29 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

29 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Alaturka güreşi ıslah etmeliyiz ! Serbest güreş tarzı tam manasile alaturka güreştir Yağ bize Iranlılardan gelmiştir, lüzumu yoktur Himayeietfal cemiyeti tarafın- dan tertip edilen güreşler, bütün memlekette büyük bir alâka uyan dırdı. Türkün bu öz sporu için, bu özlü spor şubemiz için ne ya- pılsa azdır. Son iki sene içinde sık sık yapılan bu müsabakaların bir faydası da alâkadarlara bu güreşlerdeki usul ve kaidelerin ıs lahı için çok yerinde fikirler ver- mesine yaraması olmuştur. Filhakika Avrupanın ve Ame- rikanın her tarafında kabul edi - len serbest güreşlere esas teşkil eden bu güreş tarzı, muay yen ve esaslı kaidelere bağlı ol - maktan uzaktır. e Evvelâ yağlı güreşlerde nizami bir müddet yok tur. İlki pehlivanın müsaraası ba - zan saatlerce sürer. Hele iki pehli van arasında gizli bir anlaşma da , olursa seyirciler, saatlerce ciddi Kıymetli sadece bir hareket görmemiye, pehlivanların el ense (etmelerini seyretmiye mahküm kalırlar, Bu vaziyet karşımda alelekser ha- kem heyeti de kat'i bir salâhiyet ve nüfuza malik değildir. Hakem heyetinin aşağı yukarı takdiri ma hiyette verdikleri kararları bazan pehlivanların kabul etmedikleri bile görülür. Halk da taraf taraf ve hissiyatma tabi olarak, işe ka- Tışırlar. Fuzuli ve lüzumsuz müna kaşalara yer açılır, İkinci nokta da, tutuşacak peh Jivanlarm derece ve sınıflarını ta- yinde gene hakem heyetinin tak - dirinin hâkim olmasıdır. Üçüncü “nokta pehlivanların güreş eder. ken yağlanmalarıdır. Yağ, tutu - şanların hareketini güçleştirmek - ten, ayni zamanda tutuşanlara da lüzumsuz ve kayıtsız bir serbesti vermekten başka işe yaramamak- tadır. Son gördüğümüz güreşler - de, bazı pehlivanların üç beş da- kikada bir güreşi bıraktıkları, göz lerine dolan yağları sildikleri, su dökündükleri, tekrar yağlandıkla rı bulâsa istedikleri gibi gezip do laştıkları görülüyordu. Güreş mütehassısları, lâakal pehlivanların lüzumsuz yere ve sıkıştıkları anlarda dinlenmek i - çin kendilerine imkân ve fırsat veren, bu suretle hüsnüniyet sahi- bi olmıyan pehlivanlar için de bü yük bir sulistimale yol açan “yağ,, a hiç lüzum olmadığını söylemek- te hemen ittifak etmektedirler. Halbuki Avrupalılar bu güre - şimizi (Obeğenerek bizden al - mışlar fakat onu muayyen usul ve kaidelere bağlıyarak faydasını a- zami hadde çıkarmışlardır. Himayeietfal cemiyeti bu yol- da da bir adrm atarak ve alâka- | darlarla temas ederek bu güreş - İleri bir nizam altına alırsa en ha- | yırlı işlerden birisini daha görmüş olur. Levent vücutlu, sayılı kuv - vetli Türk çocukları için yalnız gü zel bir istikbal açmış olmakla kal- İ mıyarak, bu Türk © çocuklarının her zaman ve her yerde < bütün dünya pehlivanlarile boy ölçme - Terine imkân vermiş olacaktır. Dün bu güzel mevzu üzerinde mütehrassıslarla da konuşmıya baş ladık, Güreş federasyonunun kıy metli reisi Ahmet Fetgeri bey bi- ze şunları söyledi: — Evet, hakkınız var. Yağ gü reşi bize İrandan gelmedir. Asıl alaturka güreşte ki, “Kara kucak. dır. Çünkü bu, anlaşmayı mucip olmaktadır. — Islah için ne yapmalıyız? — Evvelâ bu güreş ne gibi is- tihaleler geçirmiştir, bunu tetkik etmeliyiz. Avrupa alaturka güreşi tamamile benimsememiş, Greko - Romen tarzımı daha muvafık bul- İ muştur, Fakat bu tarzı da ameli hayattaki tatbikata kâfi bulama » mış, alaturka ile Greko - Romen İ tarzlarını mezcederek omeydana serbest güreşi çıkarmıştır ki, bu güreş bütün manasile tam bir ala- turka güreştir. Doğrusunu isterseniz yağlı gü- reş diye tanıdığımız ve kendisine alaturka ismini yamadığımız sis » temin hakikatte müntesipleri çok azdır ve adeta bütün memlekete nispetle lâşey mesabesindedir. Bunu ıslah eder, eksiklerini ta- TARTI ER Serbest Güreşçilerimizden bir kısmı denirdi, yağ olmadığı gibi fazla soyunmıya da lüzum yoktu. Usul ler de her halde bu günkünden daha iyi idi. Meselâ köbeği görün dü diye (1) bir pehlivan mağlüp addedilmezdi. Sonra bu güreşler- de para mükâfatını da kaldırmalı Fena biten bir şaka Dün Feriköyde şaka yüzün- den bir yaralanma “hadisesi ol- muştur. Demirci Antuvanın ya- nında çalışan Hasan oğlu Ah- met ile gene demirci Haralam- bo arasında evvelâ ceviz kabu- ğu atmakla başlıyan şaka taşa çevrilmiş ve neticede Haralambo sustalı çakısını çıkararak Ahme- di yaralamıştır. Ahmet hastane- ye kaldırılmış, Haralambo da yakalanmıştır. eşekler Yugoslavya- Yunanistan Yugoslavya ile Yunanistan arasında bir iktisadi anlaşma olmuştur. Bu anlaşmıya göre Yunanistan Yugoslavyaya, Yu- goslavyanın Yunanistana yaptığı ihracatın “b 35 i nisbetinde ihra- cat yapacaktır. Bu mukavelede Yunan üzüm, incir ve zeytinlerine teshilâtı mahsusa gösterilmesi esasları kabul edilmiştir. m—”.——— Bir tütün inhisarı Anadolu şimendifer hattı üze- den birinin zimmetine 12,800 lira geçirdiği ve hakkında tah- kikata başlandığı haber veril mektedir. ——— ——— ——— müdürünün ihtilâsı rinde Tütün inhisarı müdürlerin- | mamlar, fazlalarını atarsak haki- ki alaturka güreşimizi modern ve bütün dünyanın kabul ettiği esas- lara muvafık bir güreş haline if- rağ edebiliriz. Bundan edeceği - miz istifade de hiç şüphesiz fev - kalâde olur. Bir memurun beraeti Maliye tahsil şubesi memur- lanndan Arif bey zimmetine 1200 lira kadar bir para geçir- mekle maznun olarak ikinci ce- za mahkemesine verilmişti, Dün muhakemeye devam edilmiş, ye- di müdafsa şahidi dinlenilmiş şahitlerin hepsi Arif beyin eski bir memur olduğunu, 1200 liranm mütekait ve yetim maaşı dağtılırken her hangi bir suretle kaybola- bileceği gibi hak sahiplerine faz- la para da verilebileceğini söyle- mişlerdir. Mahkeme heyeli mü- zakereye çekilmiş, biraz sonra Arif beyin beraetine karar veril- miştir. i Troçki gidiyor mı? Kopenhagda çıkan bir gaze- tenin, M. Troçkinin Bolşevizm hakkında birkaç konferans ver- mek üzre Denimarkaya çağrıldı- ğmı haber verdiğini dün yaz- mıştık. ün bu haber hakkında ma- lümat almak üzre şebrimizdeki Danimarka elçiliğine müracaat ettik, Elçilikte bu hususta hiç amm olmadığı cevabı ve- rildi, çam | Birinci Diştababeti