adın ve | Erkek masrafı heç ikmet Feridun bey, yeni bir an « erkeğin * Şık bir kadınla şık bir kağ Sama tuvalet masrafları ne zamanmda bir sual!, Parasızlıktan Medine dilencisi Mir düğü, milletlerin bir lokma ve ya muhtaç kaldıkları bu w sig İflâs devrinde, zarafet reçete nden başka yapacak hangi Mü ri ilk suali, Türkiye şıklık Pip, Sili İzzet Melih Beye sordu. Meselein Tezat muharriri zarafet dir de nisvi bir kuvvet sahibi- bir şey tutuyor. Ne ehemmi! meblâğ değil mi?.. Topu topu, bir devlet memurunun on iki ay de gibi, Bürhan Cahit bey Bi İzzet Melihle yarışa çıkmıştır. Takip İY bu müsabakada mutlak bini geçmesi lâzrm! bu endişeyledir ki, Bürhan Y, senelik kadın o masrafını ir çıkarmak sehavetinde bu- masraf listeler; cidden görü Ydir: Senede on İki eldiven, çorap, bin liralık lâvantat. İnsan, bu yazıları okudukça, ha - ayy senin zekâsını o kıskanan Os - veziri gibi: İaap Yarabbi, şu adamların aklını Yer de bir gececik rahat uyuy#- İs fipp ortalık ağarırken yıktla *den içeri girdi. ie Pür hiddet homurdandı: Malak yakit eve gelinir mi7. Saat mağ a peltek bir sesle cevap et karıcığım, artık bun» erken de gelemem ya!. Mer yok! E aktörlere döntip emretti: n van mız localara, koltukla- Seyirci rolü oynayınız! an Mgg, Uyandırma Deni dür bey » Muavimile beraber kas! Kiğg, , Veftiş ediyordu. Odalarda hiç Ring, yoktu. bir aralık, evrak kale - t, Mig yan bir memur gözüne iliş Yordy, 9 bey uyandırmak için koşu e Müdür kolundan tuttu: Mitaa, m birak uyandırma. Uyu Oda gider! rcisi ilk münhalde bir hammallığa tayin edeceğini vaadetmiş! Eyvah ! Âşık, maşükasınm önünde diz çök müş, eski zaman aktörler; gibi ilânı aşk ediyordu: — Sevgilim, seni o kadar seviyo - rum ki, Aşkımdan bir dakika şüphe etmene razi olmam. Genç kız, penbe ve #ivrj tırnaklı parmağına boynundaki inciyi dolıya - rak cevap verdi: — Sevginizden şüphe etmiyorum. Fakat.. — Fakat? — Zevkinizden şüphe ediyorum.. — Zevkimden mi?. Aman sevgi» lim, senden daha güzel, senden daha sevilmiye lâyık hangi kadın vardır. ki zevkimden şüphe ediyorsun? Genç kız, ince vücudunu rüzgâra tutulmuş bir dal gibi bükerek İtiraz etti: — Zevkinizden şüphe edişim ken - dim için değil. — Ya niçin? — Elbiselerim için. O kadar mo - dası geçmiş şeyler ki.. Beni böyle bir kıyafet içinde sevmeniz, sizin aleyh! nizedir!.. an, Kadın eğlencesi İki ahpap arasında; — Sorma monşer.. Bizim hanımın yegüne eğlencesi her çün mağaza ma ğaaz dolaşmak. — Peki ama, böyle her gün öteberi almıya para yetmez ki! — Hayır... Her gün öteberi almaz. © gün aldığı şeyi otuz gün değişti” iri, —Zer Berber Filorinalı Nazım bey, bir ahpabına misafir gitmişti. Evin çocuğu sordu: — Efendim, siz berber misiniz? — Hayır yavrum, niye sordun? — Şey. Babam: Bugün Filorinalı tıraşa gelecek demişti det | Dersleri en pahalıya mal olan hoca aşktır. N ». Para, iyi bir hizmetçi, fena bir e fendidir! La Kavgasız ev, çalgisız düğüne ben. zer? dt 0.& Ciddi işlerde nükteye (sapmak, ihtiyacı sefahete feda etmek gibidir! . * * Felâket, dostluğu kuvvetlendirir, aşka yıkar! . .. Erkekleri mağlâp eden parasızlık, kadınları mağlüp eden ihtiyarlıktır! ». Hiç yalan söylemediğini söyliyen kadına yaşını sorunuz. . 4. Kadınların en devamlı muhabbeti tuvalettir! ... Kızlar, evlenme yaşına geldikleri zaman sükütlariyle bile koca ister - ler! Hâkim— İsminiz? Maznun— Eminel Hâkim— Yaşınız? Maznun — Elli beş! Hâ'im — Tabil evlisiniz.. Maznun—İiayır, henüz kızım Anne — Kızım, bu genci reddetme... Darülfünundan mezun muş.. İstikbali de açık: Belediye Bahis Sarsakıyan efendi bir gün mağas| zasında otururken birdenbire üzerine fenalık gelmiş ve cansız bir kalıp ha» linde olduğu yere yığılıvermişti. Herkes birbirine girdi. Şimdi kim gidip de evine, ailesine haber verecek ti? Buna kimse cesaret edemiyordu., Yalnız, çıraklardan biri: — Ben haber veririm... Dedi ve evin yolunu tuttu, Biraz sonra, Sarsakıyan efendinin evine gelen çocok kapıyı çaldı ve ma- dam ile karşılaştı. Çırak sordu: — Rahmetli Sarsakıyan efendinin evi burasıdır? Kadın hayret etti: — Rahmetli dedin?.. Zo divariesin? Sarsakıyan efendi şükür Allaha rah- metli değildir. Çırak inat etti: — Benim ilen rahmetli olmadığına beş lirasına bahse girersin?! an Merak Yazın Filürye sahilinde bir adam durmuş, dalgın dalgın suyun derinli-! gine bakıyordu. Bir müddet böyle durduktan son- ra etrafındakilere dönüp mırıldandı: — Adeta merak etmiye başlarım... Sordular: — Kimi? — Karımı... Dalalı bir saat kadar oluyor... Hâlâ çıkmadı! mn, Nerede ? Mişonaçinin oğlu Salamon denize düşmüştü. İskelede dolaşan bir genç hemen kendini attı ve boğulmak üzere olan çocuğu kurtardı. Bunu gören Mişonaçi teşekkür et- mek üzere koştu. Fakat, oğlunun şap kasını göremeyince, hiddetli bir sesle delikanlıya sordu: — Çocuğun şapkasını niçin kurtar madın be? yeri ye « 28 “ânunusam 1992 "in ğvesi Meşhedinin Yüksek Ticaret mektebinden bir genç hanmallığa talip oldu.. Hesabı Güzel bir yaz günü, Meşhedi Ca ferle Torik Necmi, Haydarpaşadan trene atlamışlar, gezmek, hava al» mak için Göztepeye gidiyorlardı. Tren, yemyeşil tarlalar, zarif köşk ler arasından, siyah dumanlar sava rarak uçar gibi gidiyordu. Pencerelerden çocuklar (omendil sallıyorlar, genç kızlar gülüyorlar. dı. Bir aralık, tren, zümrüt gibi ça « yırlarm üzerine yayılmış bembeyaz bir koyun sürüsünün yanından yil « dırım gibi geçti. Bu esnada, pencereden dışarı ba kan Meşhedi, gururla başını çevirerek Torik Necmiye seslendi: — İlle yeddi yüz gırh seççiz goyun vardı. Torik Necmi kahkahayı bastı: — Ulan moruk, hay Allah canmı almasm.. Gene martavalı savurdun.. — Yoh gardaşım, martaval deyildi. Doğru söylirem! — Behey palavracı başı, şimendi- fer bu kadar hızlı giderken yedi yüz kırk sekiz koyun nasıl sayılır?. — Yanlışm vardı gardaşım, men goyunları saymamışam.. İlle goyun - larm ayahlarmı saymışam. Sonra dörde taksim etmişem. Yeddi yüz grrh seççiz goyun olduğunu bulmu - şam.. Anladın mı behey hane harap! Çekirge Giriniz ! Maarif müfettişi Hilmi Belin kus lakları ağır İşitir. Geçenlerde, şiddet- li bir gök gürlemişti. Hilmi bey, masa dan başmı kaldırarak kapıya doğra seslendi: — Giriniz! mn. Kırk yılda bir Nurettin bey, odadak; misafir ha » nım gitmiye kalkınca itiraz etti; — Yook olmaz.. Kırk yılda bir geli yorsunuz.. Hanrmefendi şikâyet etti: — Kadmların yaşından bahseder ken biraz daha nazik olunuz! rd Mahkemede Reis maznuna sordu: — Sen, tramvayda bü beyin cebi. ni karıştırmışsın, öyle mi? — Hayır efendim, karıştırmadım. — Peki elini niçin beyin cebine soktun? — Hava soğuktu da.. Isınmak için! an, Sebep Annesi küçük Necdete yalvarıyor du: — Ne olur yavrum, şu dolmadan bir lokma daha ye... — Yemecem!.. — Çocuğum, neden yemiyorsun? — Yemem!, — Niçin? — Şey... Baba annem eğer bir lok- ma daha yersen sen; öperim dedi!. - Evet.. Keşke gelme- seydik... Oyunu © seyretmekten kimsenin bize baktığı yok!