26 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

26 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ri RE AR e ER A A Hayir... Dolandırıcı ti P a tarafı 1 piçi sayfamızda) Yatından ve kim ol- Preng Y bahsediyorlardı, Al dgar de Burbon-Este Oğlu ke reht de Habsburgun Matur, #poleonun | hısımış ty idi Arşidokası | Şarl'ın Ayi » Babası prens Albreht nı Pan, Macar'stan imparato- Arasi 4 Jozet'in amcası idi. | Miriyy ya imparatorluğu cüm- | bira, anca, orada bulunan Mağ, ee haciz vazedilmiş Prens parasiz tu'u- kay, karun içinde bir Ame- öy imla evlenmişti. Karsı la Sonra da şurada burada iy ile sonfta bu İspanyol | Camişarak dost olmuş Haliyy & iti bugün kendisini prens diye tanıtan ve kat- V adamın müthiş bir Bi sabtekârdan başka madığı aniaşılmıştır. ,, susta Lozan emniyeti Si Paris emniyeti umu- N mâlümat vermiş, Pren- b İsminin Edgar Pado- ğunu bildirmiştir. rengiz adem deyfar pp, > tsi) Min dozani 1881 senesin- Yada doğmuş bir asker sahtekâr, casus ve do- e. Bu adam 1913 se- k İt, Lozana giderek bir ote- $ kendisini prenses dö ME pe e kaydettirmişti. Is- a si bu kadar yüksek bir Vi geldiğini haber alınca « Yaparak onun asıl şah- a tesbit etmiştir. ğı İak,p essin Üzerinde yap” » &, iyatta, $apkasının içinde de Şamble ismini panto- Bi ise Stupati ismini gör oliy rensde bu sahte isim- ğını itiraf etmişti. O iş U adam İsviçrede bir kl, #lemediği için serbest $ sadece hudut haricine j ie Halbuki Edgar bir *€zacıyıda dolandırmıştı VİSE o gittikten sonra anlayarak dava açmıştı, 1919 senesinde pren- İsminde bir kadın Nar gelince, polis derhal Na başladı ve bu kadının a elinde Amerikada prens de Bor- bon ile evlendiğine dair resmi vesikalar gürerek serserinin Ame-| rikayıda kafese koyduğu anlaşıl- dı bu esnada serseri Atinada bu- İunuyor, kendisine prens ve mira- lay süsü vererek © aynı zaman- da Avusturya hanedanına mensup bir adam sıfatile Arnavutluk ta- cına namzetliğini koymuş bulu- | nuyordu. Vaşingtonda, ayan meclisinde Her halde Arnavutluk tacını | almıya muvaffak o'amadığı için olacak, 1932 senesinde prens birdenbire Amerikada Vaşington şebrinde meydana çıtmışlı, Prens Vaş ngtona gid nce doğ- ruca âyana müracaat ederek kendini takdim etti : — Bendeniz, prers Lui de Burbon, İspanya kralınn süt kardeşi. Pek tabii derhal hüsnü kabul gördü ve âyanda “iktisadi va- ziyet ve Avrupa,, ismi altında bir konferans verdi. O zamanın gezeteleri bu hadiseyi şöyle kaydediyorlar: “Prens Hazretleri, büyük bir vukufle, Avrupanın bugün çek- mekte olduğu iktisadi bubran hakkında bir konferans vermiş- ler, ve bütün dünyayı kurtara- cak bir proje teklif etm'şlerdir.,, Yalnız birkaç gün sonra İs- panya sefiri, prens de Purbon isminde İspanya kıralınm bir akrabası o madığını bu adamın bir serseri olduğunu söyleyince bütün Amerika hayret içinde kalıyordu. Türkiyede Ispanya Murahhası Vaşingtonda bükümet hesabı- na kendi beslendikten sonra bu beynelmilel maceraperest taliini bir de Türkiyede de denemek is- temiş ve kalkıp Istanbula gelmiş- tir. Purada,kendisile temas eden- lsre Mustafa Kemal paşayı gör- mek istediğini söyimiş ve ken- i disini İspanya hükümetinin fev- kalâde murahhesı olarak tak- dim etmiştir. O zamanlar, Istan- bulda kenüz Milli İN Göller Rad İ Arsan Lüpenin yeni bir macerası — 29 aj ek ie Türkçeye çevicen : fa, ye döndü, üç dört saat | sonra tekrar otomo- atl, o Yarak Paris yolunu tut- | İm, 3 kendinden memnun“ ati, Ri halde kalenin içine tef; tohin emrine amade varki ile tanışmış, bir ii i olmuştu. o Bir kaç ; esele ile bizzat meş“ iy, PS muvaffakıyet!. Kinin pin mükâfatı olarak "8 evlenmeği pek diy rühmiyordu : İsğiyi, ordu, iddialı bir a- Abı ay, Asaletle alâkam lk aksadım.. Asıl mak: Ma?, Bari maksadım nedir ; üz inin mirası mı? uvaffakıyet keyfi Kali İşin doğrusu- ma kliyacak deği- aksadım, Antonin, Manmafih, Si iğ adamım doğrusu.. Milyonlar, para ve şato hepsini bırakıyorum.. Ni- çin?. Sadece sarı saçlı bir güzelin mavi gözleri için!.. Vay Donki- şot vay!,, Raul bir taraftan da düşünü- yordu. Onu düşünüyordu. Fakat muhayyilesini işgal eden, Volnik şatosundaki endişeli, esrarengiz Antonin değildi. Hayır.. Bu An- tonin de değildi.. Hayır.. Bu An- tonin bir gün evinde, koltuğunda otururken kapıyı çalarak karşı sındaki aynada aksini görmüş ol- | ilk basamaklarını çıkmamıştı ki duğu Antonin'di. Gayri ihtiyari ve kısa ziyareti esnasında tanıdı- ğı Antonin!. O dakikalar pek ge- çici olmuştu, ve hayatında büyük bir tahavvül yapmakla beraber acılığmı zevkle tatmıştı. Yalnız, Raulü sinirlendiren bir mesele varsa, o da genç kızın ha- reketinin ne gibi gizli sebeplere istinat ettiği meselesiydi. Bu se- i lit mahkemesinde | mesinda dün 3 davaya bakıl- İ mın hayatı hükümet ta- Türk-Yunan Muhte- | e i i Mubtelit Türk - Yunan mahke- mıştır. Bunlarla birlikte Ağustos zarfında 62 dava görülmüştür. 5 dava hakkında ademi selâhi- | yet kararı verilmiş, 52 davada rededilmiştir: Rededilen dava- larda hükümetimizden 1.200.000 lira tazminat isteniyordu. Dün bazı gayri menkullerinin inde ve lazmini talebiyle hükü- metimiz aleyhine gene dört da- va ikame edilmiştir. Davacılar- dan madam Megareos Gelibo'u- da zept edilen çiftliğini ve tar- larından dolay 48880 altın Türk lirası tazminat istemektedir. Diğer üç davacı ise 350,000 lira istemektedirler, Diğer ta- rafta uzun bir müddetten beri Türk ve Yunan ajanlarınca müştereken tetkik (edilmekte olan dava dosyalarından 2800 zü hakkında Ankare itilâfname- si mucibince iptal kararı veril- miştir. Bir gazete muhtelit Türk - Belçika ve Türk - Fransız mah- kemelerinin faaliyetini tatil et- tiğini o yazmışsa da bu baber doğru değildir. Her iki mahb- | keme de çalışmaktadır. Yalnız | 7-9-11 eylüde yapılacak mü- rafaalar reis M. Aserin rabat- sızlığı mmünasebetile gayri mu- ayyen bir zamana bırakılmıştır. mamile tesis etmemiş olduğu için, prens de Burbor zapnedilen bu adam, Ankaraya gönde- rilmiş Fakat derhal (foyası meydana çıkarılarak icabettiği şekilde kendisine yol verilmişti. İşle, böynelmilel bir imace- raperest olan bu gatip ada- şimdi bu dünyayı kafese koymuş adamdan sadece bir mezar, mezarının üstünde de şu yazı kalmış bulunuyor: Edgar de Burbon, 1932, 60 ya- şında. Fakat şayanı hayret değil mi? Kendisinin Edgar de Burbon olmadığı ânlaşı'dığı halde bile, mezarının üzerindeki haçta, bu sahte isim yazılı. Yoksa, Marsi'yalı asker ka- Bilmeliyiz|.. | Ucuz badem sütü Zevçleriniz ve yahut yetişkin kerime veya oğullarmız muhtelif esbap ve 'âvamil altımda olarak zayıf düşmüşler, gün geçtikçe müthiş bir iktidarsızlığa mı uğra- mıştırlar? Kat'iyyen merak etme- yiniz. Tarif edeceğimiz (Badem sütü) terkibi ile, uykusuzluktan ıstırap çekenlerinizin bu dertleri- amana eeslimenenon ini de gidermiş olursunuz. Gelini- niz veya kızınız sinir zafiyetine | uğramış ise, gene Badem sütü ile onu güzelce tedavi eder, mükem- melen besliyebilirsiniz. Badem İ sütü tertibi berveçhi zirdir: (200) gram tatlı badem içi al- malı, kabuklarını güzelce soyduk- tan sonra, (150) gram şeker tozu ile karıştırarak büyücek bir pirinç havanda mükemmelen dövmeli. Şeker ve badem iyice dövüldüğü halde hamur gibi olacaktır. Dö- verken, havan derununa azar azar soğuk su damlatılması da ihmal « “lmemelidir, Gittikçe su mikta- rını çoğaltmak badem sütü istih- salini temin eder, Neticede elde edilen mayi, temiz bir bez elek- ten geçirilir, Elekten sızan hülâsa koyu sahlebe benzer. İşte bu bir badem sütüdür, Hemen bir şişeye koymalı ve ihtiyacı olanlara tat- kı kaşığı ile muntazaman verilme- Tdir. Badem sütü, her nevi öksü- rökleri de def ve refeder, Yağ lekelerine dair Yağ lekeleri yüzünden muzta- rip olmıyan aileler hemen yok gi- bidir. Bu ıstırap ekser olarak ço- cuklu ailelerde daha ziyade mah- süstür. Bazan küçük yaramazların dikkatsizlikleri yüzünden giran- beha kumaşların bir anda yağ le- keleri ile mülemma oldukları gö- rülür. Bu itibarla burada yağ le- kelerinin sureti izalesine dair ba- rüyoruz. Aile reisi ve reiselerine şu cihet malüm olmalıdır ki, yağ lekelerini sureti kat'iyyede izale eyliyen mevat (terementi ruhu), (Lokman ruhu) (Nofalin) (Ban- zin) ve (Öküz ödü) nden ibaret- tir, Çuhalar ile pamuklu ve sert çağı bu sahte isimle cehennem zebanilerini de mi aldatmak ni- yetirde ? bebi Raul bütün gayretile arıyor, | bir türlü bulamıyordu. Niçin genç kız Markinin emniyetini kazan- mak için hareket ediyordu?. O- nun ,babası olduğundan şüphesi mi var?. Annesinin intikamını mı almak istiyor? Yoksa maksadı sa- de para mı?. Birbirine zıt bu kadar farazi- yelerin kendisinde toplanmasına sebep olan genç kızın hatırasile, Raul, âdeti hilâfma trene binerek Pariss gitti. Bir yemek yedi ve e- vine ancak saat üçe doğru döndü. Maksadı Kurvil'in verdiği talima- tı ne dereceye kadar muvaffa- kıyetle tatbik ettiğini bir kontrol etmekti, Fakat daha merdivenin birdenbire sanki ateş üzerinde | yürüyormuş gibi sıcrıyarak, yuka- rıya, bir yıldırım gibi koştu, oda- yı yerleştirmekte olan Kurvilin üzerinden sıçrıyarak telefona a- taldı: — Vay canına, Olga ile bera- ber yemek yiyeceğimi tamamile unutmuştum., Allo, matmazel ... kumaşlar üzerindeki yağ lekeleri- ni hassaten (Öküz ödü) ile gider- meğe çalışmak çok nafidir. Mese- Trokadero palas mı?. Zatı ha metpenahilerinin apartımanını ve- rir misiniz? Allo! Masajçı mı?. Sen misin Şarlot?.. Nasılsın cici?. Yerinden memnun musun ?. Ne dedin?, Yarın kral mı geliyor?. Her halde kraliçe memnun değildir,. Haydi yavrum, Olgayı telefona çağır... Çabuk. Bir kaç dakika li bekledi: — Sen misin canım, ruhum Olga?.. İki saattir telefonda seni arıyorum.. Bir türlü numarayı vermiyorlar... Bu telefoncu kızlar olur şey değil.. Ne dedin?. Ben bir alçak muyım.. Yok Olga, ca- nım, böyle hiddet etme.. Sana ya- kışmıyor.. Hem Paristen yüzlerce kilometre ötede otomobilime bir arıza olduysa ve geçiktimse kaba- hat benim mi?. Ne yapabilirdim? Sen he yapıyarsun bakayım ?. Ma- saj mr yapiyordun?, Ah canımın içi... Ne diye yanında değilimi?.... Raul telefonun kapandığını duydu. Gülümsedi: — Kraliçe, dedi, “Kurvil, e köpürüyor, köpürüyor, hoş, artık sinirli sinirli zı malümat vermeği münasip gö- | Kimsiniz? | | Poliste : 7 .. Otomobil ve otobüsler Yüzünden kazalar İ «Dümiki otobüs ve bir ote- mubil kazası o muş, dört kadın bir erkek yaralanmıştır. Şoför oSadinin o idaresindeki 3496numaralı otobüs Taksimden Büyükdereye giderken Zincirli ku- yudaHıristo isminde birisininbindiğ motosiklet ile çarpışmıştır. Me- tosiklet pörçalanmış, Hıristo ba- şından ve ellerinden yaralan mıştır. Ikinci kaza yine Zintirlikuyu- da omuştur. Dün sabah altı buçukta Taksimden boş olarak İ 3665 numaralı otomobil ile çar- pışmış, her ikisinin ön kısımları parçalanmışlır. Otomobil içinde bulunan Kadınlardan Servet Ha- nın başından yaralanmıştır. Üçüncü kaz; oHorko:dadır. Şoför Ismailin idaresindeki oto- mobil Horhordan geçerken yan yana yürüyen Zehra, Kadriye, İ Şefika Hanımlara çarpmış, Zeh- ra Hanım ağır, diğerleri hafif surette yâralanmışlardır. Zebra Hanim Haseki hastanesine yatı- rılmıştır. Bir tramvay darbesi İ Kasımpaşada oturan Semoile Şişbane yokuşunda bir tramvay ça pmışlır. Semoil bundan çok crkmuş, yere düşerek bayıl- mıştır. Etraftan yetişenler “e- moili civardaki bir eczaneye gö- türerek güç haile ayıltabilmiş- lerdir. Gir fabrikada hırsız Topkupıda Safa bostanında Ismail Hakkı Beyin tarak fabri- kasına evvelki gece iki hırsız girmiş, eşya çalarlarken fabrika kekçilerinin attıkları silâh üze- rine kaçmışlardır. Hırsızlar kö çarlarken kendilerine ait cüzdan ile bir şapkayı düşürdükleri için dün bunlar vasıtasi'e yakayı ele vermişlerdir. Nari ve İs'âm is- mindeki bu iki sabıkalı nezaret | altına alınmıştır. lâ: Bir buçuk iki İitre kadar sıcak suyun içerisine bir öküz ödü ko nur. Lekeli kumaşlar bu su içinde yıkanır, Kumaş iyice uğuşturul- duktan sonra ayrıca soğuk sudan da geçirilirse lekeden zerre kadar eser kalmadığı hayretle müşahe- de olunu canımı da sıkmıya başladıya.. Kurvil sakalını okşıyarak: — Ne, dedi, Borostiri kraliçesi İ canınızı mt sıkıyor. İnsanın bir kraliçe ile münasebeti olursa hiç canı... — Azizim Kurvil.. Sen anla- mazsın. Şimdiki halde ondan da- ha iyisini buldum. Geçen gün ge- len kız kim biliyor musun? Tabii İ bilmiyorsun, tabii? Öyle iss dinle. Marki d.Erlemontun gayri meşru kızı, Hem Marki de ne güzel a- dam. Beraber iki gün geşirdik... Şatosunda.... Benden pek hoşlan- dı. Ve kızınm desti izdivacını ta- İlep etmeme müszade etti. Sen de Edıçım olursun. Ha... Şunu söyliyeseklim, unuttum. Se- ni de kapı dısarı ediyor! — Ne?1... — Daha doğrusu edebilir ve et- mek üzere. İyisi mi sen daha ev vel davranıp istifayı bastır. — Peki ama nereye giderim sonra? (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: