ee A ga Ag A MAM YMM EY Sayıfa 8 - VAKIT erener muna 100 ananana 100100444 504 00nAAUN1008 SANAN GANUNAMAZ iktisadi Haberler İ De al Beynelmile! ticaret 17 Kânunuevvel 1925 Aşk Arayan Adam | eereneane ve m mename ne m a 400 0 A 0 BAM AN Memleket Haberleri EE SA SA 0 O GA A 0 BR | vena saasamanasane Muharriri ; Pitigrilli Tercüme eden : fa, —17— Pol, Juttayr seyrediyordu: — Jutta, adalelerin ne güzel.. şey severim., Zekâ ve bedeni kuv- !£ vet, yani enerjinin yegâne iki for- mülü.. — Ben tesadüf ettiğin ilk zeki kadın değilim,. Jutta banyo salonuna girmiş, yıkanıyordu. Oradan seslendi: — Dünyanın en lüzumlu hay. vanı nedir biliyor musun?, — Heyır,, im ve altı hazırlanmıştı. Masa» nın üzerinde 28 kristal bardak duruyordu. Yedişer olmak üzere dört sıraya dizilmişlerdi. ve hep» e iinde meli miktarda su vardı. Jutta bunlara “ karlm Bİ dikkatle ba — Bilmem, dedi, izaha lüzum var mı? , > Çalabiliyor musunuz bari?., Pol parmaklarına madeni yük- | sükler takarak bardaklarla gayet | müşkül bir musiki parçası çalıra- ön başladı, Bitirince sordu: — Ne dersiniz?, Jutta ekmeğine yağ sürerken <evap verdi: — Gecede yüz elli frank kaza- nabilirsiniz.. ER ie) Üç ay sonra Parisin en meşhur | ressamları tarafından © yapılmış Yirmi bin duvar ilânı, kışlık cam- bazhanede o akşam palyaço Pol Pot'un oynamağa ( başlıyacağın: ilân ediyordu. Bütün yerler evvelden tutulmuş tu. Salonun yarısından fazlasında Parisli avukatlar vardı. Öteki ya- rısmı da en yüksek sınıfa Omen- | > kibar kimseler işgal ediyor- ! bu, , Locaların ikisini, o aralık Pa- | risten geçmekte olan iki kral iş- | gal ediyordu. Kadın avukatlar, i- | sinde bir hurma ağacı olan muaz- zam bir vazu alarak Pol Pot'a he- > Mile ol Pot sahneye çıkar çıkmaz, kadın avukatlar ayağa kalktılar” Bütün seyirciler o iğ Pol, biraz K ” di, Gümüş veli eş ala talon giymiş, sarı askılar il tı. Gömleğinin kolları yoktu öm şıplak kolların ucunda iki Di ve muazzam eldiven taşıyordu. Alkışlar azaldıkça, meharetle ;. german | Kuvvetli ve zekişin. Dünyada iki |3 İ vap verid: i yon Talma'yı, krallar huzurunda 'dare edilen projektörler de yavaş yavaş sönüyor, musiki de ezalı- yordu, Nihayet ses, alkış ve ziya bitti. Önce bir alaca karanlık, sonra tam bir karanlık oldu. Palyaço Pol Pot'un beyaz pantalonu, gü- müş paftaları kayboldu. o Yalnız fosforlu iki arkı ile iki muazzam eldiven parlı7c:du. Eldivenlerden biri, askılardan sol tarafta, kelp tarafında olanın üzerine kondu , öteki bütün cambazhaneyi devre- der gibi bir işaret yaptı, Hal lisa- | nile: — Hepinize teşekkür ederim !, Demek istiyordu.. > Aydınlık olunca, seyirciler, pal yaço Pol Potu sapsarı gördüler ... Pol da şimdi onları görüyordu ... Aralarında meşhur avukatlardan Torres, Moro » Giafferi, Campin- ehi'yi mizah muharriri Çami'yi, muharrilerden Colette ve kontes da Nosilles'i tanıyordu. İki kral Pol'a tebessüm ettiler. Kadınlar çiçekler attılar.Cambaz- iBu Hâkim Deli mi, Akıllı mı? * uğunuz ie”, i| i hâkimin ne serip ir mali 1 ; Olduğunu anlıyorsunuz.Bize Sr ayi aç Ay Ag gt gelen cevaplar içinde uyu bilenle, bey rene ve bu hane, sanki bir oyun yeri (deği bir salondu. Avukat Moro - Giafferi, palya- çoyu selâmladı. Bu aralık genç bir avukat seslendi: — Üstat, söz sizin! Etraftan bir alkıştır koptu. Moro - Giafferi kalktı, eğildi, se- lâmlad:. Sonra 8öze başladı: — Mösyö Pol Pet, sizi ilk defa olarak, şimdi bulunduğunuz sah: neden başka bir yerde gördüğüm vakit, solgun yüzünüz bana, Na- polyonun arkadaşı, büyük facia üstadı Talma'yı hatırlattı . O gün. kü hislerim bende unutulmaz in- tibalar bırakmıştı. Bugün de, bu camhazhanede krallardan mürek- kep bir seyirci heyete nail olmak şerefini kazanıyorsunuz. Halk, Belçika ve Romanya krallanırı alkışladı. Pol Pot, ce- — Üstat! Teşekkür ederim. , . Çok güzel söylediniz. Yalnızikün| çük bir yanlışlığınız var. Napols' oynatmıştı. Fakat ben ondan da- ha taliliyim, Çünkü, ilk oyunumu sade krallar huzurunda değil, ay» ni zamanda prensler huzurunda oynuyorum... Ve Pol Pet eli ile avukatların grupunu İşaret ederek sözünü ta- mamladı: — Paris barosunun prensleri huzurunda! Orkestra başlamıştı Pol Pot ilk oyununu verdi. e Şimdi artık palyaço Pol Pot, hâkim Pol Pot kadar meşhur ol- muştu. Şimdi gazeteler, onun hö- kim ve palyaço kıyafetinde resim- lerini yan yana neşrediyorlardı. Pol Pot, peşinde bir sürü gaze- tezi olduğu halde dolaşıyor, ara sira onlara beyanal veriyordu. Bir gün demişti ki; ö rem smâli erbaadır. Mi- e İstihza ise müselle- Bir e sün de: — Bügün isind meslek, evvelki e ğimin aski” birdeysmı N gayri kabili icilrup bip neticesin. den başka bir sey değildir. evvelâ hâkmlik ya, eg da kızarmadan üfürükç tizmecilik yapabilir. Demişti, Bir başka sefer de, kendisine bizzat Legion d'honcur nişanın veren çümbur reisine; (Devamı var) » Her gin ye bir avaç Üzüm, zme beni üzüm üzüm! Bu üzümler hep sörülsün! Bağcıların yüzü gülsün! MİN iktisat ve tasarruf cemiyeti odası içtimaı Ihracat Ofisine gelen malüma- ta göre, beynelmilel ticaret odası meclisi 30 T, sanide Pa- riste aktettiği son içtimamda mühim temennileri ihtiva eden çok şayanı dikkat bir beyanna- me İbzar ve neşretmiştir. Mec- Ks istibsal fazlalığı ve fiat düş- künlüğü neticesi olarak ziraat ve sanayide husule gelen vazi- yete işaret ettikten sonra dev- letlerin iktisadi ve ticari hayatla müdahale etmelerine şiddetle muarız bulunmakta ve serbest mübadeleye mümkün olduğu kadar çabuk avdet edilmesini temenni etmekledir. Kontenjan siyasetinin ve güm- rüğ tedbirlerinin bir an evvel ve bi'âkaydu şart terk edilmesini aynca talep eimektedir. Meclis klering esası dahilinde yapılan mukavelelerin de ticari hayatta müşkülât ihdas ettiğini söylemek- tedir; Fiat seviyesine gelince, Meclis istihsal ve tevzi masraf- larının azalması suretile eşya pe- rakende fiatlarının o indirilmesi lâzım geldiği kanaatini izhar et- mektedir. Para meselesi hakkın- da da meclis beynelmilel sabit bir para mikyasının tesbitini ik- tısadi müvazene ve beynelmilel ; deallerine doğru yürüyenleri ta- ticaretin inkişafı için zaruri gör. | mektedir. ispanya ile ticari münasebetimiz ihracat Ofisinin memleketi- mizle İspanya arasındaki ticari "münasebetlere dair 'hazırladığı islatistiği de bugün meşrediyo- ruz. Pu istatistiğe nazaran İs: panya 1932 seresi ilk 9 ayı zarfında 3,253,480 liralık muh- telif eşya ihraç edilmiştir. Geçen sene aynı müddet zarfında ya- pılan “ihracatımızın kıymeti 1 milyon 666,683 lirdır. Bu vazi. yete nazaran bu seneki ihraca- tumız geçen seneye nisbetle 1,586,/97 lira fazladır. 1932 senesi ilk 9 ayı zarfında memleketimizden İspanyaya in raç edilen baş'ıca maddelerin mıktar ve kiymetleri aşağıda göslerilmiştir : Madde Kıymeti lira Tiftik 71,944 Pamuk 3,627 Fındık 2,000 Yumurta 2,963 988 Afyon 196 Yün 590 Arpa 359 Eu istalistikten anlaşıldığı veç- | ihteç ettiğimiz | hile İspanyaya maddelerimizin başında yururta ) çe'mebtedir. Bilhassa İki sen&- denberi İspanya yumurtalarımız İ müteakip muvakkat bir zaman i için çek iyi bir müşteri haline | gelmiştir. Son aylarda ispanya hükümetinin Türk mallarına kar- Şı döviz vermemesi yumurin ib- tacalımıza tesir edecek mahiyet- teydi. Fakat iki memleket ara- sında yapılan ve tatbikine baş lanılan İtilâf ispanya pazarını yumurtalarımıza yeniden açmış» tır. Bu memlekete olan yumurta i ihracatımızın daha fazla artma | sına İntizar olunabilir. 1932 Senesi ilk 9 ayı zarfında memleketimizin vmumi ihracatı 63,590,82B lira olduğuna göre lâpaoya vrrumi ihracat vaz yeti- mizde Tinci mevkii tutmaktadır. . Adarada bir ihtifal| Muallim mektebinde Samih Rifat ve Aptulinh Cevdet | Adana hususi muhabirimizden: Türk mefküresinin tahakku- kuna çalışanları ve bu uğurda | mahrumiyetlere, ıstıraplara ve fe- | lâketlere katlananları, yüksek i - | nıtmak mürebbilerin vazifelerin - dendir, Son günlerde Ahmet Rasimin arkasından Aptullah o Cevdetin, Samih Rifatm, Musa Süreyyanın ebedi metfenlerine o gömülmesi memleketin her köşesinde teessür ler yarattı, Bu aziz ölülerin yüksek hatı- ralarını taziz ve takdis eylemek maksadile (şehrimiz (Omuallim mektebi bir toplantı yaptı. Çok yerinde olan bu hareketin diğer irfan müesseselerinde de yapıl- masını arzu etmemek mümkün olmuyor. Mektebin tarih muallimi Ömer Kemal Bey, merhum üstat Samih Rifat hakkında bir müsahabe yaptı. Onu gazetelerde ve mec- mualarda imzasile gıyaben tanı - dığını, harbi umumide Rıza Tev- fiğe karşı açlığı ilim mücahede- sinde gösterdiği vukufa hayran kaldığını, milli Türk ibtilâlinin başındanberi hayatını Büyük Ga- zinin hamlesine vakfettiği ateş cephesinde (edindiği intibaları “Hakimiyeti Milliye,, gazetesin - de “İnönlerinde, O serlevhasile neşreylediğini söyledi ve o Güzel İzmir için yazdığı şiirim milli vu- hu en kuvvetli surette ifa etti- ğini izah ederek okudu. Ondaki iman kuvvetinin, ileriyi görüş ka- biliyetinin inkişafına bunun gü - zel bir delil olduğunu anlattı ve düşmanın Akdenize dökülmesini işin ıstıraplarının, heyecanlarının en son haddine ulaşan şarkı Trak ya hakkında yazılan “Akdeniz kıyılarında,, başlıklı şiirini oku - du. Ömer Kemal bey, Samih Rifat | yapılan toplantı i merhumla Ankarada oto Tarih Kurultayında nasıl ğını, darülfünun müde: i karşı yüksek inanışının vi vukufla, enerji ile tezlerini # | müdafaa ettiğini ve Türk * kurultayında hasta sedye ile getirilerek kü: sübadelmevte mazhar olduğ” coşkun ve engin ruhunun. köşesinden taşan bir imanla li davayı kudretle, ve büyü isabetle izah ettiğini nefesinde bile milli tarih ile meşgul olduğunu söy! mezarı başında maarif doktor Reşit Galip beyef irat eylediği hitabeyi okuyf müsahabesine alkışlar ari nihayet verdi. Çok istifadeli ve ayni 22 da içli bir ifade ile yapılan | müsahabeyi edebiyat (mu Arif Nihat beyin Aptullah © det hakkındaki hasbıhali etti. Nihat Bey, üstat i Cevdetin hayatından, rinden, Abdülhamide karşı cidalden, menfalarda vatan çalıştığından, ihtilâl şiirleri dığından, İçtihadı tesis eyli en ön fikirleri müdafaa eyl ğinden bahseyledi ve mefkür! nin tahakkukunu gören bahtif! ölülerden olduğunu söyledi ve”) kışlandı. " Haber aldığımıza göre n lim mektebi, başka bir üstat Ahmet Rasim, Musa Sü ya hakkında bir toplantı caktır. Türk büyükleri yarını tirmek vazifesini üzerine a olanlara tanıttırılacaktır. Adanalılar içinde büyük sür yaratan aziz ölülerin tazif, takdisine muallim mektebi ayak olması takdire şayandır. di Bir kömür ocağında üç amele ile bir mühendis karbof gazile zehirlendi Zonguldak — Bir iki gün evvel! Kilimlide Mülâzimbey kö” mür ocağında İce! bir hadise ! olmuşlur. Bu ocakta çalışın ameleden Ahmet isminde bir'si, çalıştığı gü'erisin yanındaki bir galeriye, evvelce koyduğu direkleri almak için girmiş, fakat epey vakit geçtiği halde dörmemiştir. Fu gecikmeden şüphelenen Ahme- idin bir arkadaşı aym ga'eriye girmiş, fakat o da dönmemiştir. iki arkadaşının dönmediğini gö. | ren bir üçüncü ame'e de aynı yere girmiş, o da içeride kalmış: | tır. Üç ameleninde geri gelme- | yişi, O sirada ocakta kuunan mühend's Abmet Hamdi Beyin razarı dikkatini celbetmiş ve aynı galeriye girmiştir. Lâtin, vakit geçtiği halde mükenlis'n de avdet etmemesi ocakta umu: mi bir korku ve endişe uyandır- mış; derhal hadise haber verile” rek ihtiyatla kuyuya girilmiş ve üç amele ile mühendisin yattıkları görülmüştür. Çoktanberi terkedilmiş nan bu galeride birikm'ş ki gazından zehirlendikleri an! kazazede'er derhal çilem tedavi'erine beşlanmışlır. F maalesef ilk giren iki ame! öldüğü anlaşılmıştır. Müh diğer amele kurtarılmışlard Bir kocanın cinayeti Sıvasta geçen Cumartesi cesi tücesrdan Avunduk Hüseyin efendinin damadi ” serili Mehmedin zevcesi B€& Hanım birkaç yerinden © vurulmuş ve essedi evin de odun'ukta bulunan içersine saklanmışlır. Y tahkikat neticesinde zevdi met tarafından öldürüldüğü. laşılmış ve Mehmet Yi mışlır.