İ a ea m a nr 20 Kününuevvel 1932 leket Haberleri vaar enset var ves arasan Mem Demircide heyecan Yerli malına karşı gösterilen alâka, tezahürat, sergi ve müsamere Demircideki tezahürattan bir intiba ii üsusi muhabirimizden ; Tasarruf haftasını tekmil De - Bici halkı her zamandan başka ; ir heyocan içinde yaşadı. İktısa - N “iyatımızın inkişafı için atılan :k adımların Açılan yerli mallar sergisinde Memleket muhitinde yetişen mah- Sulât, mensucat ve masnuat her- Kesin takdir, hayret ve gurur his- İerile karşılandı. Yakı bir za - refaha ermenin en büyük mdan olan yerli mallar se- a ehemmiyetini anlamakta Ves en Demircililer kötleler K sergi mahallini dolaşıyor- dear Emircimizin küçük çarşısı â- diy bir bayram manzarası arz€- ». 9 bügüne mahsus olmak üze- * Yerli mallarımızın © teşhirine is edilen büyük zahire loncası bir şark pazarı, muntazam | bir bedestan halini almıştı. Bir İ gün evvel heyeti tertibiyece tevzi edilen yerler halıcı, dokumacı, ta- bak, mutaf ve ticaretini tamamen yerli mallarma hasretmiş olan di- ğer tacir ve san'atkârlarımız ta- rafından işgal edilmiş, bugün için fiatlarda fevkalâde tenzilât ta ya pılmış olduğundan köylü, kasa - balı büyük bir kalabalık bu saha- da dolup boşalıyor. Alış veriş olü- yordu. Bu fevkalâde günün fev - kalâde pazarında en çok göze çarpan ve en çok çeşitlerile en iyi alış vetiş yapan Müftü zade Na - ci Bey ile koca Halil zade Hasan Efendi idi. İlkmektep binasında talebe ta- rafından bir müsamere verildi. | Baştan başa yerli mallar methiye- | si olan bu müsamerede küçük mektep çocuklarımızın koca sa - lonu dolduran halka © verdikleri vecize öğütler azmin ve sebatın vereceği nimetleri ne kadar gü - zel anlatıyordu. Serit Edremitte zeytin mahsulümüz Kdremit hissi mihahirimizden: pi gündeberi Edremitte ezan- k Türkçe okunmağa başlamıştır. a dilinde okunan ezanlar ç ka çok alâkadar etmektedir. Mi re simdiye kadar an - zın dinlenilen, binlerce Mnedenberi yabancı bir dille ar- İçin okuyanın sesi veya makamı May verilen ezan artık i malımız olmuş demektir. # La # Ma“ senesinin ilk günü tatbik Nİ line girecek olan yeni ölçü - kahunu için belediye tedbirler aktadır. Daha Teşrinisani ba- e Kadıköylülerin şikâyeti ylüler o kaymakamları ile belediyeye müracaat & isefainin geceleri yan- Balay, çürük ve yürümez va- bap, > işlettiğinden şikâyette a Miköylüler köprüden her “iy, Kadıköyüne vapur işletilme- Kalk, eri Kadıköyünden 11 de Nr pa 12 de hareket şında zeytin sıkan fabrikalar işe başlarken aşari sistem ölcüye baş- lamışlardır. Eskiden kullanılan ! 9 okka 100 dirhem olan bir desti İ 10 litre esasile kabul edilmiştir, böylece tatbik edilmekte bulun - muştur, *# » : Havalar zeytin mahsulünün toplanmasına müsait gitmekte - dir. Edremit halkının fazlası dışarıda zeytinliklerde bu- lunduğundan gündüz kasaba ten- hadır. Hariçten bir kaç bin amele gelmiştir. Amele toplayıcı yevmi- yesi 25 kuruştur. Osman Büyükderede bir kayık battı Şileli Dursun kaptanm 100 ton- luk kömür kayığma dün Büyük- dere önünde Samsun vapuru çarp mış, kayık batmıştır. o Tayfaları kurtarılmıştır. link Rakı âleminin sonu Kumkapıda Samsun sokağın - da oturan Terzi Vangel ile Kul- luk sokağında oturan İstavri bir rakı âleminde kavga etmişler, İs- tavri biçakla Vangeli sol böğrün- yarıdan | VAKTT Erzurum'a Selâm | Masamın üstündeki demir kâ- | ğıt baskısı üzerinde şunları oku- yorum: “Türk emeği ve Türk bil- gisi ile başarılan Ankara - Kayse- ri demiryolunun işletmiye açılma hatırası - 29 mayıs 1927... İnsanm şöyle diyeceği geli - yor: — Bu kadar eski bhatıranm masamın üstünde ne işi var? De- mek Türk milletinin Kayseriye bile trenle gidemediği günler var mış! Osmanlı imparatorluğu batma mak yollarını aramış olsaydı, ilk raylar Anadolu toprakları üstüne daha 1827 de döşenmiye başlan- mış olacaktı, 1927 de Kayseri de- miryolunun açılma şenliğini yap- mak değil, Sarayburnu - Haydar- paşa asma köprüsü üstünden Tu- na - Basra, Tuna - Süveyş eks | preslerinin nasıl geçmekte oldu- ğunu görmek için başımızı bile kaldırmıya lüzum görmiyecektik. 1927 geçeli beş sene olmuştur. Tarih eski değildir; onu biz es- kittik: Çünkü 1932 kânununun 1S inci günü Ankaradan Samsu- na ilk treni yolladığımız gibi, 16 ımcı cuma akşamı Ankara istasyo- nunda Samsundan, Sıvasa uğrı - yarak, gelen göğsü taflan kaplı Türk lokomotifini karşıladık. Bir kaç ay içinde Samsundan Mersi- ne gittiğimiz zaman, bu tarih de eskiyecektir. Vaktimiz dardır: Türk raylarının Kayseri demirin- den döküldüğünü de gene biz gö- receğiz. Osmanlı imparatorluğu Orta ve İç Anadoluya dört tahta te- kerleği bile sokmaksızın ölüp git- ti. Anadolu, ki bütün imparator- luğun başlıca insan kuvveti kay- nağı idi, birçok yerleri buhar de: | gil, hamut bile görmemiştir. De- miryollarının para ve iş yükü, bir tek neslin, on sene tüfek taşımış yorgun omuzların üstünde şüphe- siz ağırdır. Fakat yıkılıp giden bir vatanın enkaz yükünden da- ha ağır değildir: Kökü Anadolu- da olan Türk yurdunun kurtuluş işlerinin hepsini insan gücünün en son haddini kullanarak, en kı- sa zamanda tamamlamak ve ba- şarmak mecbuüriyetindeyiz. Biz bu toprağı çocuklarımıza, baba - larımızm bize bıraktığı gibi ter- kedemeyiz: Çünkü bu vatanın kurtarıcılık denen enulu şere- fini biz benimsiyoruz. Böyle şe- reflerin vazife ve mes'uliyetleri, kazanılması kadar pahalıdır. Onun için Millet Meclisi ikide bir hükümetten soruyor: “Sıvas istasyonunda daha kaç ay dura - cağız?,, Erzurum, göğsü taflan ! kaplı Türk lokomotifini daha ne kadar bekliyecek?.. Anadolu şehir ve kasabaları, ray ve kanat rüyası görmektedir. Anadolu şehir ve kasabaları için Osmanlı imparatorluğu zamanm- da uzaklık, henüz bir mefhum bi le değildi; şimdi bir gündelik 1s- tıraptır. Bir memlekete her hangi bir idealin rüyasını vermek kolay dır, Fakat onun hemen arkasın | dan bu rüyayı hakikatleştirmek | ihtirası, kalpleri (o zorlamıya baş- | lar. İdeallerin bu ihtiraslanma dev | rinde ne yapılsa az gelir; yapılan hemen tarih olur. 1927 ye başını çevirip bakmak kimsenin hatırın- den yaralamıştır. Yaralı Cerrah - | dan geçmez: Gözler 1932 den ö- paşa hastanesindedir. İstavri ya - | teye dikilmiştir. Memur son is- kalanmıştır. İ tasyon haberini verdiği zaman, | bizi asrımıza i > yı Avrupadan Amerikaya hava yolu artık basitleşti İlkbaharda Bahrimuhiti 20 İtal- yan tayyaresinin birden geçmesi ve amerikaya gidip gelmesi ka - rarlaşmış. Bu suretle artık hava yolile Avrüapadan Amerikaya se- yahat gayet kolay ve basit bir iş haline giriyor, demektir. Bir zamanlar pek büyük bir iş addedilen bu sefer ilk defa iki A- vusturalyalı zabit tarafından ya - pılmıştı. Üç ay evvel, bir yere inil- meden İngiliz yapısı bir tayyare ve motörle ilk defa geçilişinin on üçüncü yıldönümüne tesadüf edi- yordu. Alkok ve Brawn 1919 se- nesi 14 haziran günü New Found- land'dan hareket ederek ertesi gü- nü 15 saat 57 dakikalık bir uçuş- tan sonra İrlandada Clifden isim- VW bir kasabada yere inmişlerdi. Atlas denizini ilk defa aşan tayyare Vickers Vimy sisteminde bir bombardman tayyaresiidi. İn- gilizler bu tayyareyi daha ziyade uzak mahallere akın yapmak için inşa ettikleri sırada mütareke de imzalanmış bulunuyordu. İngiltere hava nezareti, bundan tam on üç sene evvel Atlas deni - zinin tayyare ile ve iki İngiliz tay- yarecisi tarafmdan geçilişinden şu kısa telgraf ile haberdar olmuş” tu: “Haziranm 14 üncü günü saat 1828 de New Foundland'dan hareket ederek, 15 ba- ziran saat 8,40 da İrlandada Ciirdende yere indik. Seyahatimiz 18 sant, 12 dk'ka devam etmistir... Aleock Brown Bu tayyarecilerden Alcock, za- ferinden bir sene sonra Fransada sisli bir havada uçarken Rouende bir ağaca çarparak sukut etmiş ve akabinde ölmüştür. Alcock şeci bir asker, iyi bir muharipti. Ça - nakkalede bize karşı harbederken esir düşmüş ve mütarekeyi müte- akip arkadaşı (o Avusturalyalı Brown ile birlikte bu emsalsiz u- çuşu yapmıştı. Browna gelince: Bu zat el'an sağdır. Geçenlerde Romada top - lanan Atlantik kongresinde mem- leketini temsil etmiş ve iki sene evvel Daily Mail gazetesi tarafın- dan senelerce evvel başarılan bu uçuş için kandisine 10,000 İngiliz lirası mükâfat verilmiştir. Bir şehrin bombar- dıman edilişi | Bir tayyare 28 bin kişinin sinirlerini mahvediyor Buna dair bir Amerikalı mü - hendisin 1918 senesinde yani bü- yük harbin son günlerinde vermiş olduğu rapordan bir kaç satır alı yoruz: “Eyiği hücumları mütevaliyen yapılmış olduklarından ber tabaka halk üzerinde he- yöcunlur tevlit eden tesirler yapmış ve hepei- ni de bir çok mahaş haller karşızmda bı - rakımışlır. Hizmetçiler, efendi ve hanımlar rını terketmişler, tramvay ve omnibüz müs tahdemiri vazifelerini görmek husunda ta- aliül göstererek gece servislerini kabulden imtina etmişler ve tehlike Işareti verilir vo rilmez arabaları terkederek savuşmuşlardır. Çalışan sıf geceleri mütemadiyen rahat - #tx olduklarından artık işlerine gelemez el- muşlardı, Böyle anlarda yeraltı tramvayla"» rmdan istifade tse mümkünsüz bir gey ol » muştu. Kesif bir insan kalabalığı methalle- ti ve peronları işçal ödiyor ve alelekser po- lis tarafından buralardan cebren sürülün - Giye kadar bütün gece oldukları yerde ka» Hyorlar, bazı shvalde çok büyük tehilkele- re sebep olan iacizkür yaziyatler basi) ölu- yordu. Halk böyle tophe bulunduğu arada bücum vaki olunca bu hücumun © tesirile meydans gelen sahne gayri kabili izah ve tasvir bir şekil alıyor, meselâ farla asabi ve sinirli olan kadılar sade bir feryatls yere yuvarlanıyorlurd. Hele bu hücumler şiddeğ- U bir surette vuku bulunca ortalığın kes » tetiği manzara bütin Londranın çıldırmış olduğu hlasiri veriyordu. Resmi dökterlarm tesbit etmiş olduklarına göre yalm bir-tek tayayre hücumundan 28.000 Kişinin sinirleri boşanmış ve ba halin tedavisi bazdlarmda Uç ay, bazılarında da on ay devem etmiş - tir. : Bütün bu hadisat 1918 senesi - ne aittir. Halbuki bugünkü tay - yarelerin kabiliyetinin birkaç mis- li artmış olduğunu, böyle hücum- larda kullanılan bombaların da ! daha başka ve daha müessir ev » safta bulunduğunu düşünerek bu tayyare ve bombalarla yapılacak bir hava hücumunun tesirinin ae kadar muhrip olacağını göz önü“ ne getirmek, kuvvei hayaliyesi sn geniş ve kuvvetli olan kimselerce bile her halde pek müşkül olan bir keyfiyettir. amaaa kt ih | ım, yolcular sormak isterler: “Peki, bundan sonra başka bir memle- İ ketin toprakları mı başlıyor?,, Türk postalarımı ve yolcuları- nı rayın bıraktığı alarak, Anadolu, her adımda za man ve mesafeyi yene yene ileri koşan bu asrın memleketi olmak bahtiyarlığını tez ozamanda tat- malıdır. Dört ayak ve iki teker, yetiştirmek değil, bize asrımızın adetasma bile a- yak uydurmak imkânını veremez. Bu sırada yola çıkan için, akşam, ya bir ülke ötede, ya bir iklim ö- tede olur: Bir kasaba ötesi diye ilerleyiş ölçüsü kalmamıştır. Samsun » Ankara trenini se- lâmlarız. Bu bizim için bir bay- ram olmaktan fazla; vazifer zi nasıl ve ne hızla yapmakta oldu- İ ğumuzu gösteren bir kontrol ha- disesidir. Türkiyeyi baştan başa yeniden yapmak ve kurmak ve bağlamak gibi kolay doyurulmaz bir ihtiras ile her gün daha fazla yanan idealimizin açık gözü, şim- di, Erzincana, Erzuruma, Vana bakıyor. En son iç şehre ray, on yerden kanat | İ son kıyı şehre liman, en son kö- ye yol, Türkiyenin bütün havası- na kanat verinciye kadar bu göz, kırpılmaksızın, açık bakacaktır. Akdenize selâm! O, simdiden verilmiş gibi bir şey.. Türkiyenin bütün şapka ve kasketlerinin: Sesi ile, havalanacağı günü bekliyoruz. — Erzuruma selâm! Falih Rıfkı Meccanen muayene İstanbul Halkevi reisiliğinden: Birinci sınıf vilâdi ve nisai cer- rahi mütehassısı Doktor Nadire Hanrm Halkevinin vesikası ile müracaatta bulunacak hastaların Nuruosmaniye caddesinde 34 nu * maralı muavenehanesinde mec « canen muayene ve tedavisini ka « bul etmişlerdir. Arzu edenlerin Halkevi idare memurluğuna müs racaatla vesika almaları ilân ç a ei X .