Sayıfa 8 Yazan : ? Buraya bir iki kız gelir gel »! mez hemen büyük şenlikler ya - pılır. Genç kız merasimle haham haneye götürülür: Orada haham tarafmdan kabu) edilir. duaşını yapar, Sonra kız mukad- des kitap üzerinden ok göslerilecek adamın her O emarini harfiyyen yapacağına yemin e - der, Artık o adamın karısı olmuş ! tur. Ve adam ne derse onu yapar. — Peki ya herif evvelden bir defa daha evlenmişse?. başı nikâhı kıyar mı? Kıysa da sonra kız işi meydana çıkarınca tashhütlerinden kurtulamaz mı?.. — Adam sen de, herifler onun da çaresini bulmuşlardır. Fakat buldukları çare hikikaten garip - tir, Nikâhı haham kılığına giren bir arkadaş kıyar kız yeminle merbut olduğu için erkekten ayrıl Haham | Haham» | ile omuz silkerek ve dudak büke » | için insan ticaret denilen şeyden mak hatırma bile gelmez. İnan » | mazsınız şimdiye kadar karısı ta- rafından aldatılmış olan polak ya | bir ya iki kişi görülmüştür. Hal buki bizler her gün faka basıyo- ruz. Bize türlü dalavereler oynu - yorlar. Hem kabahat din hissinin zayıflamasmda değil mi? Karıla - rımızın dinleri imanları olsa bize polak karıları gibi sadık kalırlar. İlk vesilesinde madik atarak kiri- şi kırmıya bakmazlardı. Zamane efendim zamane, Dünyada neler çektiğimizi bilseniz.. Bu noktada Jak Laroz diğer | bir şikâyet mevzuuna intikal edi- yor. Pölaltlür satış yerlerine gider ler; Parâlüfrile mel alırlar, satar- lar. Bir müddet sonra küçük bir | mağaza sahibi olurlar. Zamanla bu mağaza büyür. Kadm bir taraf ta kazitada para toplarken herif de durmadan para kazanır. Bu muzaaf sây Jaklarozun — “asil!,, iyatmı zedeliyor. “Bütün nakliye vasıtalarını değiştirecek yeni ve harikulâde sür'atli bir motör İngilterenin dört mühendisi, motosikletlerin motöründen bü- yük olmiyan, fakat O asrımızın münakale hayatında yeni bir in- kılâp yapacak olan bir motör yapmıya muvaffak olmuşlardır. | Muhterilerin, yaptıkları bu motör tayyarelere ve tekerlekli vasıta- lara tatbik edilebilecektir. Tay- yarelere tatbik edildiği takdirde onu kullanan bir tayyareci Lon- drayı erkenden bıraktığı takdir- de öğle üzeri Nevyorka varacak orada Öğle yemeğini yedikten sonra tekrar hareket ettiği tak- dirde akşam yemeğini Londrada yiyebilecektir. Çünkü bu tayya- reler saatte 500 mil süratle ha- reket ediyor. Kara üzerinde hareket eden vasıtalarda bu motör sayesinde barikulâde bir süratle harekete muvaffak ola- caklardır,Ayni motörü deniz va- sıtalarma tatbik etmek de müm- kündür. Mütebassısiar bu motorü tet- kik etmişler ve neticede muhte- rilerin iddialarını tasdik etmiş- | lerdir, Ğ Bunun üzerine tecrübesi ya- pılması. kararlaştırılmış olan bu molörün karada tecrübesi için bir etomobil yapılmasına başlan- mıştır. Yeni motörlü otomobil, yarışa iştirak edecek ve şimdiye Ve sakla » | kadar Beyaz Kadın ticareti) Herif önce evlenmişse Haham nikâhı! kıyar mı? Çaresi var Tefrika : 20 mıya lüzum görmediği bir nefret rek diyor ki: — Size söylüyorum ya efen - dim! Bu polaklar hakikaten insan değildirler, Bunları tüccar demek asla anlamamalıdır. e Maamafih | Jaklarozun en büyük düşmanı po laklar değil yerli kanı karışıklar- dır. Arjantinde doğma büyüme o- ! ralı kadın tacirlerini asla çeke » | mez, Arjantinli kadın tacirini bir tasvir etmesi var! Onun yarı ka » rı, yarı erkek halini süzük gözle - rini, vücudunu velhasıl her şeyi - | ni tenkit eder; — Bunların her şeyden evvel kadife siyahı, okşayıcı, süzük ba- kışlı gözleri vardır. Uzun kirpik- leri, abanoz gibi siyah saçları göz lere çarpar. Penbe penbe yanak- ları, genç kız gibi dudakları, ipek- ten çamaşırları, son moda elbise- leri, köhnemiş orospu gib hareket. leri, kırıtan bedenleri, muntazam kuvvetli kalçaları vardır. İşte böy- le kadın gibi süslü ve düzgünlü ya- | kışıklı gönlü çeker bir adam gör - dünüz mü, biliniz ki o bizim için pek yaman bir rakiptir. Jaklaroz tarifi bu kadarla bi - tiremiyor. Çünkü o ve arkadaşları nazarında en büyük düşman Kre- olo dedikleri yerlilerdir. o Kreolo süslüdür, lâvanta sürünür, üzü daima güler, kadınla ilk gö; şünde samimi ve tatlı bir müşteri gibi hareket eder. o Sahavetlidir. Avuçla para döker, teshir “eder. Kadınım arzularını hemen yeri - | ne getirmiye bakar. Kederli gör - | düğü vakitte uzun uzun teselli i- | çin zamanını feda etinekten çe - | kinmez. Velhasıl müthiş bir mah- ! lâktur. | (Devamı var) mm ne a aaa kazanılan bütün sür'at | rekorlarını pek geride bıracaktır. | Aynı zamanda bu motörün süra- | tine göre mukavemetli bir tayyare | yapılacaktır. Cep motörü namını alan yeni motörün mucitleri senelerdenberi bu işle meşğul olmakta idiler. senelerce devam eden mesaiden sonra elde edilen netice muh- terileri korkutmuştur, Cünkü me- tör harikulâde bir süratle hare- ket ediyor ve muhteriler bu sürata hâkim olamameaklan kor- i kuyorlardı. Hakikatte bu motörle yapılan tecrübelerin hepsi de tehlikeli idi. Motörün her banği 'âhzada patlıyarak parça parça olması ve onunla meşğul olanların bep- sini mahvetmesi mubtemeldi. Nibayet mubteriler, bu korkunç makineye nasıl hâkim olacakları- nı, onu nasıl emniyetle idare edeceklerini de bulmuşlar ve münakalât âleminde inkılâp ya- pscak olan icatlarını mütehassıs lara tetkik ettirmisler, Bir talebe Avrupaya gönderiliyor Hukuk fakültesi seminerlerinden Burhan Beyin Avrüpaya tahsile İ diye kâdar saklamışlır. Dilimiz hakkında Vaktile yazılmış gayrı matbu bir eser Türk dili tetkik cemiyetine tevdi edildi Bundan onaltı yıl evvel ölmüş olan istinaf mahkemesi azasın- dan Ali Rıza bey namında bir zatın refikası Dolmababçe sara yında Türk dili tetkik cemiyeti umumi kâtibi Ruşen Eşref Beye müracaat ederek merbum zevci- nin bir vasiyetini yerine gelir- mek: istediğini söylemiştir, Bu gün baylı yaşlıca olan bu ha- Bımin onaltı sene evvel ölen kocası sağlığında türk diline, bu dilin mubtelif lehçelerine ve bu lehçelerin gramerlerine pek me- raklı imiş. Büyük hanımın ifade- sioe göre Ali Rıza Bey sağlı ğında bu sahada uzun uzadıya tetkikatta bulunmuştur. Bu tet- kikahın melice ve mabsulü olmak üzere de Ali Rıza bey dilimizin muhtelif lebçelerine ait | | “8 İ biçbir zevk almadığı, keyif duy- lügat, gramer gibi bazı eserler vücuda getirmiştir. Bu eserlerin ne Ati Rıza beyin sağlığında, ne de bu zat öldüklen sonra bas- i tırılmasına imkân olmamıştır. Ali Rıza bey ölürken banımı- na bu gayr matbu eserleri iyi saklamasını, tenbih etmiş: — Bir gün gelecek, böyle şeylerin kıymeti bilinecek, O zaman bu kitapları senden ister- ler. Tetkikatım boşa gitmesin, millete faydalı olsun! Demiş. Ali Rıza beyin ölümünden sonra hanımı kocasının vasiyetini unutmamış ve kitapları da şim- Son za- manlarda dil inkılâbı yolundaki uyanıklığa dair gazetelerde gö- rülen haberler özerine Ali Rıza beyin refikası hanım, merbum zevcinin vasiyetini yerine getir- mek zamanına geldiğini anlamış, Türk dili tetkik cemiyeti umumi kâtibini ziyaret ederek “belki İleri cemiyete vermiştir. o bana yeler!,, demektedir. | İnhisariar müdürü seyahatten döndü Bir müddet evvel Anado'udaki inhisar baş müdürlükleri teftiş için seyahate çıkan inbisarlar umum müdürü Hüsnü B. dün şehrimize dönmüştür. Hüsnü B. yirmi gön kadar sü- ren bu seyahatinde İzmit, Balı- kesir, Eskişehir, Bursa mıntaka- larını dolaşmış, inbisar baş mü- dürlüklerile inhisar memurluk» larının çalışmalarını tetkik etmiş- tir. Hüsnü B. Bursa ve Eskişe- birde tütön ve içki inbisarlarınm birleştirilmesi işlerine nezaret et- miştir. Hüsnü beye bu seyabat- te refakat eden inhisar memur- lar müdürü Aptülkadir B. de buraya gelmiştir. Çürük topraklarda apartıman Belediye, çürük topraklar üze- rine apartıman yapılmasını yasak gönderilmesine hukuk fakültesi müderrisler meclisince karar ve- rilmiştir. etmiştir. Bu gibi yerlere temelin altında betondan bir tabaka dö- şenirse müsaade verilecektir. | İ | birer birer okuyorum, i diyorlar ki: Içkiden hiç bir zevk O.Vahit Bey kırkiki, kırk üç yaş- larında bir serbest meslek sahi- bi. Halinden, tavrından içlice bir adama benziyor. Fakat içinde- kileri biraz saklıyor. Olduğun- dan başka türlü görünmek is- tiyor. O. Vahit Beyle evinin balko- nunda ve küçük oğlunun yanın- da konuşuyornz: — içmek... O, bir huydur, bir alışkanlık, bir tiryakiliktir. Fa- kat bu huyda, bu alışkanlıkta, bu tiryakilikte elbette bir keyif, bir zevk vardır. Kim diyorsa ki yoktur, yalandır. Yazdıklarınızı bazları almadan, hiç bir keyif duyma" dan, sade bir alışkanlık dola- yisile © zıkkımı içiyoruz, batta bu balden, yani içmekten nefret bile ederek içiyoruz. Yalan.. Katiyen yalan.. Insan madığı, hatta ondan nefret etti ği şeyi yapar mı? Bunu söyli- yenler. galiba lâf olsun diye, ya- but herkese gösteriş için böyle söyliyorlar. Bütün içkiçiler, bütün akşam- cılar pek iyi bilirler ki akşam oldumu can onu çekmiye, hem de çok yavuz bir istekle çekmi- ye başlar. Istek ise her zaman sevilen, hoşlanılan, kendisinden zevk duyulan, keyif alınan şey- lere karşı olur. Güzeli niçin is- teriz, çalgıyı, çegâneyi neden | arzularız, parayı neden özleriz. Tabii bunlar bize bir türlü ke- yif ve zevk verdikleri için!.. — Lâkin efendim, bazıları iç- kiden keyif, zevk alamiyoruz, batta onu, nefret ederek içiyo- i ruz diyorlarsa bundan vücutla” rına, sağlıklarına karşı zarar gör- dükleri için söyliyorlar. — O iş başka! Kendisinden gitgide bize zarar geldiği halde ondan ne muvakkat zevkler, ke- i yifler duyduğumuz şeyler vardır. i istifade edilir,, fikrile bu eser- | Büyük | banım: “Erimin adı kaybolmasın, | — Rica ederim, şimdi, işin felsefesini bırakalım, Jâfı dallan- dırmıyalım ! — Peki, öyle olsun! İşte size söyliyorum, ben içkiyi akşamal- rı biraz vücudumun dinlenmesi, biraz kafamın kendine gelmesi, biraz yüreğimin ferablaması ve böylelikle biraz keyflenmem, eğlenmem için içiyorum. — Her akşam içer misiniz? — Tabii! Hei akşam muayyen zomanlarda gıdam ne kadarsa o kadar içer ve sonta iştahlı iş- tahlı, neş'eli neş'eli yemeğimi yer, keyfime bakarim! — Akşamları ne kadar içer siniz? — Yetmiş beş... Yüz.. — Ne zamandanberi içersiniz? — Rahmetli annem öldüğüm den beri ki şimdi tamam on do- kuz sene oluyor. — Anneniz ölmeden midiniz? — Hayır! Annem öldüğü za- man, ben yirmi üç yaşımda idim. O zamana kadar bir iki defa ağzıma içki ya koymuş ya koy. mamıştım. Fakat sevgili anneci- ğim ölünce sendeledim, onuü acısı beni pek sarstı. Zavallı he- müz kırk iki yaşında toprağa dü- şünce ben beynimden vurulmuşa döndüm. Ondan sonra kendimi içmez» > Tegrinieres g erler Ne için içerler, sarhoşluktan ne bekler Vahit Bey diyor kiz “Akşam olunca onu çekmeğe başlari!,, Annesi öldü sonra rakıya başlamış... Eski a tatlılar birbiri üzerine yığılıncâ avutmak için akşamlâf başladım. Tabii başla içiyordum. Bir iki sene akşamları oxkaları oluyordu, Sonraları 9 bunu azalta azalta Y* yöze indirdim. — Fakat Efendim, #f neticesinde içkiye İ söylediğiniz halde bugü? zevk aldığınızı, keyf di zu ve bunu sırf zevk için içtiğinizi iddia etmi ru mudur? j — Evet, bir bakımi değildir, lâkin o acınifi Xi den uzun yıllar geçmifi, ilk sıcaklığı kaybetmiştiğ, anlatayım bilmem ki.. min ölümüzden sonrâ ay kadar hepiçtiğim # onu anarak ağlardım. raları o acıyı anmak bile ye; tatlı gelmeğe başladı # bir çok başka sebepler © lânda karıştı, hatta Pt bir ikide aşk maceralluy ve en sonundada rak öğ; için bam başka bir Bütün bu acı, tatlı, mayb” pek hoş maceraların bir rine yığılmasından meydif miş hatıraları gönül okşafiy , rek tazeleyen bir şekild her akşam gözümün önün” landıran şay rakıdır. A! yormıyım efendim ? — Anlıyorum efendi — İşte işin enide bu Hele bir tane daha yu! yım bakalım! i m 1 a! Osman Gİ Ağahanın a v Ağahan yer yüzündeki . lerin ruhani reisi olduğu dur. Bu itibarla kendisi, bütün dünyaya dehşet san Sabahın halefidir. Hi da, Mısırda, Suriyede, | kadar İsmaili varsa hepsi rırcasına merbutturlar. İona para yetiştirirler, oi emrini dinlerler, onun ap rını alarak onunla tebe: ler. Son posta ile gelen gazetelerinin verdiği i göre Ağahanm validesi #5 lunu ve torununu görmek Londraya gelmiştir. Ken? hanım babası Ali şahın KO Ve hali hazırda seksen » dadır. harriri onu şu şekilde yor: bir zekâ ile parlamakta yi daki birkaç çizgiden in bir şey yok; Hanım, a ii rağmen Ağahanın e N İsmaililer meclisi üzer onun nüfuzu altındad”” iza beraber kendisi yaln? * iğ likte seyahat ediyor.» m Belgrat, 6 (A.A) 7 dan bildirildiğine > Deyli ekspres gazete” j “Hanmam siyah gözleri btiyar olduğunu ( göst“ dir. Bu itibarla milyon! Fak kullandığı iki Hintli Balkanda * ve civarında ilk kar | başlamıştır.