14 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

14 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tittnküntişe tüy Et e RE eliZe İri ALLİ İL Kİ ANAR Aİ kili - Ma AN Babil kulesi ! Sani b boy m Gece yarısı be günümün; ikaz H üncü saati... ii de son kımıldanış- n ellerime bakıyorum. Bu Bu imani damarlara bakıyorum. Başım, M.8..8 ran omuzlarımın üzerinde bir Se, ea > Ellerimin üzerine Smeg Vesine bakıyorum, Bu ler #mik çerçivenin içinde ne- düşünüyorum, be! İrimy * mi merak, ayni esef, trap... * 3 4 an ebedi bir tren ge slm —. makine, homurtu ve bey binlerce kelime taşıyan Hayy ki, son durak yeri ile, ük Ver dalma ayni nokla.... Â, *. 4 tay Gece benimdir, Artık elle Rİ kaybettim. 20 saat *r tekerrüründe asla bil- hissini veren, kambur, şiş **ka sokaklardan geçiyo- Kalrmın Ya, içinde ayn; tren, ay- çi Omuzlarımın üstünde ayni Tun külçesi, Gözlerimin “ ç “3likten çıkan ve sabitleşen Senle, ayni gülüşler, ayni ho- ğer Heh yen; sene yeni bir ru yapıyor, eği m ne ellerime hayretle baka- ş İmkân bulacağım... Ne gece iü, 2 » diyebileceğim, ne gü. 5 inci saatinde kambur s0 0 Beliz “Yaklarım takırdıyacak, Xo “belki diyeceksiniz ki: Mİ Bi r €ser olacaktı. Fakat Mağ ki bir Bahil kulesi gibi ye- » » il Moharrir ve ediplerden ba: ik ) Yaz yazdıkları hakkında m; verdikleri cevapları evvel- Sik. Bugün de Fransız ro- anadan Ye akademi azasından O Nev un Yay k m cevabını yazıyoruz: b “biz “edi kendime hergün Tom, 5 tp ân Yazacakmışım gi- N me in. Bu, büyük bir iş” atak olabilmek için Wp sa inat ve ısrarla e zımdır. Bu suretle iy defa, Yırtıp atılmıya mah- Klin yl bildiğim sahifeler Sa in, yazdığım olmuştur. mn bölg zamludur. Romancı İ Bibig; Ya çalışan bir keş- Lİ * Sir taraftan yolu bu- bir Mnederek ilerler. Bu y olsa o yavaş # A, kendi da duran servet a isinde Uyuyan birçok ahiptir, Romancı bu Yakış a kullandığı, alen akirleşmiş sayıla- N 'en kararlaştı- adi delay almadığı da » Zeçiçi |. “tur. Birisine lam, Kİ heyecan veya kayn başk, bir sebep size Mi bir mevzu için "Dep olabilir, | Bunlar Yeni Mimari Londra da eski Yunan ve Roma Mimarlıkla a- lâkadar olmi- yan kimse yok gibidir. Çünkü ancak bir bina içinde © yaşar, bir bina içinde çalışınız. Ressa- mın resmi bir galeride gizle- nebilir, müelli- fin veya şairin eseri rafta ka- labilir, musiki- şinasın san'atı dinlenmiyebilir, fakat insanlar mağaraları bı- raktıkları gün- denberi bir bi- naya (muh - taçtırlar. Her binanın ameli bir va- vardır. zifesi Bina, yalnız be- diüi bissi tatmin etmez. Onun için her devir, mimarlıkta azami derecede istifadeyi düşünmüş- tör. Bugün de insanlar ayni ih- tiyaç ile mütehassistir, Devrimiz çelik devri, Beton devri, devridir. bütün bu vesaitten istifade eden yeni bir mimari vücut buluyor. Yeni mimarinin eser- leri ilk Iâhzada "biraz tuhaf gö- rünürse de hakikatte bunların da kendilerine göre güzellikleri vardır. Bunlar yirminci asır bi- nalarının mubtaç olduğu bütün muhteşem şekilleri muhtevidir. Almanya ile Felemenk yeni inşa maddelerini ilk kullanan ve takdir eden meinleketlerdi. yeni mimariyi hemen kabul etmişler ve onu bir emri vaki haline girişir, cam yolu bulmıya mu- | kiki bir romancı | Amerika Roma usulünde inşa Berlindö yeni eserlerinden birisi tesirinden kurtuluyor mimarinin güzel olunan istasyonları, gotik darül- fünunları, Fransız sistemindeki halleri yüzünden yeni mimariyi kabul etmekte geçikmiş, İngil- tere de onun gibi “hafeket'et- miştiş eiyalceksi ' Fakat Amerikada da son za- manlarda inşa olunan yetmiş katlı binalar yeni tarz dahilinde inşa olunmaya başlanmış, İngil- tere de yeni mimariyi makbul görmiye başlamıştır. Bu suretle Londra da eski Yu- nan ve Roma tesirlerinden kur- tulmıya başlamıştır. Bugünkü devrin ihtiyacile mü- tenasip bina'ar, biç şüphesiz, günden güne çoğa'acaktır. Yeni mimari ile, tarihin şim- diye kadar görmediği yepyeni bir devir açılacağı muhakkaktır. Jşık yukarısı, Işık aşağısı... Ve ara yerde siz Silietiniz, Karanlık yukarısı, Karanlik ağağısimen Silüeliniz, iki gece yarısı Tam bir güne bedel geceyarısı... Apaçık, aydınlık balkon pencerenizde... Sizden yakın bana aydınlık denizde, Değtikçe sulara küreğim... Geçli şimdi o geceyarısı... Ve yoksunuz ara yerde &iz, Kapalı, kapkaranlık balkon pencerenizde,.. Bana yaklaşmıyor artık denizde, Sulara değmiyor şimdi küreğim..... Kumsala çekilmiş sandal kenarında, Bu bana üzüntü değil, Değil size de düşünce Gittiğiniz yerin sonsuz kıylarında..... Bu yalnız şöyle bir hatıra... Bu gece bu gecedir, dün gece dün geceydi! Mehmet Selim Musahate : LA RS Sahife 7 Benim anladığım ihtilâl Bu makalemi beni edebiyat. ta ihtildi hazırlamakla meş gul gören dostum Etem İz | zete ithaf ediyorum. Edebiyat ne olmalıdır? Deme- den evvel, neyiz, ne haldeyize cevap vermelidir. Kendimizi böyle görecek olursak gideceği- miz yol bir Kaf dağının sırtı değil, bir asfalt şose olur. Hem efendim, gece yatıp e- debiyat şöyle olmalı, iktısat bu tarzını almalı demek çok defa karnı tok, işsiz adamların harcı- | dır. Eğer ciddi bir iş yapmak is- teniyorsa her şeyden evvel hava- da, mücerret bir edebiyat tasav- vurundan vaz geçmeli. Bu top- rakta yaşıyacak, kökleşecek ve dal budak salacak bir edebiyata dair konuşmak lâzımdır. Ne si- yasette, ne iktısatta, ne hukukta ne de san'atta “ütapi,, söker bir şeydir. Vehimler, hulyalar nice insan- ları senelerce üzmüştür. Fakat hayat şaşmamıştır Varacağı yere yarmışıtır. Hindilere boynuz aşılamak, i- nekleri kuluçkaya yatırmak hiç bir zaman mümkün olamıyacak- tır, Bunu hakikat diye hep kabul ederiz. Fakat iş içtimai mesele- lere, hakikat işlerine gelince bir sürü insan hindiye boynuz aşıla- mâğa Çalığıyör, inekleri kuluç” kaya yatırıp buzağıları yumur- tadan çıkarmak istiyor. Ve biz bu gülünç adamlara acıyacağı- mıza hayran, hayran bakıyoruz. Hatta bazan da takdirle alkışlı- yoruz, San'atte bu cins bir yenilik, böyle bir ihtilâl nihayet insanı tumarhane kapısına yaklaştırır. Ütapilerden doğan hayallere değil, hayata, hayatın infilâkle- rine, hayatım hamlelerine ayak uyduran bir edebiyattan bahse- diyorum. Böyle bir edebiyatın vasfı ne olacaktır. Böyle bir ede- biyatın vasfı cemiyetin mensup olduğu nev'in edebiyatı olmak o- lacaktır. O halde bugünkü Türk cemiyeti ne haldedir? Bugünkü Türk cemiyeti bütün içtimai va- sıflarile hukukta, siyasette, iktı- satta, hatta lisanda inkılâpçıdir. Liberalizmden etatizme, şers best, yarı müstemlike pazarın- dan müstakil sanayi pazarma, şer'i şeriften hür ve müsavi in- sanların hukukuna, şeyhülislâm kapısı cümlesinden geniş halk cümlesine geçiyor. Ve bunların hepsi yepyeni kıymetleri ifade e- diyor. İnkılâp ta zaten eski kıy» metlerin yerine yeni kıymetlerin doğmasıdır. Halbuki bizim edebiyat #lemi yeni kıymetleri ne iktısat, ne hu- kuk, ne de lisan kadar kabul et- miş değildir. Halbuki bugünkü edebiyatın bugünkü inkılâba uy- ması için: A) Muhteva itibarile eskiyi yıkması lâzım gelirdi. Osmanlı edebiyatının muhte- vası, ya tasavvuf, ya zahitlik, yahut yarı müstemlike Avrupa mahsulâtının Türkiye pazarla- rında revacın temin eden ko- misyoncu fikriyatından ibaretti, Vakıa bunların yanmda bir de halk edebiyatı vardı. Fakat bu halk edebiyatı da bugünkü hal- kın kültürünü teşkil edecek ma hiyette değildi. ml Edebiyatın muhteva itibarile değişmesi bir zarurettir. Fikri- yatını “melek, mabut, cehennem, cennet, kader,, teşkil eden bir e- debiyatın çemberi içindeyiz. Muhteva itibarile müsbet ka- falr değil, sadece san'atte “Tâ. yik,, liği hakiki surette tesis ede bilmiş kaç san'atkârımız var? En iyi şiirlerde bile - Nâ- zım Hikmet ve İlhami Bekir müstesna - şairlerimiz hâlâ Tan- TI, peygamber, mistik kuvvetler« den bahsetmektedirler, Şekil ne Sadri Etem (ütfen sayfayı çeviriniz) İngiliz ordusu — Lavrens İngiliz papası — Hırsız ! Bernar Şavun son eseri matbuat tarafından iyi karşılanmadı Ingiliz muharriri Bernarşov'un yeni bir eseri temsil edildi, “Lâ- ubali,, adını taşıyan bu eser bü- tün Londra matbuatında uzun uzadıya mevzuubahs olmaktadır. Eser baştan başa kısa uzun hitabe» lerle, daha doğrusu mevizelerle doludur. Bu hitabelerin biri, in- giliz ordusunu o hicvediyor ve orduyu meşhur casus Lavrensin tipinde bir adamla temsil ediyor sonra eserdeki şahsiyetlerden bi- ri olan bir papasda hısız rolünü oynıyor ve bir hasta kızın ger- danlığını çalmıya oğraşıyor. Ça- lamayımca kızıda gerdanlığı ile birlikte kaçırıyor. (Eser, halk tarafından mutat rağbeti gör- mekle beraber matbuat Otara- fından pek iyi kabul edilmemiş Berna? Sav konuşuyor ve Bernarşov'un en iyi eserleri arasında sayılmamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: