Nİ Tesrinievvel 1932 i bir ordu nedir ? Kelime- geniş manasile kendisin- lenilen işi yapmıya yani pad iMın emniyetini temine nuk- bel e” için de her dakika iz Mfer bir surette döğüşmiye ra bir ordu dakekıkii Yan kelimesinin hatıra, ordu- ri İç €evdisinden istenilen yazi. eş fi görebilmesi için unsurlarına hiv t, hareket kabiliyeti ve sini tertibatı temin edecek bni vasıtalarla mücehhez — lâzımgelir. e ğbakika, bu en başta gelen nd iyaçtır. Son harp ile de nu isbat etmiş olan tec- e hemmiyeti münakaşa ka- o gtmez bir ihtiyaçtır. Pu ih- ai fennin terakkigi ile gün k artıyor ve hergün daha ila gö biliyetler gösleriyor, debiğtik - eskiden olduğu gibi İne MİR kıymetini. inkâr etmek — değildir. Zira, böyle bir Pi nli mağlübiyetlere mey- rebilir. Asri bir orduda, | e büyük bir yeri olması | BE hususta yapılacak gayret- lu başlıca iki noktai nazara ime e. & ni lâ, elde mevcut techizat düşülür. Başkasına hücum elek İğ niyetinde bulunan bir mii. KOY lap ettiği zaman, lâzım olan ' elde edebilmesi ile, bir P çıkarmamağa karar ver- ir milletin vaziyeti ayni » Sulhperver milletin si- Zamana hâkim değildir. “AM $u netice çıkar ki, daima Pi. yani daima tecrübeleri İş İcchizata sahip ve malik yette bulunması icap eder, “ihliyaca cevap' verecek ak? İşekilde bu'unmak, pratik ya Le min eder. Bazı zaman- simi u vaziyet alelâde gibi yerel ilir, ve bir techizatın nası İle yapılması ara- * zamanda, bir yenisi düşüncesi de vardır teblike zamanında eli kalmamak için, ilk hattı ti takip zaruridir. Iyi tech'zat ©sası “en işi techizata " mektir ve bütün me- | oradadır. Bu mesele, silâhlar icat etmiye ş meli ederek nk” matuf hayali Eğ Fmalarla halledilmiş li” ğ hücumda olduğu yi. ka e ordunun di <ttirebilecek Ne de ui tera siz birçok i ve bunlar re Şıkarır. Zira ekseriya bi nlar birbirlerine * zıt. Bunların bepsini tetkil, tatbiki için, para ve mü- get meselesini GÖZ önünde A l d - ir, de, orduya kabul edile- lere mahsus para ile, 4 Askeri Bahisler ? Asri ordu nedir, gi nasıl olmalıdır ? a Gi | ele techizat işi, yani silâhların, tai himmatın mükemmel olmasıdır tecrübe ve tetkikata tahsis edi- lecek Parayı, münasip bir şekil- de ayırmak icap eder. Birinci işe verilecek tabsisatla, seferber edilen kıt'ata “derhal muhtelif techizatı tedarik edilir; Yalnız bu, sadece orduların hattı harba girdikleri zaman için lâzım olan techizat için değil, fakat fabri- kalarm en yöksek ver'mlerini temin edecek zamana kadarda sarfo'unacektır; diğer tahs'sat ise, şahsi ihtiralar ve tecrübeler içindir. Bu sahada, taharriyat ve ih- tiralar aleyhine olarak, külliyetli bir şekilde, hoşa giden bir teç- hizatı ısmarlamamak doğru ol- maz. Buna mukabil, taharriyat ve ihtiraları ilerletmek ve bu suretle, güya daha mükem- mel bir şekilde bir teçhizat elde etmek ümidile aksini yap» mak da doğru o'maz. Bunlar, birbirlerine bağlı meselelerdir ve, bitisini ötekine * tercih için kat'i bir şey söylenemez, mâa- mafih, bazı hadiseler, birisine tercih hakkı verdirebilir, Eu işin ilk kısmı için, teşki- lâtçı, yapıcı, ve © günün sınai vasıtalarının verdikleri en büyük kabiliyetlerden istifade edebile- cek, zeki kimseler çalışmalı ve orduya: icap eden techizatı te- min etmelidir. i Bunların yanında ise yaralıcı- iar, mubterilerin, âlimlerin, hat- ta en cüretkâr düşünce sahiple- rinin fikirlerini tetkik ederler, istikbalin techizatı hakkında fi- m edinerek onları hazırlar- ar. Kumandanlığın iyi idaresi Lunlar, birbirlerine elzem uan- surlardır. Kumandanlığın iyi bir surette idaresi altında bunların teşriki mesaisi. orduya asri bir techizat temin eder, Fakat bu maddi kuvvetleri insanlar kullanacaklardır. Bunun için, bu adamların manevi kuv- vetleri, harp cephesinde, makine en yüksek kabiliyetini verdire- mezse, bu kuvvetlerin kıymeti hiçe inebilirler. Şimdi, orduya, belki eskiden i olduğundan daha fazla bir su- rette ilim ve yürek sahibi şefler lâzımdır. Ordu, aynı zamanda bedeni, teknik ve manevi kuvvetlari, her sınıfında mükemmel bir surette yetiştirilmiş, bilgili unsurlardan mabrum olamaz. Bugün, kıtalara, eskiye nisbe- ten kısaltılmış bir hizmeti aske- riye müddetinde verilecek talim ve terbiye o kadar muhleliftir ki, muallim efrat ve zabitan için eskiden daha fazla bir fedakâr- lık yapmak lâzımdır. Asri techizata sahip olmıyan ordu, karşısındaki ile müsavi bir surette döğüşemez. Bununla be- raber, asri techizata sahip olup da, eski askerlik, vatanperverlik, cesaret, İtaat gibi kıymetlerden mahrum olursa, gene mağl'üp olur. Zira, bu meziyetler de, bu gin gi rr hiç tire an deha ve kıymetli Em Fransa erkânı harbiye reisi Ceneral Veygand Komşumuz Iran hükümeti Avrupaya asketi bir heyet: gönderiyor Iran harbiye nezareti, bir as- İ keri heyetin o Avrupada tetkik İ seyahatine çıkmasını kararlaştır- mıştır. Bu heyette, İran ordusunun en güzide zabitlerinden yirmi erkânı barp zabiti bulunacaktır. Heyet, Avrupanın başlıca şehir- lerini ziyaret edecek, askeri 89“ hadaki terakkileri yakından tet- kik edecektir. İ Heyet, memlekete döndükten sonra, tetkikat neticelerine göre Iran ordusu şimdikinden daha mükemmel bir şekle getirilecek- tir. ——aa a — Inhisar idaresi ve açıkta bırakılan memurlar Akhisar hususi muhabirimizden: İnhisarların tevhidi münasebe- tile buradaki şubede beş kişilik bir tasarruf yapılmıştır. Tasfiyeye tabi tutulan bu memurlara mem - leketlerine gitmek üzere harcırah verilecekmiş, , Fakat verilecek harcırah için harcırahı alacak memur bir kefil gösterecek, şayet harcırahı alıp da memlketine gitmezse bu aldığı harcırahı iade edecekmiş. Tasfi - yeye uğrıyan memurlar arasında Kırkalraeline gidecek bir genç efendi var.. Memeleketin son gün lerde doğurduğu buhrandan mü- tevellit halkm yekdiğerine bir iti- matsızlığı var.. Değil bir yabancıs ya, bir yerliye kefil-'ölmamakta- dır. Nerede kaldı ki Tütün inhisa: rında bir kaç ay memürluk yap- trktan sonra tasfiyeye tâbi tutul- muş bir kimse kefil bulabilsin ve bulamıyor.. Zavallı adam bucala- yıp duruyor. Bu usul yanlıştır. Mademki harcırah almak o a- damın hakkıdır.. Farzedelim ki o adam Kırklareline kadar gittikten sonra Akhisara gelse buna inhisar idaresi bir şey söylemek hakkını haiz olmadığı gibi barcırahını ver dikten sonra gitti mi gitmedi mi diye bu memuru böyle bir kayitle mukayyet tutması da doğru de- ğildir. Hiç bir taksiri olmiyarak büt- çenin müsaadesizliği noktasından böyle tasfiyeye tabi tutulan Ome- murlarına son bir yardım olmak üzere inhisar idaresinin bu kefili istemek işinden vaz geçmesi pek muvafık olur , Akhisarlı Açım —— | Aşiretler iskân | ediliyor SİLİFKE, 6 (Hususi) — vilâyeti dahilinde âşiretlerin (ig. kânına ehemmiyetle devam edil. mektedir. Silifkenin Erdimli, Kas ca Hasanlı, Yağda, Kuyuncu Çiriş âşiretlerinin Erdimli çifliğinde is- kânları için muamele ikmal edil. miştir. Çifliğin satın alma mua- i melesi neticelenmek üzeredir. Bu- | rada üç yüz elli hanelik bir köy te- sis edilecektir. Keza Boynu inceli, Tıtar, Kara dedeli, Türkmenli, Kakasakal âşi- retlerinin iskân muameleleri bit- mek üzeredir, Mut kazasında kara dene âşi- retinin iskân muamelesi bitmiştir. Erkeğin hayatında en büyük rolü, ilk sevdiği kadın oynar Yaratıcı kudret sahibi erkekle- rin ibda kabiliyetleri üzerinde ka- dınlarım büyük tesirleri olduğu, onların bu husustaki kabiliyetle- rinin inkişafında mühim rol oyna- dıkları, hemen her vesile ile mev- zuu bahsolur. Güzel san'atlâr sa- hasında birer varlık teşkil eden- lerden çoğunun bu tesir altında mükemmelleşen o eserler a getirdikleri, umumiyetle bir haki kat olarak kabul edilmiştir. Bun» ların hayatı tetkik olununca, ekse- riyetle kadın simalarile karşılaşı * Jr. Fakat, acaba asıl rolü, en bü» yük rolü hangi'kadın oynar? Ya- ni erkeğin geçirdiği hayatın han- gi safhasımda karşılaştığı ve sev - diği kadın? Bunu tetkik eden bir Alman ruihyat mütehassısı, şu cevabı ve riyor: — Erkeğin ilk karşılaştığı ve sevdiği kadın. O, asla unutula - maz! Bu mülâhazayı teyit yollu mi- saller ileri sürüyor. Bu arada şöy le diyor: “Büyük edip Göte son zamanın da ilk sevdiği kadın olan Lili Şö- neman; düşünüyordu. “Benim de- lat edilen Dede : ağaçta eşraftan Hacı Mahmut ağa zade Hacı Hüseyin, Halil, Emin Hoca, İsmail, Adem, muallim Mehmet Kâmil, Hamit, Mehmet efendiler İskeçede çıkan Trakya gazetesine çok acıklı bir mektup göndermişlerdir. Bu mek- tupta deniliyor ki: “Dede ağaç cemaati islâmiyesi- nin 80.000 drahmilik (varidatı Türkiyeden firar etmiş Adapa- zarlı Çerkes İsmail Hakkı ismin- de birisinin elindedir, Bu adam 929 senesinin 15 Ey- lâlünde Dede ağaç cemaatinin re- İs ve azasız bulunduğu bir sırada sabık mutasarrıf Çatanos tarafın- dan başımıza getirilmiştir. Cema- at riyasetine bu firarinin getiril mesi üzerine azalar bu adamın emrini dinlememişler ve * neticede cemaat dairesinden zorla atılmış- lardır. O zamandanberi cemaat dairesi azasız kalmış ve bu firari Çerkes te evkafın icarları ile dai- renin Yaridatini istediği gibi sar- fetmektedir. Bu adam cemaat dairesini bir tiyatro ve otel haline getirmiştir. Sabahlara kadar ut, keman çalı- narak eğlence devam etmektedir. Bu firari üs gün evvel - karısını | Adapazarına yolladı ve gözünde gözlük; elinde baston Apostolun kahvesi önüne gelerek: — Bana hiç kimse bir şey ya- amaz, beni kimse camattan çıka- ramaz. Ben Türkiyede kılıç salla- dım ve bir çok Türkleri kılıçtan geçirdim diye ağzından salyalar saçarak bağırdı. Türk cemaat mektebi parasız- lık yüzünden kapanmıştır. Çünkü e A GREN > ok doğru bir iddia : anmaya an sanan ARAMA EREM Re za naam BL Trakyadaki Türklerin başına musal- rinden ve hakikaten sevdiğim ilk kadın, odur. Son kadın olduğumu da söyliyebilirim. Bütün ömrüm « ce gösterdiğim temayüller, o ilk sevgimle mukayese edilince, pek sathi kalır, Ben, saadete hiçbir za man o zamanki kadar yakın ol - i madım.,, Bunlar, Götenin sözleri- İ dir. i İ Bu gün pek az kimse, hayatta ! “Tek büyük aşk,, geçirilebileceği şeklindeki romantik görüşü be « nimsiyor, Bir cok kimse, sevgi sa hasının hudutsuz olduğu ve mes- ut etmiyen bir sevgiden saadet ge tiren bir sevgiye intikal edilebile- ceği kanaatindedir. Şu o halde?.. İnsan, çok derin ve kuvvetli ola- rak yalnız bir defa mı sever, yok- sa bir çok defa mı? İşte mesele budur. Tabii burada sevgiden maksat, hakiki, tam bir sevgidir. Sevgi zannedilen gelip geçici, sat hi temayüller değil! ki Biz, bir defa severiz ve ayni zamanda bir çok defa! Bu tenaku zu nasıl telif etmeli?. Şöyle: bü- tün yaşadığımız müddetçe sevdik lerimizde sevdiğimizhep ayni şey dir. Sevdiğimiz, içimizde duydu - ğumuz, yaşattığımız, tahayyül et- tiğimiz sevglidir! 150. likler tahsisatı firai Çerkes yemektedir. Cenaze olduğu zaman cemaat sandığından yardım yapılamas makta ve cenaze fakir olursa gün- lerce beklemektedir. Bütün bun- lar yetişmiyormuş gibi Gümülcü- neden gelen Türkiye firarilerin- den iaşeci Hasan da cemaat dai- rTetine yerleşmiştir. Cemaat oda» ları bu gibi şahıslarla doludur. Bu hal artık canımıza tak dedi. Muhtelif makamlara müracaat et- tik, şikâyetlerimiz nazarı dikkate alınmadı. Bir çok halk kafile ha- linde Dede ağaçtan pasaportsuz olarak Türkiyeye kaçıyorlar. Hü- kümetin nazarı dikkatini “ celbe- deriz, Hal böyle giderse biz de gideceğiz. Dede (o ağacın firari mültecilerden kurtarılmasını isti- yor: j Bigada bir cinayet BİGA, (Hususi) — Biga tüc- carlarından İbrahim ağa zade İs- met ve fabrikatör İslâm zade Os- man Efendiler Dayroğlu dutluğu- na gezmiye gitmişler, orada terzi ğ çırağı Mustafaya raslayıp araları- na almak istemişlerdir. i Mustafa her iki adamın da ken- di hakkında fena fikir besledikles rini hissettiği için bu teklifi red- K detmiş, fakat Osmen ve lamet Efendiler Mustafayı yakalamak istemişlerdir. Neticede o Mustafa bıçağına sarılmış, ikisini de yara- lamış ve kaçmıştır. İsmet ök müştür. Osman Ef.nin yarası a- gırdır. Katil Mustafa yakalanmış tir.