. VE ALYA “Beyaz Kadın Ticareti Konkordiyadan Boenos Ayrese seyahatimiz Yazanm:? Fakat herifler insafsız çıktı. Kızm yorgun haline asla acımı - yorlardı. O hepsini tebessümle kar şılıyordu. Kaçakçıların reisi ilk evvel dı- şarı çıkarak bana dedi ki; — Eğer hava güzel giderse bir hafta kadar beklemeniz kâfi ge - lecek. Ay henüz hilâldedir! Sekiz gün böyle kaba, vahşi ka | şakçılar arasında yaşıyabilmek ne | müşkül bir iş olduğunu anlarsınız. Fakat bu çaresizdi. Sekiz gün ilk geceki hayatı yaşadık. Sekiz gün sonra tam vaktinde bir sandala atladık yolda sema bulutlarla ör- tüldü. Müthiş bir yağmur başladı. Nehrin dalgaları sandalı tekli - keye sokuyordu. Sandalda iki ka çakçı vardı. Bunlar kızdan göz “ lerini ayırmıyorlardı, İlk tedbir - siz hareketimde beni nehre atarak kızı yanlarında alıkoymak iste - diklerini anlıyordum. Lâkin kiz hiçbir şeyin farkında değildi. Man tosu sırsıklam olduğundan omuz- larına bir keçi derisi örtmüğlerdi. Soğuktan titrediğini unutüyor ve mırıldanıyordu: — Büenos Ayres o tarafta öy- İ le mi? Ben iki herifin ne düşündük - lerini anlamıştım. Onların dalına basmamaktan başka bir şey düşün müyordum, Her ne halse bir hâ - dise olmadan öteki sahile vardık. Yanımdaki iki kaçakçıdan biri ba na dedi ki: — Sen, bekle şurada! Öteki sandaldaki (eşyaları çıkardıktan sonra sana yolunu gösteririz. Az sabret., Anlaşılan bu vazifeşinas kaçak çılar evvelâ eşyayı çıkaracaklar sonra bizimle meşgul olacaklar - dı. Halbuki onların bizimle meş » | gul olmasını gönlüm pek istemi - yordu. Ne derseniz deyiniz emni- yetim yoktu. Arkadaşlar uzaklaşır uzaklaş - maz Madoyu kolundan tuttum. — Haydi yola çıkalım! dedim. Hangi yol? Nehrin meyilli sa- hilleri çalılıklarla dolu idi. Neh- rin öte tarafında harilam vardı. Halbuki burada sık sazlıklar, sar maşıklı çalılıklar arasında ve ıs - lak toprakta gelişigüzel ilerlemek lâzımdı. Böylece otuz altı saat yürüdük. | Hem a bem poğigler çok şenlikli geçti Tefrika: 6 den, hem vahşi hayvanlardan kor küyorduk. Nihayet ( Konkordiya- ya vardık. Dost bir ev buldum. Burası bize emin bir melce oldu. Kız bitaptı. Sıtması o başladı. Bir zatülcenp kapmış olduğu an (aşıldı. İçim parça parça oluyordu. O- nun için o kadar para sarfetti »- ğim, tehlikeye - girdiğim halde | tama çalışacağı sırada nalları di - İ kecekti, Kızcağız düşündüğümü | anlıyacak kadar ferasetli idi, Par maklarımı ateşli elleri içine alır ve mırıldanırdı: — Korkma.. Yaşıyacağım! Bü enos Ayresi mutlaka göreceğim. Hakikaten iyi oldu. Konkordi- yadan “Buenos Ayres,, e seyaha - timiz çok şenlikli geçti. Kız bu seyahatinden < dolayı haklı olarak son derece mağrur - dur. Bugün bile bir arkadaşı Ar- jantine nasıl girdiğini anlatırsa o istihkarla sözünü keser ve derki: “Salto tarikile o Uruguaydan gelmiyen ve seferi benim gibi, Uruguaylı kaçakçılarla yapmıyan seyahatin ne demek olduğunu bil mez. Çiçek bozuğu adam bir lâhze sustu sonra ilâve etti; — Böyle söylemekte çok hak - lıdır. Çünkü Saltodan gelmekle | kürekten kaçmak arasında fark | yoktur. İkisi de başıma geldiğin - den mukayesesini güzel yapabili - YORAR ri ak yağsa Bir gemicinin başına gelenler Biyanki otelinden bahseden es- mer kadınla içeri giren adam o da kikaya kadar susuyordu. Bu sefer i söze başladı. — Viyamonte sokağında ahçı İ- polit isminde bir Fransızın idare ettiği bir erkek pansiyonu var, Jako Laroz sözünü kesti ve sami- mi bir tavırla; — İpelit benim en aziz arka - daşlarımdan biridir. Dedi. Adam bu sözleri aldırış etme « den ve söyliyeceği sergüzeşti nak- le devam etti, — Bir gün sofraya yeni otur - muştuk. Yemeklerden etrafa gü- zel soğan kokuları (o yayılıyordu. Birdenbire kapının zili çalındı. Bir adam içeriye girdi. Giren br çok | defalar görmüş olduğumuz bir ge | miciydi. eee iyim ab, va Vüziniki di İki Gül ü Kadın! ei yeni bir macerası — 50 Yazan: Moris Löplan- Raul susuyordu. Klara ellerile yüzünü kapamıştı. Nihayet sordu: — Peki cinayeti kim yaptı? — Hiçbir kimsenin meşgul ol- madığı bir adam.. Hatta şatoda bulunmıyan bir adam. Aptal, za- valir, bir çoban. Bunun ismi Gas- yu idi ve marki, arasıra ona siga- ra, elbise ve para verirdi. Acaba neden? Bunu öğrenmek için ben de kendisine ayni suretle muame- le ettim ve ondan, yavaş yavaş bir şeyler koparabildim. Zavallı çoban, dedim ya, aptaldı. Bir şey ler hatırlamıyordu. Yalnız ara si- ra şarkı söyliyen bir kadından bahsediyor. Kadının o birdenbire düştüğünü söylüyordu. Fakat bir Tüchçeye çeviren : fa. gün bu sırrın anahtarını ele geçir dim. Gasyu'nun, iptidai bir kola- nı vardı. Bu kolan ile gözümün önünde, bir gün, uçan bir kuşu vurdu ve öldürdü. Bütün mesele anlaşılıyordu... — Nasıl? — Nasıl mı? Gayet basit. Mar- kinin'adamı olan Gasyu o gün, harabenin bir köşesine oturtul - muş, ve Elizabet şarkı söylerken, kolanla attığı taşla vurulmuştu. — Bütün bunlar lâf!. — Hayır, kat'iyyen hakikat, — İspatın var mı? — Var. — Yani?.. — Yani, > api yakaladığı “rum, Hoşuna gideceğine eminim. VAKIT purlardan birinde çalışmakta idi. Biz gemicileri gayet iyi kabul e- deriz. Filhakika memleketten ba | berler getirirler. Bizim için de sa | dık müttefiklerdir. Gemiciyi tanı- yınca herkes bir şey sormıya baş- ladı. Doğru bakışlı balık tenli ma vi gözlü bir delikanlıydı. Fakat o sırada sıkılgan bir tavırla duru - yordu. Kendine verilen vazifeyi yapmaktan başka bir şey düşün - miyen bir adama benziyordu. Bi - naenaleyh sorulan suallere cevap vermedi ve biraz kaba bir sesle sordu: — “İçinizde Röne atlı kimse var mı?,, Herkes bana baktı ve seslen - diler: '— Demirtel! Seni görmek is- tiyor!,, Herife yaklaştım. Benimle hu- susi surette konuşmak istediğini | söyledi. Onu, odama götürdüm. Ne konuşacağımızı işitemiyecek- leri için arkadaşların biraz can- ları sıkılmıştı. Arkamdan bağırdı- lar: “Çabuk ol, cak!,, Odaya girdiğimiz zaman ge- mici caketinin cebinden bir mek- tup çıkararak bana uzattı. Mek- tup hâlâ uzerimdedir, İsterseniz alınız okuyunuz. çorban. soğuya - Demirtel Rönenin cebinden a - raştırarak çıkardığı mektup imlâ hatasile dolu bir'mektuptu. Susa tırları okudum: “Dostum Röne: “Delikten çıznamı çekeli bir ay | oldu. Orada imanım gevremişti. | Ne ise postu vermeden yakayı s1- yırdık. Artık Fransada iş yapamı- yacağımdan Belçikaya yollan dım. Kodesle tanımış olduğum bir Belçikalı ile çalışıyorum. Sana, taze cinsinden bir mal gönderiyo Papel meselesi için tayfa ile uyu- tum. Sana mektubu verecek, sen de ona 800 pezo sayacaksım. Ba - na isabet edecek hisseyi de aydan aya posta ile gönder. Başka mal- lar da hazırlıyorum.., Eduar Çiçek bozuğu yüzlü adam de di ki; — 800 pezo tam fiattır. (Devamı var) Tanede. derhal elimdeki lliyiMi yı adliyeye verir, ve markiyi it » ham ederim, Bundan başka mar- kinin, çaldığı gerdanlıklarla © ge- çindiğini ispat edebilirim. Malüm ya, mark, güya büyük babası - | dan kalmış gzli'bir miras aramak | la meşguldür ve sık sık (o seyahat eder. İşte her seyahatte çaldığı ger danlıklardaki kıymetli taşları sa - tar da döner. Halbuki, resmen ve kanunen bunlar benim malımdır. Elizabet Ornenin varisi oObenden başka kimse yoktur.. — Metelik alamazsın!.. — Olsun. Fakat marki de hap se tıkılır ya!.. Marki bundan o ka dar korkuyor ki, benim (kendisi hakkında ne dereceye kadar de- rin malümata sahip olduğumu bil memekle beraber, şimdiye kadar benden hiç bir para esirgemedi. kü, amamaNıRaSAzasaaanNazz2saRaBaRa saa zannın sansim isa az 19 Esi 1 Gzsamısacıram22112: 153 ir Kitaplar arasında. b. reSEREEE ire kazmak Yere dEE Tr SEEESI KERRE RE, a EEDİTEERRAD ENSE KARAER a air d Sovyet Rusyaya dair tetkikler dei Rus eski rejimi ve Bolşevik Inkılâöı : Petrograd darülfünunu profe - sörlerinden Baron Nolde'nın bu eseri Menemenli zade Etem bey ta rafından türkçeye tercüme olun - muştur, Neşreden, mektep neşri - İ yat yurdudur. Baron Nolde eserini iki esas - k kısma ayırmıştır. Birinci kısım ihtilâlden evvelki Rusyaya, ikin » ci kısım ihtilâlden sonraki Rusya- İ yı tetkik etmektedir. Baron Nol - de Rus ihtilâlini tetkik ederken i- ki noktai nazardan hareket etmiş- | tir. A) Baron Nolde eski bir rus profesörüdür. Ve mensup olduğu sınıf itibarile Rusyanın yeni ta - rihine bitaraf bir gözle bakama - maktadır, Onun için Rusya ihti - lâli ile müthiş İvanın hareketleri arasında pek fark yoktur. Eserde baştan nihayete kadar şahsi görüş, ve propaganda gayre ti hissolunmaktadır, © B) Baron Nolde sistem itibari İ le materyalist değildir. İdealisttir. Baron Noldeye göre iktisadi ha - diseler adeta gölge hadiseler ara sındadır. Bu iki sebepten dolayı baron | Nolde Rus ihtilâlinin . vasıfları | kendi görüşüne nazaran tayine ça İişıyor. Baron Notdeyemanara”Fu yadaki ihtilâl Rusyada vatanda » şın değil, tebaanın harekete geç - meşinden hâsıl olmuştur. Gene baron Noldeye göre rus ihtilâli cihanşümul değil,-rus ta - rihinin bir hamlesidir. Baron Nolde Rusya ihtilâlini | vatandaş veyahut tebaa tasnifi - ne sokmak suretile eserine idea - list bir cephe veriyor, Bu telâkki- si ile mühim bir kısmını evvelce (Revue du monde Slave) mecmu | asında neşrettiği eserinde baron Nolde Rusyadaki anlaşılan ihti - lâlin Fransadaki örneğine ben - zemesini istiyor. Baron Noldeye nazaran Rusyadaki ihtilâl bir meş rutiyet veya parlâmentolu bir cüm huriyet olsaydı, impsratorluktan sonra tarih “gi norenlleşmiş o- BA Şimdi Valteks ortada elle, ri kavuşturulmuş, mağrur bir va- ziyette duruyordu. Raul karşısın - da durarak dedi kiz — Anlaşıldı, Sen adi bir şan- tajcıdan başka bir şey değilsin. — Hayır. Evvelâ halam Eliza- betin intikamını almak istedim. Şimdi de bu dosya elimde bir müdafaa silâhıdır. Sadece istifa « de ediyorum. Bırakınız da gide - yim, Raul gözlerini ondan ayırmıyor du: — Ey sonra? — Sonrası ne? Valteks partiyi (o kazandığını zannediyordu. Valteks sesini yükselterek ilâve etti; — Sonra, metresim gelir beni bulur, Kendisine bir saat mühlet Raul düşüne düşüne salonda ör ie kıpırdanmı - veriyorum. Göstereceğim adrese... — Metresin mi dedin?, b iğ İl İacaktı, Baron Noldeye göre, tandaş hakkını veren burjuv” nin teessüş edememesi 1917 lâlini doğurmuştur. Halbuki Rus ihtilâli 1861 den itibaren teessüse Ikyan ve süratle inkişaf eden sanayi burjuvazisi eseridir. de Rusyada gündelikçi amele mak mümkün değildi. Fakat de Rusyayı baştan başa sara” grey dalgaları koca Rusyay' üst eden milyonları kadrosun#) lan bir sanayi âlemi vardı. Baron Noldenin ikinci iddi na gelince, Rus ibtilâli böreği lel bir hareket telâkki edile Filhakika Rusyadaki ihl yaya nazaran, Rusyanın içinde vukua gelmiştir. Fakat * yadaki hareketlerin mebdel' büyük sanayi devrinin beyne” lel mübadelesi kadar cihanşü dür. Baron ihtilâli mevzileşti seydi daha makul hareket ede” Baron Nolde hislerinden, zisinden ayrılmamakla ber#” Rusyada vahdetten inkılâba # dar, yani çarlığın o teessüsün inkılâba kadar olan kısım h daki tetkikleri tarihi malümat barile faydalıdır.Fakat s0syol0) terkipler yaparken profesör P* zan yanlış hükümler vermekte * reddüt etmiyor. Meselâ, rus; vd feodal si e dair ai i tün iktısadi taazzuvu ile feod halini alan garp memleketlerin” ki kıralirklara esas teşkil edet odâlitelere değil, fakat imp luk bünyesi içinde halis mw feodalite iktısadiyatına istinat den Rus derebeyliğini mütema“" yen inkâr etmektedir. Tuğrul || Beykoz Sulh * Icra Memufif | ğundan: Bir borçtan dolayı P i zedilen Ingiliz mamiulâtı (Eve! | | markalı Baskül 22-9 932 Per be günü saat 10-12 ye ke” Galatada Mahmudiye cadde! de 75 No.lu mağaza önür açık artırma suretile psi çevrileceğinden almak istek. lerin satış yerinde hazır bu” maları ilân olunur. (4238) Valteks eliyle Kikteyi işaret” ti: z — İşte bu, evet... Metresi” Raul sararmıştı: — Demek hâlâ iddia edi ki Klara... — Bir şey iddia simiyor) Sadece istiyorum. Kendime 8 malı istiyorum. Benden Valteks sözünü tamamalayâ” Raulün yüzü o kadar iki hal almıştı ki korktu ve elini ! bine götürdü.. Biran, iki adam bakışlar. ra, Raul sıçradı, a çelme takarak demir gibi lerile onu kollarından yi Valteks bu hücum k kadar korkmuş ve o kadaf yanmıştı ki, yere yuvarlan' ra, birdenbire atılarak ye — Raul, rica ederim € yiniz.. Tahammül edemiy© çi Blk. uh zle in hr RA | | |