Beyaz VAKIT Ticareti “ Kadın Borsası ,, nın kapısında iki polis bekliyordu. Sanki hiç bir şeyden haberdar değildiler .. Yazan: ? Kadın Borsusında Büenos - Ayres, Eylâl — Bir| gazeteci sıfatile tetkikat yapmak için Büenos « Ayres'e geldim. Her. | kes bilir ki bu şehir Cenubi Ame. rikanm büyük merkezlerinden bi- | ridir. Argentine'nin idare merke- zidir. Amerikade ne tetkikatı ya: payım? Bir gazeteci için tetkikat yapacak cihet her memleketin kendi hüsüsiyetleridir. Amerika- nm bu büyük şehrinin en mühim hususiyeti ise beyaz kadın ticareti- nin burada başka hiç bir memle- kette emsaline tesadüf edilemiye- cek bir şekilde olmasıdır. Onun için Büenos - Ayres'e ge- lirken burada beyaz kadın ie ti üzerinde tetkikat yapmağa ka- rar vermiştim. Bu işi yolunda ya- pabilmek için de icap eden adam, lara tavsiyeler almıştım. Büenos, - Ayres'e gelişimin ilk gününü istirahat ile geçirdim. İ- kinci günü otelden çıktıktan son- ra işe başladım, Ve her şeyden ev- vel buradaki (Kadın borsasını) görmek istedim. İbtimalki (Kadın borsası) deyince bunun manasını birdenbire anlamıyacaksınız. E- vet, Böenos » Ayres'te bir kadın borsası var, Nasıl ki büyük şehir- lerde, büyük ticaret merkezlerin- de para borsası, esham borsası, za- hire borsası... ilh. varsa burada da sırf kadm ticaretine bir borsa vardır, Yalnız buradaki kadın borsasının adı borsa değildir de başka memleketlerde kahve deni- len töplamtı yerlerinden biridir. Yani bu kadm borsası şehrin en işlek yerlerinden olan (Laval) s0- kağıda Jsköbun kahvesidir. Kah venin önünde süslü otomobiller durüyor içerisinde büyük sehirle- rin borsalarında en hararetli iş günlerine mahsus bir faaliyet var. Bir çok kimseler gayet sıkışık bir halde oturmuşlar; bir şey ısmar- lamak istemiyen müşteriler ise başlarında şapka, masaların * ara- smda dolaşıyor. Uzaktan uzağa konuşuyorlar. Vakıa kahvenin müdavimleri çok karışık tabaka- lara mensuptur. Böyle olmakla | beraber çogunda ağzında pahalı Arsen Lüpenin yeni Yasan * Moris £öplan- Klara mektubu hademeye uzat- tı ve hademe şu satırları okudu: “Matmazel, Mösyö Raul, merdiven | başınde yaralandı. Zemin katındaki yazihanede yetiyor. Merak edilecek bir şey yok. Fakat sizin yanında bü. lunmanızı istiyor. Hürmetler... Kurvil Kurvilin el yazısı o kadar usta- — <a taklit edilmişti ki, onun yazısı- | “Mi gayet iyi tanıyan hademe de aldandı ve böylece bir vaziyette, | genç kızı tutmanın mânasız oldu- ğuna hükmederek gitmesine ses çıkarmadı. Esasen Klarayı tutmak ve ona mâni olmağa kalkışmak kabil değildi... Klara, alelâcele üstüne bir man to atarak koşa koşa bahçeye in- di; Demir parmaklığın önünde bir otomobil düruyordu. Klara, bunun bir müddet evvel gelen otomobil oldluğunu bile düşünemiyecek des * - m YE sıgaralar arkasında ipekli lekler görülüyor. Kahve içinde kalabalığın en çok toplandığı yer bir kenara konul- muş bir masanın önüdür. Masa başında siyah elbiseler giymiş ve önüne resmi nüfus kayıt defterle- rine benzer bir defter açmış © lan bir adam var, Bu adamın adını öğrenmek ga- yet