28 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

emet İri nlar bu umulmaz maçı i Bünakaşa &derken Mösyö Döne- AA Mane a ER m TN İS Zİ İİ ak —-— *mezdim. Saat onda sa- lm, Beni bir çok kim- | ırdılar.. Genç bir inde lı bir muzik hol anda zengin amatör bir | * güzel kadmlarla biz bulunan hüviyetleri meç- ban 8 ecnebiden mürekkep a #ösyete.. Oyun oynan- Sıçta küçük bir bakara. lira kadar kazandım. Yar org ran Alba bana uğor ge- | * Sekiz, dokuz açtıkça ek bakıyor; beni tehli- ordu. bankaya geçti. Sıra ile ve kayıptan sonra masa - m. Sın, ev sahibi “ine, Na gelem aramızda bulun- ine yüzbaşı o Robertse , başa kısa bir maç teklif edi- ge İlk banko 100 isterlin ... iy 20, üçüncü 400 isterlin .... tak, sayı çeken ilk kâğıdı vere- hay Kabul ediyor musunuz yüz- yak Para kaybetmek korku- te pr tereddüde düşürdü.. Ha- oyuncular- | toplayıp alay eder- | t bana yaklaştı, tehdit eden 9 seyişle; İz karımın aşıkısınız.. ldetmeniz size belik daha pa- a malolur.. | kelimeleri bana fısıldayı- i.dessas yüzsüzlük beni ün bozmuştu... Birisi bâ- ut ted, Mi EY, yüzbaşı Roberts, kabul Ot musunuz?. Alba cevap verdi: sa Tabii!.. Ve “kocamı yene- gir diyemezdim. Parti baş- ç m Mösyö Dönogales bir ispa- i,, sekti, ve ben bir yedi çek- Karti iL üz li. ta kaybol verdi.. Önce yüz li il, “Bemmiyet vermiyen bir hal a vam 200 lira! Dedi.. la, | “ayı kaybettim.. Oyuncu" Yüz Yy rakla, sokulmuşlardı. Dört tayı Mide da, sonra sekiz yüz li- İni, e Kaybettim. Fazla viski üye, olmama rağmen bir endişe Büç Si beni ayılttr.. Korkumu akay >ebiliyordum.. Partiyi Yap, istiyordum amma bunu azdım.. Alba, yanımda © i Kabul etevek “deliliğini oyaptım.. a, Masa altından ufacık a- dağı, ğımı okşıyordu.. Fısıl- > i diyen eli kazanacaksınız... açtım.. Heyecan ve hay- Sli işitildi.. Rakibim ağır Savaş ye bir sekiz, sonra daha bayi a8 açtı.. Son bankoyu “iy, , itim. Hepsi 3100 isterlin İöngi, Se Yıldırımla vurulmuşa beni Kal yabana büyüklüğü bakikç lay Üç bin yüz isterlinin | ti, OYMEtini ölçmiye başlıyor- Müz, Suny, > Dönogales sönen püro- “ordu, arken lâkayıt bir tavırla — iz Cel i Mi? k defteriniz üzerinizde > Hu Bez Ye Yarın parayı alırsı- P i “ki, Sarayi rar li çarpılmış | <— Konuştu ! ani de - Cobra 'nın Son Romanı: 7 # bı e düm.. Kumar börcumu ödemenin imkânsızlığı bütün gece beynimi tırmaladı.. Aklımdan hesap et-| tim: Varım yoğum 2000 isterlin | kadar tutuyordu.. bankaya koştum; tahvilâtımın satışı tam 1500 lira yapar dediler. Çaresiz saat altıya doğru Mösyö Dönogalesin evini boyladım.. Be- ni heyecan ve samimiyetle karşı- layan karısı dedi ki: — Talisiz sevgilim. Bu borcu | ödemek inşallah, sizi fazla st “ kıntıya düşürmemiştir. Ona işin doğrusunu açmadan sadece biraz sıkıldığımı söyle dim. Müteessir, başını salladı ve bedbaht bir çocuğu avundurur gibi: nuz, canım!.. Kocası geldi, elirsi sıktı: — Azizim!.. Dün gece şansr- nız tutmadığı için üzüldüm.. Ve ilâve etti: — Çek getirdiniz ya?. — Hayir.. Suratı değişti.. Hayretle beni süzdü: — Borcunuzu düşünmediniz mi?. — Evet.. Amma sizinle görüş- mem İâzım.. Beni fümvarıma götürdü, Ora- da açıkça: — Beni gücümün yetmiyeceği bir partiye zorla, .sürüklediniz ... Size kırk sekiz saat zarfında 3100 lira ödemem imkânsız; | yoğumu alın: 1500 lira.. Monoklünü kalın kaşları altma taktı ve beni sırıtarak süzdü: — Ha,h Haysiyet mefhu- muna dair tuhaf bir telâkkiniz var, yüzbaşı!.. Yarı yarıya ha ?.. Karımı yarım mi aldınız dı?. Formül öyle küstahçasıma idi ki az kalsın üzerine atılıp işi yumrukla halledecek idim.. Kendimi zor | zaptedebildim.. Dövüşmek vazi « yetimi büsbütün berbat edecek - Kiss — Mevzuu bahsolan Madam Dönogales değil, borcum. Size ya- rın bütün servetimi, yani 1500 li- ra vereceğim.. Üstünü bekliyecek- siniz... — Peki, bunu avans olarak u- sulen 48 saat içinde verirsiniz .... Üstünü ödemek için size bir hafta mühlet veriyorum.. — Bir haftada bu parayı nere- den bulurum?. — Borç alırsınız.. o Maaşınız var ya?.. Şunu da söyliyeyim ki gelecek pazartesiye kadar bunu vermezseniz karımı kandırmanın memleketiniz kanunlarına göre i- cap ettirdiği teşebbüslere girişe- ceğim... Bana gene bu kadar taz- minat vermiye mahküm olacaksı- nız ve bundan çıkacak rezalet de terfiinize pek yarar doğrusu! ... varımı Ne vaziyete girdiğimi anlarsı- r Gürültülü bir dava, neticesi sağlam mahkümiyet.. Orduya el- veda! Bunun üzerine parayı ma- aşırma karşılık borç aldım.. Üç Tahvilâtımı |/ satmakla borcumun ancak dörtte | | üçünü verebilirdim.. Ertesi sabah || senede ödiyeceğim, amma he fa- hiş faizle1.. (Nevamı var) Viyanklı mütehass Musikimiz Için şehrimize gelmek üzere — Neyse kocamla uyuşursu- | fl Jozef Marks Konservatuvar için Viyanadan temin edilen mütehassıs Mösyö Jozef Marks bugünlerde şehri- mize gelmek üzeredir. i Mütehassıs, < Viyana musiki akademisinin eski rektörüdür. birçok mühim eserleri vardır. Bu zalın ne suretle çalışacağını öğrenmek üzere konservatuvar müdürü Ziya Beyle konuştuk Dedi ki: — Henüz mütehassıs kon- servatuvarla ne şekilde meşgul olacağını bilmiyorum. Konserva- tuvarda tedrisat muntazam suret- te devam etmektedir. Muallim- lerin -de- mühim kısmı Avrupa konservatuvarlarından mezun bu- lunmaktadırlar. Mütebassıs belki | son defa yapılması lâzım gelen şeyleri düşünebilir. Kendisi kıy- metli bir adamdır. Birçok eser- leri vardır. — Konservatuaarda ne kadar talebe var, nasıl çalışılıyor? — Talebemiz iki yüze yakın- dır. Orkestra ve koru heyetleri- miz var. Muntazam surette çalı- şılıyor. Bundan başka tedrisata ait tercime kitaplar neşrediliyor. Yusuf Ziya beye, Istanbulda şarkı buhram olduğuna ve bir kısım şikâyetlerin konservatuvara yapılması daba doğru olacağına dair, radyo müdürünün sözlerini batırlatarak ne düşündüğünü sor- duk. — Musikide ticaretin düşünül- miyeceğine kaniim, dedi, radyo balkın musiki terbiyesini de na- zarı itibare almalıdır. Radyo bü- | tün dünyaya bitap eden güzel | vasıtalardan biridir. Moskova ve Berline her akşam davul zurna dinletmenin hoş ve faydalı bir iş olmuyacağını düşünmemiz lâ- zımdır. Eser ve san'atkâr buhranı ol- duğunu ve olacağınıda kolay kolay düşünemem. Avrupada yetişen genç kompozitörlerimiz ve yeni Türk bestekârlarının bir çok eserleri var. Radyo bunlardan pekâlâ is- tifade edebilir. Memleketin yeni musiki varlıklan böyle bir taraf- ta dururken her akşam bir ta- kım bayat şarkıları dinlemek ve dinletmek hoş bir şey değildir. Bundan başka memlekette şan yapan muallimler ve talebeler var, Bunlardan da pekâlâ isti- fade mümkündür. Nıhayet eski alaturka eser lerde çalınabilir ki bütün bu ye- nilikler dar hudutları genişlet- miue derhal imkân verebilirler. z Sayıfa 5. ci Ticaret o mahkemesince bir müddet evvel iflâsına karar ve rilen bir zat: Marikyan Ef. şim- di, ceza mahkemesinde. Istanbul üçüncü ceza mahke- i mesi salonuna kendisile birlikte başka birisi de giriyor. Mahke- İ me heyetinin karşısında du- ruyor. — Siz, Marikyan Ef. siniz? ya siz? — Efendim, ben davacıyım. Vekilim burada değil. Eğer... davasıdır. siz, şöyle bir tarafa çekiliniz | Ticaret mahkemesinde iflâs muamelesi yapıldığı sırada veri- len rapor okunuyor. Müflisin, işlerine ait defter tutmadığı ileri sörülerek, iflâsı “taksirli,, görül- müş. — Siz, ve ticaretile meşgul dünüz? Efendim benim yapdığım iş tesadüfe tabi bir işdir. Bu, bilinen ve bellenilen manasile, defter tutmayı icabettirecek bir ticaret işi değildir. — Yani? Nasıl bir iştir izah ediniz! ARNA Lindbergin çocuğunun — Durunuz. Siz ne deye gel- | | diniz? biz, başka kimseyi çağır- madık kil dava, amme bakları | Bu Ticari iş sayılamaz mı ? Yaptığı iş tesadüfe tabi iştir ! ? Bir taksirli iflâs davasına kakılırken, müddeiumumi, “ Sayılır , dedi. Mahkeme karar verecek — Ben, bina alıp satardım. — Yani emlâk komisyonculu- ğu yapardınız? — Hayır. Meselâ, kendi pa- ramla bir bina alırım, © binayı tamir eltiririm. Fiat farkile sa- tarım. — Peki, buna nazaran? — Evet, buna nazaran, defter tutmam icabelmezdi. Bu, tesa- düfi bir iştir, Devamlı bir suret- İ te alım, satım olmaz ki... Bazan olur, bazan olmaz. — Demek sizce işte “taksir, yoktur? — Hayır. Ingiliz lirasının va- ziyeti, emlâk fiatlârının düşmesi gibi şeyler neticesinde iflâs et- tim. Amma, bunda şahsi birku- surum olmadığı, muhakkaktır. Ne yapalım? Işler bozuldu. Ar- tık benim elimden ne gelirdi? Reis vekili Sabri Bey, Müd- deiumumi muavin Sadun beyden mütaleasını sordu. Şu mütalea bildirildi; — Yapılan işin ticari mahiyet” te olmadığı iddiası, varit deği dir. Ticari olduğu, kendisinin if- lâsına karar verilmiş olmasile sabittir. Defter tutması lâzımdı. Tutmamıştır. Tecziyesi lâzımgelir. Neticede, mahkeme, kararını vermek Üzre, muhakemeyi üç Teşrinisaniye bıraktı. katili bulunuyor mu? Ispanyada yakalanan adam birtakım malümat veriyor. Fakat doğru mu? Seville 27, (A.A) — Lindber- | bara gin çocuğunun ölümüne ait bütün teferruatı bilmekte olduğunu söy- liyen ve kendisinin Jean Saül | olduğunu iddia eden adam, şim- di kendisinin Amerikalı olmadığı- nı ve tevkifi sırasında hakiki ismini söylemediğini beyan et- miştir. Üzerinde Amerikada oturan Bill ismindeki bir şahsa bitap eden bir mektup bulunmuştur. Bu mektupta şu sözler vardır. Yanımda bir takım Amerikalı babriyeliler olduğu balde bir Havalarda Dünyanın birucun- dan öteki ucuna.. 27 (A.A) — African Leipzig. bir tayyare isminde tek satıblı İ ile Londradân hava yolile Kapa ilmek istiyen logiliz kadın tay- # recilerinden Sale, Bnrke ve Page, Marsilyaya ve ovdan son- ra Kabhireye gitmek üzre saat 10,35 de Lebürjeden bavalanmış- lardır. Le Pourget, 27 (A.A) — Bir seyahat tayyaresile Londra: Bom- bay seferini yapmıya çıkan İn- gilir tayyareci İrvin, Romaya gitmek Üzre saat 10,15de Le Bovrgetten havalanmıştır, Permamhuk, 27 (A.A) — Graff Zeppelin balonu, saat 10,5de Permambuka gelmiştir. gittim içtik. OZannımda kalırsa biraz fazla konuştum. Fakat hiç kimseyi tehlikeye dü- şürecek bir söz sarfetmedim. Bu adam, Lindberg'in meselesi hakkında pek az bir şey bildiği- ni ve fidyei necat olarak hay- dutlarna verilmiş olan paranın ne suretle taksim edilmiş oldu- ğunu mükemmelen bildiğini söy- lemiştir. Mumaileyh, Amerika memur- larından başka hiç kimseye faz» İn bir şey söylemiyeceğini ilâve etmiştir. ,Hindistanda Tahrikât hiç bir zaman eksik değil Bombay, 27 (A.A) — Zabıta, isyan bali müstesna olmak üzre, siyasi mücrimlere kelepçe vurul- ması emrini almıştır. Şimendiferlerde grev hareke- tini canlandırmak için yeni bir takım teşebbüsler yapılmıştır. Madrasta 5000 grevci Bombay kibrit fabrikasın sirayet etmek tehlikesini arzeden bir harekete iştirak etmislerdir. Fotoğrafçılık Berlin, 27 (A. A.) — Berlin sergileri ofisi 1934 senesinde Berlin'de beynelmilel büyük bir fotoğrafçılık — sergisi tertibine

Bu sayıdan diğer sayfalar: