Sahife 6 o oo VAKT 26 Ağustos DE Anadoludaki Harp : 30 Ağustosa Doğru ..: Büyük Zaferi Nasıl Kazanmıştık ? Taarruzun ve düşman inhizamının ilk ve son günleri.. iş başâ düşünce ordunun başladığı hazırlığa nasıl germi verildi » Cümhuriyet Halk Fırkası Vilâyet idare heyeti reisi Cev- detKerimB. dün akşam büyük zafere sit ilk konleransını vermiştir. 30 Ağustosa kadar her akşam o günkü harekâtı harbiyeyi izah edici konfe- ranslar verilecektir. Cevdet Kerim Beyin konfe- ransı şudur : Türk tarihinin, hatta cihan tari- hinin seyrini değiştiren, dünyanın Biyaset telâkkilerine tesirler ya- pan büyük Türk zaferinin onuncu yıl dönümünü dört gün sonra tes'it edeceğiz. Bu zaferin adı tarihe (30 Ağustos Başkumandan mey- dan muharebesi) diye geçti. Bu zafer o (Dumlupınar) sahasında kazanıldı. Türk kahramanlığı; (Dumlupr- nar) a 25 Ağustos akşamına ka- dar biriktiği (Afyon) dağlarının arkalarındaki derelerden seller gi- bi taşarak yolcu olmuştu. Milli ordu 30 Ağustosa 25 A- Zustosta hazır olmuştu. Binaena- leyh, 30 Ağustosu anlıyabilmek i- çin işe, hakikatteki seyri gibi, 25 Ağustostân başlamak lâzımdır. Türkün selâmet ve saadetini te- min eden mücadele ve inkılâp hareketinde, (30 Ağustos) bir zir- vedir. Türk mahiyet ve benliğinin kısaca ifadesi olan (30 Ağustos) zaferinin yıl dönümü münasebeti- le daima tazeleşen millete, bilhas- sa o gün yokken bugün on yaşma varanlara, ö gün on yaşında iken bügün yirmi yaşında vatan genç- liğini teşkil edenlere Türk inkrlâ- bı kebirinin bu azametli safhasın- daki yükseklik, incelik ve sihirleri işlemek en mukaddes bir vazife- 'dir. Türk istiklâl harbi; garp âlemi- nin artık tamamile öldü diye, gü- ya cesesdinin başma dikildikleri bir zamanda her vakitten zinde, her türlü inkişaf ve yükseliş kabi- liyetlerile mücehhez bir millet ol- 'duğumuzu ispata vesile olan mu- kaddes bir hadisedir. Türk istiklâl harbi bütün bir â- leme değen Türkün, ölümden ha- yat yarattığı ve dünyanın kurulu- şu gibi yoktan varettiği bir hari- kadır. Onun için Türk istiklal harbi, bizi asırlar dolduran mu- azzam maziden bile müstağni kı- İacak ve yalnız kendisile mağrur olmıya yetecek başlı başına bir menkibedir. Gene bunun içindir ki; Türk is- tiklâl harbi bugünkü ve gelecek nesillere bütün ömrünce en selâ- metli yolu gösterecek düstürları Taşıyan bir kitaptır. Mondrostan sonrâ Bilirsiniz ki, bu milletin felâke- ti bizim için bir fasrla teşkil eden X Mondros ) mütarekenamesile başlar, (31 Teşrinisani 1918) de imza edilen bu mütarekename ah- kâmile bize düşman olan büyük devletlerin orduları tarafından bu vatanın bütün hayat menfezleri tutuldu. Esaretini muhakkak kıl- mak için maddi, manevi en ufak müdafaa vasıtası bile yok edilecek ağır ve acı tedbirler alındı. Felâket bütün şiddetile bu ci- betten vatanm her tarafına yayı- erken diğer taraftan da her şeyin Mriğin! zanneden padişah ve o- nun o zamanki hükümeti, kendi Ja â , sefih hayatlarını temin maksadile milletin mukaddes mücadelesini doğmadan öldürmek için düşman lardan ziyade çalıştı. Hürriyet ve istiklâl tacmı ezelden giymiş ve suyunu doğduğu gün içmiş bu mil- lete esareti gerek kılmak için düş- manlarm yapamıyacağını yapmı- ya kalkıştı. Bir an geldi ki; Türk devletin- de (Endülüş Devleti Emeviye) si- nin indirası manzarası görüldü. İşte başmdan, içinden, dışımdan tutuşturulmak suretile vatanda başlıyan bu kara günlerde gören bir göz, işliyen bir dimağ belirdi: (Gazi Mustafa Kemal). (19 Mayıs 1919) da (Samsun) a ayak basan Büyük Hâlâskâr, o- radan bir daha millete kulak ver- di. Bildiği esaletteki keder ve kaynayışları gördü. (Amasya) - (Sivas) - (Erzincan) yolile güne- şin doğduğu tarafa, tabiatın işidi- ci ve ılıtıcı kaynağına yollandı. Bu yolda sarayı ve hükümeti ikaz edici ve mücadeleli muharebelerle (Temmuz) içlerinde Erzuruma vardı. Bu dehşet ve felâketler karşı- sında kendisinden ürkenlere ve bu sebeple taciz edenlere resmi sıfatile muhatap olmayı tenezzül bilen bu büyük insan, bir akşam bütün resmi hüviyetlerini (Erzu- rum) telgraf makinasınm başmda atarak, bir fert gibi millet safları arasma girmeyi en büyük şeref te- lâkki etti. Ve o zamana kadar A- nadolunun muhtelif kısımlarında yer yer vücut bulmuş dağınık ve nizamsız olan asil kudretleri eli altma aldı. Onlara nizam, inti- zam, kemal ve vüs'at verdi. Biliyorsunuz ki; bu kudret hi- yanetlerin bütün şiddetile devem ettiği o günlerde dahili isyanları bastırdı. Milli vahdeti temin etti, Şarkta, Ermeni ordusunu yok e- derek hududumuzu tabii çizgisine getirdi. (Gazi Ayntap) müdafaa- sını yarattı. Birinci, ikinci (İnönü) lerini yaptı ve (Sakarya) zaferini temin etti, Sakaryadan itibaren Vatanı kurtaran büyük taarru- zu mütalea edebilmek için işi, (26 Ağustostan) daha evvele irca et- mek ve binaenaleyh, (Sakarya) muharebesinden itibaren kısa bir hulâsa yapmak icap eder: İkinci (İnönü) zaferinden son- ra vaziyet sarahaten bir defa da- ha ifade etmişti ki, ordumuzu bir an evvel düveli muazzamanın tec- hiz ve tavzif ettiği (Yunan) ordu- sunu kısa zamanda tamamile mahvedecek bir hale getirmekten başka çare kalmamıştır. İnönü - Kütahya - Afyon hattın- da faaliyete geçildiği ve bu işe henüz başlandığı sırada idi ki, düşmanın büyük taarruzile karşi- laşıldı. Bu vaziyette hazırlanma dan, ve gayri müsait vaziyette büyük bir düşman taarruzunu ka- bul etmek hatasma düşmeden ol- dukça şiddetli muharebelerle te- ması muhafaza ederek Sakaryaya çekilmiştik. Milli ordunun (Sakarya) ya ka- dar çekilişi ve düşman ordusunun (Ankara) nın bir kaç saat kadar m m laa min m Blm e işimi ille eyi inn ül ml Mim mik mm İİİ mmm yakınına sokuluşu hariçteki ve da hildeki düşmanları sevindirirken imanı kıt ve ihatası dar insan ları oda endişeye sevkederek bu işe bir an evvel nihyet ve- rilmesi ve neye (malolursa olsun, devletlerle anlaşma dedi- kodularını yapmıya ve bozgunluk yaratmıya sevkeylemişti. İşte sa- thbinlerin bu kadar fena gördü- ğü bu vaziyet içinde idi ki, (Gazi Mustafa Kemal) tarihi mes'uliye- ti münhasıran kendi üzerinde top- lamış olmak ve bütün dünyaya yanıldığını anlatmak için Büyük | Millet Meclisinden aldığı bir ka- nunla kendini bilfiil başkuman- dan yaptırdı ve Sakarya nehrinin boyunca uzanmış Türk ordusunun hemen gerisindeki küçük bir köye karargâhını kurdu. Sakaryada iki ordu maddi ma- nevi bütün kudret ve kuvvetile karşılaşmıştı. (23 Ağustos) da başlıyan ve bilâfasilâ üç hafta de- vam eden bu meydan muharebe- sinde düşmanın azim fedakârlık- larla icra ettiği mütevali taarruz lar, krtratımızın kahramanca ve maharetle yaptığı müteharrik mü- dafaa karşısında kâmilen kırıl- muştı. Düşmanın taarruz kabiliyetinin bitirildiği bu zamanda mühim plâna tevfikan her taraftan taar- yüze geçişimiz Müsini “perişan bir rie'ate mecbur-etmiş've bize Sa» karya zaferini istihsal ettirmişti. (12-13 Eylül) gecesi (Sakar- ya) da son gecedir. Ordu; bu gece Sakaryanın Kızıl tepelerindeki şehitliklerden semaya yükselen nur içinde tüfeğini çatmış, tevek- kül ve tevazu ile yirmi bir gün- lük yorgunluğunu dinlerken mil- let, en deruni tahassüs ve şükran- larla her taraftan onu tebrik edi- yor ve bağrına basıyordu. (Sakar- ya) Türkün vicdanının, seciyesi- nin çarpışmasıydı. Türk ordusu (Sakarya) muha- rebesi neticesinin milletin hayat ve hatırasına müsbet veya menfi kat'i bir hüküm olacağı bilgisile yürümüş ve muzaffer çıkmıştır. üç meydan mubarebesi (Sakarya) mağlübiyetile Hay- mana ovalarına, Eskişehire kadar tren boyuna ve Sivrihisar havali- sine perişan bir surette dökülmüş bulunan düşman ordusu, daha o zaman son neferine kadar mah- vedilmek imkânını vermişti. Fa- kat yeni kurulmıya başlıyan ve başladığı günden itibaren bir an fırsat bulmadan (İnönü) ve (Sa- karya) gibi büyük üç meydan mu- harebesini vermiş olan ordumuz, maalesef, düşmanı bir günlük bi- le takip edecek vesaite malik de- ğildi. Ancak süvarilerimizle zede- lenen düşman (Eskişehir) - (Af- yon) hattına çekilerek durabilmiş ve orada perişanlığını telâfiye baş lamıştı. Ordumuz (Sakarya) da yapmıya mecbur olduğunu, biraz geç te olsa, düşmanın tutunabil- diği bu hatta yapmağa karar ver- ci. Ve o günden itibaren bu gaye- nin istihsali için bir taraftan ordu Pazırlanırken, diğer taraftan si- yasi temaslarla sulhün teminine salışıldı. Sakarya muharebesi, bi- ze düşman olan büyük devletlerin | dan Gazi Mustafa Kemal vasıta olarak kullandıkları Yunan ordsunun azami kuvvet ve gayret- le yaptığı son ve büyük bir taar- ruz tecrübesi idi. Fakat Türk a- zim ve hamaseti karşısında öyle perişan bir hale geldiler ki, artık bir dah. taarruz kabiliyeti bu or- dudan büsbütün silinmişti. Ve ta- arruz sırası bize gelmişti. Buna hazırlandığımız esnada , Avrupa devletlerinin, yeni bir muharebeye meydan bırakmadan, memleketimizi tahliye edecekleri- ni ve bunun için siyasi temas ve münasebata girişeceklerini hisset- tirmediler. Esasen lüzumsuz yere İ kan dökmekten çekinen ve siyasi imkânlardan istifadeyi esas tutan hükümet, bu teşebbüsü tecrübe etmeyi muvafık gördü. Ve İngil- tereye bir heyet dahi gönderdi. Aylrca süren bu mükâlemat hiç bir netice vermedi. Bilâkis kendi- lerince güya tatbik ettikleri bu o- yalama siyaseti esnasında Yunan ordusunun yeniden kuvvetlendi- ğine hükmederek müzakeratın son günlerinde heyetimize nezaket ve insaniyete yakışmıyacak ağır mu- amelelerde bulundular. Heyeti- miz tabii dönmüştü. Ve Yunan or- dusunun zayıf zamanında güya bizi kuvvetli bilerek oyaladıkları- nı zanneden Avrupalılar, artık o sırada tekrar kuvvetlendiklerini tahmin ile heyetimize küstahça muamele etmişlerdi. Asıl şimdi kuvvetlendiğimizi ve kendileri » nin aldanmış olduğunu bilmiyor- lardr. Baş kumandanlığın muharebesi İş başa düşmüştü. Ordunun başlamış olan hazırlığına germi verildi. Türk başkumandanlığının gayesi yapacağı bu büyük taar- ruzla düşmanı sadece geriye at - mak değil, senelerdenberi Garbi Anadoluyu harabe haline getiren asırlardanberi mes'ut ve mağrur yaşayan Türk yuvalarını matem » haneye çeviren hasım ordusunu bir hamlede tuttuğu hatla Akde- niz arasında mahvetmekti. Bu - nun için çok tehlikeli olmasına rağmen her türlü tedbir alımarak hasmı en hassas noktasından vur- mak kararı verildi. O nokta fen ölçüsüyle ve cephede uzun boy - İu yapılan tetkikat neticesinde Afyon cenup ve cenubi garbisi ol- mak üzere seçildi. Çünkü düşma- nm bu cephesi ilk darbenin temin edeceği muvaffakıyetin azimli bir takip ile birleştirileceği takdirde ikinci melhameye hacet bırakmıya cağı ve düsturunu tatbik için en müsait bir saha idi. O zaman orduda büyük mev- kiler tutmuş olan bazı kumandan- lar bunun tehlikeli olduğunu ve ademi muvaffakıyet halinde or « dumuzun mahv olmak tehlikesine maruz bulunduğunu ileri sürerek, daha az muvaffakıyet bile olsa, daha ihtiyatkâr hareket olunması- Bı ve taarruzun cepheden yapıl - ın“ onu ısrarla beyan ediyorlardı. Fakat harbı tek bir darbe ile biti- rebilmenin bir başkumandanın en yüksek evsafından olduğunu bilen ve onu bütün azemetile yapmak e li iki fikir ve iş yoldaşı 92” " zi ve İsmet Paşaların eli kudretine karışan barak her türlü ihtiyatkârlığı ii ve bütün ters ihtimallere ba birleri alarak bu suretle za karar vermiştir. pasifi Sakarya muharebesini park 13 Eylül günü başlıyan bt ğe hazırlık on bir ay sonra 25 Me tos 1922 akşamı bitirilmişti” . lektin her tarafmdaki kv ger” den ve kudretlerden azi yuk <cede istifade ilmini bilen Vi mandanlık, o akşam ve # zarfında arkasına A: pe tün fabrikalarını almış ve © da himaye ve idarelerini ta bulunan düşman ord ik bir hale gelmiş bulun' yi Burada şunu ilâve ederi vaziyette bunu yapabilen bu letin yapamıyacağı hiç bir # tu. Yeter ki o günkü inanış “ leşişi her vakit muhafaza lim. 13 Ağustostan itibaren mandan Gazi Mustafa Erkânı Harbiye reisi F: Cephe kumandanı İsmet la Akşehirde birleşmiş yordu. Burada hazırlığın görüşüldü, son eksiklikler landı, ilk hareketin inki sonra gelerek «afhalarm ceği muhlelif şekillere göre pi lar tertip edildi. Ve neticede kumandan Hz. garp cepbei mandanı İsmet Paşanın m i deki tarihi odasında 26 di günü sabahı taarruzun yap nı emretti. ği Ne için 25 veya 27 d Wi Hiç bir fert bunu ölçmek tinde değildi. gi Gazi Mustafa Kemal bu € milletin istikbali üzerindeki 4 ğgümü çözüyor, vatanı kâbus bulutlarını dağıtıyord”” £ gece Başkumandanın bu emri pi diği dakikaya kadar ma: ye yükün tazyikine muka' gibi görünen omuzlarının bu koli verdikten sonra yükseldiği gi ca hissediliyordu. (Emrin! cephesinin muhterem eki danı İsmet Paşaya tebliğ kalk” sonra geniş odada ayağa « zaten sabah yaklaşmıştı. heybetli sesile “Haydi sekle artık yatalım. Muhakkak er fak olacağız., dedi ve ayi 25 Ağustos akşamı dü ye üs” - dusu en kuvvetli aksamil€ mıntakasında ve bizim yea edeceğimiz cephede olmak api Eskişehir — Afyon ve M9” pif boyunca Aydına kadar uzana” p hat üzerinde bulunuyord”" fek kuvvetin yekünu (90) bi? ) si” ve kılıç, (3200) hafif (1009 maki *i tüfek ve (320) t9P yer” va etmek üzere (206) ar pi dan ibaretti, O akşama KA“Ügrk ordunun karşısına toplama” og) ordusunun kuvveti de f tüfek ve kılıç (2025) h#.,. «€ (839) ağır makineli * zere 323 topu ihtiva etmek ÜZ bin insandı. 24 Ağuslot Koyiri” ride yapılacak her $€Y va E O gün Başkumandanlık cephesi karagâhları “>. kudretinde bulunan başkuman - | hareket ke e