2 Ocak 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

2 Ocak 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayıfa 6 Muharriri : Pitigrilli Polün bahçesi, kelebek (dolu idi. Lem Lem: — Bak, dedi, bak.... Elile beyaz kadını işaret edi - yordu. Polün bu kadını görmek i- çin koltuktan kalkıp biraz uzan - ması lâzımdı. Yerinden bile kı - pırdanmadı. Kadın, kocasının, © Avrupadan gelmeden evvel, ken- — disi için yaptırmış olduğu köşke giriyordu. Lem Lem mütemadi- yen söyleniyordu: — Mühendis kadın, çok güzel. Pol cevap vermedi. Afrika güneşi onu karartmıştı. “Hayat, kaşlarını beyazlaştırmıştı. “Şimdi, on sene evvel ne ise, onun © menfi bir fotograf camı haline © gelmişti. © Kapının önünde bir otomobil “durdu, ve bir adamın ayak sesle- © ri duyuldu: z — Lem Lem, yirmi Ogündür, © dondurmalarına hasret çekiyo « yum. © © Mühendis, bunu söylerken ce - © binden cam bir gerdanlık çıkardı, © zenci kadına uzattı: — Paristen sana hediye getir- dim. Sonra, zenci kadını, sevinç ve hayretinden donakalmış bir hal - de bırakarak, mühendis, Polü s€- Tâmladı. © Genç mühendis, Avrupaya git- meden evvel, orada kendisini bekliyen nişanlısından müphem bir sureti» -- - :mişti. Fakat hiç © bir tafsilât ve.meğe cesaret et - memişti. Polün hayatında, onu feci bir hale getirmiş olan bir ka- 'dın macerası olduğunu hissedi - - yordu. Mühendis, Lem Lemin getirdi- gi dondurmayı ayakta yedi ve: © — Mösyö Pot, dedi, size bon - © jur medeğe geldim. Derhal ame- Jeleri görmem lâzım. Akşam üze - © ri geleceğim. Size karımı takdim etmek istiyorum. — Pol, onu kapıda bekliyen oto- bi mobiline kadar teşyi etti. Aklın- 5 dan, eskiden, bu gibi vaziyetler- © de söylediği sözleri arıyordu, ni- Rv “hayet buldu: > — Madamı tanımakla çok bah- tiyar olacağım! © Dedi. Mühendis, o otomobiline “binerek: — Tanimakla mı? dedi, fakat zaten tanıyorsunuz. Akşama ka - dar sabrediniz, görürsünüz. Pol, mühendis gidince eve dön- dü, Penceresinden, yeni inşa edil- miş olan mühendisin köşküne — baktı. Bu, bir bahçenin ortasına konmuş tam bir mikâptı. “ Lem Lem boynunda Paristen © gelmiş olan cam gerdanlık, yegâ- © me bildiği Fransızca şarkının tek © musramı, yanlış bir şive ile söy - leyip duruyordu. “lim ayak, gerdanlığı, gramafon “plâğı rengindeki göğsüne çarpa © çarpa koştu, geldi. © Pol sordu: > — Sabahleyin gelen kadın na - o sıldı? © Lem Lem garip bir surette sı - rat. — Ne söylüyorsun? Anlama - dım! Zenci kadın anlattı: “ — Güzel, çok güzel. © — Hep bu kadar mı? © Lem lem düşündü: — Pabuç... — Ne pabucu? Pol onu çağırdı. Lem Lem, ya- | e i yapmadı. Çünkü kadın, iki ö... Tercüme eden : fa. — Evet... Ellerinde... — Ne aptalsın Lem Lem... On- lar eldiven! Bu sefer hizmetçi sordu: — Bu akşam sinema var mi? — Hayır. Misafir var. Yarın gidersin. Mühendisin beyaz köşkü, ya - vaş yavaş kırmızı, mor, mavi ol- muş, sonra balan güneşle beraber kaybolmuştu. Pol: — Çabuk, dedi, sofrayı kur. Yemeğini yedi. — Cabuk kaldır. Lem Lem sofrayı kaldırdı. — Kahve? — Buzlu yapacağım. — Sigara? — Aldım. — Vantilâtörler? — İşliyor. — Bak birisi geliyor galiba. Filhakika bahçeden iki sigara ateşi görünüyordu. Pol ince vücutlü kadına doğru ilerledi. Bu, on senedir evine gi - ren ilk Avrupalı ve beyaz kadın- dı. Mühendis, takdim merasimini elini | ona uzatırken, dudaklarında tatlı | | Aşk Arayan Adam bir tebessümle: — Çok değişmiş miyim? Diye sormuştu. Tam bu esna - da, müthiş bir feryat duyuldu. Ses, dışardan geliyordu. Kadın, ellerini hâkimin ellerinden çek - medi. Ses bir, bir daha, bir daha tekrar etti. Kadın: — Bu ne? Diye sordu. Fakat hâkim cevap vermedi. Sadece: — Yedi, sekiz, dokuz, on! Diye saydıktan ilâve etti: — Bitti. Pol, genç kadını bir koltuğa o- turttu; — Bu sesler ne idi? — Hiç, Bir zenci keçi çalmış- | tr. İkidir bunu yapıyordu. Taban- larına on sopa vurulmasına hük- | sonra mettim. Odur. — Ya şimdi? — Şimdi evine dönecek. Vakıa biraz güç yürüyebilecek. Yarın işe kalkamaz. Buna rağmen gün- deliğini kocanız verir... (Sonra, iyileşince ve ilk fırsatta, gene bir keçi çalar. — Peki, keçi sahibine iade e- dildi mi? — Hayır. — O halde ne diye dava et - miş? İstifadesi ne? — Avrupadaki gibi hiç! (Devamı var) Avusturyada galeyan VİYANA, 1 (A.A.) — Norau köyü halkının isyanı, vahim bir şekil almıştır. Dün 500 den fazla nümayişçi adliye ve belediye da- ilerini hücum suretile ele geçir - meğe kalkışmışlardır. e Jandar - malar, ateş açmağa mecbur ol - muştur. Köylüler, Styrie meb'usların - dan birini yakalamışlar ve rehine olarak alıkoymak istemişlerdir. VA Ganbettanın ellinci yılı Paristeki evinde merasim yapıldı PARIS, 1 (A.A.) — Gambetta- nın ölümünün ellinci yıldönümü Ville d'Avrayda 1882 senesinde bulunduğu hale ifrağ edilmek su- retile tamir edilen Maison des Jar dies'de ilkbaharı andıran güzel bir havada tes'it edilmiştir. Başvekil M. Boncour ile nazırlar dan M. Chautemps, M. Daladoer, müsteşarlardan M. İsrael, M.G. La Chamore ve M. Mistler, mera - simde hazır bulunmuşlardır. Evi ziyaret edenler, derin bir heyecan duymuşlardır. Evin muh- telif odalarında, tıpkı bir müzede yapıldığı gibi, Gambetta'ya kalb! 1920 senesinde mutantan mera * simle Paucheon'a nakledilen bu büyük cümhuriyetçiye ait hatıra - lar biriktirilmiştir. M. Boncour, bu münasebetle söy lediği kısa bir nutukta demişti ki: “Cümhuriyetçiler fırkasının fi - kirlerini neşreden kimselerin fe - yiz ve kuvvet aldıkları büyük bir dost mevkiinde bulunan ve Wal - deck Rousseau ile birlikte eşsiz bir şaşa'a saçan Gambettaya ait ana -| neleri canlı olarak toplamağa, 3 se ne günlük temaslar sayesinde im- kân ve kudret buldum. Halâ, dirilerden ziyade ölüler vücut verir. Rejimlerimiz ferdi ve dar tercihlerimizi haklı bir suret - te yerleşmiş bir ananaye istinat et tirecek olursa kuvvet bulur, İşte Gambetta semerelerini toplamak ümidini beslediğimiz ve hiç bir va- kitte kudretinden bir şey eksilmiye cek bi rsadakatle bağlandığımız bu cümhuriyet ananesine vücut vermiştir.,, Philippines adala- rına istiklâl veriliyor WASHİNGTON, 1 (A.A.) — Meb'usan meclisi, Philippines a- dalarına istiklâl verilmesine dair olan ve âyan meclisi tarafından daha evvelce tasvip edilen kanun lâyihasını 16 muhalif reye karşı 171 rey gibi kahir bir ekseriyetle kabul etmiştir. Kongrenin vazifesi, bu karar- la nihayet bulmuştur. Artık ka - nun, reisicümhurun imzasma tak- dim edilecektir. M. Hoover'in etrafındaki kim- seler, reisicümhurun bu kanunu tasdik etmiyeceği zannındadır - lar. Leh ve Rus tayyare- leri çarpışmamış MOSKOVA, 1 (A.A.) — Leh ve Sovyet (o tayyareleri arasında bir çarpışma olduğuna ve bu mü- sademede Sovyet pilotlarından ikisinin öldüğüne dair Alman ga- zetelerinde görülen ve Lehistan tarafından tekzip edilen haberi Tass ajansı da tekzip etmiştir. iz re bali Şimali Amerikada büyük bir otel yandı NİGARA FALLS, (Ontario da) 1 (A.A.) — Niagara çağlı - yanlarına hâkim bir noktada ya - pılmış olan Clifdon oteli, bir yan- gın neticesinde harap olmuştur. | i © Evlenmek istiyen Erkekler © Yazan: Matmazel Kler klavnat e 2 Kânurusani | y33 Maksadı sadece kendisini aldatmış olan karısını hasedinden çatlatmaktı! ilk haftası “27 yaşında güzel ve iki ya - lanıyorlardı. Böyle işlerde edep » sizlik hep (kadınlarda... Fakat şında bir çocuğu olan bir kadı - | söz hep erkeğe söylenir. Ben hiç nım, Benimle evlenmiye razı o «| bir şeyin farkında değildim.. Ge- lacak adama kendimi hasredece- ğim.,, Üç satırlık bir ilân bir çok talipler zuhuruna kâfi geldi. Bir de koca bulması güç derler. İlâ- nımın meşrinden yirmi dört saat geçmemişti ki, iki yüz £ talipten mektup almıştım. Müracaat edenlere birer birer randevu vermiye © başladım. İlk davet ettiklerimden biri akşam- ları belediye lâmbalarını yakan bir adamdı. Mektubunda kendi - sini şu satırlarla takdim ediyor - du. Çok iyi ve ciddi bir adamım. Beş yaşında bir kızım var. Behi aldatmış olan karımdan ayrılıyo- rum. Boşanacağım. Çocuk ve e - vimin mobilyesinin nısfı bana a- ittir. Benimle mes'ut olacaksı - nız, Yolunuza düşen fırsatı kaçı- rayım demeyiniz, son pişmanlık ele geçmez.,, “Fırsat,, efendi; Klişi meyda - nında lâmbaların yakıldığı saatte bana randevu veriyordu. Karşı- İ laştıktan sonra bir küçük meyha- neye girdik. Birer kadeh içki karşısmda sohbete başladık. Ta - libim lâmba kancasını bir masa- nın üzerine uzalıvermişti. Bana sordu: — Siz terkedilmiş bir kadınsınız, öyle mi? — Evet. yem — Kimbilir ne kadar betbaht- sınızdır. — Tabii! — Dünyada be: a kadar bet- baht olamazsınız. Başma gelen hâdise zihnini o kadar meşgul ediyordu ki, benim le uzun müddet iştigal etmiye va- kit bulamıyordu. Cebinden iri bir cüzdan çıkardı, cüzdanı ehemmi- yetli bir tavırla açtı, içinden iki fotoğraf uzattı ve dedi ki: Bunlardan biri kızım. Öte- ki de kaltak karım, O kadar husumet (gösterdiği kadm saçları lüzumundan fazla güzel yüzü letafetsiz bir mahlük- tu. Resimlere (o baktıktan sonra kendisine verdim ve sordum. — Karmız size ne yaptı da o na bu kadar düşman oldunuz? — Durunuz. Meseleyi size taf silâtile anlatacağım. Ben aslen şi- mali Fransada doğup büyümüştüm 1927 de memleketimde kimsem kalmadığı için gelip Pariste yer- leştim. Yalnızlık belimi büküyor betbaht du. Bir gün gece balosu- nun birinde bir kadın ya- kaladım. Baloda olan ka- dından ne olur demeyiniz. San- ki papas mekteplerinde yetişen kızlar daha hayırlı mı oluyor - lar? Neyse kadınla yaşamıya baş ladık. Evvelâ işler yolunda gitti. Gebe kaldığı sırada onu nikâh - lamıştım. O sıralarda az kazanır yordum. Karım da çalışırdı. Öte- ye beriye gider, gündüzleri hiz- metçilik ederdi. Bir müddet kar- şımızda oturan bir toptancı bak- kalın evinde muntazaman çalış - mıya başladı. Fakato herifin hizmetine girdiğinden itibaren Jandarmalar, bu meb'usu güç | Zarar miktarı, 500.000 dolar tah- | ben de lâf altında kaldım. Konu min edilmektedir. Otel, kış mev - | Yarın yeni nümayişler yapıla- | simi dolayısile kapalı bulunmak- | tından gülüyorlar. Ben yolda ge- halle kurtarabilmişlerdir. cağı haber verilmiştir. ta idi. komşu beni göstererek bıyık al - çerken işaretler yaparak fiskos ne olmıyacaktım ya... (o Başımın kara yazısı imiş günün birinde işkembeyi bulunca... — İşkembe mi? — Evet bir gün, dolabın bi - rinde çamaşırlar altında bir iş - kembe konservesi buldum. Ben ağzıma işkembe koymam, içime bir şüphedir düştü. Dolabı her gün karıştırıyordum. Orada ne- ler bulmadım neler.. Bazı günler sardalya kutuları, kuru üzüm ku tuları, morina balığı odilimleri bulunuyordu. Velhasıl her (ogün yeni bir şey geliyordu. Nihayet işi çaktım. Meğer toptancı bak - kal bizim karıya şekerleme ve çi- çek demeti diye kendi konserve- lerinden hdiye ediyormuş. O va- kit komşuların alay etmeleri bü- tün bütüne gözüme batmıya baş- benimle açıktan açığa alay edin- ce onu dava eltim. Ayni gün ka- rıya: “Her şeyi biliyorum, seni bırakacağım!,, dedim. Cevap bi- le vermedi, mahzene indi. Bir saat sonra inip baktım. Sözde ba yılmış yerde yatıyordu. Baktım olmıyacak... Zaten az çok da seviyordum. Affettim. Üç ay geç- ti. Bu sefer bir itfaiye neferini dost tuttuğunu (gördüm. Daha sonra bir muallimle bir ingilizle daha bilmem kimlerle beni alda” tıyordu.. Bir saniye sustu. Müzlim dü- * şüncelein zihnini sardığı görülü * yordu. Nihayet başını sallıyarak devam etti: — Baktım olmıyacak, bir avu kat buldum. Karımın yazdığı ve ona yazılan bazı mektuplar elde etmiştim. Mücrim olduğunu is - pat edecek delilleri yakalamış * tım! İşi mahkemeye sevkettir dim. On beş güne kadar talâkı- mız kararı tebliğ olunacak. Ben o gün yeni tuttuğum eve kolum- da yeni zevcem olduğu halde gir mek istiyorum. Karı o vakit be- rim nasıl bir adam olduğumu an- ıyacak. Komşular da şaşıp kala” caklar... Görüyorsunuz ya evlen mekten maksadım bu.. Şimdiden intikamın zevkini tadıyordu. Son ra birdenbire sordu: — İnşallah sizinle (o başıma böyle bir şey gelmez değil mi? l Diye sordu. İlk defa olarak yüzüme dikkatlice baktı vede* vam etti: 1 — Benimle betbaht olmazsı nız. Sizi her hafta sinemaya g türürüm. Ben gaz kumpanyasın da ayda bin beş yüz frank k nıyorum. Şimdiye kadar vekil * dim. Gelecek hafta asaletle ts". yin edileceğim. O vakit mavi el bise ve beyaz şeritli kasket giy€“ bileceğim. Nasıl hoşunuza gidi “ yor muyum? 1 Adamcağız bu sözü söylerke” eski çektiklerini unutmuştu. He” adamın kalbinde bir aslan yats" derler. Bunun gönlündeki asla9 uyanmış, kendini beğendirmek istiyordu. Ben onun bu a ne fazla ehemmiyet vermiyormüf gibi davranarak mahçup ve 69” kingen bir sesle sordum: (Devamı A e mam LEME PA MEYE 2 var)”

Bu sayıdan diğer sayfalar: