e m TA a a TR lü T Ğ Tam GERE RE | we b W © mü? Bilmiyorum; her halde i - 6 — — Kızıl Harbi umumide meşhur Alman tayyarecisi Rihthofem'in Hatıraları Nakleden : fa. Holk Yaroslav mıntakasına kadar | yarım saatte bir ili saatten az sür- miyen tevakkuflar yapan bir tren- | le gelebilmiş. Nihayet yarı yolda inmiş, emirberine, eşyaları ile be-| raber, gelip ndisini tenbih ederek yolun üst tarafını yayan olarak bitirmiş. Emirber ile eşyalar, karargâha ancak kendi- sinden yirmi dört saat sonra vâsıl oldu. Holk elli kilometrelik yol yü- rümüştü. Kont Holk için, elli lik bir yürüyüş, yorucu bir şey de- ğildi. cu ve bir süvari idi. bulmasını kilometre- edişi aiilekcinisi bir spor. Fakat Holk, herşeyden evvel mükemmel bir p lot, birinci sınıf bir muharip idi Holk ile ber İar yaptık. On r bir çok üçü olduğum za manlar kadar hiç bir zaman ken - dimi emniyette hissetmedim.Hattâ Holk benim için tehlikeli zaman - larda bir istinatgâh bile olmuştu. Arkama dönüp te onun azimli yü- zünü görünce derhal cesaretimi ik- tisap ediyordum. Bununla beraber kendisile yap- tığım son uçuş, az kalsın bir facia ile nihayetlenecekti. Hususi ve mu- Tefrika Numarası : 2 lir ki, Holk, süvarilikten anladığı kadar tayyarecilikten anlâmıyor - du. Bana gelince, ben, sadece uçmaktan başka bir şey bilmiyor dum, Bunun için de büyük bir maharete malik olmak lâzım de - ğildi. Tayyarenin içine girmek, meseleyi hallediyordu . Yukarıda da söylediğim gibi beş yüz metre yükseklikten uçu » | yorduk. Altımızda, Rusların oldukça muntazam bir surette İ ric'at ettikleri görünüyordu . Za - | len, mütemadiyen mitralyözle - ayyen bir gayemiz yoktu. Önümü- zü boş buldukça uçuyorduk. Bu -| nunla beraber, Rusl» * ettikleri bir tayyare bulmak istiyorduk. Yalnız, boş ye- i re benzin sarfederek, yolda kal- mamak için Brest—Litovsk istika- metins döndük. Ruslar, ric'at edi: yorlar, önlerine gelen köyleri ya « kıyorlardı. Bu manzaranın doğru: | su feci bir güzelliği vardı. İki bin metreye kadar yükselen bir du * man bulutu, yolumuzu kesiyordu. Beş yüz metre kadar aşağı inip olanı biteni görmek (istiyorduk. Holk bir saniye düşündü. Kendisine ne yapmak niyetin- ide olduğunu sordum. En iyisi ge- ri dönmekti, Beş dakikada da bu- | nu yapabilirdik. Fakat Holk teh- iJikeyi seviyordu. Bunun için ileri atıldı. Bu cesaret benim de hoşu- a gidiyordu. Yalnız az kalsın, bu deliliği hayatrmızla ödiyecek- tik. Dumanlar arasina, dalar karargâlı:x: | da maz, etrafımda hiç bir şey göre- mez oldum. Altımızda bir alev denizi vardı. Tayyaremiz, mü- vazenesini kaybetti, ve baş aşağı düşmiye başladık. Azimli zü bana tekrar cesaret verdi. Yalnız, böyle bir ölümün mâna « | sızlığı bir türlü aklrmdan çık - mıyordu. Esasen, tehlikeyi at - lattıktan sonra Holk'a bu daki - kada ne düşündüğünü sorduğum zaman oda bana ayni cevabı vermişti . Artık, yere beş yüz metre ka - dar bir şey kalmıştık. OHolk'un ustalığı ile mi, tesadüf yü- yoksa kişinin de tesirile olacak, duman bulutundan birdenbire sıyrıldık, tayyaremiz müvazenesini buldu, sanki hiç bir şey olmamış gibi ye- niden uçmağa devam ettik. Bununla beraber, hiç te az ma- lümat toplamış değildik. Birçok mühim şeyler öğrenmiştik. Artık dönmek gerekti. Rus hatlarının oldukça gerisinde bulunuyorduk. Bu aralık, Holk'un sesini tm: — Motora bir şeyler oluyor! Şunu da söylemek lâzım ge-| işit- #*ni tesis | İ yareden çıkarak ormana daldık. ! Demek Rus askerleri idi. | Halk, sevinçle haykırdı. Bu ge- i törlerle İ kaybetmiştik . rinin ateşine maruz bulunuyor » | duk . Sanki, altımızda, bir sü - rü kestane fişekleri patlıyordu . Nihayet, motör durdu. Bir isa » | bet vaki olmuştu . Aşağıya doğru inmeğe başladık” 5 Bir orman geçebildik, bir gece evvel; Ruslar tarafımdan işgal edilen küçük bir istihkâmın yanında yere konduk . üzerinden zorla ve, Holk ile beraber hemen tay - Aklımızça kendimizi müdafaa e - | decektik . Silâh namma bende bir tabanca vardı . Mühimmat o - larak altı tane fişek.. Holk'da bir tırnak çakısı bile yoktu . Ormana henüz yeni girmiştik ki, bir kaç askerin bıraktığımız tayyareye doğru koşuştuklarmı gördük . dürbinle baktım. As- kerlerin başlarında kasket vardı . Fakat lenler Rus değil, Alman bomba efradı imiş, İ Biraz sonra, karargâhta Prens Eitel Frederik ile konuşuyorduk . Bize, birer at verdi, bu canlı mo « döndük. Tayyaremizi Rusyadan Ostan'da 21 Ağustos 1915 de, Ostanda gidip, büyük bir harp tayyaresin- de çalışmağa memur edildim. Bu (83,577,584 ve 're, Fransa, , Çekoslavakya, İtalya ve Japonya Geçen ayın son 15 racatına alt İstatistik Gümrükler ve İnhisarlar Vekâ- leti istatistik müdüriyeli Kânunu - evvelin son 15 günlük ithalât ve ihracatını toplamıştır. Hazırlanan bir istatistiğe göre 15 günde ithalâtrmızın 3,617,559 Hiralık bir kıymet (o göstermesine karşı ihracatımız bütün 502,129 li- tur. Bu suretle Kânunuevvel aym da ithalâtımız 6,178,104 ve ihraca- İ tmız 9,651,394 liralık bir kıymet göstermektedir. 11 buçuk aylık ra- kamlara bu son on beş günlük ra- kamlar da ilâve edildiği takdirde 1932 senesinin umumi ithalâtı ihracatımızın 9$ milyon 494,147 lira olduğu görül- | mektedir. Bu suretle ithalât ve ih- jracat arasındaki fark ihtracatımı- İ zn lehine olarak 14,916,563 | daha fazladır. 1931 lira senesindeki ithalât ve ihracatımızsa ihracattan 615,194 lira noksanile 126,659,633 liraydı. Beynelmilel pamuk federasyonu Beynelmilel pamuk federasyonu pamuk piyasalarında gümrük ta - rifelerinin tesirini tetkik için Brük- selde bir toplantı yapmağa karar vermiştir. Federasyona dahil olan İngilte- Holanda, Almanya, hükümetleri toplantıya davet edil- miştir. Türkiye bu federasyona dahil ol madığı için içtimaa iştirak etmi - yecektir. Yeni senede buğday Yeni senenin ümümi buğday is- tihsalâtı hakkında Ziraat ensti « tüsü bir rapor hazırlamıştır. Bu rapora göre dünyanın umu- mi buğday istihsali yeni sene için- de 999 milyon kental olarak tah - min edilmektedir. Bu miktar ge- çen seneki miktarın aynidir. Fakat bu rakamlara Türkiye, Rusya, Çin, Irak dahil ( değildir. Yeni sene istihsalinden 340 mil- yon kental iharacat yapılacağı ve bu miktarın da ithalâta kâfi geldi- ği anlaşılmaktadır. Maamafih 932 kun yeni sene zarfında 1934 sene- sine devredileceği tahmin edil - mektedir. Zeytin mahsulü Ticaret odasının aldığı malüma- | ta göre bu sene Tunustaki zeytin mahsulü 45 — 55 milyon kilo tah- min edilmektedir. Evvelce Türkiyeden sonra ikinci derecede zeytin yetiştiren Tunu - sun bu suretle Türkiyenin istihsa - line yakın zeytin istihsali yaptığı anlaşılmaktadır. mıştık. Fakat bi “Büyük harp tayyaresi,, ismi be - ni pek heyecanlandırıyordu. Aşağı yukarı, bügüne kadar, harbetmemiştim. Sadece eğlence- li uçuşlar yapmıştım. Yalnız, bunlar, bir harp tayyarecisi ola- İ bilmek icin lâzımdı. bir gün Ostandda, plâj üzerinde otelde : touruyorduk. oHer İ banyo yapıyorduk. Ne yazık ki, bütün yıkananlar askerlerden i » baretti. Öğleden sonra, kahvelerimizi içip, uzanıyor, ouyuyorduk. Bir gün, uzaktan bir İngiliz filosunun göründüğünü haber verdiler. Pek aldırış etmedik. Böyle şeylere alış- — İşte, geldiler, Deyince iş değişti, Baktık, u - fukta dumanlar görünüyordu. Dür bünlerle, oldukça mühim bir filo geldiğini gördük. Daha iyi göre - bilelim diye damlara çıktık. Va - kıa niçin geldiklerini - biliyorduk ama, İngilizler, bize bunu daha kat'i bir lisanla söylemek istiyor - lardr. Birdenbire, bir ıslık sesi gi- bi bir şey duyuldu ve müthiş bir gürültü oldu. Alelekser denize gir- diğimiz yere bir gülle isabet etmiş- ti. Hayatımda, O merdivenleri bu kadar süratle indiğimi hatırlamı - yorum. Hemen bodruma saklan - dık. (Devamı var) günlük ithalât ve ih- ra noksanile 3,115,430 lira olmuş- | senesindeki 170 milyon kental sto | M Zonguldak 300,000 p i : 090 ek Eva ea apre rleri | mleket Habe amelesinin lirası var Buparanın bir kısmile bir amele kooperatifi yapılıp yaşama güçlüğü azaltılamaz mı? Zonguldak hususi mahnabirimizden: Halkevinde Mukbil Bey tara - İ fından Ereğli havzası amele birli- | ginin faaliyetine ait bir konferans verildi. Konferansta amele birli- ğinin büyük faydalarından ve hizmetlerinden bahsedildi. Mües- sesenin amele hesabına pek çok çalıştığı ve mensup bulunan ame | leyi refaha iriştirdiği mübalaga - İr bir surette zikredildi. Filhaki - ka Zonguldak amele birliği hav - if mmtakalarında te- sis ettiği teavün sandıkları vası- zanın mul | tasile mensubu bulunan ameleye lüzum görüldükçe pek eski bir ta- İ lunuyor, İ Bu eski t telif tarihlerde birlik idare heye- ti tarafından ilâveler yapılmış, buna mukabil gene evvelki idare heyetleri tarafından verilen ame- | le hukukuna ait bir çok kararlar da kaldırılmıştır. İ Ereğli havzasının muhtelif | mıntakalarında dahilde, ve fabrikalarda çalışan on bin - lerce amele bu birliğe, kazançla- rından yüzde birer kuruş vermek- tedirler. Ayrıca müessese sahip - leri de işlerinde çalışan işçileri i- çin de yüzde bir vermeğe met - burdurlar, yaptıktan sonra. amele n Müessesat tediyatı birliğine y vereceği bord olar Ta all leden tevkif ettiği yüzde birle kendisinin vermeğe mecbur oldu- ğu yüzde birler yekünu olan yüz- de ikiyi her ay muntazaman a - i mele birliği veznesine yatırma - ğa kanunen borçludur. Vaziyet böyle olunca amele birliğinin ko- ca havzadaki varidat ve faaliye - tnin cephesi meydana çıkmış o - lur. Yüzde ikilerden ne olur de - | meyiniz; beş on sene zarfında bu yüzde ikilerden ne büyük bir ser- İ maye meydana geldiğini biraz a- şağıda öğrenmiş olacaksınız. Bu- günkü idare ve talimatname hü - kümlerine göre acaba yapılan muavenet amelenin ihtiyaçlarını tatmin ediyor mu? Artık kar - ma karışık bir hale gelmiş olan bir talimatnamenin hâlâ devam etmesinde amele hesabına bir fayda var mıdır, bu (değişemez mi? Bana kalırsa amele birliğinin bugün tatbik ettiği talimatname sür'atle değiştirilmeli, bunun ye- rine havza ve amelenin bugünkü ihtiyacatına uygun iyi bir tali - matname yapılmalıdır. Zongul - | dak Türkiyenin en pahalı bir ye- ri olduğundan buradaki ameleye ve amele ailelerine birliğin yap - İ makta olduğu şimdiki muavenet miktarı kat'iyyen yetmiyor. “Bu miktarın bir an evvel arttırılması lâzımdır. Doğrusunu söylemek lâ- İ zım gelirse bugünkü birlik ame- | amelenin verdiği paraların kısmı azamını bankaya yatırmağı o ötedenberi prensip olarak kabul O etmiştir. Amele birliğinin bankada bu - gün hemen üç yüz bin lira kadar birikmiş parası vardır. Bankada - ki bu para ne zaman olsa amele - nindir, sözlerimizden bankada para bulunmasını hoş görmediği- miz anlaşılmasın. Amelenin za « lesinin refahmı değil, limatnameye göre yardımda bu - | imatnameye muh - | hariçte | ruri dertleri, ihtiyaçları heran | kendini gösterirken bu üç yüz bin liranm birden yıllardanberi ban kada az bir faizle muattal kalma- sının mana ve hikmetini bir türlü ğe. Bu paranın bir | kısmile bile havza amelelerinin İ refahı için neler yapılmaz! Ev» velâ havzanın muhtelif mıntaka « larında amele kooperatifleri açı « | larak bu kooperatif mağazalarm » da ameleye lâzım olan her şey bu- | lundurulmalıdır. Zonguldak ve civarında amele birliği tarafın « dan böyle büyük bir kooperatif teşkilâtı haaylden hakikat sahası- na çıktığı zaman bu büyük ser « maye piyasada bir nâzım rolü ifa ederek memlekette normal bir sa- tış cereyaninı birdenbire temin et- miş ve iktisadi bünyemizi kuv « vetlendirmiş . olacaktır. Burada iş bulup çalışabildiği takdirde ek- seriyeti 70 - 80 kuruş kazanabilen bir amele bir okka ıspanağı 20 » 25 kuruştan aşağı o alamadığına nazaran geçim vaziyetlerinin ne | müşkül ve tahammül edilmez bir | hal aldığını kolaylıkla anlıyabi - lirsiniz. Eğer bu amelenin biraz | da ailece kalabalığı varsa mutla- İ ka, yaşadığı günlerin çoğunu yal- nız kuru ekmeğe boyun eğmekle İ geçirmiş olur. Maden kömür o « | caklarının birer tehlikeli * hayat Ol i i Ai iĞ lale Aeliğis sinin çoluk ve çacuğunun ancak nafakasını kazanmak ve devlete vergi ver mek icin mütemadiyen geceli gündüzlü çırpıman zavallı yeraltı mahlüku amele, Zongul - daktaki pahalılık yüzünden tam gıdasını alamayınca ne vakte ka- İ dar çalışabilecektir? Fransada işsiz kalan bir ameleye iş buluncıya kadar kendisine günde 12 frank, ailesine 6 frank, İ her çocuk için de dörder frank Biz de hiç olmazsa halimize, vaktimize göre ve ken- di memleketimizdeki hayat şart - ları nazarı dikkate alınarak ames veriliyor, lenin refahına doğru esaslı ve mu- vaffakiyetli bir adım atamaz mı » | yız? Neden atmıyalım? Bize bu « I nu da devlet teşkilâtı yapıvere » İ cek değil ya..... İşte bugün Zon « guldak havzası amelesinin bankâs da hapsedilmiş olan 300 bin lira- güçlüğünün yarı yarıya inmesinde mühim. bir | sebep ve âmil olacak kuvvet ve İ kudrettedir. Havza amelesi lâyi - kile meşgul olduğunu ve-kendisi için iyi bir fikirle bilfiil çalışıl - dığını görürse oda daha fazla fedakârlıktan asla çekinmez. Ya» ni bugün birliğe vermekte oldu- sı buradaki yaşama ğu yüzde ikiyi seve seve yüzde üçe, yüzde dörde çıkarabilir; el - verir ki amele ve memurlar hal ve istikbalden ve işsiz kalacak - ları günlerden ve saireden emin olsunlar! ilyas Rami ——— Adananın kurtuluşu Toros Gençler Birliğinder 5/1/933 Perşembe günü saat 14 te Adana ve havalisinin kurtuluşu Halkevinde tes'it (o edileceğinden bilümum alâka gösterenlerin teş * rifleri rica olunur. ——