Kong- | resi Umumi kâtipliğinden: Kongremizde (yapılacak gatın kabul müddeti gösterilen arzu üzerine 15-10-932 tarihine kadar uzatılmıştır, alâkadarların nazarı dikkatine arzolunur. tebli- | Glorya Sinemasında Lu Aşık Rahibe Bu akşam Glorya sioomasnda göaterilecek Aşık Rahibe filminden bir sahne. “Aşık Rahibe — Sevil'li Şarkı- €1,, filminin baş rolünü oynamış 0- lan Ramon Novarro diyor ki: — Bu film bana sadece bir aşk sahnesi fırsatını vermiştir. Cere - yanı müddetince bu kadar tahav- vül gösteren bir vak'ayı temsil et- mek hakikaten bir zevktir. Filhakika bu film Ramon No - varronun birçok ve muhtelif sine ma kabiliyetini göstermesine yesi le olmuştur. Novarro bu eserde | Asri Sinemada a hem vazır sahne, hem aktör, hem muganni hem dedansör olarak görünüyor.. Bilhassa sesi ve dans kabiliyeti en yakın dostlarını bile hayrete düşürmüştür. Bundan başka Novarronun ilk Fransızça filmi olmakla beraber o kadar fasih bir Fransızca söylü- yor ki, insan onun ömründe Fran- sızcadan başka bir lisan konuşma” dığını zanneder., Öteki artistlerin hepsi Fransızdır. Malek Harbe Gidiyor Ispanyolca sözlü Harbı umuminin başlangıcın- da, bir milyoner çocuğu olan Eİ- mer, Mary namında saatçi bir kı- za âşrk olur. Kız onu zengin biri- sinin eğlenceye kapılmış tembel bir çocuğu olduğunu zannederek ehemmiyet vermez. Elmerin şoförü Güstav gönüllü aşker yazılır. ve orduya gider. El- mer başka bir şoför bulmak için bir acenteye müracaat eder. Hal buki aynı acente vazifesini değiş- tirmiş, asker toplamakla meşgul olduğundan, Elmeri yanlışlıkla bir fırkaya kaydeder, Kışlada talim ederken, sert bir kumandan daima Elmeri işkence nden, bir çok ko - mik sahneler vücüde gelir. Diğer taraftan Mary, askerlere | boş vakit geçirtmek için, bir kaç | kadından ibaret bir takımla, El | merin bulunduğu fırkayla birleşir. Orduda, Mary'ye hoş görünmek ve taktirine nail olmak için Elmer ve kumandanı arasında bir reka- bet başlar. Bu Elmer için orduda fena bir vaziyet tevlit eder, Böyle bir müddet geçtikten son- ra Mary Elmerin ciddi olmadığını zannederek ona kin bağlar. Elmer Almanya ve Almanya hükümeti zürrm bi- maâye için faiz nisbetlerinin indi- rilmesini ve bazı zirai istihsalâta kontenjan vazedilmesini düşün- mektedir. Bu vaziyet karşısında erbabı sanayi şu endişeyi izhar etmek- tedir: ve şarkılı filim ise bundan müteessir, harpte ölse bile fütur getirmiyeceğinden, va* tan aşkı ile canlanmış, bütün kud* reti ile cenge başlar. Nihayet mütareke imzalanır , - Her şey mes'udane neticelenir v€ Nevyorka avdetlerinde, Elmer, ç# vuşunu kendisine kapıcı, kuman* dahını kendisine kâtip tayin eder: Silâh arkadaşlarını ise diğer müs” tahdemleri yerine koyar, Herke sin hayret ve kahkahalarını mucif olan bu filim Elmer ve Mary'ni” evlenmesile hitam bulur, ziraatçileri Zirai memleketlere karşı kom tenjan suretile takayyüdat vaz€" dildiği takdirde ( bilmükabel? kontenjan vazedilen memleketlef * tarafından Alman sanayiine kar$' da ayni suretle takayyüdat va” edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: