Teşrinievvel 1932 Ii l İstanbulda yangın yerlerinde, öprü altlarında, tünel başında, yoğlunda otel önlerinde, kalç - Er ızkaraları üstünde yatıp kal. in bir sürü gencimiz vardır. Bu lerden bir kısmının anası ibası yoktur. Kimisinin de yal ğ anası, yahut babası vardır, ların arasında aileleri tara . an terkedilmiş olanları da dır. “Bu fenalıkların ve sefaletin e « düşen gençlerin vaziyetleri defa kendilerine bir yardım #min edilememesinden dolayı çe fenalaşmaktadır. İstanbul valisi ve belediye rei- uhittin Bey, bu içtimai mese- yi gözönüne alarak buna bir Kimsesiz gençler için ç tanbul belediye reisi Muhiffin B. bir yuva açmak istiyor sare bulmak istemiştir. Kimsesiz | gençler için Muhittin bey beledi - i ye meclisinden mühim bir tahsi - sat almıştır. Alınan tahsisatla Galatada bir bina satın alınmış - tır. Bu binada ilk Oo zamanlarda yüz tane kimsesiz genç alınacak, yedirilecek, içirilecek, okutula - meşgul olmak, gençlerin süratle normal insanlar arasına karışma - 8 için alınacak tedbirleri | tesbit &tmek üzere vali beyin riyaseti al- tında bir komisyon toplanmıştır. Komisyon 'pek yakında işini biti- recek ve kimsesiz gençler kendi - lerine bir şefkat yuvası bulmuş olacaklardır. Amatör sahneleri arasında | “Gençler temaşa Ogrupu son rde bir müsamere verdi. Bu nereye grupun İlk teşekkül İ tarihte iştirak eden arkadaş- ve aileleri davet etdilmişti. müsamere ve hemde dört elik faaliyet | hakkında idare eti namına Avni bey söz söyle- a ine şöyle başhidı: ndan tam dört'sene evvel di N öy mazisini t en üz i ge ri iftiharla dolar, Vr Bu dört sene zarfında İstanbul “civarında bir çok temsiller dik. Bu müsamereler sayesin - İstanbulda ve Anadoluda san- hizmet etmiye şalıştık, dedi. undan sonra grup teşkil edildiği zaman intihap edilen azaların bu Je | .i Gençler Temaşa grupunda toplantıda bulanmalarından te - şekkür etti. Alkışlarla karşılan - dı. Bu toplantı çok heyecanlı ol - !du ve bir çok arkadaşlar da söz aldılar. Bundan sonra tesadüf kurbanı namındaki, piyes temsil edildi. Gençler bu piyesi temsilde çok muvaffak oldular. Necmettin Sabri Cümhuriyet gençler mahafilinde Cümhuriyet gençler (o mahfeli beşinci sene temsillerine 14 birin- ci teşrin 1932 cuma günü Müç - teba Salâhattin beyin “Silâh ve günah piyesile Ali oZühtü beyin Sevda macunu ismindeki kome * disile başlıyazaktır. Gençlere mu- vaffakıyetler temenni eyleriz. Talebe gecesi ila lisesinde talebe arasında çarşamba akşamları ui gündüzlü çalışan bir amele İçin Ve püzar ginü ne ise bizim için de ukşamı öyledir. Hafta başmdan- n ve dolan yorgun kelle bu akşam il EVE boyalır. Mektep idaresi bu ak- ” De de güzel seçmiş, ertesi günü per - daha ertesi gür cuma, Ob kekâh, “090 üişirizeiniz. Ama dördüncü gü #ritirsiriz o da başka meseledir. lens çiktinm mı, gözünüze A venler çarpar; Müzik... taratmdan alen dorma A RÜN baylar yarı bir pane şiir, monolog, rini detice Göğen çiçe fiğlmdi kafa unları düşünür, Saba ba kama, 3 inin EVER) nedir» İ sahneye çıkacak, çok gilecez Be iş Bu esnada içerde bir kulak verin. Evet dme opar. Bir fi anlaramız. Komedinin İli biley A maştar, perdesi Şi benler işitir. Enver konferans bitti : nerdesiniz Ziya mahiyaj kutumuzu ; yaj nereye koy - Haydi yahu oyun nerdeyse Yahu bağırmayın Ma. du Mirindi perdesi ve Çocuklar hazır mısınız? Eyvah sakalım düşüyor. nasıl geçer Ben neyle #ufle edeceğim, komedi det- terini kaybettim. Bu sırada perde açılır. Fakat kimse yek- tur. Neden sonra telâşiz biri - Efendiler Programımıza arkadaşımız gir söyliyecektir. Gene şiddetli alkışlar. AZ wonra ber gey hazırdır. Komedi oynan» miya başlar, Deha doğrusu izinci perde de- vam eder. Bu mrada sahnenin bir tarafın dan çekip rol ienbi Öteki taraftan başka şe | külde giriniye mecbur olan bir artist rastin- dığı bir şapkayı başma ve bir paltoyu sırtı na geçirir bu sefer komedi ciddi bir mahiyet almıştır. Çünkü © palto ve şapka sahnede- ki ayrı ayrı oyunculara aittir. Bu suretle bakiki kavga baş gösterir. Fakat temsilin adı komedi işin kimse farkına varamaz ve ilâveten bir © İ saba çok gülünçiü olur. — Yahu ne sikslmaz adamsm. Şapkamı büke büke ütüsünü bazdun. — Pantolonumun cebindeki eldivenleri pe yaptın, — Eyvahlar olsun vazelin almadık. Bu gece nakalin kalacağım. — Doğrusu şayanı tebrikainiz. Çok mu- vaffak oldunuz. — Geketimi gördünüe mi? İçerdeki bu gürüitüleri dinledikten sonra bir perdelik komediyi teferrüntile üç perde olarak görür, işitir ve çıkarınız. Bunun ba- zan duha komik taraf; da vardır. Küçük rollere figüran bulmak güçtür. Bunlara e- hemmiyet vermedikleri için söz verip gelmi- yenler dö var, O zaman onun yerine alelâ- sele börlai bulunur. Tabii bu zat provada bulunmadığından her cümleyi süflörden yan liz alır. Meselâ: — Orağı buldunuz mu diyeceği yerde. — Olağı buldunuz mu der, yi İ derzi ln e ereği | | Gençler ve dil işi cak, ve iş öğretilecektir. Bu işle İ Dil kurultayının çetrefil os - manlıca yerine Türk dilini koyan» ya karar vermesi çok yerinde bir iştir. Hele dil kurultayının kitap- lardaki ıstılahları türkçeleştir - mek istemesi gençler için dünya - lar değer bir kazançtır. Zaten os- manlı türkçesi gençler arasında hemen hemen ölmüş gibidir. Os - manlı dili gençlere zorla, cezalar- la öğretilmektedir. Onlar ana dil lerinin duru, ve güzel sözlerini 22 ten benimsemektedirler. ei Gençliğin dili olan ana für dili ne kadar çabuk derlenir, top- lanır, osmanlıcayı son saklandı - ğı kovuklardan wexii ge gençliğin dil yolun o a bek olacaktır. Gençler kendi dillerinin üstünlüğünü bir an evvel göstermek, bir an evvel üstün halk dilini muzaffer etmek için ne yapmalıdır? Şunları yapmalıdır: Gençler eski itiyatlarla kazan- mış oldukları arap ve acem ke - limelerini konuşurken | tartmalı, düşünmeli, bunun ( türkçesi var mı diye bakmalı, Türkçesi olan arap ve acem kelimelerini şimdi- den dilden koymalı. Her genç, her gün yazdığı ya” zılarda arap ve acem kelimeleri nin akşam olunca (altını, meselâ kırmızı bir kalemle işaret etmeli, ertesi günü yazdığı yazıda daha az kelime'işaret etmiye bakmalı, yani her gün biraz daha az keli- me kullanmalı. Bu usulü şiddet - le, dikkatle takip etmeli. Pek kı - sa bir zamanda arap ve acem ke- limelerine karşı müthiş bir nefret duyacaksınız. j Gencin vazifesi bu kadarla bitmez. Onun daha yapacak işi | kalmadı var, Annelerimizden, hanım ni - nelerimizden, esnaftan, çiftçi den öğreneceği halk kelimelerini bir deftere kaydetmek bu suretle her talebe hazırlıyacağı bir keli - me defterile hocasına o müracaat etmeli, hoca bu kelimeleri topla - Yıp yaşıyan kelimelerin ehemmi «- yetli olanlarını dil tetkik cemiye- tine göndermeli. Bunlar, dil işin - de gençlerin yapacakları işlerden bir kaçıdır. Sporcu olmak istiyen gençler Cümhuriyet Gençler mahfeli spor şubesi umumi kâtipiğinden; Mahfelin spor şubesi değerli eller tarafmdan yeniden açılmış- tır. Mahfel azaları ve hariçten ku lübe dahil olmak arzusunda bulu- nanlar pazar cuma günleri saat 10 ilâ 16 ya kadar Beyoğlu cüm - huriyet halk fırkası kaza merke - zi dahilinde bulunan cümhuriyet gençler mahfeli spor şubesi u - mumi kaptanlığına müracaat et - melidir. Mahfel şimdilik güreş, futbol, voleybol, ping pong ile uğraşacaktır. İlerde de bir çok şu beler açılacaktır. — Pek mes'ut gihi görünen bir kimse yerine, — Pekmez ut gibi görünen bir kimse der, — Saat yedi gibi mAh. Ve bunlar ört bas edilir. İşte her mektep tiyatrosunun aşağı Yu kari iç yüzü, ili * © ci serik o İşeyolur. İ Gençlerle baş başa v Bir gencin yeni san'at, lâfince, ve Yunanca hakkında fikirleri: — Allahını seversen Ali bir az elini çabuk tut vapura geç kaldım. — Azizim dil kurultayını her gün takip etmekteyim. — Bize galiba sıranın gele- ceği yok Hayri. — Bir dakika Ji iMelibede sigara vermekten artık bıktım. Müşteri- den de göz aça- cak zaman Var MümtazMuhar- mı? rem Bey Divanyolunda (Beyaz Gül) “Coifcur,, salonundayım, Koca salon tıklımtıklım dolu sıra bek- liyen bekliyene, diyebilirim ki gazelede hayatlarını neşrettiğim sporcular, edebiyatçılar, artistler buraya tıraş olmağa gelirler. Günün her türlü dedikodusunu burada bulursunuz. Kadın tuva- let ve modalarını Mümin Bey- den, spor havadislerini Enver Beyden, edebiyat cereyanlarını Hayri Beyden, sinema ve seti Ali Beyden öğrenebilirsiniz. Öbür köşede edebiyatçı, mual lim ve mimar Mümtaz Muhterem bey tıraş oluyor arada sırada hoş nükteler söyliyerek İsmete reka - bet yapmak istiyor. Fakat İsmet de hiç lâf altında kalır mı Hemen cevabını veriyordu. — Yahu Enver gömleğin hali su içinde bıraktın. Eyvah, dedim, darısı benim başıma, vakıa beni o anda tıraş eden Hayri şimdiye kadar, böyle şey yapmadı ama, olur da yapar, Bu sırada kapı açıldı. İçeriye bir genç girdi. Tabii bunları aynada görüyorum. EN Nurullah Kâzrm bey bu gün buraya geldi mi? m Geldi, gitti, Beni arıyanlar olursa, Cümhuriyet gençler mah - feline gelsin dedi, — Ya.. Bende zaten onun mahfele gelmesi için haber ver - miye gelmiştim, Müçteba ağabe - yim gönderdi, bu gün prova var - mış, Genç gene geldiği gibi hızla çıkıp gitti, Ğ 5 — Hayri, çocuğun ( bahsettiği hangi Nurullah bey bu. — Canım şu Cümburiyet mah- felinde ge amakör artist Nurullah bey. — Ha, o buraya ne zamanları gelir. — Her gün traş olmıya gelir. —— Nasıl ber gün tıraş olmuya lir, yi S Evet abonedir. Tercümanı bulunduğu profesör sakallı adam ları sevmezmiş de. ; Mümtaz beyin tıraşı bitmişti. Kendisine vadini hatırlattım. — Aklımda, Melihçiğim, dedi istersen hemen şimdi burada ya - palım. — O bak, bu çok orijinal bir çıkmıştır. Tashih ederiz. İki saniye sonra benim de tıras" $ım bitmişti, sualleri sormiya baş- ladım. — Yeni edebiyat cereyan hakkındaki fikriniz nedir? Yy — Yeni edebiyat demek, yeni bir his, yeni bir zevk ve yeni bir san'at demektir. Her bir cemiyet- teki bu hisler yekpare bir varlık halinde olmadığı için bir cemiye- tin zevk ve san'atını bir şekilde göstermek mümkün © değildir. Dediler ki, cemiyetler © muhtelif zümrelerin tarzı (o faaliyetlerine sahne olmadığı için bu sınıflarm her birinin kendine göre bir zev- ki vardır. Binaenaleyh bu zev « kin tekabül eden birer san'at ce- reyanınm da olması gayet tabii dir. İşte bu günün edebiyatı denil- diği zaman, bu günün içtimat zümrelerinin hislerine / hitap e den edebyatlar demektir. j Bir taraftan edebiyat o çiçekli bahçelerin ve içkili masaların bis rer sazı olmaktan O çıkmamıştır. Fakat son iktısadi buhranlar ar « tık onların da ( edebiyatlarında | bedbinliği tebarüz ettirmiye baş- lamıştır. | Diğer taraftan yeni açılan kit- le çığırında ilerliyor. O, bu iler « leyişinde tamamen inkılâpçı ol « muştur. Daha doğrusu bu günün eğlendiren edebiyatı (o tamamen mütereddi bir (edebiyat haline gelmiştir. j — Cihanda hâkim olan edebi « yat mektebi hangisidir. İ — Hâkim' bir edebiyat cereyax nı yoktur, edebiyat telâkkileri var dır. Çünkü: i — Hiçbir zaman mutlak gü * zellik mevcut olmamıştır. En reel olan maddi varlıkların bile izafi- yeti mevzuu bahsolduğu bir za * manda manevi bir kıymeti mutlak olarak telâkki edebiliriz. —- Liselerde lâtince ve Yu- nanca okutulmasını istiyenler var, Taraftar mısınız? — Liselerimizde maalesef he- nüz güzel türkçe (o öğretilmediği bir zamanda lâtince ve Yunanca « dan bahsetmek abestir. Bence lâ- tince ve yunanca öğretilmesini za- ruri görenler, eski medreselilerin türkçeyi öğrenmek için arapça ve farisi tavsiye etmelerinin aynidir. Binaenaleyh, bu iddiada bulu « nanlar, eski softa (zihniyetinin frenk kisvesine o bürünmüş sima- Varıdı”, Melih Nazmi Düzeltme Geçen haftalarımızda Türklere de tarihçilik ve tarihçiler adında bir eser hazırlamış olan İstanbul lisesi talebesinden (Fethi Şükrü beyden bahsetmiştik. Fakat bir tashih hatası olarak mütetebbi gencin ismi Fuat Şükrü olarak ; dik al, a