Düşündünüz, w Hâlâ bana . —iy— e. akat kendisini buraya getiren iemurlara hiç bir mukavemet termemiş, hatta galiba tevkı - hin sebebini bile sormadan bu- Waya kadar gelmiş. Anlaşılıyor ki, fini çoktan bekliyordu, Bana p vermemekle niyeti bir nevi üdafaa tarzı bulmak olacak, sen Bey vurulduğu zaman ne. de olduğunu, ne Yaptığını ha. yamaz görünüyor, Bu deliller. n başka Mehmet Al; Efendi ge- Nigâr Hanım ismindeki ka dan, gerek hizmetçisinden Meyzi Beyi itham edecek bir çok le: işitmiş, ikisi de bu adamin vaziyetine rağmen onu ca» kabulde tereddüt etmi- mış. Hepsi iyi ama, bu adamı N zanna almak için bir çek ” ri itiraf etmesi ve bir çok su- MİZE cevap vermesi lâzımdır. Neye dair? Nasıl sualler? Size bunları anlatmak uzun tır. Acaba siz isticvabı bu Yeya yarın bitiremez misi- Hayır... Maamafih şimdi bir | daha tecrübe edelim; Feyzi Bey tekrar isticvaba da- olunduğu zaman yaşlı memur 5 EF. de serkomiserin yanında #lüruyor, onlari dinliysfdu. — İşte sizi iyice düşünmek üze- ; bıraktık, Düşündünüz, ta- irniz, hiç bir şey hatırliyamı- musunuz? Hâlâ bana €evap p emekte israr. edecek 'misi- Size yalnız söyliyebileceğim lar; atfetmek istediğiniz ” im yok. Alâkam Feyzi Bey, dedi. Siz acaba Tahir Beyi ne kadar za - ir tanırsınız? Yazan : Mocis £öblan- pe gün, Jorjöre, Klara diye etikleri genç kızın marki i- , i EA Şatosuna hareket ettik - m... mi Bu tahkikat ay- ğ badır şatonun, bir yabancı akay en aldığım, son örter markiye iade edildiğini şkâl; Mini Bu yabancının : Kğ aş Carl tevafuk e- N > eyh, Jorjöre ile pe buna göre tertibat Raul harekete KiK eeiyor Ne r efendi, bütü piniz çok iyi fakat. e > — Rica ederim mal tm p noter efendi nebi m İZ Anteni ülerek; © — Sizi, dedi, küçük isminizle iramam ya.. e Bilseniz bundan ne kadar iyar ve bütün arzularım tat- Iki Gülüşl Arsen Lüpenin yeni bir macerası — 70 | — Ben mi? Hiç tanımam. — Nasıl olur? Doktor Tahir Bey ihtiyar, fakat hayli maruf bir doktordur. Hemen herkes onu ta- niyor, | — Belki ismini işitmişimdir. A- | ma hiç bir vakit görmedim. — Öyle ise karıştırıyorum. Bel- ki onun oğlu Adil Beyi tanıyor- sunuz. — Hayır, hayır oğlü olduğunu disini ne oğlunu gördüm. — Tuhaf şey. Çünkü Adil Bey Ahsen Beyin en yakın, en samimi dostu idi. Nasıl olurdu.... — Peki ama, ben Ahsen Bey isminde bir zatın mevcudiyetin- den bile haberdar değildim. An. İ cak geçenlerde Nigâr Hanımın hizmetçisi onun mektuplarmı ba- na gösterdiği zaman... Bunu işitince serkomiser mem- nuniyetle: — Âlâ, tamam! dedi, Nigir Hanımın hizmetçisi size Ahsen Beyin aşk mektuplarını gösterdi. Siz de bu suretle Nigâr Hanımın sizden sonra bir başkasile nişan- landığnı, evlenmek üzere oldu- dwnu öğrendiniz, bu ihtiras ye in- lediniz. — İyi'ama;'bir adamın" ihtra- sını, intikam için çırpındığını'gör- j seniz bile bu bir cinayeti ona at- fetmek için kâfi sebep midir? — Yalnız bu değil ki... Bir de cinayetin ertesi günü Ahsen Be- yin köşkünün yanında son derece i #üpheli bir adamın bir hendekte gizlendiği görülüyor. Bu * adamın | zaptedilen eşkâli tıpkı sizin eşkâ- linizdir, — Pekâlâ, size bahsettiğiniz gün nerede olduğumu şimdiye ka- dar söylememe sebep, hususi bir aile meselesini ifşa etmemek idi. Fakat görüyorum ki artık izzeti nefsim ve haysiyetimle fazla oy- i nıyorsunuz. Size haber vereyim: ü Kadın! Tückçeye çevicen : fa. | min edilmiş olurdu.. — Böyle daha tanışır tanışmaz arzularmızı tatmin edebilir miyim hiç? İ — Bana bir cevap verebilme- iniz için ne kadar zaman geçmeli matmazel? — Üç sene, dört sene filân.. Çok mu? — Noter mösyö Odija müteessir bir surette başımı iğdi. Bu güzel kızın en küçük bir vaidi, onu Vol- nikte geçirdiği sıkıntılı hayattan kurtaracaktı, Görüşme bitmişti. Mösyö Odija genç kızdan izin a- larak şatodan ayrıldı. Antonin yalnız kaldı. Şatonun | metruk bahçelerinde, harabele - rinde dolaşmıya başladı. Yürür - ken gülümsüyordu. Yeni bir tua- let giymişti, gidip bir çok kır çi - çekleri toplıyarak markiye götür- bile bilmediğim bu zalın ne ken- | İ tikam hislerile gidip cinayeti iş- İ İde ayrılmıyacağız! taşındımız, hiçbir şey hatırlıyamıyor musunuz? cevap vermemekte ısrar edecekmisiniz ? Bu ayın sekizinci gününden on i- İkinci gününe kadar Tekirdağında İ idim. Hususi bir işi takip için git- İ miştim, Bu işin ne olduğunu söy- İliyemem. Ancak bu müddet zar- fında orada olduğumu çektiğim telgraflardan bile anlıyabilirsiniz. Orada bulunduğumu beni tanıyan Seyrisefain acentası da size söy- liyebilir. Başka bir istediğiniz var mı? Feyzi Beyin son derece kindar İ tavrı hareketi bir izahat “üstüne kuvvetlenmişti, Serkomiser der- bal yumuşamıya mecbur oldu: — Beyefendi, bizim #ize karşı hiç bir kin ve gazabimiz yoktur. Sizi buraya getiren biz değiliz, si- zin bahsettiğimiz adama müşabe- hetinizdir, Verdiğiniz izahat tah- kik edilinciye kadar bzce sabit olmamakla beraber sizi kefalete raptedip tahliye edebiliriz. Feyzi Bey ayağa kalktı: — Size istediğiniz kadar kefil verebilirim, Maamafih böyle ha- yali müşabehetlere istinat ederek beni burada tevkif etmenizin he- sabını istiyeceğim. Iyi bir'arkKadaş O akşam Rıza Ef, Sirkecideki | kahvelerden birisine girip bir çay | içmek istedi. Orada - Mehmet Ali Efendiyi bulması muhtemeldi. Ni- tekim bir köşede nargile içerek gazete okuyan arkadaşını gördü ve hemen gülerek yanma gitti: — Oh, işleri yoluna koymuş, bin bir esrarın içinden © çıkmış, şimdi keyif çatıyorsun, değil mi? (Devamı var) Zeplinin 8 inci seyahati Friedrichihafen, 10 (A.A) — Kont Zeplin evvelki gece sant 22,44 te cenubi Amerikaya se- kizinci seyahatini icra etmek ü- zere hareket etmiştir. Marki, onu şatonun önündeki daraçada bekliyordu. Uzaktan gö rünce: — Yavrum, dedi, ne güzelsin! Yüzünde artık yorgunluktan eser de kalmadı. Zavallı seni ne de üz- düler? — Artık bunlardan bahsetmi- yelim, Unuttum bile! sun? — Tamamen.. Sevgili süt ba - bamın yanında, ve çok © hoşuma giden bu şatonun içindeyim! — Fakat bu şato artık bizim değil, birkaç güne kadar da bu - radan ayrılacağız. — Hayır, bu şato sizin, ve hiç Marki güldü: — Demek hâlâ bu adama iti - madı var! — Her zaman olduğundan da- ha fazla! — Fakat benim yok! SüzEİEİ eezedenreepeee razi ire teaeEerEE ER BERS2E280399 — O halde tamamen mes'ut - ! İstanbul Matbuat Cemiyeti se- nelik kongresini dün yaptı. Kon- gre reisliğine Akşam gazetesi tah- rir müdürü Enis Tahsin, kâtiplik- lere de Milliyet mubarrirlerinden M. Sait, Vak:t muharrirlerinden Zeki Cemal ve Ressam Ratıp Ta- hir Beyler seçildikten sonra idare heyetinin bir senelik çalışma ra- poru okundu. Raporda son bir sene zarfında Türk matbuatının yüzüncü sene- sinin tes'it edildiği, azanin si- gorta edilmesi için teşebbüsler ya- pıldığı ve azayı diğer çalışmalar ve anlatılıyordu. | teşebbüsler Bu arada arkadaşlardan Ahmet Rasim, Agâh, İbrahim, Apti Tev- fik Beylerin vefat ettikleri tees- İ sürle bildiriliyor, hatıralarının ta- teniliyordu. İstenildiği gibi bir da kika susuldu. Bundan sonra idare heyetinin raporunda altı aylık bir gazete- cilik kursu açılarak bu kurstan muvaffakiyetle çıkan eski gazete- cilerin yüksek tahsil görmüş sayıl- I ması hakkındaki frkrası konuşul- mağa başlanıldı. Kongre azası birlik olarak idare heyetinin. bu işle uğraşmasını kabul ve icap e- İden resmi teşebbüslere o hemen başlanılmasını idare heyetine ha- vale etti. Raporun heyeti umumi» | yesi ve cemiyetin bu yıllık hesap hülâsası ile bütçesi kabul ve tas- dik edildi. Azadan bir zatın mer- hum Ahmet Rasim için ihtifal ter- tip edilmesi hakkındaki teklifi i » dare heyetine havale edildi. Cemiyetin dil meselesinde bü- tün çalışmaları kendisinin ©sas vazifesi bilerek bu işte en ön #af- ta yürümek için icap eden çalış- maların ve hazırlanmaların yapı). ması ve matbuat ıstılahlarınm da derlenmesi için mürettip, muhar- rir ve matbaa makinecilerinden mg heyet yapılması kararlaştırıl. , Kurban bayramlarında yapılan İ iie in bir ay ka - » garip hadiseler arasın- da ve müphem bir surette verilen bir randevuya inanıyorsün? — Bu gün temmuzun üçü, Ba- na polis müdiriyetine gönderdiği tezkerede randevusunu tekrar € - diyor, — Alelâde bir söz. — Öyle ama bütün bu sözleri- ni tutuyor, — Demek saat dörtte? — Evet saat dörtte burada o - lacak, yani yirmi dakika sonra, Marki başını salladı: — Hem canım, neden sakla - yım? Ben de geleceğini ümit edi- yorum. Bilmem bu itimat bana nereden geldi? Kendisine söyle - mediğim halde işlerimle meşgul olan bu macerapareste, polisin a- radığı bu garip adama nasıl iti - mat ettim? Söylediklerine naza - ran kiracım mösyö Raul, tıpkı sa- Bu sefer de Antonin güldü: — O kadar itimadınız var ki na benziyen esrarengiz Klaranın Istanbul matbuat cemi yeti senelik kongresi Dil inkı'âbında matbuat cemiyetin göstereceği faaliyetler alâkadar eden | zizi için bir dakika susulması is- | fadır itimadım yok diyorsunuz. J âşıkı bu adam Arsen Lüpenmiş. süt baba, sabahtan beri dört de - | Polis inkâr ediyor ama.. ben'emi- ve ! gezinti kaldırıldı. Yerine Ağu l ayında bir mehtaplı gecede ge İti yapılmasına, 29 Teşrinie' Cümhuriyet bayramınm. da bir arada toplanılarak kutlu! masına karar verildi. Bundan sonra kongre nam büyük Reis Gazi Hz.ne ve B. M. Reisi Kâzım, Başvekil İsi Paşalarla, Maarif Vekili Ri Galip, Dahiliye Vekili Şükrü jya Beylere idare heyeti reisi arzı tazimat etmesi kabul edildi En sonra idare heyeti seçi İttifakla Hakkı Tarık, Ah Şükrü, Kemal Salih, Ethem İz | Sadri Ethem, Refik Ahmet, El Tahsin, Fuat, Saip Beyler e zalığa ve Avni, Ramiz, Tevfik cati ve Sırrı Beyler de yedek a lığa seçildiler. | İdare heyeti reisliğine Hal Tarık, ikinci reisliğe Ahmet Şi rü ve umumi kâtipliğe Kemal lih Beyler seçilerek kongre i rildi. Türkiye - Suriye Şam (Hususi) — Suriye, kiye hudut komisyonu mesai. bitirmiştir. Komisyon, gü | mıntakalarının değiştirilmesi h | susunda bazı kararlar vermiş! İ Yani gümrük mmtakası Payas Cizreye kadar uzatiâdük ve b tada yeniden üç gümrük merk ihdas edilecektir. lm Romanya prensi X cheli annesinden ayırdılar Paris, 10 (A A) — Roman prensi Michel, refakatinde kı Carolun yaverlerinden biri old ğu halde bugün Bükreşe mül vecciben hareket etmiştir. Hareketi esnasında prens R manyanın Paris elçisi M. Ce ano ile sefaret erkânı teşyi « mişlerdir. nim., İşte bizim beklediğimiz « dam. Antonin düşündü: — Bu adama itimadımız v süt baba! Çünkü bu adama itim etmemek kabil değil.. — Evet, öyle.. Müthiş bir a dam,. Esasen bende bıraktığı ö le bir hatıra var ki.. — Öyle bir hatıra ki, bir gi hakikatin meydana © çıkacağın kat'iyyen eminsiniz. İsminin Ra veya Arsen Lüpen olmasından | çıkar? Elverir ki istediğimizi ya sın, Antonin öyle hararetle Raul den bahsediyordu ki, marki hay retle ona baktı ve sordu: — Darılmaz mısın? — Hayır! — Ben öyle zannediyorum | eğer şu mösyö Raulle tanışmam olsaydın, noter mösyö Odijayı d ha iyi bir şekilde kabul ederdi Antoninin yanakları kıpkırm zı oldu. Gözlerini ne tarafa çev receğini bilmiyordu: — Aman süt baba, dedi, ne ler de düşünüyorsunuz? Gbevamı vaz) eki $ *i