28 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

28 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çalıyor, ben dans ediyordum para kazanıyorduk! Kocam ister istemez razı oldu. | Köylüler hemen büyük bir havlu ve sabun getirdiler. Bir kameriye altına bir sandalye kondu. Ko- cam müşterilerin; şöyle bir sıra- ladı... Derisi en yumuşak olandan başlamak üzere işe girişti.. Sona kalan seksenlik bir ihtiyardı ... Yanakları kırışık içinde idi. Güsti bu kırışıklar O arasında ustura uynatmaktan âdeta kor- kuyordu.. Gayet yavaş davrana - rak onu da yüzünü kesmeden tr- raş etti. Tıraş bitince ihtiyar elini yü- zünde gezdirdi ve; “On seneden- beri bu kadar iyi tıraş olmamış - | tım.,, dedi.. Bütün köylüler tıraş- tan memnun olmuşlardı. Her biri Güstiye seksen santim bana da ya yım ekmekle bir kavun verdi.. A- sıl güçlükler Mata köyünde baş- ladı.. Dere kenarında yürüyor - duk birdenbire iri yarı bir Alman bizimle karşılaşarak 8öz attı. Biz aldırış etmeden yürüdük.. O va- kit arkamızdan bozuk bir İspan- yolca ile bağırmağa koyuldu: — Siz sahte arapsınız.. Tepdil kıyafet etmiş casuslarsınız.. Sizi gidi sahte araplar sizi.. Ya sahte araplar!... Almanın bu suretle hücumuna aldırış etmiyecektik.. o Fakat bir takım çocuklar da onu taklide başladılar. Vaziyetimiz müşkül - leşmişti. Güsti müşkülât karşısın da pervasız hareket eden bir a- damdır.. Sepetimizde olmuş incir- ler vardı.. Hemen sepeti açlı ve | üstü başı temiz olan Almanı in- İ cirle bombardımana koyuldu ... Herif elbisesinin leke içinde kala- cağını görünce ric'at etti.. Bu se- fer Güsti takibe koyuldu... Herif- de var kuvveti bacaklarına vere- rek kaçmıya başladı. Hâdiseyi böylece atlattıktan sonra Legüra nehrinin mansabın- | daki Dünlerde iki gün dinlendik. | Ben yere uzanıyor vücudumu din. liyordum.. Kocam da civar çift. liklere gidip dilenerek muhtaç ol- duğumuz gıdayı fazlasile temin ediyordu. İki gün sonra tekrar yola ko- yulmak lâzım geldi.. Santa Pola- | nım tozlu yolunu takip ederken bir amele kafilesine tesadüf ettik. Bunlar bize taş atmıya başladı - lar.. Koşarak kaçtık ve yakayı sı- yırdık... : Ancak Güsti kaçarken topuğu sivri bir çakıla takılarak battı ve topallamağa başladı.. Bir çok lo- kantalara girmek istedik, fakat bizi kapı dışarı ettiler, Bunların birinde bir koca karı daha ağzımızı açmadan en ağır sözlerle tahkire yeltendi.. Artık sabrım tükenmişti.. Sabra mec- bur olan zavallı kocama da acı- yordum... . Kadını iterek içeriye girdim oturdum ve sert bir sesle: — Haydi gevezeliği bırakınız- da bize çabuk domates, pisküit ve kahve getiriniz... Karnımız aç... Tahammülümüz artık kalmadı! .. Diye bağırdım.. Bu sözlerim üzerine kadın şa- sırdı ve emirlerimi yapmıya git- Güsti artık bozuk İspanyolca- yı bıraktı ve fasih bir İspanyolca ile kendisine bir fenalık etmiyece- ğimizi, getirdiği şeylerin parasını vermeğe hazır olduğumuzu anlat- ti... Bu kat'i söz kendisine biraz İ emniyet verdi.. Bize güzel bir tabak domates getirdi.. Güsti ayağını sargı ile sardr.. Tekrar yola düştük.. Ertesi sabah yolumuz bir küçük ırmak kenarına çıktı.. Kocam ayağını dr. Güzelce sardı.. O gün Sante Pola kasabasında evvelâ sokakta ve sonra gazinoda birer | konser verdik. Benim danslarım sayeşinde on sekiz peçeta kazan- dık. Şimdiye kadar bu derece zen- İ gin olmamıştık.. Bununla beraber çok meyustuk.. Çünkü ikimiz de hasta olduğumuzu hissediyorduk. Hararet fevkalâde idi.. Yol tozlu bir yoldu.. Uğradığı lokantalarda kocama yemek vermiyorlardı .... Rast geldiğimiz işçiler bizi kaba | kaba tahkir ediyorlardı.. Alikane sokakları benim üze- | rimde pek fena tesir bırakmıştır . Şehir palmiye ağaçlı büyük cad- desi, kahveleri, otelleri, çarşısı, küçük limanı, boyalı evleri ve es- ki şatosu ile seyyahlara hoş gele- bilir.. Fakat bizim gibi hasta ve cihanla alâkası kalmamış iki kim- se için bu lâtif manzara bambaş- ka bir şekil alıyor.. £ Belediyeye müracanta mecbur olduk .. Bir belediye memuru verdiler.. Ve oda aramağa başladık.. Ne mümkün! Her yerde “Faslılara verecek odamız yok!,, cevabını a- lıyorduk. Nihayet dar sokaklar arasında bir ahırın üzerindeki sa- manlrğa götürdüler. Takatsizdik.. Hemen uzandık . Üzerimize pire ve sivri sinek sü- rüleri hücum etti.. Sabaha kadar işkence çektik.. (Gözümüze bir damla uyku girmedi.. Ertesi sa- bah erkenden kalkarak belediye- ye gittik.. Şehrin sokaklarında şar müsaade istedik.. Bir güçlük karşısında kalacağı- mizı tahmin ediyorduk.. (Fakat memur şen bir adamdı.. Suriye iş- leri ile ayrıca alâkadar gözükü - yordu. Kâğıtlarımızı sormadı bi- le... İstediğimiz müsaadeyi imza- lıyarak verdi.. Gittiğimiz hastaha nede kocamın Yağını pansuman yaptılar, ve bir şişe pomat verdi- ler. Sonra odamıza döndük.. Polislerin insaniyeti Elş'te güzel bir orman ve e. kalâde zeriyat olduğunu işitmiş- tik.. Küçük bir şimendifer seya- hati ile oraya gidebilirdik.. Ken- dimize şöyle bir tatil vererek trenle o kadar metholunan bu vahaye gitmeğe karar verdik... Eİş'e varınca Avrupada misli ol- mıyan palmiyeler arasına daldık. Bunlar hakikaten Avrupanın ha- rıkalarındandır... Yollarm iki ba- şında yaprak kökler yükselir. Kök lerin yaprakları yerden takriben on metre mesafede başlar. Şehir derin bir uçurum kenarında inşa edilmiştir. w.. Anlaşılan bizi tehlikeli adam- lar sanmıştı.. | lini alıyor. (Devamı var) kı söylemek ve: dansetmek için | Tam bir şark şehridir.. Burada İ Valans lehçesi, Mürsi lehçesi ha-| C.H.F. Nahiye kongreleri Salıyabaşlıyor! Cümhuriyet Halk Fırkası nahi- ye kongrelerine önümüzdeki salı günü başlanacaktır. Fırka idare heyetince kongre gün ve saatleri tespit edilmiştir : 1 Teşrinisani salı günü Hasköy nahiyesi saat 19 da, 2 Teşrinisani çarşamba günü Eyüp nahiyesi sa- at 19 da, 3 Teşrinisani perşembe günü Karagümrük nahiyesi saat 19 da, ve Üsküdar merkez nahi- yesi saat 20 de, 4 Teşrinisani cu- ma günü Beylerbeyi nahiyesi sa- at 10 da, Kısıklı nahiyesi saat 14 de, Samatya — Aksaray nahiyesi saat 14 de, Fındıklı nahiyesi saat 10 da Galata nahiyesi saat 14 de, Mahmutbey nahiyesi saat 14 de, Uluköy nahiyesi saat 10 da, Sa» İ mandıra nahiyesi saat 10 da, Ö- / merli nahiyesi saat 10 da, Kadı. köy merkez nahiyesi saat 14 de, İ 5 Teşrinisani cümartesi günü E-İ minönü nahiyesi saat 18de, 6: Teşrinisani pazar günü Fatih na- hiyesi saat 19 da, 7 Teşrinisani pazartesi günü Şehremini nahiye- si saat 19 da, Kumkapı nahiyesi İ saat 20 de, 8 Teşrinisani salr gü- nü Alemdar nahiyesi saat. 20 de, İ 9 Teşrinisani çarşamba günü İs- tiklâl nahiyesi saat 20 de, 10 Teş- rinisani perşembe günü Şişli na- hiyesi saat 20 de, 1l Teşrinisani cuma günü Balat — Unkapanı nahiyesi saat 10 da, Beykoz na- hiyesi saat 10 da, Kızıltoprak na- hiyesi saat 10 da, Pendik nahiye- İsi saat 10 da, Yeşilköy nahiyesi saat 10 da, 12 Teşrinisani cumar- tesi günü Bayazıt nahiyesi 20 de, 13 Teşrinisani pazar günü Küçükpazar nahiyesi saat 20 de, 17 Teşrinisani perşembe günü Ka sımpaşa nahiyesi saat 20 de, 18 Teşrinisani cuma günü Ke- merburgaz nahiyesi saat 10 da, Erenköy nahiyesi saat 10 da, A- nadoluhisarı nahiyesi saat 10 da. saat (Gümrük ve inhisarlar vekili Gümrük ve inhisarlar vekili Ali Rana B, dün akşamki trenle Ankaraya gitmiştir. Rana Bey dün inhisarlar umum müdürlüğü- ne giderek meşgul olmuş ve tü- tün piyasası, yabancı memleket- lere yapılan tülün ibracatı ve yeni tütün mabsulü hakkında ha- zırlattığı istatistikleri Ankaraya gölürmüştür. Zalimi Çatalca talebe yurdu Cümkuriyet H. Fırkası tara- fından Çatalcada açılması karar- laşan talebe yurdunun açılma merasimi on gün sonraya bira- kılmıştır. Kumbara Sahipleri: 29 feşrinievvel kumbara- mzı doldurma günüdür Kumbarası Olmuıyanlar: Bu hafta içinde Iş Bankasın- dan alacağınız kumbaraya, ilk arilıracağınız parayı 29 teşri- İİ nievvelde atınız. | —Türkiye Iş Bankası— nahiyesi saat 14 de, Arnavutköy | nahiyesi saat 10 da, Büyükdere Mahmut Esat Bey Ateş Püskünüyorsi Bu kılıçlar, Meşrıl Mahmut; Fsar Bayim, “Farma sonluk dağılmalıdır,, başlıklı ilk yazısmı Anadolu gazetesinden nakletmiştik. Dün gelen Anadolu gazetesi- nin 25 tarihli makalenin ikincisi çıkmıştır. Mabmut Esat B. bu makale- sinde diyor ki: “Şimdi düşünüyo- ruz. Yarın, meselâ devlet far- masonluğu zararlı görür ve ilga- sına kalkarsa, tıpkı Mevleviliği, Rüfâiliği, Bektaşiliği, Nakşiben- diliği kapadığı gibi şu farmason- luk tarikatinide yasak ederse ne olacak? Ozaman farmason- luğun yeminli müntes'pleri, cez- belileri ne yapacaklar? Elde si- lâh mukabeleyemi çıkacaklar? Yeminlerine bakılırsa buna inan- mak lâzımdır. Fakat teşekkür olunur ki hasmın demir bileğini bile kırmıya kadir bir Türk mil- leti vardır. öz Türklük vardır. Dahası var: Nasılsa farmason tarikatine karışmış bir devlet memuru, bir zabıta âmiri, bir vali, bir müsteşar farmasonluk aleyhinde verilmiş emirleri infaz etmiyecek midir? Yemine bakılırsa böyle “bir emre farmâson memurunun ria- yet etmemesi lâzımdır. Farma- sonluğa girme yemininin sonu şu cümlelerle bitiyor: “Yeminimden ve vaitlerimden | dönmektense ölmeyi tercih ede- rim. ,, Yemin formülü içinde iki de- fa farmasonluk yolunda ölmek taahhüt olunuyor. Fakat ne olu- | yoruz? Bu kadar ağır yeminlere lözum görülüyor? Haniya farma sonluk sadece insani bir cemi- yetti? Sadece bir yardım mües- sesesi idi? Hilâliabmer de insa- ni bir teşekküldür. Oraya kay- dolunan âzalara niçin böyle ye- minler teklif edilmiyor? bu rütbele' nedir ? Bilmek isteriz | > Sin öazdmlar, rütbeleri ; alâmdt farıkaları (Sağda Türkiye Maşrıkıazami) Bunun acbebi basittir, Mas” sonluğun başka davaları vardi” O insani değil, siyasi ve ken ne mahsus dini telâkkileri, yeleri olan bir vârlıktır. Farmasonluğun her derece i mini birbirinden ağırdır. Bu rın hepşinde farmasonluk yol da ölmek ve öldürmek vard” Nedir bu hal! Türkiye vur vuf" memleketi mi? Fakat ne ol! olsun şu bizdeki farmasonluk # hakla, ne cesaretle ordu ve bıta kuvvetlerinin yanına hal sokuluyor? Orada faaliyette lunatiliyor? Bunu bimek iste” Yeminleri icabı ne milletten pir” gi g lurlarsa olsunlar, farmasonlar birini seveceklerdir, Sevgileri” zi başkalarına dökeceğimize, 9“ gilerimizden başkalarına p#) İ ayıracağımıza onu kendi, öl letimize, öz Türklerimize ver yardımları hep ve yalnız gk yapsak daha iyi olmaz mi? " olmıyan bir farımasonu, niçin yö mason olmıyan bir öz Tü * fazla sevelim? Yeminde unvanı geçen ( ot kiye maşrıkı azamı ) kim o ona bu rütbeyi kim vermi» line taktığı kılıcı kim kaşa Bilmiyor mu ki büyük burçak. taşımak ceza kanununda "ele pudur, Kılıç ordunundur. 5 “ Maşrıkı azam kanunu ve isminde ,, ne demektir? Yok” sa hükümet içinde hükümet kurulmak isteniliyor? » Talebe birliği ve Pİ konferans | Mili Türk talebe biliğinderi M.T.T. Birliği, Gümburiyet ag ramı günü olan 29 -32 e sabahı saat dokuzda Darülfün". konferans salonunda vere? konferansı dinlemek istiy! hepsini çağırır. Lr er ar a ar EE FE RPEİS ##

Bu sayıdan diğer sayfalar: