14 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

14 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Vünya güz > ilâhi hatu sa Önüne hdim e velveleye veren kind, va güzeli leş? Bakamız, kenar Ay Neler neler düşünüyor ler a söylüyorlar ? Bu nen kendilerinin. iye 1 atta dün gece bizim ii, ZCağızın gazetedeki haty, baktı, baktı da: “I ak, > şu resimlere imün Önüne he elini balin geliyor.,, Bi. ii mızda böyle şeyler İriy, bilir, ben şimdi ki- Ny idim! TÜ deş sus, bizim genç- »güzelliğimiz de beyhu- İk, Yan zebil olup geçti, İşPizim zamanımızda böyle syarışları Yapı'sa İdi, şim- gi ve im de bir elimiz İ | ir elimiz balda olardu! İh asımpaşada ih veya nz sırtlarında ge- Va Valla rın da gönülleri onu dilber demişler. Yok- hey cakta öyle güzeller, var ki değme ki- dm onların ellerine İş “emezler, e hanımcığım, meş- in olamaz,, mış! Neden nazenin Onlar gelsinler de na. enini bizim mahaj- mahallenin kadını Seldiler, | bir onun de benim kızın yü- Yaşa kaldılar, sonra da: “Kırk bir buçuk O maşal- lab!,, diye be- bim kızı, tuttu- lar çeyrekledi- di. Hem üs- benim gözleri : şehlâ 'di, sol yan şitlenbik gibi : . bir simsiyah kizin Sünleri Bundan ev- | güzeli seçildiği | AR ANAR NARA eli hakkında ne diyorlar ? n! şu resimlere baktıkça gözlerimin hep senin gelinlik halin geliyor ! Tevekkeli değil, bizim: bitişikler iki gündür gelin kaynana berbere taşınıyorlar — O baska kuzum! oylesi güzel binde bir sikar! zati dün- yada iki millette vardır. Biri Türklerde, biri de Rumlarda! Geri Kalanına kulak asma hiç! Nah, iste görüyorsunuz, bazi burada yok bilmem - Alamanlar yok bilmem lagilizler, yok bil- mem Âmerikanlar seyyah geli- yorlar bakıyoruz ki onların ka- dınları hepsi hepsi sap sari, ka- bak gibil ne kas ver, ne gözl ama Türk ilen Rum başka! Aksaray civarında Aksaray civatmdaki kahvelerin birin“ de geçen möavereden: — Vallâ azizim, çoloğun ço- cuğun nafakasını düşünmekten ! gözelere bakmıya vakit kalıyor mu ki? Bence şimdi en güzel kadın bizim evdeki hatun kişidir diyeceğim ama duyarsa mubare- ğin ağzı kulaklarma varır diye MN ki in korkuyorum | — Efendi oğlum bak, bizde yaş altmış iki, demin altmış pa- ra verdim, yüz dirbem (şeftali aldım, onun da yarısım dişsiz- likten yiyeme- dim. EL göze" olmuş, çirkin ol müş bana ne! İşte geldim gis diyorum, şen olasın kahpe dünya! Yedikulede Yedikule tramvayının Ön Siralarında duyulan mubâvereden : — Kaş göz güzelliğini neyle- yim hey oğul, insanın kaşı, gö- zü, boyu, bosu güzel olduğu gibi içi de, özü de güzel olmalı ki ben ona güzel diyeyim! — Koca nene galiba gençken sen de çok güzel imişsin. — Nereden: bildin hey oğul? — Belli ahacığım, belli, bak cami yıkılmış ama mihrabı ye- rinde durüyor! — Sen o camiyi de mihrabı da vaktü zamanile görmeliy- din, şaşar, kalırdın! — Analık, hem sen tam bir Anadolu güzeli imişsin ! — He ya, ne sandın? Ans dolu güzeliydim ya! Anadoluda çikan güzel nerede çıkar ki? Hey gidi gençlik hey! Benim gençliğimde bütün konu komşu anamla babama: “Pu kızın adr nı ne için Kunçagül koymadınız da Güssüm koydunuz derlermiş! — Senin kı- zın, kısrağın var mı analık? — Ne yapa- caksın heyo- oğul? — Şey. Alla- hın emri ile... — De haydi, fazla geldin, ya- renliği tadında bırak! Zenğinin malı züğürdün çenesini yorduğu gibi, elin gü- zelliğide beykude yere burada .bizim çenemizi yormasın | Karagümrükte Karagümrüğün iç tarallarındaki bir arsada akşam salesı yapılımken duşulan muhavereden: | — Ayov Şahinde Hanımcığım, bu guzellik yarışları sade beyaz- lar arasında mı yapılacak, bizim şokolâta kızla- | pmizın arasında yapıl mı yacak ro? — Gelecek se- ne çukulatalar arasında da ya- parlar! — Şukulâtalar şimdi şok makbulmuş, butun ba- yaz kızlar şimdi şokolâtaya ben- zemek için Filürya mıdır, iskete midir bi yer varmış, oraya gidip kumların içinde Yuvarlanıyorlar- mış doğru mu? — Doğru yal — Oylaysa şokolâtaları neden yarışa sokmuyorlar? — Gelecek sene sokarlar de- dik a.. — Gelecek senemi? Ayov gelecek seneye. kadar ben ihti- yarlarım! — Sen ihtiyarlarsan kızın gi- rerl — Kızımın boynu altında kal- sın! Âlem şokolata olmıya çalı- şırken o tutuyor, her gün yüzünü | gozunü, gerdanını, kollarını te - b.şrtozu ie beyaza buyuyor! kyipte Eyüpte Tabakhane bahçesin- de geçen bir muhavereden : —Haspalar nede süslenmişler baksana... —Tabii söslenecekler haberin yok mu, bu gece 'Nöfise hanım- | ların kira evinde bususi bir güzellik müsabakası yapılacak- | mış | — Tevekkeli değil, bizim biti- şikler iki gündür gelin kaynana berbere taşınıyorlar. istanbul muhabiri Rusyaya karşı Müttehit cephe! Garptaki buna maluf teşeb- büsler, skamete uğramış bulunuyor Moskovada çıkan “İzvestia,, ve “Pravada,, gazeteleri, Sovyet Rusyanın Lehistan ile ademi te- cavüz misakını imza etmesi mü- masebetile makaleler yazmakta- dırlar. Bu'makalelere göre, Rusyaya karşı Garpta müttehit bir cephe vücuda getirmeğe matuf teşeb- büsler, akamete uğramış bulunu- yor. Rusya, Garptaki bütün kom- şularile, ademi tecavüz misakla- rı imza etmiştir. Hariçte kalan yegâne devlet Romanyadır, Ro- manya ile ayni şekilde bir misak İmza olunamamasınn sebebi, Romanya hükümetinin, evvelâ Besarabyanın ilhakını Rusyaya tanıtmak istemesidir. Rusya ise bunu tanımadan böyle bir misak aktine amade idi. “İzvestia,, gazetesi, Lehistanın harici siyasetinde müstakil oldu- ğunu İspat için imzalanan misakı sür'atle tasdik etmesini bekliyor. çi Mİ : Gaz | du. mk aa Yazan » Kastamonu Meb'uşai Çelebi Mİ Genç kadın, tamamile iyileşti. Ona candan ve gönülden a rl e md mn edi de. id Kendine — gelebildise (o de| lar, kalbi halecanlar Me? > şok o halsizdi. (Aman ak- şık olmuştum! © du. (Yarabbi, daha göreceklerim şam olmadan buralardan uzakla-| mi var) diye mırıldanârak tesli- şalım) dedi. Hemen geniş abamı baştan ayağa kadar (e bürüdüm. i Gözlerine kadar başına bir börk giydirdim. Bir sarvan koca- sı gibi deveye bindirdim. Deve- lerim uzun bacakları ile ovayt arşınlıyarak o gece evime dön « düm. Hemen en hazik o cerrah” getirdim. Yaralarını mükemmel ce timar etti, Genç kadın birkaç gün istira- hat edince tamamile afiyet bul Ben de ona tandan, gö- nülden âşık olmuştum. Kendi uğrunda böyle çarpılıp değişik hale girdiğim için o da bana çok hürmet ederdi. Artık benim için her şey ondan ibaretti. Bütün varımı, yoğumu, ayakları * altına İ dökerdim. Onu sultan gibi süs- lü bir tahta oturtup ben de ayağı | dibinde oturur, güzel çehresine | bakar, billâr gibi saf (sözlerini dinlerdim. Fakat o yiğidin mace rası hiç bir vakit aklımdan çık « madığından sevgilimden her ne zaman bu meseleyi sorarsam ba na darılır, (Artık o meseleyi aç ma. Sen kendi safana bak. Bu korkunç vak'adan gene sen ka- zanmış olarak çıktın. Nasıl ol - du da seni bitirmedi. Ben de o- na meraktayım,) derdi. Fakat bu mesele benim için adeta ahsta - İrk gibi olmuştu. Bir gün onun çok neşeli, çok şetaretli zamanı J.idi. Onu çok sevindirecek hiz- metlerde bulunmuştum. (Sen benim velinimetimsin. Sebebi ha yatımsın. gönlüm < harap, fakat bari sayende asude bir hayat ge- çiriyorum) diye çok diller döküp beni ihya eylemişti. Fırsattan is tifade ederek yeri öptüm. Ayak- larma yüz sürüp dokuz adım ge- ri çekilerek baş iğdim bağır bas tım, niyaz babında boyun bü - küp durdum. (Ne istersin, ca - nım dahi senindir) dedi. Tekrar tapu kılıp yalvardım, yakardım. (Bana şu macerayı anlat da ben de| sayende sine saf olarak ömür süreyim,) dedim. (Senin için bu akıl almaz, vicdan kabul etmez şeyleri unutmak daha hoş olur - du. Fakat'iyiliklerin beni sana e sir etmiştir. Çaresiz macerayı sa na anlatacağım. Alnıma ne yazıl mışsa o akibeti de bekliyeceğim) dedi. Cevap olarak: “Güzellik ve temizlik babın- da karşrma açılmış bir sayfa o - | lan senin didarından ne yük- sek, ne temiz bir kadın olduğu - nu okuyacak kadar irfana mali- kim, Her ne anlatsan sana olan bugünkü itikadım zerre kadar ek silmiyecektir. İnsanlar yaşadıkça yaradılışına uymıyacak işlere tak dir âlet ettiği çok vakidir. Böy- le macerayı işitenler “bu işi as - la bu yapmaz,, derler ve doğru söylerler. Fakat öyle bir kerte ge lir ki insan o vartaya düşer. Bu bir kazadır. Elimizden ne gelir. Ben tecrübeli adamım. Sana kar şı itikadım asla bozulmaz diye | teminat verdim. Güzel kız'müsterih oldu. Fa- kat o korkunç ve menfur hayatı tekrar hatırlamak ve söylemek- ten ürperiyordu. Vücudü ihtilâç- | » miyetle boynunu büktü, şöylece din helâliyim. Çehresi güzel, hu- yu güzel, kahraman, fedakâr bir beyzadedir. Babası büyük bir oymağın beyidir. Zeicim va çok memarklı idi..O sebep man kenarında güzel bir beni götürdü... Bütün lüzumlu şeyler, hizmetçiler mükem gider, bir kaç saatini orada geçi» İ rir. İkindi zamanı gelip soyunur, dökünür, yıkanır, temizlenir. Ha | fiF elbiseler giyer, mükellef işi nuş sofrasına oturup yer içer,ça- lar çağırırdık. O ava, yahut şeh- İ re gittiği vakit ben yapayalnız odamda oturur, pencereden et- rafı seyrederdim. Bir gün çirkin, menhus, şey- tana benzer bir ihtiyar, eşeğe binmiş köşkümün altına | geldi. Duvar dibinde gölgeye oturdu. Hizmetçi gidip (baba, burası o- turacak yer değildir. Simdi bey avdan gelir, sana zararı dokunur haydi işine git) dedise de herif (ben bir çerçiyim, ufak tefek kadın €şyası, güzel kokular, misk ve amberler, tübbet, hoten nafeleri, kımari utlar, rumi mastaki sakı- zı, Mısır kması getirdim. Hatu- na arzediniz. Rağbeti varsa satır alsm. Ucuz veririm.) diyerek bir torbaya elini sokup bir nafe çı- kardı. Efsun okuyup üstüne üfle- di. Hizmetçiye verdi. (Bizden hatuna armağan olsun, kendisine takdim ediniz) dedi. Hizmetçi koşarak yanıma geldi. O nafeyi elime verdi. Koklayıp ta rayihası genzime gidince canıma bir ateş saçıldı sandım. Sabrım kalmadı. İhtiyarım elimden gitti, Hizmetçiye emrettim. (O ihti“ yarı huzuruma getir, bazı eşya alacağım. Pazarlık edelim.) de- dim. Çerçi huzuruma girince şekli değişti. İhtiyar siması kal- madı, Cana yakın sevimli bir er- kek gözüme göründü. Derhal gönlüm ona aktı. (Bu misk ve amberlerden daha var mı) de- dim. (Evet!) diyip bir çok tuhaf eşya çıkardı. Bir şişedeki koku yu bana koklattı, üstüme serpti, , bir şeyler okuyup üfledi, beni ta- mamen kendine çevirdi. Ben ken dimden geçmiştim. Köşkün hal- kı, zevcim o anda zihnimden si- lindi. O esnada dayem geldi. Beni çerçi ile tatlı tatlı konuşur görünce beni tekdir etmek iste- di. (Erkeğinden korkmuyor mu- sun ki bir yabancı ile böyle ser- best konuşuyorsun) dedi. (Das dıcığım, Allah aşkına sus. Ben bu adamı sevdim. Bunsuz bir da- kika duramam, ölürüm) deyince zavallı dayenin aklı gidip (aman kızım çıldırdın mı, bu kör Şey- tanım Jâfı mı olur ki sen bunun liçin sevmek sözünü sarfedersin.Bir kudurmuş köpek bile bundan da» ha iyidir) dediği esnada çerçi okuduğu efsunu bitirip dayeye üfürdü. Üstüne sular serpti. Da- . ye derhal yumuşayıp — (bildiğin gibi eğlen kızım, ben kocandan endişe ettiğim için söylerim) des di. Çekildi gitti, yi Devami ölecek anlatmağa başladı: ! Ben seni kiraya mi yiği- mevcut idi. Zevcim ber gün Ava © “ çi > ineği

Bu sayıdan diğer sayfalar: