin icat olunma * masıdır. Doktor Comton'a göre fotonlar i belki kozmük şua değildir. Fakat kozmik şuaların ,parçaladığı hava İ lardan lardaki nüfuz kuvvetinin fazlalığı onların kozmik şusı olarak tanm»- j masma saik olmuştur. Beşler konferansı LONDRA, 3 (A.A.) — Daily Telegraph'ın diplomasi muhabi - ri, Londra beşler konferansınm içtima etmiyeceğini iddia etmek» tedir, Bu keyfiyet, Fransa ile Al - manyanın muhtelif sebeplerden dolayı müzakerenin Londrada ce- reyan elmeşini Arzu etmemekte olmalarından münbaistir, wrauniz, sonra, yanıma gelir otu- rur, dün akşam başladığmız ve kocam gelince kest Ziniz cümleyi tamamlarsınız? — Ne diyordum? — Bitişik odada tavanlara ka- dar dolu olan kitapları okuduktan | sonra,. diyordunuz.. Devam edi - niz, Pol Lianın yanıma oturarak dok- torun hastasını muayene etmesi gibi üzerine iğildi, kızıl saçlarını okşadı. Lian, gözlerini kapıyarak İ dudaklarmı ona doğru uzattı: — Söyleyiniz, dedi, sizi dinli. yorum. Pol hafifçe gülerek: — Aşkı kitaplarda ve onu tah- yapanların vücutla - etkik ettikten, kafa ve his; aşk esrarı hak- kındaki nazariyelerini okuduk - tan, şairlerin mısralarındaki ahenk Fransızlarla Almanların hu - kuk müsavatma dair olan noktai nazarları, biribirlerile telif edile- miyecek derecede farklıdır. 5 devlet konferansının akdi icap etse bile bunun Cenevrede tahdidi teslihat konferansı mesai sine başlandığı zaman aktedil - mesi muhtemeldir. Maamafih, M. Mac Donald'ın gaybubetinin böyle bir teşebbüs ihtimalini zaafa düşürmekte ol - duğu söylenmektedir. amm ay m m — anlıyabilmek için yegâne usul, 6e- nin tatbik ettiğin usuldür. : — Benim tatbik ettiğim usul mü? — Evet, En zecri, en ciddi, en| fenni, ve en müspet usul.. Lian gözlerini açmadan sordu: — Peki amma hangi usul? iğmiş yolcüları gözden geçiriyor- bi Kan du. Yizünde büyük bir keder har miye geldim. Aşktan bahseden | doğru sür'atle gelmektedir. Bun -| Ji BÖ ali içtima etmiyormu? nizi bu kitaplardan zor öğrendi »| Başka bir talip yazıyordu: “Cumartesi günü aksam saat yirmi ikide yeraltı şimendiferinin Otel dö Vil istasyonunda sizi bekliyorum. Elbisem mavi, şap * kam mavi olacak, elimde bir ga- zete tutacağım.,, | .Bir adam istasyonun par - | maklığına dayanmış duruyordu. | Endişeli bir tavırla başını ileriye | a bir kambur vardı. Maamafih ka- ın boynu ve tüylü parmakları çok kuvvetli olduğunu gösteri - yordu. Bir kahvede oturup ko - nuşmıya karar verdik. İlk defa o- larak yâptığım iş ağrıma gitti. Şu sakat adamı aldatmak bana çok çirkin gözüküyordu. ' Ona karşı kabil olduğu kadarda idareli davranmıya karar verdim. De - dim ki: — Tabit siz de anlarsınız ki, | sizinle gelip görüşmekle © hiçbir | I taahhüde girmiyorum. Evlenmek meselesi mühimdir. Uzunca dü - şünmeden karar vermek imkân » | sızdır. Çok geçmeden merhameti- min hiç de yerinde olmadığını gördüm. Kambur öyle kendini beğenmiş bir şeydi ki.. Cevap verdi: — Ben de öyle hesap ediyo - rum. Zaten size evvelden şartları mı söylemek işterim. o Alacağım kadın işlerimde bana yardım et- mesinin yolunu bilmeli, (servete | erişmek üzereyim. Hali hazirda marangoz ustasıyım. On iki ka - İ dar çırağım olmuştur. Muavenet göremediğimden üç defa battım. İlk defasında babam yardım va- | dettiği halde sözünde durmadı. İkincisinde işçiler beni bırakıver- diler, Üçüncüsünde müşteriler - / den kazık yedim. Şimdi bunların hepsini avucuma aldım. Tüylü nasırlı parmakları ara- | sında bir şey eziyormuş gibi bir hareket yaptı, Ve devam etti: — Hayatta muvaffak olma « mun sırrı sabır ve sebattır. Muvaf- Pol, onun yüzüne daha ziyade yaklaşarak cevap verdi: — Papatya yapraklarını kopa" | küçük bir şey gibi görürler. Fa - | di. İlk içtimalarını bu hafta cu « — Şimdiye kadar yazılan, ta-| le ölçtükten sonra, öyle zannedi - rarak fala bakmak! savvur edilen, düşünülen, keşfedi- yorum aşk meselelerinden bir #€Y Mi ei 0 — SON — al a, fak olmak için sabır, hile, gibi her, şey mübahtır Ahhhb! Beni kat son dakikada yakaları el geçti mi... sisi Le ii olacağını söyledim. o Sözlerimin tesirile yüzünü büyük bir mem « j nuniyet hali kapladı. Dedi ki: v — Zannedersem anlaşabilece- ğiz. Eğer ciddi davranacak olur * sanız mazideki hatanızı unut“ rak, ondan dolayı size söz söy “ lememiye gayret ederim. Gördün mü adamı? Şimdiden lâtuf ve ihsanmı ileri sürüyor. En küçük meselede eski macera» yı yüzüme vuracağını açıkça an * latryordu. Bu kambur —mazimi namusluluk cihetinden yeltenen ilk adam olmuştu. Be * im ni yardım edilecek bir betbabt* değil, affedilecek bir sefil halin- de görüyordu. İkinci bir randevu verdi. A » detim olmadığı halde bu ikinci randevuya da gittim, Ayni kahve de oturduk ve bir iki sözden son- — Kararımı verdim.. Sizi alı- yorum. N Dedi. O vakit üzerinde ne tes sir yapacağımı anlamak için bir“ denbire dedim ki: — Mösyö size bir şey itiraf edeceğim. Vicdanlı bir zevç bul mak istediğimden olmıyan şeyle- ri uydurdum, Ben ne çocuk doğur muş bir betbaht, ne de terkedil: miş bir kadınım. Zevceniz olacak kadın henüz bakiredir. ç ii tetkike ği Hayret! Ben onun bu sözlere sevineceğini zannediyordum. Bir denbire bakışı | sertleşti. Büyük © bir o memnuniyetsizlik yüzünü kapladı. Bana karşı olan hareket leri sırf kibir ve gururundanmış. Ulüvvü vicdan göstererek ve beni affederek kendini yükselt * mek istiyormuş. Onun beni alma sı sefilliğim yanmda kendi bü” yüklüğünü göstermek (içinmiş. Garsonu çağırdı. İçkilerin para * sımı verdi ve: a — Adiyö madam! K i R , Diyerek uzaklaştı. Onu bir N daha görmedim. va ld 14 pi Erzurum lisesi mezunları İstanbuldaki Erzurun mezunları bir cemiyet Yi üzere vilâyste müracaat günü en sonra Halkevi yap dır, ©