Bazan canm sıkıldığı ve ya- zacak bir mevzüum olmadığı za- ru gider, orada kavun, karpuz ka bukları dolu bir deniz kenarında saklı, küçük bir kahveye oturur, okkalı bir kahve içerim, O günde sıkıntılı günlerim- den birisi idi. Evvelâ param yok- tu. Bu bir şey değil. İnsan para bulabilir. Bulamasa” bile, parâlr bir arkadaştan beş on kuruş “vu- rabilir,. Fakat bundan daha mühim. olarak, üstelik de hasta idim. Kötü, üzücü, bir hastalık: Sinir, . Bu Salıpazarındaki kahvenin bilmem neden sinirlerimi yatıştı- ran bir hassası var., Acaba Boğa» zm ceyit havası mr, yoksa akıntı- nın burada denizde yaptığı bal kalara dalıp dünyayı ve maseva- yı unutuşum mu bende bu iyi te- siri yapıyor?. Doğrusu bilmem. Fakat şurası muhakkak ki, kahve- ye her. gidişimde rast geldiğim Şevki babanın bunda bir'. dahli vardı. Şevki baba, her zaman aynı yerde, peyke de bağdaş kurup ©- turur, ve olta sarardı. Behi görün- ce: — Gel bakalim; kâtip, derdi, dünyada neler oluyor, anlatıver de görelim. Şevki babanın bana “kâtip,, de- Yişi, yazı yazmaklığımdan kina- yedir. Ba süretle beni davet etti mi kendisine bir kahve ısmarla i maklığım icap eder. Maamafih, : Şevki baba, bu kahvenin hatırmı bir hikâye ile öder. i. Kahveden içeri girince Şevki ç babayı aynı yerde gördüm. Daha bana, “merhaba,, demeden, yanı: ki na oturarak kahveciye : P A — İki kahve, dedim, okkalı ol- iii Sonra Şevki babaya dönerek ; ilâve ettim : : z — Bugün kafamda bir şey yok. Şöyle bir güzelce hikâye anlat da i yazayım... . ; Şevki baba, kendisine uzattığım sigarayı reddederek fakfon taba- i Kasından bir sıgara sardı, kaçak çakmağile yaktı, bir nefes çekti. Gözlerini kırpıştırarak : — Madam ki, dedi, yazacaksın, sana başımdan geçen bir vak'ayı ; anlatayım. He mgüzel, hem de ib- ret almacak bir macera.. Amma, sakın ismimi gazetelere geçirme, tanıyanlara karşı mahenp olurum. Dinle bak... Kahvelerimizi birer yudum çek tik. Şevki baba, söze başladı: “.— Gençlik azmanmda insa- nın bazı cahilliği tutar, bir gece, bundan on sene kadar evvel, Hür- riyet tepesinde Güzel Hasanın meyhanesine gitmiştik. Yanımız- da deli Katina vardı. Ne belâlı bir şirret olduğunu bilirsin. İçtik, içtik ve bir hayli şişe devirdik... İçimden: Ne ise, diyordum, bu akşam de- li Katinanm usluluğu var, bir be- lâ çikarmadı.. © Fakat sen misin bunu diyen! .. dan üç dakika geçmemişti ki, delikanlı ile iki yosmanm otur- Kin karşıki masaya bizim masa- dan bir bira şişesi fırlattı. Bu, de- li Katina idi. Çıngar çıkacağını farkeder etmez, ne olur ne olmaz ve babayiğitliğin şartı dokuz, se- kizi kaçmak, dokuzuncusu hiç gö- rünmemek diyerek hemen fırla- | dım, ve voyvoda adımla Şişliye indim. Belki otomobillerle yeti- şirler diye de, Bulgar çarşısına i- nen arka sokaktan yürümeğe baş- ladım. Artık yavaşlamıştım. Zaten ği gir nerede ise nefesim tıkanacaktı.. Hafif bir rüzgâr, terimi kurutu- manlar, kalkar, Salıpazarma doğ- | yordu. Şöyle bir kenara oturup bir sıgara içeyim diye düşündüm. || Ve bir evin bahçesinin dibine çö- meldim. Önünde oturduğum evde ışık yoktu. Fakat bir aralık, bir hışırtı duydum, dönüp baktım, a- çık bir pencereden bir perde sal- lanıyordu. Ben namuslu bir ada mum. Gençlikte bir çök şeyler yap tım amma, hiç bir eve girmedim ve kimsenin malına elimi sürme- dim. Fakat o akşam müthiş içmiş- tim ve tül perde sallanırken bana sanki “gel, gel, kimse yok.. Kor- kacak ne var?.,, diyordu. Biran kendimi kaybettim ve etrafta kim- se, köpek falan var mı diye bir ba- kındım. İn, cin yoktu. Bir hamle- de parmaklıktan atladım. açık pencerenin yanına geldim. Biraz taşlara tutununca yükseldim, içeri baktım. Burası, her halde zengin bir kadının tualet odası idi. Kol- tukların üzerine ipekli elbiseler a- tılmış duruyor, bir köşede üç ay- nalı bir masanın bir kanadından, kendimi görüyordum. o Aynanın öteki kanadında da bir kapı, kapı nm arasından bir yatak odası, bir yatak, yatağa bitap bir halde u- zanmış, bir kadın hayalini gör- düm. Bu odada küçük bir gece ampulu yanıyordu. İçeri girip gir memekte tereddüt ediyordu. Ya kadın uyanıverirse? 1, Fakat bir hesapladım, O uya nıp gelene kadar ben caddeyi çok- vardı. tam. Küçük bir saatten başka kıy- metli bir şey yoktu. Gözlerim ipekli elbiselere takıl dı. Aklımdan, bunları bizim af“ tosa veririm diye geçirerek aldım. Avucumun içinde mendil gibi olu- verdiler, cebime soktum. Belki bir şey bulurum ümidile tekrar tualet masasına döndüm ve hakikaten de buldum. Bu iri taşlı bir gerdan- lıktı. Usulcacık aldım, pencerenin önüne gelerek bir muayene ettim. Fakat taşların arasından elime kü- çük bir kâğıt parçası de gelmişti. Nedir diye bakınca bunun, ger- danlığın fiatını yazan bir etiket olduğunu gördüm, okudum. Bu e- yordu. Vay canma!.. Demek bu mükellef binadaki hanımefendi sahte gerdanlık kullanıyordu. Gül memek için kendimi zor zapettim ve enai olmadığımı göstermek İ- çin gerdanlığı görünür bir yere bıraktım ve eve ne kadar rahat, kolay girdim ise, aynı suretle çı- kıp eve geldim. Şevki baba hikâyesinin burası- na gelince durdu. Kahveciye: — Ahmet reis, bize iki kahve daha yap.. Bu seferde benden... Diye seslendikten sonra devam etti; — Fakat ne dersin kâtip? Er- İtesi günkü akşam gazetelerinde ne havadis okudum dersin?. Şevki baba, yanındaki kutusunuaçtı, İçine düşemiş oldu- ğu bir “Son telgraf,, gazetesi çı- kararak uzattı. aldım, işaret ettiği yerde şu satırları okudum: “Dün gece Şişlide Mısırlı prenses Afife Hanımefendinin evine alt katta açık bulunan bir pencereden hirsiz gir miştir, Hırsız, bitişik odada uyuyan prensesi uyandırmadan tualet odasın- dan prensesin o akşam giymiş olduğu bale elbisesini almış, fakat, o 250000 İMİZ ll Sk (Baş tarafı 1 inci sayfada) | O Reiehstag'ın uzun müddettenbe ri beklenilen hadisesi, dünkü cel- sede reisicümhurun fesih emirna» mesinin tevdii ile vukua gelmiş - tir. Reiehstag'm 4 eylül tarihli & İl mirnameleri ilgâsını talep etmesi tehlikesi mevcut olmasma binâen İ| fesih, teknik olarak vukua gelmiş- tir. Fakat, feshin afaki sebepleri başka mahiyettedir. e Hükümetle reisicümhurun İmar ve ihya prog- ramını tahakkuk ettirmek arzula- RADYO Bugün ISTANBUL — 18 den 19,30 a kadar No- man Efendi Muzaffer Hanım — 19,30 dan Zi e kadar Orkestra — 21 den 27 ye kadar Münir Nurettin Bey ve arkadaşları — 22 den 23 e kadar Gramafon. VİYANA (817.2 my — 12,30 konser, 18,40 Yadadi Menuhinin piâkisrr, 14,10 plâk kon. seri, 17,40 konser, 21,10 dram, 21 senfonik orkestra, 23.20 dans, BÜKREŞ (3042 m) — 13 plâk, 14 ahval emirnamesinin reye konul - maâsmı natık olan beyanatını ih - tiva eden ruznamenin tebdilini ta lep etmiştir. Aleyhte söylenen bu lunmadığı için celse yarım saat İ- çin tatil edilmiştir. Celse tekrar açıldığı zaman, vekayiin feci bir şekilde inkişafı son haddini bul - muştur. piki; 18 musiki, 19,10 musiki, 20 radye, Reichstag reisi, komünist meb- 2040 piâk, 21 keman acin, 21,45 Piyano, | usun teklifine muhalefet eden bu- 9 34 lanmadığı tesbit ettikten sonra re ROMA (441,2 m) — 13,30 plâk, 14 mu Miki, 18,30 kander, 2145 oparn, BUDAPEŞTE (550,5 m) — 1015 ken- ser, 13,05 çigan konseri, 21 konser, 24 çi- gan orkestrası. MOSKOVA (1304 m) — 15 reusiki, 17,10 mumilei, 19,10 musiki, 20,10 müusfki, VARŞOVA (1411 m) — 1845 plâk, 16,10 piâk, 18 konser, 19,20 dana, 2i koro, 21,50 keman konseri, 23 dans, 23,50 dans, KÖNİGVÜSTER HAVZEN (1635 m) — 2230 Berlinden nakli, 23 haber, 24,50 dana, PARİS (1125 m) — 17 konser, 20 plâk, 21 edebi mümahabe, 21,40 moda, 31,48 kon- “er. ye müracaat edileceğini bildirmiş tir. İşte o ande, başvekil, meclise gelmiş olan fesih kararnamesini Reichstag reisine vermek ve he - men okunulmasını talep etmek ü- zere söz İstemiştir. Başvekil, kanunu esasinin 33 üncü maddesine istinaden bu ta - lepte bulunmuştur. Bu maddeye göre hükümet mümessili, ruzna - me haricinde söz söylese bile, dinlemek icap eder. Fakat Reich- tag reisi, kanunu esâsinin bu mad desinin bu maddesini kale alma - mış, ve başvekil iki defa söz iste- diği halde mumaileyhi süküta da vet etmiştir. Bunun üzerine kanunu esasi - ye muhalif olarak araya müraca- at edilmiş bile olsa, idi bu netice- nin bittabi kıymeti olamıyacaktı. BORSA 13 Eylul 1932 Nukut © (Satış) Kuruş Yarın Nihal, İnci Hanımlar ve Yesari Asım Beyin iştikarile sâz — 21 den 22 ye kadar Orkes- ira — 32 den 23 e kadar gramafon. VİYANA (8172 m.) — 12,50 Konser — 13,40 Paderevekinin eserleri — 14,10 Plâk — 16,20 Plâk — 21,05 Jazbant ve melodi — 22,45 Künrtet — 24,05 Konser. BÜKREŞ (394,2 m) — 18 Pik — 14 Plâk — 18 Konser — 19,10 Konser — 20,40 Plâk — 21 Konser — 21,20 Senfonik konser — 22,15 Konser. BUDAPEŞTE (850,5 m.) — 10,15 Konser orkestrası ROMA (413 m.) — 1330 Plâk — 1830 Konser — 21,45 Konser — 20,56 Haber, MOSKOVA (18084 m.) — 15 Musiki — 17,10 Musiki — 18,10 Musiki — 20,10 Musi- ki — 21,10 Mümiki, 79 £ Frans 170— | 1 Şilin Ar. VARŞOVA (i411 m.) — 1345 Pk — | a serin © 745— Çİ Pereta 7 1435 Plâk — 16,10 Plâk — 18 Konser — i 21075) 1 Mark s0— 19,20 Dans — 21 Müsiki — 23 Dana, KÖNİGVÜSTERHAVZEN (1635 m.) 21,30 Orkeşten könseri — 23 Berlinden ha- berler — 28,20 Konser — 24,50 Dans, PARİS (1725 m.) — 17 Konser — 40.20 Plâk — 21 Tiyatro — 230 Musiki. 219 | Mü M— mi— — | i Florin s5— 20 Kuron Çek (94. İLE A VR BA 1 SD 00 BARA SARSAN 18 PDA lira kıymetindeki gerdanlığa el sürme den gitmiştir Bu gerdanlığı hırsızın çalmamasına sebep gayet basittir. Zi. ra bir gün evvel prenses, gerdanlığın kopan bir yerini yaptırmak üzere kü. yumcuya göndermiş, kuyumcu da bü * ehemuniyetsiz tamiri yapıp, ücret olan | “250,, kuruşu bir etiketle gerdanlığa bağlayıp ger; göndermiştir. Her halde | Kahkahalarla gülerek Şevki ba» baya gazeteyi iade ettim. O da gü- lüyordu: j — Allah, dedi, benim hırsız ol- mamı istememiş ne dersin?. — Ne münasebet Şevki baba, kadıncağızın ipekli entarisini çal- dın ya!, Ha gerdanlık, ha o.. Hep bir değil mi?. — Öyle değil, kâtip! Ertesi gü- | nü, entariyi bir paket yapıp gö- türdüm, açık pencereden içeri a- yuha ! çekti Fesih kararnamesi, başi rafından hemen Reichsta$ ne tevdi edilmiştir. Fesih, bu tevdi ile “ kespetmiş ve Reichstagın müracaata tevessül etmesi"! kı kalmamıştır. Niçin feshedild Bütün bu Yukuattari #5 ğına göre Reichstag fevkali* val kararnamesinin ilgasn* i İni olmak ve herkesin raptetmiş oldukları imar? nın tehlikeye düşmesinin geçmek için feshedilmiştir Binaenaleyh, kanunu ri muhalif hareket eden met olmayıp Reichstag'dı” Fesih, büyük bir heyec8” dırmıştır. Zira uzun müdâf beri bekleniliyordu. İ Fon Papen'in M. ring'i muahezi Berlin, 13 (A. A.) — jansından: Başvekil M. pen mefsuh Rayhiştag sine gönderdiği bir disinin başvekile söz verfİ imtina etmekle ve fesih kaf! mesinin kıraatinden sonra ! kereye devam ettirmek, * takrirleri reye koymak ve © devam etmekle kanunu ese kâmına muhalif hareketler" lunmuş olduğunu iblâğ ey tir. Başvekil, Rayhiştağın f€ miş olması hasebile âtiyen lecek her hangi bir ce yahut ittihaz edilecek yi bir kararın Alman kanuni sine sarahaten mugayir buli ğını da ilâve etmiştir. Alfons Emrini dinlete” yınce ne yapı Bir müddet evvel Ist geçen sabık İspanya üçüncü Alfons, Avrupadf yahatına devam etmek On üçüncü Alfons, tede Tunapalas otelinde sırada bir fotografcı ile nında bir hadise olmuştur. , orada kendisini ziyaret prewses Luiz ve prens p dö Brbonla birlikte, yemeği yemek üzere, otel” susi bir salonuna Çç tam yemeğe Otur sırada, daha evvel salona girmeye ve bir penin arkasına saklan, vaffak olan bir fotoğr vaziyette (resimlerini | istemiş, şıkırtıdan bunut na varan kıral fotoğraf$” İ manca olarak şöyle sesli — Olmaz, müsaade rum | Fotoğrafçı, bu ibtars etmemiş, emrine ilaat sine fevka'âde kızan A rinden fırlamış ve foto ! elinden makineyi zorla Müteakiben, garsona” miş, fotoğrafçıyı salon i nya çıkarmışlardır.