A SA siki İanbur nereden çıktı ? Orhon kitabelerinde görülen bir eski öz şaman kelimesi çe ARburun menşei (o hakkında, Ty, eme, Suriyeye ve batta AN bağlamıya çalışmış müel- Yok değildir. (1) Fakat on- X Htinatgâhları kat'iyyen il Miş il, hayali ve hissi idi: A- bey, “rahnaklarına kalırsa, “den ” » kelimesi (Denbe — kuyruk Knk kuzu) kelimelerinden Miki, P.ve binaenaleyh (halis acemcedir; kuzu kuyruğu» N e Mzediği için böyle atlanmış- | batan musiki san'atkârı enn “Bürhan saz,, atlı yaz - Tisalesine göre ise kelimenin ta, ön - bera,, dır (Ton — acr, aki — kabak demektir) : Çünkü #âmanlarda tabak, kova ve Ka gibi şeyler hep acı ka - h yapılırmış! Fransız Fetis- Ataya attığı bir ihtimal de şu- ka distanda tesadüfen Tum - i atlı efsanevi bir musikişinas “5 İşte tanbur isminin bura - i, Selebileceği ve dolayısile bü- Saplı çalgıların (2) Hindis - Bi çıkmış olacağı düşünül - i Mi. Fitret beyse (Özbek klâ - Ai sikisi ve onun tarihi, Se - | kant 1927) eserinde, * musiki kitaplarımız Ten - Sözünü Tunbura şeklinde ya- “ ak aslen yunanca bir kelime t Oğunu söylüyorlarsa da bu ifa- | Neye istinat ettirdikleri bel - iy #ildir. Yalnız şarkta çok eski Salgı olduğu biliniyor. €şhur Nessir Seyyarın Hora- isimli valikiz: aliliği zamanında Horasan- | Şam şehrine tanburlar, ber - v istetildiğini (Ravzatüssafa Yor, *9. 122) haber veriyor.,, di- Tan, aruf Türk musiki nazari - Te ge hoca Abdülkadir Meraği - ta, O, İbranilik ile alâka» d,, Tünerek “Delikanlıları al - Niya maksadile Loth kavmi ta- tir icat edildiğini,, yazmış - d, , 'aftrmalarım esnasında bir Ri, içe ve hisli hikâyecik gözü- Gü, Mağ” İran şahı Feridun zama» | Yunan hakimi Fisagors dut | a ndan olmak üzere tanburu “B.* Du 5, vaktile MO e ten , YEtiştirirdim; Sn tanbur yaptın. Tan - m. dan evel kale open pa il? Gü, , ezadar, Ma A veya ağacı, Fisagorsa, şimdi ise incel ve zarif neem tefsir. “siki kelimesinin madı, yunan mananma (Suş - may); benzeyiyi dolayıll— “Kaz (Ber - bat); Keltabın as N #68) manmsına “Rev - hep, mler ba gibi delillere #eyin Ciksağmı iddia edip Yapa vi Tellerini de ipekten | insanlara tatlı ye - | bur çalanlar tabiatın güzelliğini terennüm etmekle neşelenebilir - lerse ne mutlu, Ben gene memnun | olurum,, dedi. Bu sırada ipek söze karışarak “Ben de, dedi, bir zamanlar ipek böceği idim ve dut ağacında bes- lenirdim. Şimdi ise sen benden tar yaptın ki buna tanburda (Na- hon) diyorlar,, | İşte o gün bugün tanburun sesi insanı ağlatır!.. (N. Mironof, Öz- dedi ve ağladı. beklerle diğer şark kavimlerinin | | musiki kültürlerine ait bir taslak, İ Semerkant 1931, rusça). Yunan - klara ve Fisagorsa ait olan larında Türk musiki nazariyatçı - İ ları tarafından yunan musiki ki « | | | taplarmın tetkik ve tercümesin' « | l den sonra türemiş (olacaklardır. İ oTanbur kelimesinin hakiki eti- molojisine gelince: Dunbur sözü, çalgı teline veya davula vurunca | çıkan sedayı taklit eden kelime - den başka bir şey değildir. Rad - | | Altayca, Sa - | gayca ve Koblaycada, “Tüngür - İ lemek,, ses çıkarmak - manasına | lofun dediği gibi, gelir; bizim lehçemizdeki tıngır- damak ve tıngırtı sözlerinin ayni- dir. Ayni Türk kabileleri, şaman davuluna ve bu davulun ruhuna (Tüngür), Çeremişler ise (Tü - mür) derler. Yenisey yazılarında bir Tüngür bulunmuştur ki mana- sı ihtilâflı kalan bu kelime; Rad- lofun tefsirine göre bir musiki â- letinin ismidir. Abu - Hayyanda- ki “Dümrü,, kelimesine bakınız. (S. 36 ve 50). Saplı saz manası « na gelen ve diğer türk lehçelerine ait olan Domra ve emsali kelime- lerde işte bü eskive öz şaman kelimesidir. Bir ismin muhtelif ne vilerden âletleri ifade etmesi da- ima ve her yerde vakidir: nite - kim, türkçe “kopuz,, adı da, hem muızrapla, hem yayla ve hem de a- ğızla çalman muhtelif Türk çal - gılarına âlem olmuştu. Kösemihal zade Mahmut Ragıp Mete oynanıyor Şair Yaşar Nabi Beyin yazdığı ve eski Türk kahramanlarından Metenin ismini verdiği manzam piyesi - yarın Halkevinin güzel | san'atlar birliği temsil şubesi ta- rafından Alayköşkünde temsil edilecektir, eleğin ülker Şair Feyzullah Sacit Bey, ölen mini mini yavrusu Ülkerin batı- kitap halinde bastırmıştır. Bir matemin koyu gölgesini taşıyan bu kitap, yaslı babanın ağır ke- derini canlılıkla yaşatıyor. bu | gibi hikâyeler, ilk islâmiyet asır - | Ahmet Rasim için bir ihtifal yapılıyor Istanbul matbuat cemiyetinin bir ay evvel toprağa verilen en eski gazetecilerimizden Ahmet Rasim beyin adını ve hatırasını bürmetle anmak için bir ibtifal tertip etmiş olduğunu yazmıştık. Ahmet Rasim ihtifali bugün saat oh altıda musiki san'atkârları cemiyetinin Beyoğlunda Bursa sokağında 40 numaradaki mer- kezinde yapılacaktır, Içtimaı mat- buat cemiyeti reisi Hakkı Tarık bey açacak ve Ahmet Rasimin gazetelik “Hayatı “Hakkında bir hasbubalde bulunacaktır. Darüşşafaka müdürü Ali Kâmi bey Ahmet Rasimin' edebi ha- yatından bahsedecek. Rauf Yek- ta bey rahmetlinin musiki hayatı hakkında malümat verecektir. Ahmet Rasim beyin eserlerin- den bazı parçalar okunduktan sonra muhtelif şarkıları udi Fab- ri, neyzen İhsan, kemani Cevdet beylerden ve diğer iki zattan mürekkep musiki heyeti tarafın- dan çalınıp söylenecektir. “ Ahmet Rasim beyin matbuat cemiyeti tarafından heykeltraş Hadi beye yaptırılmış olan hey- keli bu ibtifalde teşhir olunacak- tir. Aynı zamanda merhumun eserlerinden de bir sergi vücuda getirilmiştir. Ahmet Rasim beyin tercüme, telif roman, mensure, makale, tetkik ve tetebbü yazısı, mizah, seyahat mektubu, dil ve tarih eseri olarak yazıp neşrettiği ki- tapların isimleri şunlardır: Cid ve mizah, muharrir, şair, edip, iki hatırat üç şahsiyet, Kitabei gam, Hamamcı Ülfet, Günahkâr, Günahsız sevda, Mu- | harrir bu ya, Gülüp ağladıklarım, Falaka, Fuhşu atik üç cilt, Endi- şei hayat, Biçare genç, Güzel Eleni, Sevdayı sermedi, Meşakı hayat, Nümunei hayal, O çehre, Belki ben aldanıyorum, Tecrü- besiz aşk, İlk sevgi, Eşkâli za- man, Kitabei gam, Gamı hicran, Bir sefilenin evrakı metrukesi, Gecelerim; Nakâm, Leyâli iztı- rap, Meyli dil, ömrü edebi, As- ker oğlu, Matild Laroş, Neşidei ruh, Menakibi :is'âm, Külliyatı sayu tahrir, Asya kumsallarında, Kaptan Robenson, Osmanlı ta- ribi dört cilt, Küçük tarihi Os- mani dört cilt, istibdattan haki- miyyeti milliyeye 2 cilt, Tarih ve muharrir, oMuallimi sarf 2 cilt, Mektep arkadaşım, Tecaribi hayat, Sarfı farisi 2 cilt, Neşi- dei ruh, İlk büyük muharrirler- 7 | değildir. ILA REĞR ayide Blöf Güldüren, eğlendiren; fakat fikir vezekâya hitap etmiyen birpiyes Gazeteci ( arkadaşlarımız dan | M. Feridun Bey Fransız muhar- rirlerinden Georges Delance nin bir komedisini adapete ederek Darülbedayie . vermiş. Evvelki geceden itibaren temsil ediliyor. M. Feridun Bey zevkına ve iptibabına inamla bilir kıymetli bir muharrirdir. Onun için ada- pete ettiği işbu piyesi seyretmek üzere tiyatoya giderken kendi- mi iyi bir san'at eseri görmeye