Ok1... Ob ara, beni bir düşünce aldı. Bu telgrafı öynen İstanbula vervyimi il, vermeyim mi? Tereddüt ediyordum; zira harbin en mühim bedisesinden biri, hatta Parisin sukütundan da mühler, Abdurrahim Beye sordum: — Tesnni etseniz... münasip olur, dedi Fakat böyle bir baber çtoenni) dinler mi? Bütün gece uyuyamadım. Zaten Mir görmek isterdim. Siz nasibe bakın, De Lara» fından girecekmişim; Öğle tntüne doğru idi. Bizi geld. Siz mutasarrıf istiyor, dedi, Gittim. Bir telgraf: Asker Süveyşi geçti, biz de geçmek üzere hareket cdiyoruz. Teşrifinize MUNLAZIMIZ. MA, aliyyalala. O telgramameyi alârm. Gene karargiha döndüm. Doğruca Abdurrahim Beyin yani na: — Manger, bük. — Çok iyi — Artık bunları İstanbula çekeyim, — Sen bilirsin, Aman Yarabbi bir törlü elim varmıyor. Halbuki gazetecilik böyle mi ya? Yüzde yüz | yalan olduğu bilinen bir haberi, mebui, çekmeli. değil mi? yüyuunm l Ne yapayım telgrafı vereyim mi vermiye- yim mi? Akşamın hayrından sabalın geri yektir derler; yarma kadar” bekliyeyim. Ertesi satah öğlene doğru idi. Bir alayı va- YA Küudümü dolaşıyordu. Önde mevki kuman- dan: Macit Paşa budalasını emirile bir ban- do müzika. Onun arkasında mektep çocukla” Tı, ortada Abdülâziz Elcav Süveyş İsmalliye cihetinden geçilmiş. Esir, top alın- mız, Musrda ihtilâl başlarım. Artık teermiye Mizum yok. Telgrafı çekmeliyim. Dalia ziya- 88 -beklenilmez. Soluğu telgraMmanede aldi gemi bugünkü gi hatırlıyorum Müdüre dedim ki; — Ne var, ne yok? — Halep tarikile bir çok tebrik telgrafna- meleri geçiyor, Sir İstanbula oçekmiyecek misiniz? — Ben de onun için geldim. İlk şifre belgratının eynile Silveyşten ge- len telgrafın ayni! verdim. Dedim ki fası- Jalı, #asdal çekin efendim. Pfenâim, artık müsterihtim. Ertesi günü gene öğle vakti idi, gene biri geldi. Seni mutasarrıf istiyor, dedi, Gittim. Girer girmez mutasarrıf büna dedi ki: — Talât Bey soruyor, Rasim Bey bu ha- beri nereden simış, diyor. — Siz de biliyorsunuz, ona göre cevap verin. Dedim ama, midem bulanmıştı, Gözümün önünde büyük bir (neaba!) diküdi, durdu. Çöl sükünu tabiinini almış, (izdün) © ha- | berin Çk) #mi bile yollamıyordu. Fakat biz yanl karargâh ertesi günü ales #abah göle mütiveccihen hareket etlik. Ote- ii de tahliye etmiştik. Gene öğle üzeri Ydi Xi (Halilülrahman) & vardık. Dimdin bopla- mak için orada kalacaktık. Bulduğumuz 0- tellere dağıldık. Henüz yataklarımız: tayin ettik, etmedik, biri geldi: — Döneceğiz! — Nereye? — Kudüs! Gillliştek — Şaka söylemiyorum. Nah! Paşadan g€- len telgra!. Evet, pağı gelmeyin ben geliyo- ram, diyor. Bütün vücudüm &karmeslandı. Öyle güzel tir Marıştan birdentire dönmek ne kadar zor. Çarnaçar, meyus ve (o pürfütur, döndük. Kapakçılar bizden evveli giderek oteli gene işgal ettiler. Otelden iki gün çıkamadım. » ss Gölde verilmiş bir karar üzerine karar. gih Cebeli Zeytindeki cesin miafirhameye çekildi. Şehirle münasebalımız heman mün. kati olsuştu. Akşamı da paşa evdet ett Beni görür görmez kaşlarını çattı. Baha; — Ben senin Talât Beyinden korkmam? Dedi, Bir şey anlamamıştım. Ben Talât Beyin nesiyim kı! Fena balde kızdım. Yemekte paşa ile karşı karşıya oturmuş- tuk, Gene bara dokundurarak Talât Beyden bahsetli. Anladım: Mahut telgrafnamelere kızmış! Fonayı tatmda dedim ki: — Paşa, artık Min verin, ban avdet edeyim; çünzü benim artik işim kalmamıştır... Ahmet Rasimin gazetecilik telâkkisi Ahmet Rasimde buna benzer pozlarla misal bulacaksınız. Bü- tün bunlar bize ispat eder ki, Ah- met Rasim gazeteye tarifine uy- gun olarak günün tarihi diyebil- mektedir. Bir yerde bir şayia do- laşıyor; aslının yalan olduğuna gazeteci kanidir. Fakat madam ki öyle bir yalan şayia çıkmış ve madam ki gazete günün tarihidir, böyle bir yalan şayia çıktığını bi- le kaydetmeyi, bunu bir vazife, bir iş olarak üzerine alan bir mü- essese mecburdur. Onu herkes duymalıdır; ve o muhakemesine, tedbirlerine esas yapmalıdır. Bunun için Ahmet Rasim Beyi lözumunda bu izahatı herkesten, hatta hükümetten ister görürüz: Balkan harbi sıraları... Nifak ve şikak rüyesinin nasıl düşman- ca işaeler yaptığını o söyledikten sonra der ki: “Bari hükümet ira- | dadımıza gelse! Maharim ve es- rar müstesna olmak üzere vukuatı yevmiyeyi daha açık, daha mufas- sal, daha mukni bir surette kaleme alıverip gazetelere dercet- tirse, ilâveler çıkarsa, belki dedi- kodular azalır, münafıkların ağzı kapanır.,, Gene bu sıralarda, yangın var nidasından sonraki görüşmelere dair bir fıkra yapa- rak: “Vallahi paşa dedi ama, Ka- sımpaşa mı, Hüsrev paşa mı, Da- vut paşa mı idi, bir türlü anlıya- madım. Cümlei hayretnümasına benziyen gazeteci mülâkatname- i leri meşrediliyor. Memleketin ken- di selâmet ve istikbalini aradığı demlerde hükümetten akıl mantıka ve usulü idareye muvafık bir tok sözlülük, bir doğru özlü- lük beklenir., diyende Ahmet Rasimdir. Milli müdafaa bahislerinde onu daima hassas: bulduğumuz gibi gazeteci olarak gittiği bir yerde gösterdiği ihtiyat ve basireti Oen son haddinde görür ve anlarız ki Ahmet Rasim halkın matbuata karşı beslediği itimadı sarsma“ manın en büyük vazife olduğunu bilenlerden biridir. Gözlerini son defa kapaymcı- ya kadar hafızası kuvvetini sak- ladı; bununla beraber bütün gör- düğünüz o küçük küçük fıkralar bile ondan daha küçük kuvvet- lerin mahsulü idi. Ahmet Rasim bütün hayatınca kuvvet © almış, yazılarını ekseriyetle sabaha kar şı yazmıştır. Hayatı neş'e ile sa- rardr. Hususi yaşayışındaki az * X perişanlığına rağmen yazısı da en muntazam olanlardan biri de Ahmet Rasimdir. Elli yıllık ya- zt hayatında ne kendi vazife hay- siyetini kırdı; ne şahsi bir emelle bir haysiyeti kalemine (oyuncak yaptı. Dünyaya altın gibi parıldı- yan bir kalp ile gelen ve öyle gi- den bir muharrir! İşte bir Türk gazetecisine bir örnek: Vatanperver, milliyetçi, temiz kalpli, gazeteciliği bir ti- caret matahr değil, bir millet mü- rebbisi sayan, her şeyden bir par- ça bilir ve bildiğini iyi bilir ve bil- diğini herkesin tabii dilile ve dai- ma tatlılaştırarak yazar bir mu- harrir! Ahmet Rasim meb'us İşte bunun içindir ki onun kad- rini Baki gibi musalla taşında an- lamış, o zaman karşısına geçip el bağlamış bulunmuyoruz. Kendisi (Şadolsa gönül bari biraz son nefesinde) diyordu. Hakikaten şadoldu ve kıymet» leri bulup onlara hakkını vermek- te en yüksek temeyyüz ile müm- ve İ taz olan Büyük Gazi, ona elini uzattı ve kendisinin Meclisi meb- usanda özlediği ve namzetliği ka- zanmadığı zaman (sondan birinci geldim) diye onu da keyif vesilesi yaptığı mevkii Cümhuriyetin Mil- let Meclisinde temin etti, Bir meb'us arkadaşı olarak Ah- met Rasimden faal bir vazife bek- lemediğimizi söylemek (fazla o- lur; lâkin Ahmet Rasim Millet Meclisinde en doğru, millete en uygun rey vermek (salâhiyetine sahip onalardan biri idi. Köprü parasının hasmı idi. Şükrü Kaya- nın lâyihasma kendi meb'usluğu zamanında kanuniyet verenler- den biri olmakla bahtiyar oldu. Kendisi gazeteciliğe hasrettiği bir Yazısının sonunda der ki: Ahmet Rasim gazetecilik mektabi istiyor “Benim gençliğimde gazeteci- bekçinin | i Dünyada R | Harp tehlikesine i karşı tedbir! Oksford darülfünunu pro- fesörleri, bir açık mektup neşrettiler logilterenin meşhur Oksford | darülfünunu profesörleri, bir top- lantı yaparak, dünyada sulhün İ temini için nasıl hareket edilme- İ si lâzım geldiğini görüşmüşlerdir. Uzun uzadıya müzakere neti- | cesinde, her hükümetin harp İ tehlikesini bertaraf etmek husu- sunda gücü yettiği kadar çalış ması İüzumunda ittifak hasıl ol- muş ve İngiliz efkârı umumiye- sine bir açık mektup neşredil- mesi kararlaştırılmıştır. Bu açık mektupta, bütün In- gilizler, dünyada harp tehlikesi- nin kalkması için yapılacak her türlü teşebbüse müzaharet et- meğe davet olunmaktadır. Toplantıda, Ingiltere hariciye nezaretinin, Almanyanın müsavat isteğine ait notaya vermiş oldu- ğu cevap ta gözden geçirilmiş ele ask mektupta, bunun meali şiddetli tenkitlere uğramıştır. Açık mektupta, İn- k''te hariciye nezaretinin ceva- un bugün artık tatbik kabili- seti hayli zayıf ihtimal dabhiline girmiş olan bir takım hukuki esaslara lüzumundan fazla istinat ettiği de kaydedilmektedir. Açık “ mektupta, hakiki bir sulh politikasının bir an evvel takibine geçilmesi lüzumuna €- hemmiyetle işaret olunuyor. er sana aa Ea AAMİR l kn lik âdeta devşirme efradından müteşekkil idi. Şimdi neşvünüma zamanıdır, Bu sebeple bir gaze“ tecilik mektebi ihdası lüzumu;şid- | detle hissedilmektedir. Fakat onu İ gazetecilik açmalıdır. Bu mektebi İ gazetecilik açtığı takdirde mual- limlerini de intihap etmek hakkı- nı haiz bulunmalıdır. Zamanda İ tramvay kondüktörlerine, şoförle- re, zabıtai belediyeye ait mektep- iler açılıyor; nerede ise köprü me- murluğuna bile bir tane açılacak- tır, Neden bir gazeteci mektebi a- çılmasın? Bahusus heveskâr genç- | i lik için bir iş yurdu daha elde e- | dilmiş olur. Bu ciheti matbuat kongresinin nazarı dikkatine bü- tün ehemmiyetile arzederim. Ar- tık kendimizi yavaş yavaş toplı- İ yalım. Zira bu gidiş gidiş değil!,, Ahmet Rasimin kim bilir hangi yılın matbuat kongresine hitap e- | den bu arzusunu, ne acı tesadüf, bir vasiyeti yerine o getiriyormuş | gibi bu yılki kongremiz kabul et | İti. Ahmet Rasimin ö i çen süküt fasılasını böyle bir mek- tebin açılmasına teşebbüs kararı i takip etti. Simdi ben de üstadın hatırası önünde bir daha eğilir, davetimi- ze icabet eden sizlere ve son da- kikalarına kadar musikiden mas | nevi gıdasile yaşıyan Ahmet Ra- simin hatırasını musiki san'atkâr- | ları cemiyeti salonlarında tazize | fırsat verdikleri için bu cemi | yetin idare heyetine teşekkür e- derken Ahmet Rasimin vasiyetini tahakkuk ettirebilmek emeli ile Ankara yoluna gitmeme müsaa- denizi rica ediyor, Ahmet Rasimi gönüllerinizin cennetinde dolaşır görerek teselli buluyor, mesleği- mizin karanlık (günlerinde bir deniz feneri gibi uzaklardan bize klavuzluk (Oedecek olan onun temiz ruhunu, oOonun İtemiz ruhunun tecelli ettiği kalemine elli yıl hâkim olan elle- rini öpüyorum. ÇOCUK 4 numaralı kazanan 4 numaralı bilmecemizin halli şu idi: “Güzel Türk çocuğu mektebine kavuştuğu için çok memnundur. Doğru halledenlerden Üskü - darda askeri tekaütlerden Meh- met Bey oğlu ilk mektep talebe- sinden Hulki Beye bir kol saati hediyemiz verilecektir. Hulki Beyin kol saatini matba- amızdan almasını ve gelirken de bir fotografını getirmesini rica c- deriz, Doğru halleden ve mürekkebli kalem kazanan beş okuyucumuz 1 — Adapazarı orta mektep sop amıf ta- lsbesinden 55 Mustafa, 2 — Kütahya Gazi Mustafa Kemal mektebi talebesinden Fik- riye, 3 — Kabataş lisesi 725 numara Ab. met Gül Tekin, 4 — Kadıköyünde İühür- darda Ali Namık, 5 — Şehzadebaşında Vasfiye Cemil Hanım ve Beyler. 25karimize birer paket çikolata 1 — Kyseri şehir yatı mektebi talebesin- | den: 672 Ahmet, 2 — 44 üncü Nik mektep talebeainden 105 Seker, 3 — Akkıyık Mhl” de Keresteciler sokağında İl numarada Ra- şii, 4 —6mekız mektebi 287 Hasdan | Fevai, 5 — Eskişehirde Karapınar mektebi 3 ncü arnıt talebösinden Veysel, 6 — Bursu İnegöl kazasında İsmet Paşa O mektebinde | 58 numaralı Hilmi, 7 — Beyoğlu miisovi W- sesi talebesinden 209 numaralı Ester Ze- Kasa, 8 Ayamtyar 1 numarsin Mep. met, 9 — Sivas lisasi < üncü srmuf talebesin- den 523 Yaşar Nabi, 10 — Beyoğlü Yeniçarşı cöddesi 20 numarada İsmaili Adnan, 11 — Kızıltoprak Kuyubaşı 18 Ferdane © Firar, 12 — Kımlonhamam Kazası malmüdürü Şev» | ki Bey kızı Nevzat, 13 — Adana Tırahom mücadele relsiik katil Ferit Bey kin Gülşen; 14 -— İnegölde İsmet Paşa rüekteki 196 Hasan, 15 — Kamımpaşada Nisal mekte- bl caddesi Sadettin Zeya, 16 — Çörum vi- Miyet matbaasında mürettip muavini Nuret- tin, 17 — İzmirde Balerlar içinde 182 numa- | rada Halit Seyfettin mahdumu Al Hikmet, | 15 — Kütahyada Derviş Paşa mektebi ta lebesinden 249 Alaettin, 19 — Mardin valisi Talât Beyin kardeşi Aptullah Cevdet, 20 — Aânna kasap Bekir mahallesinde 91 No, da Halit Bey mahtumu Ferit, 21 — İstanbul Vefa Gezi Mehmetefend! O npartımanmda bilmeced a .ğ. tâlililer 3 Ünel katta kız Hsesi iadesi Nyri Kayseri yebir yo “gü 8 İnel sın? talebesinden 583 8 Hanımlar. 25 karimize birer çeki bisküvi 1— Sivas Fevzi Puşa “mek Hisnli, ? — Sivas kız mumla Te inci sınıf 351 Bandet, 8 — Bari kağ 5 EEE İz s dt Irızı Hâle Samiye, £“ Aisalı fırın sokağında 25 mumafi, gi Murat Beyin haiesinden Ons 5 — Gireor spor klibinden Fi: pe Adanada Kale kağınmnda bakksi e? vasıtanlle Envor, 7 — Sivas HAS 4” 8 — Sivas lisesi 340 Neşet Nef göl İsmet paşa ratktepi 188 Şev 7 İnegöl İsmet paşa mektebi 108 e > Nurünrian İlhan kız mektep GM dan Mustafa Bey kerimesi NACİ Ankarada Mehmet AH Bey bone ban, 14 — Byfüpte Muzaffer, 15 Str» ““wilerde Perihan Ulvi, 36 © r > Wisesinde A. N. Y win Halit, 18 <- Usxader bey v3 Hile, 19 — Maçka S4. etalebesinden Nurünnizm Hümit, cardan Mustafa bey oğlu Bull 22 — Galatasaray lisesinden 5 - Ankaradan Mehmet bey kızl e madı), 24 — AN Nami, 25 — İF gif talebesinden Halit M gr EŞ ii Kartpostal kazananlf" RA Kart postal kazanan — mizin hediyesi de bu post# 1, reslerine gönderilmiştir. Bir ricamız 2 Bilmeceyi halledip şöri genç okuyucularımız açık yazmıyorlar. İzmalar! mıyor. Lütfen adreslerin * vi olması ve isimlerin okunakl! zılmasını rica ederiz. Hediyelerin günü Hediyeler her perşembe * öğleden sonra idareha! pi 4 1 $ tevzi edilmektedir. o Üç müddetle hediyesini almıyf” ya aldırmıyan karilerin kaybolur, ü Derhal hediyelerinizi il Büyük Tayyare Piyangos” Bu keşidede küyük ikramiye 40.000 Lıradı Piyango şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmi Fırsatı Kaçı mayınız iştirâk Ediniz »