kolay. Çünkü herkes her da | kika onu tekrarlıyor: — Hey Jakop... Mösyö Jakop! Diye bağırıyor. Fakat Mösyö Jakop bu bağrışlara hiç aldırmı- yor bile... O yalnız kendisi bu ka- | labalık içinde boğulmamağa dik- kat ediyor. Arasıra geniş bir men- dil ile ter içinde kalmış olan alnını siliyor. Mösyö Jakobun iri bir sarımtırak bir yüzü var; şişman adam o kadar terliyor ki insan buzdan yapılmış bir heykel gibi su olup gidecek zannediyor. Lâ- kin gene hiç aldırış etmeden işe bakıyor. Bir müzayede satış me- murunun -sadasmdaki kat'ilik ile mütemadiyen bir kaç kelimeyi tekrar ediyor: — Kalle Sarmento, Kazitasma gidecek... Bunun üzerine en yakındaki sıra dalgalanıyor, yüzü kızarmış, güzel gözlü bir delikanir sesleni- yor: — Aman Jakop ne yapıyorsu- nuz? Şakarita daha körpecik, mi- nimini bir şey. a. 2 Mösyö Jakop en pervasızları bile susturacak soğuk bir ahenkle tekrar ediyor: — Şakarita M. Kazitasına. Delikanlı hırçın bir tavmla şap- kasını kafasına geçiriyor, ruhun- dan kopup gelen bir kelimeyi ha- fifçe mmıldanıyor: — Alçak! Ve halkı yararak rulette bütün servetini kaybetmiş bir adam gibi sallanarak kendisini sokağa atı- yor. Yako La Roz mırıldanıyor: — Şakaritaya gitmek hakikaten bir talisizliktir. Orası bir serseri» ler yatağıdır. Ekseriyetle artık ih- tiyarlamış parçaları oraya gönde- burnu, İki Gülüşlü Kadın bir macerası — 46 Türkçeye çeviten : fa. recede idi. Bunun için, kendisine otomobilin kapısmı açmakta olan şoförün hafif tebessümünü de gör meden, kendini içeri attı, ve bir köşeye büzüldü.. Rekabet ! tekrar mükâlemeler Tetrika: 1 rirler. Fakat muhakkak Jakobun bunu oraya göndermesinde bir se- bep olacak. Mösyö Jakobun etrafmda, ga- yet tabii bir hadise geçmiş gibi başlıyor. A- dam deftere bakıyor: — Kazita B., Rokaya. Yako Laroz mağmum bir tavır- la diyor ki: 5 — Bugün hırçınlığı üstünde hep fena yerlere yerleştiriyor ! Jako Laroz yani “Gül Jako, kırk beş yaşında olmasına rağmen ismini taşıdığı çiçek gibi bir adam- dır. Yalnız esmer saçları biraz a- ğarmışlır. Yüzü muntazamıdır, i Burnu biraz büyüktür. Fakat bu da kendisine azimkâr tavrı veri- yor. Jako Laroz bir kadın tüccarıdır. Fakat o bu ati yaparken ne utanır ne de böbürlenir. Otuz se- nedenberi bu san'at ile meşguldür. Mesleğinden çekinmeden bahse- der. Bir nikâhlı karısı, bir çok metresi vardır. Maamafih, bir zengin banger otomo» billerini nasıl idare ederse o da onları öyle kullanır. Eğer ellerinde o kadar çok yü- zük olmasa görenler kendini bir centilmen sanırlardı. Koluma döo- kundu ve: — Geliniz! Burası çok sıcak, dedi. Beni kahveye o getirmişti. Ar- jantine geldiğim zaman kadın ti- careti hakkında bir fikir elde et- i mekliğim için ona müracaat et- memi söylemişlerdi. Filhakika Ja- ko Laroz meslekdaşları arasında mevki sahibi idi. Bana rehberlik edecekti. Bana demişti ki: — Kadınlar gelince nasıl yer- leştirirler görmek ister misiniz? Ve ilâve etmişti: — Gönül rrzası ile yahut iste- miyerek Büenos - Ayres'e getirilen kadınların nasıl (toplandıklarını ve nasıl Büenos-Ayrese çıkarıldık- larını da göstereceğim. Sonra siz mesleğinizin icabına göre hadise- leri sıralarsınız. (Devamı var) Raul ölemezdi. Bu kadar derin bir aşkla sevdiği Raul nasıl ölebilirdi? Evet, Raulün, ölümü ile onu feci bir vaziyete sokmağa hakkı yok- tu. Biribirlerini karşt karşıya ko- yan talih onları bu kadar çabuk ayırmamalı idi. Bu düşüncelerle kendini kay betmiş olan Klara, bir dakika bi- le olsun, Raulün ölüsünün başına gitmenin kendisi için ne işler açar tağını düşünmemişti. Zira, Raul kiminle çarpışmış olursa (olsun, Bir an olsun, Klara, kendisinin | muhakkak ki bu iye polis vazıyet bir tuzağa düşürülmek imkânını etmiş bulunacaktı; o binaenaleyh, hatırlamamıştı. Raul yaralanmış. | Klara oraya gider gitmez kendini tı, Belki de ölmüştü. Bu feci ha- diseden başka hiç bir şeyi düşün- | tevkif edeceklerdi. Klara bunu hiç düşünmedi değil, fakat, bir an müyordu ve düşünmeğe başlayın- | evvel Râulün yanında bulunmak, ca, Raulün, Markinin evinin alt | bir an bile olsa onu görmek arzu” katındaki dairede Jorjöre veya iri | su yanında bu tehlikeye aldırış bi- i Pol ile dövüştüğünü farzediyor, İ gözünde faciayı büyütüyor, haya- İlen kocaman bir yara görüyordu. Fakat Klara içinden böyle bir İ yarayı nimet telâkki ediyordu. Ya | öldise?1... Bu ölüm... Ah bu ölüm ihtimali onu ne hallere koyuyordu. Hayır. le etmedi. Ve esasen artık, zaval- kı beynine hücum eden şeyleri sr ralayıp düşünmeğe takatı yoktu. Şoföre eğiliyor: — Çabuk, daha çabuk!... Diyordu. Sosten içinden gülüyor, ciddi bir tavırla: fakat 14 Eytal 18 | Japonya Mançuryayı tanır$ run tasvibine iktiran etmiş oldu- gundan hariciye nazırı M. Muto, Changechuna |giderek yeni Man- çuri devletinin tanınmasına ait muahedenameyi imza etmesini telgralfa iş'ar etimiştirr. | Çın protesto edecek Nankin, 13 (AA) — Japon hükümeti yeni Mançuri devleti- nin resmen (tanıdığını bildirir bildirmez Çin tarafından devlet- ler ve 9 devlet misakını hatırla- tan notalar gönderilecektir. Jeneral Ma Suihua'ya yürüyor Pekin, 13 (A.A) — Harbin şehrinin, yeni rejime aleybtar gayri mantazam Çinlilerle Japon ve Mançuri devleti kıtaatı ara- sındaki omüsademelere (sahne olduğu zannediliyor. İDA EEE (Baş tarafı 1 nci sayfamızda) zanması muhakkak görülüyor. Çünkü bütün Türkiye rekorunu Balkanlarda geçebilecek atletler belki ancak Yunanlılarda bulunur. Buraya gelecek Bulgar sür'at- çileri derece itibarile Semihten a- şağıdır. Fakat ikincilik, üçüncü- lük mevkileri için şimdiden bir şey kestirilemez. Semihten sonra ilk nazarı dikkati celbeden koşucu» işe Fuat, Hilmi we-Muzaffer- ır, Bu üç koşucunun o Bulgarlarla yarışması tecrübelerini arttırmala- rı itibarile çok şayanı dikkattir. 200 metre Mehmet Ali ve Se- mih koşacaklardır. Bulgarların de receleri Mehmet Alinin rekorları- na nisbeten geridir. Mehmet Ali ve Semihle beraber Fuat ve Hilmi bu mesafede koşacakları zannedi- liyor. 400, 800, 1500 metre koşularda Bulgarlar derecelerine göre biz- den iyi gibi gözüküyorlar. 400 metre de Mebmet Alinin koşma- sr ihtimaline nazaran Rağıpla i- kisi Bulgarlarla çok çekişmeğe mecbur olacaklardır. geldik. > Diye cevap veriyordu. o Filha- kika otomobil durdu. Klara, der- hal atlryarak merdivenlerden ko- #a koşa yukarı çıktı, Kapıcı o ara“ İ lik bahçede olduğu için onu göre- memişti. Klara, ortalıkta gördüğü sükünetten hayret etti. Maamafih ayni merakla yoluna devam etti ve Raulün kapısının yarı açık ol- duğunu gördü. Ondan sonra ne oldu? Zavallı Klara bunu farkedememişti. Bir el onu tutup içeri çekmiş, ağzına bir trkaç sokmuş, sonra şiddetle içeri çekerek kendisini salona fır- atmıştı. Klara, boylu boyunca ye- re kapanmıştı. Ancak bu iş tamamlandıktan sonradır ki, Valteks sükünet bu- İup kapının kilidini sürmelemişti. Zira, bu elin sahibi Valteksten başka bir kimse değildi. i Klara, uğradığı bu hale rağmen İ bayilmamıştı. Derhal kendini top» İ lıyarak gözlerini açtı ve iri Polü görünce düştüğü tuzağı anladı. Valteks, karşısında yatan bu hafif kadın vücudü karşısında Atletlerimiz için güzel Japonyanın yeni Mançuri hükümet! taniması şarkta yeni bir kıyame kopmasına delildir Tokio 13 (A.A) — imperato- | Çin gönüllüleri Harbin * metinde yürümekte ve nabiinden verilen malümst* re şehrin 23 mil şarkındâ “| mil cenubunda iki nel dar gelmiş bulunmaktadır. Bu arada, Japoların öl işaa ettikleri meşhur Çinli © ral Ma Chan Sban'da Ja Mançuri devleti kıtaatına © birçok galibiyetler kazan duğu söylemektedir. Mumaileyh, şimdi Harbi mali garbisinde Suihua m doğru ilerlemekte olduğu" ilâve etmektedir. i Yeni Çin gönüilülerinin © rübü üzerine Kirin şehrind€ rel örfiye ilân edilmiştir. Japonya ile yeni Mançufi! leti arasındaki muahede! edilecek olursa Japonya d meti bu vaziyete muki y mek mecburiyetinde kalağf li bir gün 800 metreyi ve 1500 m Bulgar şampiyonu (Pedan) caktır. Bulgarların en kuvweli leti olan bu gence karşı bizi? kabet edecek Besim, Ziya, b” capolus gibi isimler sayılabi” (Pedan) için son zan formunu bilmediğimiz için bir şey söylenemez. 1500 metreyi Beşiktaşlı medin kazanması muhtemel küyor.... m Atma ve atlamalara £ Haydar, İrfan, Tevfik bu bakaların galipleri me; zikredilebilir. Netice itibarile aylardanb lışan atletlerimizi böyle bir ii müsabakada görmek bize 0” # hakiki kıymetleri hakkında b“ kir verebilecektir. 2 — mma Gogulof asılı Paris, 13 (A.A) — Re bur Lebrun selefini “6 Gorguloff hakkındaki af sını reddettiğinden katil sabah fecir vaktinde ida“ lecektir. > gülmeğe başlamıştı. Bu öy” / gülüştü kü, Klara, onun meri tine sığınmanın bir delilikt*” 7 ka bir şey olmıyacağını Haydut herif, Klarayı tuttv? bi kaldırdı, ve boşaltılmış manda yeğâne mobilya “ i kalmış bulunan bir min rine uzattı. Sonra bitişik ©“ kapılarını açarak gösterdi: — Görüyorsun ya, od. Her tarafı içerden kapadı” p şarıdan hiç bir imdat iğ Anlıyor musun? Seni kim*#* / sevgili Raulün bile gelip * maz. Zira, polisi onun peşi" £ tem. Yani mahvoldun © j ve neye uğrıyacağını bili 3 Valteks dişlerini sıkar" etti: iş — Neye uğrıyacağı0 sun! ye” | Sonra gidip perdeyi or İ dışarı baktı. Sosten otam” pıda duruysr, dışarısını du. Valteks memnun oldi (Deva bi