Bugünkü Sayımızda © Eğlenceli yazılar Sinema sayıfaları aş yam rg mar Tg ıncı Yıl » Sayı : 5369 ve “>-VAKI Tahrir Telefonu: 24379 Pazartesi, 19 - Kânunuevvel G2 inci ay) - 1932 e ya Haftası münase- betile Milli Müdafaa Vekilimizin nutku - 9Suncu sayıfamızdas İdare Telefonu: 24370 Sayısı 5 Kuruş İerkosa kasedi İntibah Mili iktisat ve tasaruf cemiye- nün erek işareti ile açtığı ta Sarruf haftası bitiyor. o Tasarruf a bütün Türkler için milli e bayramdır. Fakat bu bayram Zevk e eğlence bayramı değil, Meraleketin iktisâdi yükselişinde e vatandaşları seferber yapan tesanüt bayramıdır. Bu iti- la tasarruf haftasında iktisadi TE İtilâfın Muhittin Bey ANKARA, 18 o (VAKIT) — üzerinden dün ile bugün | Terkosun hükümetçe satım alın - Afasmda bir mukayese yapabili- Yoruz, Evvelce tasarufun (memleketi. | Bu! € bir tek mânası vardı. ertlerin malca, paraca tutum- “lması demekti. (Her gün ka- ndan bir miktarını ayırarak Yarın muhtemel ihtiyaçları için i bir yere koyan kimseye muktesit, N lu insan denilirdi. Buna mu- il üzumsuz yere para sarfeden ünkü kazancını şuraya bura- Ya veren kimseler de müsrif te- İklki edilirdi. Simdi son senelerin uyandırdığı intibah sayesinde tasarruf inin daha mühim bir mâ- “gi sam anlaşıldı. Tasarru- fun bu ikinci mânası ise vatandaş- inn Para sarfederken ecnebi ma- e yerli mahı almalarıdır. iti NR yer yerli malı almak fert barika... patânın (o sarfedilmesi, zahmetle ele geçirilen bir kazan- Sın elden çıkması demektir. Fakat Milli iktsadiyat noktasından bu Nevi sarf hakiki mânasile sarf değildir . Belki bir Paranın vatandaşlar arasında el den ele geçmesidir. Buna mukabil Wwelce israfın mânası sadece çok ye para sarfetmekten i- idi | Şimdi ihtiyaçtan fazla para Mirfetmek, nasıl israf demek ise iyaç dahilinde olsa bile sarfi- yerli malı kullanmıyarak bi malına para vermek de öy- ke, israf sayılır. Fazla olarak şuna da dikkat et- ye ki her hangi bir kim- Snin kazancından fazla para sar- m şeklindeki ferdi israf ile nelerin kazancından fazla Ni mal alması © suretindeki Mehmet Asını (Att tarafı 2 nci sayıfada) h Evlenmek istiyen i kadınlar : e günlerde meşhur bir Fran- Nm kendisine evlenecek Adam süsü vererek gazetele- vermiş ve evlenmek isti - a kadınlarla temas ve münüse- k ağar Muhtelif tipte Büy, larla görüşmüştür. . Sonra Ral bi, bu münasebetleri çok g üslüp ile tasvir etmistir. İya kay azılar hemen her memlekette içtimai dertlerini az Ke) ile gösterecek mahiyette- Mn bir zevk ve alâka ile k olan bu yazılar bir kaç onem (VAKIT) sütunlarında Yağa başlıyacaktır. ması meselesi hakkında izahat vermek üzere buraya gelmiş olan İstanbul vali ve Belediye reisi Muhiddin Bey Nafia ve Dahiliye vekâletlerile temasma devam et - mektedir. Aldığım malümata göre terkos pek müsait şartlarla satın alm maktadır. Bu bususta Nafia Ve kâleti namma İstanbul valisi ve şirket namma da terkos müdürü M. Kastelno müzakerede bulun - muşlar, terkos şirketinin Fransa - daki sermayedarları namma Pa - ris avukatlarından Metr Salem de zaman zaman İstanbula gelerek müzakereye iştirak etmiştir. Bu | müzakerelerde İstanbul belediye» si fen işleri müdürü Ziya Bey de bulunmuştur. o Müzakerat hayli Avni Bey RKOS Nasıl alınıyor ? | esasları nelerdir, şirket kaç para alacak? M. Kastelno Ziya Bey çetin safhalar geçirdikten sonra itilâfla neticelenmiştir. Kararlaş - tırılan ilk esaslar şunlardır: Terkos şirketi bugünkü tesisa - tmı kâmilen hükümete devrede - cektir. Tesisat arasında terkos gölündeki makineler, gerek suyu şehre getiren, gerekse şehir dahi - linde tevzi eden borular, terkos (Alt tarafı ? nci sayıfada) SÜT İŞİ Belediye Kamçısile DÜZELTİLEMEZ Bu meseleyi ilmen deruhte etmek lâzımdır Şehir meclisi âzasından Galip Bahtiyar Beyle bazı arkadaşları - nin meclisin Şubat içtimaıda gö- rüşülmek üzere süt meselesi etra- fında bir takrir hazırlamakta ol- dukları haber verilmektedir. Ga- lip (Bahtiyar (oOBey . takrir vereceği haberini dün teyit etmiş ve demiştir ki: “. İstanbulun yevmiye süt sarfiyatı 60 bin kilo olduğu halde istihsal edilen sütün miktarı 32 bin kilodur.. Geriye kalan miktar tamamen sudur. Süte su karıştı” rılmasının önüne geçmek için ted- bir alınması hakında bir takrir hazırlıyorum. Diğer taraftan al- dığımız malümata göre vali ve belediye reisi Muhiddin Bey İs- tanbulun süt meselesini esaslı bir surette halletmek için tetkikala başlamıştır. Bu tetkikat neticesi (Alt tarafı 2 nci sayıfada) | - Seni bir daha karşımda görmiyeceğim ! Acaba komiser Beyi ediyorlar ? başka mahalleyemi tayin Notamız Mısır hükümeti Cevabımızı aldı Mısır hükümetinin gönderdiği notaya hükümetimizin verdiği ce- vabi notanın bulunduğu postayı götüren Seyrisefain vapuru dün | İskenderiyeye varmıştır. Notamız dün İskenderiyeden -Kahireye gönderilmiştir. Nihayet oObugün Mısır Hariciye vezirliğinin eline geçmiş bulunacaktır. İki memleketin arasını açmak- ta menfaat görenlerin çıkar- dıkları şayiaya kapılan Mısır hü- kümetinin cevabı notamız muhte- viyatına muttali olduktan sonra işin hakikatini anlıyacağı ümit o- İunur. Meyva ve sebze ibracatı İzmir, 18 (Hususi) — Yabancı memleketlere ihraç edilen mey- va ve sebzelerin hususi sandık- larda sevkini iktisat vekâleti ti- caret müdürlüğüne gönderdiği bir tamimle bildirdi. yalnız 500,000 lira verilecek Pol Bonkur Fransız kabinesini teşkil ediyor PARİS, 18 (A.A.) — M. Pol Bonkur, yeni kabineyi teşkil vazi- fesini kabul et- miştir. Müstafi har- biye nazırı, dün öğleden sonra uzun müddet reisi - cümhur ile gö- rüşmüştür üştü . Saat 17 ye doğru Elize sa- rayından mü » fârakat eder - ken M. Bonkur yalnız reisi » cümhuru teşeb- büslerinden ha- Yeni Fransız başvekili lemiştir. Muma- ileyb, temas ve iskandilerine de « vam edeceğini ilâve eylemiştir. Bilâhare vaki beyanatında M. Bonkur, şöyle demiştir: Sosyalistlere halisane ve sami» (Alt tarafı 2 net sayfada) Kimlerdir, Ne Kazanıyorlar? Dededen kalma müzisiyeniz biz ! Kemancı Aleko Efendinin kardeşi Udi Yorgi Yorgi EK. Aleko Efendinin kardaşi udi ve İ piyanist Yorgi OEfendide şöyle anlatıyor: “— Eefendim kardeşimin dedi- ği gibi biz dedemizden kalma mü- zisiyeniz!. (Bizim peder, Allah rahmet eylesin, bizi doktorluk gi- bi, bankacılık gibi başka meslek- lerde yetiştirmek, o musiki ile de ancak zevk için meşgul etmek isti- yordu. Lâkin ne mümkün... Biz bu- na bir türlü uyamadık.. İçimiz kaynıyordu.. Bir aralık, Fransız mektebine gidiyordum.. Mektep- lerin tatili başlamıştı. Babam beni elimden tutarak san'at öğreteyim diye bir makinecinin yanma koy- du. Artık benim için azaplı gün- ler başlamıştı.. o Bu san'ata karşı | bir türlü içim ısmmıyordu. İçim- den her dakika: — Siz ne yaparsanız yapmız, ben daima muzisiyen kalacağım, diyordum! Nihayet bir gün canıma tak des di, ellerim, yüzüm kapkara, üze“ rimde boyalı ve yağlı bir iş elbise- si oradan savuştum.. Eve gittim. Bizim peder biraz da titiz bir a- damdı.. Beni bu kılıkta görünce bağırıp çağırmağa başladı.. Fakat imdadıma annem yetişmişti. Beni böyle kapkara görünce o da daya- namamıştı: — Artık ben böyle iş istemem, oğlumu bir daha böyle yerlere göndermem. Diye söylenmiye baş- ladı.. Tabii ben de bir yandan işi alevleyordum. Nihayet arzuma ka vuştum. Bizim peder söz geçire- (Lütfen Sayfayı çeviriniz) Mpppislentler fethedilmiyor * çi , ye nazırı paşa ne yapsın ? - Yazan: Celâl Nuri Bugün dördüncü sayıfamızda