hazırlamıştım. Tiyatrodan çıkar- ken anladım ki M. Feridun Bey adapete edilecek eserin seçilme- sinde ölçü olarak kendi zevkini kullanmamış, Darülbedayie se- yirci ve para getirecek eser aramış. Biğf isimli piyes yemekten sonra şöylece hoş vakıt geçir- mek isteyenlerin tatlı tatlı gül- mek ihtiyaçlarını yerine ge- tirecek bir eserdir. Gül mek... Fakat dimağı doyuran ve İnsanın içine genişlik ve derin- lik hazzı veren ince, dolgun gü- zel ve nekteli sözlere, sanatkâra- ne buluşlara değil; şöylece çerden çöpten şeylere, basit tuhaflıklara.. Şüphe yokki, bu mütalealar doğrudan doğruya müellife ait- tir, onu dilimize çeviren muhar- rir, sadece esere sadakat gös- termiştir ve tenkitlere muhatap Biğf, seyircileri yukârıda say- dığımız şartlar içinde güldürüp eğlendiren bia piyestir. | Amerikalı olan bir adam, - Kalkan zade Cemil bey - bir kadının Müza- yedeye konulan öpücüğünü bin liraya çıkarıyor ve karşılıksız çek veriyor. Amerikada iş yapan ve zevgin olan bir Kayserili memlekete dönünce ehemmiyetle karşılanabilmesi için Amerikalı sermayedar süsü takınıyor. İki sahtekârın birbirlerini aldatmak için karşılıklı çekişmeleri... Kal- kan zadenin hem yalancı Ame- rikalıyı zekâsına ve atılganlığına hayran edip para kazanmak, hem de öpücüğüne bin lira ver- meğe kalktığı kadını kendisine ram etmek şekillerinde tecelli eden muvaffakiyeti... Piyesin iyi karşılanmasında temsilinde çok tesiri oldu; Blöf- lerile muvaffakıyete erişen adam rolünü Vasfi Riza bey, sahte töccerı Hazım Bey güzel oynadılar. Hanm beyin Kayserili tak» lidi de seyircileri bol bol güldü- ren ve eserin muvaffakıyetini artıran bir başka sebepti. Bir öpücüğü bin lira eden kadın ro- lünde bedia hanım vardı, büyük zahmet ve kudret sarfına ihti- yaç hissettiren bir rol olmadığı için bu rolü iyi oynamak Bedia hanım İçin büyük birmuvaffakı- yet sayılamaz. Eserde Darülbe- dayiin yeni eski bir çok san'at- kârları ufak tefek bir çok rolle- ri temsil ediyorlardı. Hepsi umu- mi âhengi bozmayacak şekilde Blöf cür'etin hikâyesidir. Ban- kada yalnız yetmiş beş kuruşu oynadılar, Refik Ahmet Peer eEYEeee PPP SEEEEEEEiipeeriri keki ei itki İLİM NİKE EEriYei FİLE EEEERERİTPEEPEE Emil Ludvig'in piyesi Almanyanın meşhur muharrir- lerinden Emil Ludvig 1919 se- nesi sulhunun gülünç taraflarını teşhir eden ve onun insanları ne müthiş ıztıraplara düşürdüğü- | nü gösteren bir piyes yazmıştır. | Muharrir sulh o muahedesini yapan şahsiyetlerle alay etmek- ten fazla, yapılan işle istihza etmek. istemiştir. Emil Ludvig piyesinde bilhassa üç şabsiyeti Loyid Corc, Klemânso ve Vil- sonu tahlil etmiştir. Piyes Londrada oynanmıştır. AE 555889 ERAE ARARKEN den Şinasi, Şehir mektubu 4 cilt, Romanya mektupları, Hanım, Ezharı taribiye, Tarihi muhta; rı beşe, Cezvit tarihi, Mehali hayat, Maişet, Genç mubarrirlerimizden Se- 8811325233 > 282 Loyid Core rolünü, aktör Fred- rik Layler almıştır. Klemanso rolünü Sam Lvicey yapacaktır. Eserin bir yerinde Klemanso, Loyid Corc ile Vilsona işaretle diyor ki; “Bir tarafımda sahte bir Kro- movel, bir tarafımda sahte Me- sih var. Bunların arasında Fran- sayı kurtaracağım! ,, Bu eserde sulh muahedesine iştirak eden bütün meşhur adam- ların Ludvigin iğnelerinden kur- tulamamaktadırlar, mm bap Nafiz B. tarafından bu ak- şam saat on dokuz buçukta rad- yoda"'Ahmet Rasim'in edebi şah- siyeti, edebiyatımızdaki mevkii, Ahmet Rasim'e dair konferans| bakkında bir konferans verile- cektir.