22 Haziran 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

22 Haziran 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 - Sporcular z Ye PPM x un am Fertcilikten kurtulmamız lâzımdır Recep Bey, profesyonel bir takımın memleket sporuna miyar olamıyacağını söylüyor Vatan spor birincilikleri yapılacak Ankarada toplanan spor kon- gresinde C. H. F. Uumumi kâ- tibi ve Kütahya murahhası Recep Bey çok mühim bir nutuk söy- lemiştir. Recep Bey nutkuna başlarken hem zati talâkkilerini hem de fırkanın spor teşkilâtına teallâk eden noktai nazarlarını | hulâsa edeceğini işaret etmiştir. Halk fırkasının ve hükümetin spor işlerile ve sporculukla fev- kalâde alâkasını sözlerinin ba- şında anlatan Recep Bey, bütün spor dertlerine temas eden ku nutkunda ezcümle demiştir ki; Sporda program Edebiyat olarak spordan bah- setmektense, onu programlanmış makul tedrici ve fakat maddi tarzda ileri sürmeyi tanzim et- mek elbette müreccahtır. Ünümüzde sene içinde spo ra, geçen senekinden daha ge- miş bir para tabs's etmek imkâ- Bını buluyoruz. Bu seneki dar vazıyete rağmen bunu yapacağız Bu parayı sarfederken senenin tatbik edeceğimiz programı eski- sinden şu farkla ayrılmış olacak: Birinci nokta olarak Türkiyede yapılması mutet olmıyan vatan spor birinciliklerini önümüzdeki Sene yapacağız. Beynelmilel spor hareketleri karşısında Ikinci nokta, önümüzde sene İçinde prensipleşmiş bir formül olarak Türkiyenin beyne milel Spor hareketleri karşısında vazi- yetini tesbit etmektir. Uzak mesafeli müsabakalara iştirak edecek halde değiliz. Fa- kat hiçbir vakit sporu memleket duvarları içinde de tutacak de- Şiliz. Bu sene beynelmilel spor hareketlerimizi Balkan hududu içinde” sarfedeceğiz. Bu formül haricinde uzak mesafeli memle- ketlere gidilmek lâzım gelirse onu ayrıca derpiş edeceğiz. Anirenüman esası Üçüncü nokta sporun ber şu- besinde antrenüman esasına da- ha kuvvetli bir surette girmek- tir. Cu sene antrenüman vesaiti- ni ve anirenör adetlerini arttır- mak kararındayız. Dördüncü nokta deniz spor- culuğuna ehemmiyet vereceğiz. No.: 26 Uyamaçı savdı, Sonra Tagami, ar- kadaşları, ve sefir hakkında bir rapor kaleme almıya başladı. Esasen Tagami, arkadaşları ve sefirde aynı suretle hareket ederlerdi. Her iyi teşkilâtı mü- €ssesede olduğu gibi sefaretin her memuru arkadaşları için ha- fiyelik eder, gönderdiği haber- lerle merkeze vaziyetini günü Zününe bildirirdi. Xu Nataşa şaşmış kalmıştı. Daha geçen ay lagami söz dinliyen, kadının en küçük ar- Zusunu yerine getiren, onu gü- Cendirmekten korkan bir esirdi. Birdenbire kim bilir neden tabi- atını tamamen değiştirmişti. Bu değişme o kadar çabuk olmuştu kadın şaşırmış kalmıştı. Ta- Tefrika Roz Nuvar Memleketimiz bir ssüstatil ola- rak düşünülürse görülür ki bu- nun 3 dıl'ı denizle çevrilmiştir. Yalnız bu #porun pahalı olan vesaite ihtiyacı vardır. Deniz sporunun bugünkü vesaitini biraz fozlalaştıracağız. Bundan sonra spor işinin en canlı ihtiyaçlar arasında stad ve saha davasma geliyoruz. Stad mes'elesi Moderen teşki âtı her hanği bir devlet için slatyom lüzumun- da herkes ittifak eder. Nasıl bankasız bir memleket olmazsa statsız bir spor tasavvuru da müm kün değildir. Maamafih herşeyi yeniden yapmak vaziyetinde bu- lunan bir devletin stadyom de- recesipde ehmiyetli daha bir çok ibtiyaçları vardır. Artık fırkamızcada sıtadyom mes'elesi sureti mahsusada bir ibtiyaç halinde görülmektedir. Ibtimalki evvelâ Ankaradan baş- lanarak sıralı ve zamanlı bir ça- lışma ile bu ihtiyacın temini baş- lıca bir iş o'acaktır. Saha işleri Bi proğramlamak isteyoruz. Sa- balara mahalli emekler sarfeden vilâyetlere bu sene ancak ken- di vasıtalarını kuvvetiendirecek mikyasta yardımlarda bulunaca- AZ. Bütün memleket için esaslı bir gençlik teşkilâtı tasavvur ediyoruz. Disiplin ve Hotbinlik Recep bey buzdan sonra sporculuğü- muzun esasi ve manevi ve çok mühlm bir kaç noktası hakkında fikirlerini söy- Teimiştir, Demiştir hi: Sporda ve spoculukta birlik ve sporda disiplin, sporcu'ukta umumi ve milli cemiyetin cüzü olân bir kütle olmak vasfı var- dır, Eu işte birlik noktasindan bizi rahatsız eden şudur: Sporculuğumuz — şahıslaşmış, kulüpleşmiş, adeta tehaccür et- miş ve cemiyetin alâstikini kay- betmiş hazin bir manzara arze- diyor, Meselâ bir kulüpte sol açık filân efendinin şahsen temayüzü memleket için hiç bir kıymet ifade etmez. Bu sırada kendisini tek tek hiseden fizyolujik uzviyetler hiç bir kıymet arzetmiyor. Bütün cemiyeti ve bu arada bilhassa Yazanı Mın. Rube- Şanski gami'nin yeni haline boyun eği- yor, sebebini anlamıya çalışıyor- du. Zamanı gelince şüphesiz on- dan adamakıllı intikam alacaktı. Görünüşte ber şeye susuyordu Sabahlin Tagami giyinir giyin- mez çıkıp gittiğinden artık onu cezbedecek cilyeler yapmıya lü- zum görmiyordu. Japonyalıya bir şey sormakta maha yoktu ki,. Nataşa artık hiç bir arzusunu da söylemiyordu. Her ne istese herifin sebepsiz, tek istenildiği için bu arzuyu yapmıyacağımı biliyordu. Yorganların altına ( büzülüyor. pençereden gördüğü kuru dallı bir ağacın kışın rüzgârı âltında sarsılmasını kederli bakışlarla seyrediyor, Tagami'nin evden çık- masını bekliyordu. milli #porculuğumuzu ferteilik fi- kirlerinden o kürtarmak lâzımdır. Gene meselâ (400 metrelik bir bayrak koşusunda, Türk mili sporculuğunun müşterek menfsat- lannı unutarak fertcilik fikrile hareket etmek Türkiye sporculu- guna zarar getiren bir zihniyettir. Bir kulüpte çalışmak demek şeref iştirakinde bir birlerine söz ver- miş ve bir araya gelmiş insanların bir arada ve her ferdi diğerinin kıymetini ikmal eden bir manzu- menin birleşmesi demektir. Bir kulübün çalışması ile, teknik fai- kıyetle muvaffak olmayı istemesi ve buna çalışması iyi bir şeydir. ”/ Gümüş Fakat yanındaki diğer kulübün şerefinden ve muvöffakıyetten eksiltilmesini istemeden bu yolda yürümek lâzımdır, Recep Bey bundan sonra Profesyonel takım meselesi Disiplin poksanlığından, hod- binlikten bahsetmiş ve günün mühim bir meselesi olan “pro- fesyonel takim,, bahsine geçe- rek şunları söylemiştir: eri Te - 5 - VAKİT 22 kıym - Altın, insanlığıtehdit eden en büyük afettir . gtlenmeli ! Mister Çorçil ve Robert Iogilterenin meşhur ricali si- yasiyesinden Mister Çorçil, dün- va bübram hakkında mühim bir nutuk irad etmiş ve altin aley- hinde şayanı dikkat sözler söy- lemiştir. Çorçil diyor ki: “Son seneler zarfında altının kıymeti yüzde yetmiş yükse'miş ve herşeyin kıymetli aynı nisbet- te düşmüşlür. Halihazırda altın en mübim ö'çü olduğu için diğer ölçülerin hepsi düşmiye mahküm olmuştur. Bu yüzder demiryolları iş-yapamıyor, fabrikaların ocak- lari sönüyor, ticaret düşüyor, ve milyonlarca adam işsiz kalıyor. Bu vaziyet devam ettiği taktirde her müess*se ifiâsa mahküm olacaktır. Altının yükselmesi karşısında ber şey düştüğü halde bilhassa deki borçlular, borçlarını yüzde yetmiş fazlasile ödemektedirler. Vazıyet bu şekilde devam ettiği takdirde medeniyet o hurdahaş olacaktır. Dünyada altından istifade eden Ben bugün por teşkilâtı içinde|hiç bir memleket veya sınıf yoktur. bilhassa kendi mevcudiyeti şahsiyem- le faal olarak çalışmamakla berater bilhassa fırkadaki vazifem itibarile memleketin fikri cereyanları içinde sporculukla daima temas halinde. yim. Vaziyeti tetkik ettim. Mülâhazalarımı göylüyorum. Pro - fesyönel bir takım, yetiştiği cemiye- tin vasati &por kabiliyetini göste - recek bir miyâr olâmaz. Fevka - lâdede görülecek birtakım hareket- leri, bir kaç ada yapabilir. Me - seli küçük bir devlet hususi bir ihtimamla en yüksek atlıyan bir kaç kişi yetiştirebilir. Fakat por- mal sporculuğun kıymeti, memleke - tin umumi spor faaliyetinin ortaya çıkaracağı spor teşkilâtının kabili - yetile ölçülür. Yoksa biz her han - gi bir itina iledünyanm en yüksek bir milli takımımı yenecek bir heyet vücuda getirebiliriz. o Esas olan Şey, memleketin spor kabiliyetini yük - seltmektir. Burada sözlerimi tas - vip eden arkadaşlar bulunduğu £i - bi bu fikrimin aksini düşünenler de olabilir, Fakat ben bugünkü profesyönel takım yapmak cereyan - larından istifade ederek memleke - tin umumi spor teşkilâtının normal vaziyetinde tekâmülü lâzım olduğunu söyliyorum. o Balkanlarda da böyle profesyönel takımlar vardır. Olabi - lir. Mümkünse bu yanlış zihni» yeti beynelmilel telâkkilerden de kal - Artık Tagaminin sıcak kimo- nosunu giymiyordu. Herif utan- madan birgün kadın kokan bir elbiseyi bir erkeğin giyemiyece- ğini söylememiş mi idi? Hatta Nataşa için ber gece kendisi ile yatmak şerefine nail olmasının pek büyük bir saadet olduğunu da ilâve etmişti! , Japonyada madam Mösyönün ayak ucunda bir hasır üzerinde yaşarmış ve yalnız Möşö istediği zaman yanına gelirmiş, Mösyö müsaade edince minneltar ve bakir bir tavırla ve terbiyesine balel getirmeksizin hasırına dö- nermiş, Artık yatağa yemeği getirmi- yordu. Bu osuuk odadaki suuk tesire lâke mubilyenin beyazlığı- da ayrı bir şey ilâve ediyordu. Kalkınca zınğır zınğır titreyecs- ğini biliyordu. Yemek yememesi üşümekten iyi idi. Fakat açlık nibayet galebe çalardı. O vakıt Bilâkis altın, bir veba, bir âfet gibi bütün dünyayı tehdit ediyor. Iş, bu şekilde devam ederse bü- tün alacaklılar, borçluların iflâ- sile karşılanacaklardır. Biribirini takip eden moratoryomlar bunun en mühim alâmetidir. Her milletten ziyade altın toplıyan milletler, altın toplamıya ehemmiyet vermiyen milletler: kadar: muztariptirler, bu da bu ğünkü para sisteminden ileri geliyor. Gerçi ütede beride bir takım adamlar, her işin yollu yolunda gittiğini söyliyorlarsa bunlar hem aldanıyor, hem aldatıyorlar, Dünyayi altın afetine uğratan en mühim amil, harp borçlarıdır. Onun için tamirat bedelleri ile harp borçlarının ilgası veya te cili zaruridir. Sonra para sistemi ni islah için yeni tedbirler almak, meselâ gümüşü kıymetlendirmek dırmak için usul dahilinde faalol- Şunu arzedeyim| desliğe ayrı ayrı teşekküre büyük kederi « mak faydalı olur. ki, beynelmilel sahada profesyönel teşekküllerin faaliyeti devam ettikçe bizim hususi mütaleamizin yanında umumi icapların da kıymeti olacağı tabiidir. Sözümü kesiyorum. odasina iner, kızarmış sobanın başında vücudunu ısıtırdı. Soba- mn yanında küçük köpeği çor- tik yatardı. Yüzünün göz ucu ile onun yaklaşmasına bakar, ince ince uzun kuyruğunu sallamağa panyovar alır, yemek | kolaydır... Hom söylüyor lazımdır. Bunu yaptığımıztakdirde iş hayatı yeniden parlayacak ve insanlar yeniden refaha kavuşa- caklardır. ş Mister Çorçilden sonra sir Robert Horn'da bir nutuk irat ederek gümüşü kıymetlendirmek lüzumu Üzerinde israr etmiş, al- tın ile gümüş mübadelo vasıtası olursa bütün dünyada iş ve ti- carelin yeniden bayat bulacağını söylemiştir. Greta Garbo mukave- lesini yeniledi Holivuttan Londra gazetelerine bildirildiğine göre Greta Garbo İsveçe dönmekten feragat etmiş bulunuyor. Onunla çalıştığı mü- essese arasındaki mukavele tec- ilmiştir. Yeni mukaveleye ilc İsi diyene - 5 yet | dit edilmiştir. Yeni mukaveley: göre Greta Garboya haftada 15,000 Dolar verilecektir. Matbaamıza gelen eserler: ————— —— Havacılık ve Spor Havacılık ve spor mecmuasının 14 Üncü sayımı yepyeni kıynfetle çıkmıştır. Tayyore hücumlarından korunma meselesine dair wi him bir makale ie başlıyan yazıları ara « sında (Bahri muhit tayyareciliğinin tarihi), (13 sene evvel atlantiği geçenler.), (Sim - ling mi Şarkey mi kazanacak), (Pervane » siz tayyare) gibi faydalı mevzulara tesadüf edeceksiniz. Bu sayıda Rusçadan Çevrilmiş güzel bir hikâye ile (dlünire Teyzenin say- Sus) mı bulacükemiz. Osmanlı ülkesinde Mristiyan Türkler Cemal bey Osmanlı ölkesinde, huristiyan Türkler adındaki tetkik çeerini İkinci defa olarak kitap şeklinde çıkarınıştır. Sapayilas fbe matbaasında temiz bir halde basılan bu kitabı okuyucularımıza tavsiye ederiz, Foto Süreyya Memleketin yeçüne fotoğraf ve sinema mecmuası olda Foto Süreyyenın 14 baü nüshası çıkmıştır. Karilerimize ba mofls si İon gazetesini tavsiye ederiz. Teşekkür Ailemizin çek sevgili reisinin irtihali mi. nasehetile aldığımız taziyet mekbip ve tel - graflarına, cenazede hazır bulunan ZevaTa, elektrik şirketi ve fabrikası memurin ve milatahdeminine, matbuat mümessillerine ve merhumun messap olduğu insani ve hayır perver cemiyetler tarafından gösterilen kar- miz mâsldir. Bu vazifeyi gazeteniz varda - sile Ha ediyoruz. Merhum Fazlı Neeip PR. in ailesi mamınn zevcesi Rebla Pu adamı buldun mu? Pis Japonyalıyı adam akıllı tahkir eder, intikamını alırsın. Nataşa ypacağını böylece ka- rarlaştırdıktan sonra yeni bir ta- vir takındı. Tagami öğleden son- ra bire doğru gelir, bir bayvan başlardı. Nataşa sabah kahvaltısını| mürebbisi tavrile yemek odasına ettikten sonra onu tutar, zorla oynatırdı. Sonra kendisine bir az sütle şeker veriridi. Nataşa zihninde yavaş yavaş bir pilân kuruyordu. “Musaleska,, ile olan son mubaveresinde bu pilâmn temelini almıştı, Musa ona de demiştiki ; — Bir adam insafsız ve mü- nasebetsiz davranmağa başladı- mı, masrafınızı vermeğe naz et- timi artık sizi atlatmak isteyor demektir. O zaman akıllı dav- ranmalı, te'âş etmemeli. “Ruzru- var,, da artık çalışmak istemi- yorsun, öyleyse hoşuna -gidecek zengin bir adam bul, bu pek girerdi. Garip tavırlarile harakiri raksını oynadığı zamanki kadar gülünç o'uyordu. Japonya'ı koruşmadan yavaş yavaş yemek yer, arasıra Üya- maça bir lâf söslerdi. Nateşa Japonyalıdan sonra yemek alır, sakin durmıya çalışır, konuşur« ken çıkardıkları ıslıkları, birilti-. ları, aksırır gibi sesleri dinler, manalarını anlamıya çalışırdı. Bazan Tagami kadına endişe ile bakardı. Ne için bu hareket- ler karşısında parlamadığını lamak isterdi. O vakit birbi gözlerinin içerisine bakarlardı. Ş (Bitmedi) j : 4 i

Bu sayıdan diğer sayfalar: