14 Teşrinievvel 1932. z enüz Erenköy —32) Anlıyorsun ya! Herkesin yi- ekmeği yok sandığı ihtiya- bir çekmece dolusu altınları z , Güya bu keşfe Kadri a. pek şaşmış kalmış da akşam Ayşe kızın yanında; Ben bunları bulunca öyle irdrm kaldım ki evin her tara- aramıya vakit bulamadım. di şimdi gidip üçümüz bir raştıralım.. ş gitmişler, kulübeyi arayıp nışlar ve üç bin altin daha nuşlar.. Küçük Ayşenin getir. İği süt ve Yumurta ile karnını ya- ran koca karıda 5500 altın n, sen buna şaşmaz' mr Maamafih Ayşe kız şuna kkat etmiş: Kulübenin her ta- Peyce aranmamış ve bulunan raların hepsini Kadri ağa san- ile koymuş gibi gidip kenar- köşeden toplamış, onlarm ö- koymuş, Ayşeye göre bu ihtiyar kadına sit değil - Kadri ağa anası ölünce on ii gidip öteye beriye yerleştir. Sonra karısile Ayşeyi de a- onları gözü önünde oradan dan çıkarmış. Ayşe bu pa - ın çalınmış olan altınlardan et olduğuna kani, hemen key- | Adil Beşe haber-vermek-is «e koşm sine Ars Bp. ayı e o ağ “Vay, şeytan vay... Bu kız iş bir şey yahul, m Kız köşke geldiği zaman ben şkte değildim. Hattâ Adil Bey babasını görmek üzere İstan- N gitmiş imiş. Kız İsmail ağayı ona de kalacağım, yahut köşkte ka- n, demi... na almışlar mı?. Evet amma, Adil Bey de ba da bu kızı senin zannettiğin © Yazan: Moris £öblan- ul ellerini oğuşturarak: olan bir çok hadiselerin önü- i i; bravo! H Wi ide inanmız ki, ben alsak; Mi uydurduğu bu hikâye - Il aleyhinizde mühim belâlar a- ir. Bu gibi vaziyetlerde ya - : bir şey var, hakikati ol - fu gibi meydana çıkarmak! — Fakat hakikati ben de bil - yorum. — Ben de öyle, Yalı Peki, Adil Bey, yahut baba» hinoğlu hine yer vermişler | Iki Gülüşlü Kadın! Arsen Lüpenin yeni bir macerası — 73 hadisesini > hiç değildir. Kolları yeniden sıvamak lâzım kadar ehemmiyetsiz veya palavra- / <ı addetmiyorlar ki. . — Eğer onlar Feyzi Beyin ka- ettirildiğini öğrenirlerse bu piç kızı kapı dışarı atarlar, Lâkırdıla- rının ne uydurma şeyler olduğunu anlıyarak.... — Hey acemi çocuk... Ne Adil Beyin ne de babasının Feyzi Bey namında bir katil tevkif olundu- ğundan hiç haberleri olmıyacak . Çünkü Feyzi Bey katil veya carih değildir... — Allah, allah... Bu hükmi karaküşi nereden çıktı?. — Feyzi Bey bugün serbest bı- rakıldı, adamcağız memuriyetine gitti, Çünkü bu zat hâdise günü nerede olduğunu kemali sarahatle söyledi ve bunu vesaiki resmiye i- i Je ispata hazır olduğunu ilâve et- iti, Vesaiki resmiye de telgrafha- nenin makbuzlarıdır. Onu Tekir- dağında Seyrisefain memuru da ayni günlerde gördüğünü beyan | edebilirmiş.. — Sahi mi söylüyorsun?. — Tabii... Feyzi Bey serbest bırakılınca senin Hayır... Henüz Erenköy hâdiseşi- je ait hiç bir şey ortaya çıkmış değildir. Henüz senin de benim de"şunu öğrendik, katilin şu ols — Yahu, yaptığım tahkikat fos şıktı diye benimle alay etme. Ben İstanbulda artık neyi tahkik ede- ceğim., — Neyi, kimi?. — Kadri ağanın oğlunu ve ka- TENE... Türkçeye çevicen : fa ! kolay. Bunun için sizin, şimdi 40- Bravo, dedi, eğer bana bun- racağım suallere açıkça ve müm - | Yirmi beş gün evvel bunları | kün olduğu kadar kat'i cevap ver- olsaydınız, o zamandan- | meniz lâzım, Marki bir an düşündü. Sonra o ilirdim. Tekrar ediyorum, | kararını vererek: — Sorunuz, Dedi. Raul başladı: — Elmaslar sahici miydi? — Sahiciydi. — Bu elmaslar size aitti değil mi? — Evet. — Siz bir acente vasıtasile, ec- dadınıza ait bir servet aratıyordu- nuz. Ecdadınızm bu serveti Hin - distanda temin ettiğine nazaran hepsini kıymettar (taşlara tahvil etmiş olması lâzımdı, değil mi? — Evet, — Ve öyle tahmin ediyorum ki, ailenizden hiç kimsenin bu| til olduğunu ve tarafrmdan tevkif | işin bitti mi? | şi muazzam bir veraset vergisi | bir nokta malüm | Ortadan kayıp Rıza Efendi Erenköyünde, Meh- met Ali Efendi İstanbulda salış - mıya karar verdiler. Doktor Tahir Bey küçük Ayşeyi yanına almış, evine götürmüş, onu temszilemiş, üstünü başını giydirmiş, ev. isle rine alıştırmıya başlamıştı. Adil, tekrar köşke dönerek na yardım ediyordu. fendinin tahkikatile sıkı sıkıya a- lâkadar oluyorlar, polis memuru dostu Ahsen Beyin ara sıra kolu- | na giriyor ve bahçede dolaşması” | İki dost poliş memuru Rıza E-| Bir mecmuada Sayıfa 5 çıkan makale Yazı Hamdi Beyin değil, ama o da ayni fikirde.. Liman şirketi tarafından çıka- | rılan (Kooperatif) mecmuasında A. H. imzası ilç sanayicilere bü- cum edildiğini yazmıştık. Uman şirketi tarafından çıka- yerine konulan yarının altındaki A. H imzasının liman şirketi müdürü Ahmet Hamdi Beye ait olduğu birdenbire akıllara gel- mektedir. Fakat Ahmet Hamdi Bey bu yazının kendisine ait olmadığını iddin ediyor. Fikirlere tamamile iştirak ettiğini de ilâve ediyor. Hamdi Bey diyor ki; — Makalevin muharriri Avru- Ahsen Beyin yakın akrabası ola- rak herkese kendini tanıttığı için serbestçe girip çıkıyor, her tarafı dolaşıyordu. Onlara izahat verir- ken, dedi j — Bazan köşkün etrafında ga- yet dikatli hareket ederek bekli- yorum, bilir misiniz niçin? Bir çok mücrimler işledikleri cinayetin ve ya cürmün etrafında bilâ ihtiyar dolaşırlar,. o Eğer bu herif Ahsen Beyin öldüğünü zannediyorsa mu- hakkak diyebilirim ki bir iki kere | buralara gelecektir. — Ölmediğini elbet öğrenmiş- İ tir. — Hayır, elbet değil, eğer bu- pada, Almanyada tahsil görmüş bir gençtir. Mamafih makalenin fikirlerine ban tamamile iştirak ederim, Bugün memlekette sanayi ma- nlan bir mecmuada baş makale | Sana yicitere ve sabık Ikfısaf vekiline hücum eden bu makale kimin imiş? ât bimaye edildiği kadar zi- rai mamulât himaye edilmiyor. İ Buna mukabil sanayi mamulâtı İ ne zamana kadar himaye edile- cek? Meselâ çiko âta sanayii iler» liyor. İpek sanayii, trikotaj sa- nayii faz a inkişaf etmiştir. Yani bu şubeler istihsale başlamışlır. Ham maddelerin kontenjana İ girmesi bu fazla istihsalin önü- j ne geçiyordu. Sanayi erbabı, kontenjanı kendisine mal ederek İ bunun aleyhinde bulundular. Bu- na haklar yoktur. Kontenjan İstedbiri Türk parasının kıymet- lenmesi içindir.. Yoksa sanayii himaye için alınmış bir tedbir değildir. Bu sebepten sanayi erbabının etrafı. gürültüye boğ- masıpa sebep yoktur. A. H. Beyin yazdığı makalede bu esaslar müdafaa edilmektedir, | Yangın yaralıları 'Bir kişi öldü diğerleri iyice Evvelki gece Büyükderedeki yangın da alevler arasında kaçar- ken yaralanan altı kişinin Etfal hastanesine kaldırıldığını yazmış- tık. Teessürle öğrendiğimize göre bu zavllılardan Nadire banım dün hastanede vefat etmiştir. Diğer yaralıların sıhbatları olduk- İca iyidir. i raların yabancısı ise kimseye sor| Muhtelit mubadele “mıya cesaret edemez.. (Devamı var) Maarif teftişleri Istanbul Maarif Müdür muavini Hıfzırrahman Raşit B. ve Çatalca mıntakası ilk tedrisat müfettiş- leri dön hususi bir otomobille Silivri, Çatalca ve civarında bir teftiş (seyahatine çıkmışlardır. Bu seyahatte bilhassa kaza ve köy mekteplerile muallimlerin vaziyetleri tetkik (o edilecektir, Teftiş seyabati bir bafta kadar devam edecektir. vermemek içindi. — Zannedersem. — Ve siz bu elmasları Eliza. | bet Ornene tevdi etmiştiniz? — Evet. Kocasından ayrılır ayrılmaz onunla evlenecektik. Fa. | kat ben, daha şimdiden onu ka - | rım addediyor, ve elmasları onun taşımasına müsaade etmek şöy « | le dursun, iftihar ediyordum. — O da bunların sahici oldu - ğunu biliyor muydu? — Evet, — O gün Elizabetin üstündeki elmasların hepsi sizin miydi? e Hayır. Bunların arasında bir gerdanlık vardı ki kendisine hediye etmiştim. Binaenaleyh o - nun malı idi. Pi Bu gerdanlığı bizzat ken - diniz mi ona vermiştiniz? — Hayır. Bir kuyumcu vası - tasile göndermiştim. Raul başını salladı: komisyonu Muhtelit mübadele komisyonu umumi beyeti dün bitaraf reis M. Holştadın riyaseti altında top- lanmıştır. Toplantıda komisyon büroları- Bınm on beş çalışmaları kkındaki raporları okunmuş > kabul leş Tarih cemiyeti Azasını çağırıyor Türk taribi tetkik cemiyetin- den : Türk tarihi tetkik cemiyeti 17 ikinci teşrin 1932 pazartesi saat 14 de Dolmabahçe sarayın- da toplanacağından gerek umu- mi ve gerek medeniyet kısmını deruhte eden bütün âzanın teş- rifleri rica olunur. — a — Bir meseleden çıkan kavga Evvelki gece; Balatta oturan Refik efendi ile şoför Seyfettin ve biletçi Muzalfer efendiler a- rasında bilet almak yüzünden bir kavğa çıkmıştır. Seyfi ile Muzaffer Refik efen- diyi sağ kaşından yaraladıkları için yakalanmışlardır. Radyo şirketinden ğer dn Telefon irsal «sas akümülâtörlerin yerleri dif Cumartesi ve Pa Kİ Önümlei ancak pazartesi yapılacaktır, rmızın hepsi boşa giderdi. Fakat şimdi, mesele, bu gerdanlıkları | ve elmasları bulmaktır. Size bir kaç sual daha soracağım. O gün, siz, Elizabeti, & harabelere çıkan merdiven başına kadar götürmüş” tünüz değil mi? — Hatta biraz daha yukarıya. — Ve ikiniz şatodan görünmi- yecek bir tarzda bir an, ağaçlık S lar arasında durdunuz değil mi? — Evet, Elizabeti iki haftadır görmemiştim, orada uzun uzun ö püşmüştük. — Sonra? — Sonra, söyliyeceği şarkıla - rın manaşına ve dekora uymaz diye elmasları yanımda < dursun diye bana vermek istedi, Fakat almadım. O da ısrar etmedi. Ay rıldık. Arkamdan baktı, bende | köşeyi dönerken baktım. Hâlâ o- rada duruyordu. — Harabelerde gözüktüğü za- man elmasları var mıydı?, — Görüyorsunuz oya mösyö, Valteks aleyhinizde ne kadar mü- him bir dosya toplamış. Eğer bu gerdanlığın teyzesinin malı oldu- — Bilmiyorum. Kimsede buna dikkat etmemiş. Elmasların kay- bolduğunu, faciadan sonra farket- “ merkezimize ( ahiren getirttiğimiz 7'i için ayın 15 ve 16 sına müsa- zar akşamları radyo neşriyatı yapılmıyacak ve saat 18 den itibaren tekrar muntazaman neşriyat a —— Fakat Valteks'in dosyasında tesbit ettiğine göre, facia old zaman, üzerinde elmaslar ve ger- danlıklar yokmuş. — O halde benden ayrılıp ha- rabelere çıktığı zaman kaybolmuş veya çalınmış olacak.. Bir süküt oldu.. Sonra Raul a dır ağır şunları söyledi: — Elmaslar çalınmadı. ' — Nasıl çalınmadı mı? Fakat zavallıyı ne diye katlettiler. Raul ayni tarzda cevap verdi: — Elizabet Ornen katledilme- i Marki hayretinden haykırıyor» du: — Nasıl olur?! yarayı gözle“ rimle gördüm. Her halde bir ci- nayet oldu, bu muhakkak, Fi kim öldürdü?, Bu meçhul! Raul elini gök yüzüne kaldırıp bir yeri işaret etti: i — Katil, dedi, Zuhal'dır!. . Ve hayretle kendisine bakanla» dahi — Lütfen beni takip imi Ül Yedi... yi İk “ &