-3 Könunusani 1933 VAKIT'ın edebi tefrikası 3. CANIM AYŞE ilk kısımların hülâsası , Ayşe sevinç içinde. Güzel Kemal Avrupadan geliyor. İstasyonda kar - şılaşıyorlar. Ayşenin elile hazırladığı bahçesindeki küçük köşke gi- riyor. Ayşenin çok güzelleşmiş oldu- Gunu söylüyor. Ayşe | heyocandadır. Dadisına elbisesinin yakışıp yakış - soruyor, yerinde rahat du- Krş Gece misafirler geliyor. On- a Avpeyi çok güzel buluyorlar, ie e güzelliğini in pe ini sonra Saliha hanım ge- si yi Meşesi biraz kaçtı. anım, güzellik müsaba - ar Türkiye güzel - ligi bae kazanmamıştı am - diz & ulun en güzel kadını nmmıs, bununla şöhret D N Pemte5ü Saliha güzel kadındı. Ür Bü mat bir rengi vardı. Göz - si ğ açık elâydı. 8“3sü vardı, yordu. e, VE bey, Kemali yalnız Sa- Zi mma takdim etti; Kemali Miyan bir o vardı. LE Size Kemali takdim ederim ımefendi. i Saliha hanım kırıttı. Dudak - armı büzerek, ağzını küçülterek <evap verdi: — Güzel Kemal beyin ismini sok işittim... Kemal itiraz etti: — Rica ederim hanımefendi, bendenize bu sıfatı vermeyin, Bu lâkabı arkadaşlarım o bana «alay .lerim dizen ölür yn Saliha hanım, küstah bir ta « vırla mukabele etti; — Siz alayla ciddiyi ayırt e- demiyecek kadar saf değilsiniz. isimle müsemma Gepgeniş bir Ayşenin tepesinden mükemmel uyuyor, Bu küstahlığa kimse itiraz e- demedi. Kemal cidden güzel er- kekti. Saliha banrm bunun fer - kında olduğu için, gözlerini on - dan ayırmıyordu. Yemeğe buyrun, dediler, Sofrada, Kemal bir yanma Ayşeyi, ökür yanma Cevzayı al « di. Saliha hanım Kenan beyin ya- nma oturdu. — Bize biraz Fransadan bah- »edin Kemal bey. Şefik Bey atıldı: — Fransanm mali vaziyeti... Hep birden haykırdılar: ,, <> Hayır, hayır; fransız ka « dınlarından hahsetsin.. Kemal cevap verdi: — Sade, fakat zarif giyiniyor « Saliha Hanım ü değildi: göğüs gererek 3 Şıklıkta biz muhakkak on- ları geride bıraktık... O Esasen Fransız'ların çoğu sarışın değil - dir... Kumrallar da çekilmez... Saliha Hanım, bu sözü Fran - sız kadınlarını tanıdığı, bildiği i - Şin söylemiyordu; Ayşeye taşa - yn . Çünkü kendisi sarışın « i Kemal bir nefeste cevap ver- iz — Sarışmlar sevimlidir hanı - yemi, fakat kumrallar sevilir - ei Bunu söylerken, Ayşeye, yan gözle kendisine bakıyor gibi gel- di ve kalbi attı. uymaz | amam, sizin lâkabınızla cisminiz | Selâmi Izzet 150 se Cevza sözü değiştirdi: | — Amcanızın hediyesine memnun oldunuz mu? — Elbette,. Otomobili yarın alıyoruz... Ayşeye döndü: — Beraber gideceğiz mi? i Ayşe adeta haykırdı: İ o — Tabii beraber gideceğiz. j — Esasen beraber (gitmemiz İ lâzım. Senin beğenmen şart, Ben- den ziyade sen gezeceksin. Sa - na kullanmasını öğretirim. Ayşe sevincinden, kendini tu- tamadı, ellerini çırpı. Kenan bey sordu: — Fransada sınıf mücadelele- değil ri var Br? —— Fransanın bugünkü. Siyasi konuşmıya başladılar. Kemal anlatıyor, Şefik bey söy- İleneni tasdik ediyordu. Garpteki İ yüksek tahsili, Kemalin zekâsını bir kat daha inkişaf ettirmişti. Saliha hanım dayanamadı: .— Siz ne mükemmel avukat olursunuz.. Spora meraklı mısır - nız? — Tenis oynarım. — Futbol?.. amcamdır. Herhangi bir kitabı, her hangi bir spora tercih ede- rim. Bu söze Kenan bey hayran ol- du: — Aşkolsun. Hiçbir münevver bunun aksini söyliyemez. Sofradan kalktıktan sonra Ke- konuşmuıya basladı, dan oldu. Biraz sonra Sabire hanım gramoafona bir tango (koyunca, Kemal Ayşenin yanma geldi: — Oynar mısın? — Oynarım. Genç kızı kollarının arasına aldı. Ayşe, bu geniş omuzların a- rasında kuş gibi havalanıyordu, Kemal uzun boylu olduğu için, Ayşeyi, kuvvetli kolları ile hava- ya kaldırıyor ve yavaşça konuşu" yordu: — Meşhur âşıkından hiç bah- setmedim?. Ayse sordu: — Hangisinden? — “Hangisinden,, ne demek? Kaç tane âşıkın var? Senihi 60- ruyorum. — Hâlâ âşrk! — Ne usanmaz gönlü varmış.. Plâk bitti. Kemal, gözlerini, Ayşenin gözlerine dikti: — Senihin aşkı pek mi hoşu- na gidiyor? Sırf Kemalin canını için: — Evet! diyecekti. Demedi. Deyemedi. Kemalin güzel yüzü, ciddi bakışları bütün hoppalığını giderdi. Lâkaydane: — Hayır!.. demeğe hazırlan- dı. Fakat buna da muvaffak o - lamadı. Tamamiyle ciddi, ağır ( başlı cevap verdi: — Senihi sevmiyorum! Gramofona yeni bir plâk da- ha koydular. Kemal Ayşeden ayrıldı, Sali- ha hanımla, sonra Cevza ile dan- seti, sıkmak (Devamı var) — Hayır. Esasen ilk hocam | mal, bir köşede Saliha . hanımla | «Dünya Ayşenin gözüne zin ” Yakı YAY Abı hayat | 70 yaşında doktor | ne yaşıyacak PARIS, 2 (A.A.) — La Liber - k £ nin sernamesi şudur: İ “150 sene yaşıyacak bir adam,,. | Bu haberde mevzuu bahis olan | adam, Dr. Faust gibi iskeletler, kafatasları ve karniler arasmda yaşayan Parisli âlim Georges Knap'dır. Fakat bu zat cüsseli, si- müsı enerjik ve saçları siyah ve bol olan bir adamdır. Tedavisinin esası, radyo aktivi- tenin İnsan hüceyreleri üzerindeki tesiratıdır.Bu tedavi, mumaileyhin gençleştirme proğramınm bir kıs- ment teşkil etmektedir. Knap, 70 yaşındadır. Sigara iç- mez, içki kullanmaz, nebatat ile teayyüş eder. Yediği şeyler mey - valar, sebzeler ve yoğurttur. Mumaleyh, 150 sene yaşıyaca - ğına kani olduğunu beyan etmek - | tedir. Şehir Arması i şehri olduğunu İidi. Kendisi, Stokholm, İstanbul Belediyesi memurla » rmdan ve Darülfünun Hukuk Fa- kültesi talebeşsinden Muhtar E - i Helenle konuşuyorduk . yi ç Bila gel Mili Roman Ne pahasına olursa olsun, ar- tık bürada kalmağa tahammü- lâm yok; burada boğuluyorum. | 48 gazetesinin bir müstacel haberi | içimde duyduğum ateş bütün hava ve heveslerimi eritti, mah- | vetti . Artık Helenin şefkatide beni teselli edemiyor. Vakit m Ayşeyi o düşünüyorum; (onun ayaklanma kapanmak için ya | myorum. Geçen gün konturatımı fes- heltirmek için Şark. Kolecleri | merkezinin umumi kâtibi olan Mister 'Tomasa gittim, müraca- atımı hayretle karşıladı ; ısratım karşısında son maddeyi gösterdi. Hemen Doktor Vuda da bir meklup yazdım; fakat müsait bir cevap alacağımı hiç ummu- yorum. 13 Marf Bu akşam yemekten sonra — Nen var Turan? Bana içini anlatsana | Dedi. Yeisle başımı salladım ; — Bona muktedir değilim Helen. Fakat hissediyorum ki hastayım . Onun gözleri korkuyla açıldı: — Sahi mi ? Ne hastalığı? — Daüssila! —— Datissılamı? Vah zavallı Tu- tan. Yazık ki bu derdin bir tek ilâ vardır ; Memleketi görmek, Helenin bu sözleri ıstırabımı kamçıladı. Artik sabit bir tek fikrim var: Türkiyeye dönmek ne pahasına olursa olsun dön mek,. Kaçmama imkân yok, Bin | doları kazanmam da imkânsız. Bu ıstırap içinde ara sıra in- tiharın bile zihnimden geçtiği oluyor. Fakat bu da derdime çare olmıyacak, sade rubumun szabı ebedileşmiş olacak. Benim tem Bey İstanbul şehri için bir arma tertip etmiştir. Muhtar E - tem Bey, bu armanım şehir için kabulünü ve Istanbul Belediyesi- nin mensupları tarafından rozet olarak kullanılmasını, Belediye neşriyatının ve evrakının üzerine konulmasını teklif etmektedir. Arma bir kale, sahilde bir cami ve bir kora resimlerinden teşek - kül etmektedir. Kale şehre âlem | sayılmakta, sess, şehrin bir Türk göstermektedir. Cami de İstanbul timsali adde - dilmektedir. Muhtar Etem Bey yaptığı ar- mayı bugün vali ve Belediye rei- si Muhiddin Beye takdim ede - cektir. Bir ingiliz diploma- tının vefatı LONDRA, 2 (A.A.)-—-Sir Mans- | İ İ fed de Cardonnel Findlayın vefat | etmiş olduğu bildiriliyor. Mumaileyh, güzide bir diplomat İstanbul, Viyana ve Buenos-Aires'te hizmet | görmüş ve 1911 tarihinden 1923| tarihine kadar Kristiyanya orta el- çiliğinde bulunmuştur. aaa Lehistan konsolosluğunda Lehistan hükümeti şehrimizdeki Polonya klübünün reisi M. fon | Lepkonski'ye ecnebi memleketler- de Lehistanı tanıttırmağa çalıştı - ğından dolayı bir nişan verilmiş- tir, Lehistan konsolosu dün M. Lepkonakiye gişanı vermiş, bu mü içimdeki (o kirleri (o cehennemin ateşleri bile temizliyemez. 25 Mart Ben sefil bir mahlükum. Va- | tana dönmeyi düşünüyorum ; fa- kat ne yüzle? Bu ıstırap beni kahredecek, kabrolmaktan korkum yok, sade vatanımı bir daha görseydim ve Cenup kutbuna sefer | OSLO, 2 (A.A.) — Amund - senin eski mesai arkadaşlarından Rüser Larsenin idaresi altımda ce- nup kutbuna gidecek olan sefer heyetinin iki kişiden ve 60 Gro - enland köpeğinden mürekkep o - lan bir kısım bugün Thorshaven vapurile Norveçten hareket et - miştir. Bir müddet sonra Larsen de hareket edecektir. Bu heyet cenup kutbunun gar- binde bulunan “Kraliçe Maud,, kısımlarında köpekler tarafından çekilen ara « | balarla, keşfiyetta bulunmak e - melindedir. en 3 Bulgaristanda çete- ciler 3 kişi daha öldürdüler SOFYA,Z (A.A.) — Make- donya gazetesi muharriri olup, son Makedonya suikastı esnasın- da yaralanmış olan M. Etimeff, arazisinin meçbul nasebetle konsoloslukta bir çay zi yafeti verilmiştir. ölmüş ve bu suretle telef olanla - | Yara Yazın Necmettin Halil T onun topraklarında can veresy- dim. 1 Nisan Bu aydan itibaren konturatım İ hesabıma para almamak, için ken- dım kazanmak istedim, Falkat, bü- tün imkân kapıları kapalı Dün bir iş müessesesine müracaat ettim. — İş yok. Hem o'sa bile iş- &z duran binlerce vatandaşımıza veririz. Desiler. Bu şehirde yabancılığımı her gün bin bir azaplı vesileyle his- | sediyorum. 10 Nisan Üç gündenberi bir lokantada garsonluk ediyorum. Bunu bana arkadaşım Rudolf temin etti. Artık darülfünunun derslerine de devam edemiyorum. Hiç bir . şeyden tat almaz oldum. Helen de annesinin bastalığı dolayısiyle tekrar o memleketine gitti. Büsbütün yalnız ve teselli- siz kaldım, Her an ıstıraplarım- Ja başbaşayım. Bundan nasıl kurtulacağım ? Darüilfünunda, bana yumruk atan falebe gibi her halde bir iki Türk daha vardır. Onlardân yardım istemeyi düşündüm, fakat gene hangi yüzle? Hayatımın feci hatasını, cinayetini onlara nasıl itiraf ederim? 5 16 Nisan Dün mütbiş bir vak'a oldu ve lokantadan kapı dışarı edildim. Akşam yemeği esnasında bir masaya yeni oturan iki müşteri tarafından çağırıldım, Karşılarına gidince, o, vak tiyle kozmopoliten klüpte “Eşek Türkler!,, diyen Ermeniyi görr miyeyim mi? Bir anda kanım beynime siçradı. o Sefaletimin bütün acısını çıkarmak ister gi- ğ * bi, elimdeki tabağı kaldırıp onun kafasına fırlattım. Arkadaşı he- men kolumu tutmuş olduğu için tabak onun kafasına değil dur vara çarplı. Gürültü büyümeden patron beni kapı dışarı attı. Artık her nen uyuz (Y.M.C.A.) dan da kovulma mak için çaresiz Mister Tomasa gidip aylığımı alacağım. N (Devamı var) kapıdan tekmele- gi bir köpek gibiyim. Konyada kuraklık KONYA,2 (A.A) — Havalar kurak gidiyor ve don yapıyor. Soğuklardan ekim işleri durmuş ' ta bitmiştir. | tur. Tohumluk tevziatı her taraf- Merkeze hı 76 köyde 1806 çifçiye t 0 humluğun miktarı 83 vag« na var mıştır, Almıyan çifçilere ilkk harda dağıtılacaktır, Şehrimizde bir milli istihsal cemiyeti i ne teşebbüs edilmiştir. Yılbaşı gecesi Ber- linde çıkan vak'alar BERLİN, 2 (A.A.) — Yılbaşı | gecesi, Berlinde 3 kişi ölmüştür. Bunlar, siyasi sebeplerden dola * yı yapılan iki cinayete kurban | gitmişlerdir. Bir çok kimseler dı yaralı düşmüştür, GISSEN, (Hesse'de) 2 (A.A) 5 — Zabıta, yılbaşı gecesi vukubu- lan çarpışmalara müdahale mec » buriyetinde kalmış, silâh atan vgacıları oayırmak için sopa İlanmıştır. 8 kişi yaralanmıştır. Jİ rın miktarı üçe baliğ olmuştur. || Bunlardan üçünün yarası ağırdır. m v