14 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

14 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Teşrinievvel 1932 eWkir Hayatı : i ây evvel bir yisinin önünden geçerken ye- lerle basılmış türkçe Gülis- ördüm: Şirazlı Sadi'nin bun- (695) sene evvel yazdığı fa- in türkçesi. Birkaç gün ev- © kitaplarımın arasında bu Gülistan elime geçti. Türke 8 çeviren (Ahmet Nusret) be- başlangıcı ile kitabının öte » | n, berisinden bazı sayıfaları den geçirdim. Ahmet Nusret beyin başlan - #ki sözleri çok doğrudur: Sa- 1, Zübde, Rehber, Konevi, Süruri ve saire gibi eserler ın türkçesi demek değil - 0 nlar Türk okuyucularına fa. lini öğretmek için yazılmış. z İununla beraber bu gün bun. “#okuyanların anlıyabilmesi ; . ıca kitaplarını tercüme et. k lâzımdır. “HOnun için Ahmet Nüsret Bey nı kelime kelime olmak - ziyade mealen tercümeyi ter. İstmiş. Bu tarzı hareketinin inde şüphe yoktur, ikat türkçe Gülistanın gözden irdiğimiz sayıfalarına göre bu ei sat tamamile tatbik e- miştir. Çünkü Ahmet Nus- Sadinin sözlerini ifade e | n bir çok yerlerinde Türk Mine uymaktan ziyade tercü - kokusu neşreden bir ifade kullanmaktan — Şüphesiz u hilâfına — kendini kurta- 1an ıştır. Sözlerimizde daha açık olmak buraya birkaç misal göster - istiyoruz: —ıI— ii-etini canından yekar, 00 | varsa onu söyler. (Türkçe gülten) göre Ahmet Nusret Beviz le ile naklettiği fikri şu ifade etmek daha doğru du: vazgeçenin sözünden olmaz, i —2— İş beceren yalan fitne koparıcı rudan hayırlıdır. (Türkçe gülistan) Biz olsaydık bu cümleyi de tercüme ederdik: Bğruluk bir fazilettir. Fakat ha söylenen yalan fitne çıkaran n daha iyidir. 3s ada en küçük dağlardan biri Bina'dır. Fakat o Allah indinde cümlesinden büyüktür, n. (Türkçe gülstan) Hi ibare ile ifade edilen fikri surette nakletmeyi tercih . azm bir dağ değil, <Pedir. Bununla bera - üzerindedir tecelli vâki ol - Mu Ya ilâh; —4—. boyu ij ğa İade olanın kıymeti mak icap etmez, ke gülliatan) li cüml, Me * yerine biz şu türkçe i yazardık; Glam eden kahıp kiyafet | idir, G pe 5 ii esüreile cenkeden “aker Yalnız E Kanile oynar. Halbuğ; düz da kaçan bir asker ordunun m kanı ile oynamış olur, i (Türkçe güler bu ibare şu suretle ifade edil. ydı daha ziyade (türkçe ize uyardı; deden bir asker için yalnız İ ğını idi kitapçı Evvelki gece Beyoğlunda Kul- oğlu sokağında 13 numaralı Jö - dikyan apartımanında bir kumar» hane bulunmuştur. Jödikyan apartrmanmın dört numaralı dairesinde İspanya te- maktadır. Madam Seropeye gelen misafirler apartımanın diğer da- irelerinden bulunanlar da polisin son günlerde nazarı dikkatini çekmiştir. Bu daireye Şavrel ve Cola na- mında iki şahıs, bir çok arkadaş- larile geliyor.. Gece yarılarına ka- dar toplanarak dağılıyorlar. Bu vaziyet üzerine polis taras- | suda başlamış ve neticede Madam Seropenin kumar oynattığını an - lamıştır. Bunun üzerine Emniyet müdü- İ riyetine haber verilmiş © ve ikinci şube müdür muavini İsmail Rasih ve Hidayet Beyler âpartımanı a- ramağa karar vermişlerdir. Yeni ölçüler m , Sene başı Okka ve arşın yerine metro ve kilo İki sene evvel kabul edilen öl- güler kanununa göre 1933 senesi- nin ilk gününden itibaren Türki- i yenin her tarafındaki eski ölçü- ler kaldırılarak yerine metre esası | dahilindeki ölçüler konacaktır , Bu ölçüler şunlardır: Uzunluk için metre, kilometre, satıh ölçüsü için metre murabbar, hacim için metre mik'abı, ağırlık için kilogram, Ancak bu. ölçüler memleketi- mizin bir çok taraflarında tanın- | mış olmakla beraber Anadolunun | iç taraflarında hiç bilinmez. İstanbul Ticaret odası O bunu nazarı dikkate alarak halkın, es- İ nafın, tüccarın yeni ölçülerin tat- bikinde zorluk çekmemesi için bazı hazırlıklara başlamıştır. Ti- | caret odası ayni zamanda yeni öl- çülerin tatbikinde karışıklık olma- ması için bazı tedbirlerin biran evvel alınmasını İktisat Vekâle- tinden rica etmiştir. i kesi vardır. Fakat harpten kaçan İ bir asker kendi hayatından başka İ bütün bir orduyu ve bütün bir va- İ tanı tehlikeye atmış olur. | siz gali Hey nuş cihandan yok olsa bile | kimse; baykuşun gölgesi altına gir - Mez, (Türkçe gülistan) Bu cümle yerine şu ibare da- ha ziyade Türk şivesine uygun « dur: Devlet kuşu dünya yüzünden yok olsa bile baykuş onun yerine geçe - mez. Zannediyoruz ki, bu misaller maksadımızı izah etmek için kâ- fi gelir, Fakat şu ciheti tasrih ede- lim ki, bu sözler ile Ahmet Nuş - ret Beyin bir kıymeti bulunmadı. etmek niyetinde deği « VAKIT Nihayet evvelki akşam bütün tedbirler alınmış ve tarassuda başlanmıştır. i Hüviyetleri anlaşılmış olan birçok | laşılmış olanlaşılmış olan bir gok şahıslar; Şavrel ve Cola da dahil İ baasından Madam Serope otur- i Bir poker pörtisi olduğ halde apartımana gelmişler ve oyuna başlamışlardır. Oyunun en heyecanlı yerinde İ tur. Bu para da istirdat edilmiş- | Rasih Bey ile Hidayet Bey apar» | tir. 7 ürk - Yunan hududu üzerinde müş- ferek bir pazara daha lüzum var Kendilerini Meriçe ata geçenler Geçen gün gazetemizde yazılan bir başmakalede Garbi Trakya ile Şarki ! Trakya hadutlarında iktısadi müna - feebata deir best müşkülâttan bahset- Beyoğlunda mühim bir kumarhane | basıldı; kumarbazlar yakalandı Bu apartımana iki kişi bir takım adamlar getirtiyorlar, gece yarılarına kadar kalıyorlarken MadamRopen elegeçti! tumana dahil olmuşlar ve etrafı | aramağa başlamışlardır. İlk ara- mada rolet oynamağa mahsus bü- tün aletlerle 378 tane muhtelif şe- kilde fiş ve yedi teste iskambil kâ- ğıdı bulunmuştur. Bundan sonra'apartımanda bu- lunan bir çok şahısların hüviyet- leri tesbit edilmiştir. & Onlar da şunlardır: Kasap Karabet Leon Beşiryan, tellâl Yörgi, daireci Vasil, komis- yoncu Aleksan, komisyoncu Pi- | yer, emlâk sahiplerinden Jojef Bıyıklıyan, Gürcü mültecilerinden Coya, Şavrel, kâtip Antoan Dola no, hane sahibi Jorj Almar, karı- sı Madam Serope, kemancı An - don, bavulcu Todori, Mesrop, kâ- tip Mehmet Basri, gümrük memu ru Süleyman Sırrı Beyler. Bu şahıslar yakalanmış üzer- leri aranırken 525 lira bulunmuş- Sayıfa 3 İşaretler aferin ödemişlilere Prens dö Gal gezdiği dolaştığı yerde şunu söylüyor: “— İngiliz malı alım! Dünyanm gümrük (duvarları arkasında kapalı bir âlem, bir ye- ni orta yaşadığı günlerde, her memleket kendini dünyada tek ve etrafı kalın kale duvarlarile çevrilmiş (hissediyor. Kendi toprağının, kendi fabrika « sının mabsulünü gene kendisi kendi hudutları içinde yeyip tü - ketmek istiyor. zaman tarihi İngiltere, Amerika tedbirlerile, Rusya rejimile bu büyük dünya manevrasını muvaffakıyetle tat- bik etmiye başladılar, Ottava konferansından sonra Büyük Britanya dominyonları ile bir birlik teşkil etmektedir. Brj « tanya artık dünya iklimlerinin çe- şitli mahsullerini kendi bayrağı» nın gölgesinde toplamakta, o bay- bayrağın gölgesindeki memle « ketlerde sarfetmektedirler. j Rusya ve Amerika bunu dalix evvel tatbik ettiler. Almanya bile gümrük hudutlarını bir çelik set haline koydu. *» . Türkiye bu kaleleşen memle « ketlerin dışında değildir. O da rak yüze yüze karşıya “de var radaki analarını, babalarını, kar» deşlerini kucaklıyorlar. İ fikrimce İpsala yanında da böyle bir pazar yapılabilir. (Bu pazar Benim | kendi kendini bir | iktisat birliği | halinde koruyacaktır. Türkiyenin 1923 ten beri kol- ladığı siyasetin ana çizgisi Türki- İ yeyi bir iktısat birliği yapmaktır. miştik. Edirne inâbisü Şerif Bey bir yapılınca Keşan, Uzunköprü, E- | Hükümetin iktısadiyatmda bü şaş © ştik, Edirne muharririmiz ile görüşürken bu ma- kalede ileriye sürülen noktai nazarın İsabetin; teyit etmekle beraber bazı hususl mittalenlar ilâve etmiştir. Va- nez, Malkara, kaza ve köyleri bi- ! ziyeti tenvir etmiş olmak için Şeref |' Beyin sözlerini buraya keydediyoruz. | Edirne meb'usu diyor ki: “— Adaiçi köyleri baştan « şağıya kadar Türktür. Dimetoka, Seymenli, Ortaköy, bütün bu köy- |: ler Türktür, Fakat kısmen Edir- neye geçmişlerdir. Meselâ iki kar- deşten biri Edirnede ise diğeri Ahırköyünde, yahut Emirlidedir. Bu zavallılar sekiz senedenberi | biribirlerini O göremiyorlar.. Çok defa pasaport alarak bu tara « a da geçemiyorlar. o Onun için içlerinde kendilerini Meriçe atarak ve yüzerek Türk hudutları- İma girenler vardır. Biz buna bir çare düşündük. Edirnenin yanın. da Karaağaç ile Çörek köyü ara- —) sında açık bir pazar yeri yaptık . | Gerek Yunani | standa, gerek Tür. kiyede olanlar geliyor, mallarını pazar yerlerinde satıyorlar , Bu | vesile ile bu pazar yeri âdeta bir mahşer oluyor. Analar, kardeşler, ofada kalmış küçük çocuklar bu- İ met ve gayret mahsulüdür, Yalnız Gülistanı Türkçeye naklederken İ eserin kelime ve ibarece | dan uzaklaşmamak aslm « arzusu asıl | ne mâni olmuştur. Bu nokta kabul edilirse türkçe | Gülistanın ikinci ismemmemeee 5 mana ve mealin kuvvetle ifadesi | İ , Edirne mebusu Şeret B. zim tarafta, Dimetoka, Sofolu, Ferecik, Dedeağaç Yunanistan tarafında olmak üzere bütün bu pazara gelirler, Alış veriş olur, ve biz kazanırız. Edirne pazarında yalnız köylü pabucu satışından | haftada bir iki bin liralık alış ve İ riş olmaktadır. Hayvan alış verişi se daha çok mühimdir.,, Nİ 'Yeni bir kaçakçılık Sığır eti kaçıranlar da çevriliyor Sırtlarında birer çuval bulunan | iki adam dün Gılâvanı sokağın- cildinde, ve bundan sonraki tabı- larında daha ziyade Türk okuyu- cuların zevk ve hislerine uygun i bir şekil verilebilir, Bu suretle Sadi gibi şöhreti bütün dünyaca | müsellem olan Gülistanın türkçe- si ile Türk fikir âlemine daha iyi hizmet edilmiş olur. dan geçerken çevirilmişlerdir. Çuvallarda 45 kilo kaçak sığır eti bulunmuştur. Bu adawlar, etlerin Edirnekapılı et kaçakçısı Abidin oğlu Hüseyine ait oldu- İ ğunu söylemişlerdir. Etler müsa- mıyan yönünü her zaman görüyo- ruz. Fakat iş yalnız hükümetle bitmez. Hükümet konulan işletir. Bu işin iyice kanunları başarılması için halkın da şuurlu, düşünceli, hesaplı olması gerektir. Bu hesap şuna dayanacaktır, Türkiye mah- sullerinden hiçbirini müşterisiz bırakmamak, hiçbir malı çürütme mektir, Bunu nasıl yapacağız? Bunu dışardan o getirdiğimiz eşyalarla karşılaştırarak (yapa - cağız. Meselâ, memlekette çıkarı» lan şeker azdır. Lâzım olanı dı « şardan getiriyoruz. Şekerin az gir mesini, şekerin sarfını azaltarak # başarabiliriz. İ Şekerin azalması, şekerli mad- delerin azaltılması manasına de « gildir. Yani ayda birkaç gün şe « ker yerine, kahve yerine ve çay yerine üzüm yiyerek bu işi başar- mak kolaylaşır, demek istiyoruz, Bu şuurun Anadolunun bazı şehirlerinde pek canlı olarak doğ- duğunu haber alıyoruz, “Ödemiş,, bu işe örnek oldu. Ayda iki gün incir ve üzüm günü yapmıya ka - rar verdi. Ödemişin bu kararı bütün Türkiyelilerin kulaklarını bütün mahsullerimiz o hakkında çınlatmalıdır. İncir ve üzüm gibi | hice mahsullerimiz vardır ki bu gün mahreçsizlikten hasta bir hal» dedir, gi“ Sadri Etem Felemenksefaretinde Felemenk sefiri ile zevcesi, sefarethanede 15 Teşrinievvel dere edilmiş, kaçakçılar yaka- saat b > bir resmi kabul ya- 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: