Sıhhiye teşkilât rip salgını YANI bey hasta, o Maarif müdürli hasta, vw kime rasgelseniz? — Kapı kapn; U li hasta, dei pamdâca hepsi yaryor, mim » Bİdİormmuz: ze '$ hocadan dokuzu hasta, benin yüzde otuz besi namevcut,| arm tavanları öksürükten ve ak) Sirt esniyor, İ at dairelerinde hademelerden pi ürlere kadar herkes hasta. Kori- "larda Ski ses işitiliyor: “hhö. öhhör., — Hepşüü! Hepşüü! Li GR Girip mi, nezle mi? e erim maarif doktorlariyle Ye müdüriyetş arasında ortalık- bila salgm hakkımda bir fikir maçe yas ie Yahut da bu maç günlerden- devam ediyor, Fakat bu maç, sf Urün ama, eskilerin bazısı badısı Ünakaşasma benziyor, > mi çoktur, nezle mj fazladır? bariş zum yalnız biliyorum ki, bir am fazladır İstanbul hayatmda sizlikten gelen bir durgunluk Gİ durgunluğun şehir hayatına ie mal olduğunu yan; bu tedbir a- b grip salgını önünde işten ve tiği kabiliyetinden neler kaybet» Zi hesap etmek İstemem. ... Sıhhi tedbirler, sade ölüm vak'a - " önünde harekete geçilecek nevi- tedbirler değildir. İş hayatımı fel ai tan, fakat ölümle nihayetle. Yen Salgmlar önünde: Elhamdülillih nüfusça zayiat hektar; sözü cevap değildir. Umirmi Yatı felce uğratan salgmlar karşı - > medeni dünyanın, medeni sıh - op *lerin bir çok vazifeleri | vardır. > ime nezlenin, gripin bile henüz iç. e marazlar arasında sâyıldığı bir 0. “deyiz. Bizim sıhhiyemizin vazi « SÜ Yalnız ölüm Afetinin önüne geç - — değildir, srhhatin ihlâl yüzün «| “.g" kısmen olsün felce uğrryan haya Nü tenimi zem ehh sedirler etmek! m la — beş amafi şimdiye kadar alman müs b tedbir görmedik. Bütün ümit ti ve keskin bir karda, Kilaş, ihmal eden insani sıhhiye teş-| Mi ed, öğü mikropla döğüşemiyor. Temen- elim ki tabiat kendi kuvvetiyle larla mücadele etsin! mütahnssıs hekim bekler gibi Yağmasını bekliyorum. SADRİ ETEM kar Mahmut Nedim Bey 30 Senelik Siyasi Esrarı ifşa Ediyor ! ra mmo Tefrika: 14 var Terelime ve iktibas hakkı mahfuzdur. vaz distana dünyanın en muktedir! Badur, Bünderiniz, işiteceği ccs genel $ — Sizi istemiyoruz! Buraday- kay, hite yabancı olmıyan, bu hal“ Nin kalbimi bilen ve anlıyan bir vali. Yoktur vaffak olmaması için sebep Ye edek eni biz nskerimizle de ida| doğr, Hlirdik ve yavaş yavaş o yola YEP ye Ridiyorduk. Yemenliye refah Yineş vü haricin mefsedetinden si Yür çü İdare kendi kendine yü. deş ii Xemenli Türkü sever, kar il a Bunu gözlerinizle gü Muz, 92, kulaklarmızla işitiyorsu.! Zelince, ben, demin de dedi. dece bir Türk valisiyim! ederim ki içimdeki muam koskoca bir istifham işareti durmakta berdevam.. İz ma nz hakle biraz daha izah edeyim. takılıp kaldığı nokta daye miz Nasıl oluyor da Türk anl e Rittiğ; halde Türk düş » !$ ve dişinden tırna- üsellâk nde Türk eg e e mut EAA e» Nİ Tasfiye memurları | | ve Mürakipler tayin | edildi | Hükümet tarafından tasfiyesi- | ne karar verilen barut ve me vadı infilâkıye ve av ve rüvel- ver fişenkleri şirketleri bissedar- | lar umumi heyeti dün sabah | toplanmıştır, İçtimada hükümetin şirketin tasfiye edilmesi hak- kındaki teklifi müzakere edilmiş ve şirketin tasfiyesine karar verilmiştir. Tasfiye memurluklarıma bükü- met namıva tütün inhisarı teftiş heyeti reisi Raşit, tütün inhi- sarı hukuk işleri müdürü Hâmit beyler, şirket namına Baban za- de Fuat B, ve M. Buşardi tayin edilmiştir. Bundan maada üç mü- rakıp tayin edilmiştir. Mürakipler hükümet namına tütün inhisarı mübayea komis» yonu reisi Tevfik, ziraat bankası Istanbul şubesi müdür muavini Halis ve şirket namına da Paris avukatlarından M. Buşedir. Dünkü içtimada maliye vekâ- leti namına varidat umum mü- dürü Cezmi, barut inhisarı mü- dürü Lütfi, mefsuh şirketlerin sermayesine iştirak eden Oryan- tal grupu namına M. Dezas ve mefsuhı şirkette bissesi bulunan ziraat bankası namına İstanbul şube müdürü Ahsen B. hazır bulunmuştur. Tasfiye memurlarının ber bi- rine tasfiyenin sonunda bir de- faya mahsus olmak üzre biner Tirâ, mürakiplere de dört yüzer lira verilecektir. Daimi encümen azaiarına mahsus maaş borduraları Zimmetine (10) bin lirara yakın para geçiren ve Mersinde yaka- lanan belediye mutemedi Nail bey daimi encümen azalarına ait olan maaş bordurularını pul bedellerine. tama ederek mah- Vettiğide test edilmistir. Ticaret odası ke resi kaldı Bu ayın sonunu. yapılacek olan ticaret odasının senelik Kongresi şubata tehir edilmişlir. ( Son Yemen valisi ) i i g| Tiz kuvveti çekilse o anda valiyi parça parça ederler, öyle mi? Çünkü vali. nin dayandığı İngiliz eatveti yıkılmış- tir, değil mi? | — Evet tamamen öyle. İ — 0 halde mesele şikâr değil mi? — Yoo. Asıl muamma burada. Ayağa kalktım, ve omuzunu olşt-i yarak, yavaş yavaş İngilize şöyle söy dedim: — Hallet müammayı Mister Ja « kob, ve bi) ki, benim dayandığım ne! bir silâh satveti, ne de bir hazine ve bir servet satvetidir. İstinat ettiğim $ey sizin anladığınız manadakj küv - vet, maddi kuvvet değildir. Ordu git-) 1i ve aylardır alacaklarma mahsuben! on para vermediğimiz insanlar, ala » caklarmı biralum, seve seve bir sürü- üste verdiler. Hâlâ luçkıra hıçkıra: — Türkleri isteriz, diye inliyorlar. Hatta bu arswlarmı size de kabul ve imza etlirmiş bulunuyorlar. — «— Evet, evet.. Öyle, — Çünkü benim dayandığım ne çelik, ne de altmder. Fakat bütün anlara kıyas kaba etmez br ay < om vcu * yarın sabah Daimt encümen oda- dığı her çocuk Garülâceveye kabul ediimeli mi? | Darülâcezeyi himaye komitesi sında fevkalâde bir içtima yapa- cak, Darülâçezenin tadil edilmiş olan nizamnamesini son bir ker- re daha gözden geçirecektir. Öğleden sonra da himaye komi- tesile balo komitesi azalar Da- rülâcezeye giderek mahallen tet- kikatta bulunacaklardır. Komitenin yarınki içtima! mü- nasebetile daimi encümen aza- sından Avni B. demiştir ki, Darülâcezenin 350 bin lira va- ridatı vardır, 70 bin Jirada be- lediye yardım etmektedir. Bu müessesede senede 800-1100 ih- tiyarla 250-1500 arasında çocuk bakılmaktadır. Bu müessesenin nizamnamesi bugünkü ihtiyaca uymuyor. bu müessese, bir bata neticesi doğan bir yavruyu bet- baht bir ahne teslim ederse ala- maz Fakat tabiatın insafsızlığı na bırakırsa alır bu neticeye gö- re kreşe gelen her çocuk ya cami veya klise kapısında veya ıssız bir hendekte © bulunarak alınmaktadır. Bu gibi çocuklarsa ekseriya zatürrieli bulundukları için iyileşemezler ve ölürler. Bugünkü şekilde Darülâceze, sıhhatli bir çocuğa kapısını kapa- mış bir haldedir nizamnameyi bugünkü hayatın icabatına göre tadil etmek lüzumunu bir kaç arkadaş teklif etmiştik. Bir en- cümeni mahsus yeni bir nizam- name hazırladı. Şubat içtimaında heyeti umumiyede tetkikatı ik- mal ve ali makamlara arzedile- cektir. Nizamname kabul edilirse her kes çocuğunu sokağa birakmı- yarak serbestçe getirip darülâ- cezeye teslim edebilecektir. Bundan başka, bütün Türkiye de eşsiz bir hayır müessesesi olan Darülâcezenin Yaridat kay- nakları Seyrisefain, Şirketi Hay- | riye bilet ücretlerine zammedilen 20 parayla sinema biletlerindeki kesirlerden — ibarettir. Birdenbire durdum, ve mirslaya biraz daha yaklaşarak, eğildim, sors| düm: — Nedir, bilin bakayım? Mazlüm milletleri bendetmek için (Silâh ve para) dan baska vasıta bil- miyen İngiliz kumandamı, şaşkın şaş kın yüzüme bakiyordu, onu fazlas > letmedim, ve buğırdım; — Türkün Necip ve asil ruhu - dur, Mister Jakob! Miralaya — Anladımız mı? deme- dim, bu suale artık hacet yoktu, çün» kü yüzü nezamandr kafasını kemi» ren muammayı halletmiş olmanm! verdiği huzurla örtülmüştü. Cskop heveti gidiyor Miralay Jakob kafilesini salimen Hüdeydeye götürüp teslim etmeyi, kabnil rüesası üzerlerine almışlardı. | Fakat herhangi bir eni tefelhüm veya yanlışlığa mahal kalmamak için ben de bunlara nezaret etmiye karar! verdin. | Miralay Hüdeydedeki İngiliz ku | mandanı (Kranfejd) e yola çıkmak t- gere olduğunu bildirmişti, Bacilden hareket ettik. Kafile, iltihak eden bederilerle! binlerle kişilik bir kervan haiini al » mıştı. Hüdeydeye yaklaştık. Son gecemiz. Yarm sabah Hüdeydeye girmek ü- #ere üç saatlik bir mesafede, yol üs tündeki bir kahvede karargâh kur -| gi - Günün Saberileri Barut Şirketinde (Anasının bakama- igeldi,Busenene kadar i geleceği tahmin edilmektedir. sereerenemsın bayır müesseşesini de hatırlatmayı İ Je miralay Adeta sarhoş olmuştu. Seyyahlar Geçen sene kaç vapur gelecek ? Belediyenin yaptığı bir istatis- tiğe göie, geçen sene limanımıza 12 büyük Transatlântik gelmiş ve bunlar 7510 seyyah getirmiş- lerdir. Geçen sene 27 kânunu- sanide ilk seyyah vapuru geldi- ği halde bu sene acente tara- fından daha henüz gelecek va- purların isimleri bile bildirilme- miştir. Evvelcade yazıldığı gibi ikisadi buhran dolayısile bu sene seyyah az gelecektir. Maa- mafi Monteroza, Homerik, Ro- terdam gıbi üç Transatlantiğin Belediye seyyahin şubesi, Turing kulüple mesaisini birleştirerek mubtelif Jisanlarda İstanbul reh- beri hazırlamaktadır. Bu rehber- de İstanbulun 35 resmi ve gezi. lecek tarihi yerleri hakkında mufassal izahat bulunacaktır. Ihsan bey Polis altıncı şüba müdürü ihsan bey, Kadıköy kaymakam- lıgına ve belediye şübesi müdür- lüğüne tayini hakkındaki emir dün vilâyete gelmiş ve kendisine tebliğ edilmiştir. mezhep tefrik etmeksizin herke- se merhamet kapılarını açan bu müesseseye bu varidat membâ- ları hiç denilecek kadar azdır. Eskiden ferağ ve intikal harçla- rından da bir hisse alınırdı. Ni- zamname, maden imtiyazı veri- lirken imtiyaz sahiplerine bu emrediyor. Banka ve ticari şir- ketlerden de teberrü kaydedil- mesini söylüyor. Fakat bu mü- esseselerden şimdiye kadar on para alınamamıştır. Bundan baş- | ka taşra belediyeleri sinema ve tiyatrolardan Darülâceze hisse | leri almakta olmalarına rağmen bu parayı kasabalarında Darülâ- ceze olmadığı için başka yerlere sarfetmektedirler. Biz Darülâce- zeye her taraftan gelen fakirleri kabul ettiğimiz için taşra bele- diyelerininde Darllâceze hissesi olarak aldıkları parsların bize gönderilmesi hususunun teminini de düşünüyoruz.,, nan mriralay ve xrkadaşları bu neş'e ile viskilerimi fazla kaçırmışlardı. He Hüdeydeden gelen bir necab'm(*) getirdiği mektupla oradaki kumanda» nm Hüdeydeye İngiliz heyetiyle ge- lecek muhafızlarm müsellâh olarak şehire girmelerine müsaade edemiye « ceğini miralay Jakeba bildiriyordu. Mister Jakob sarhoslukla bu mek. top muhteviyatı, daha bana haber vermeden, etrafa işae etmişti. Nu haber, bir anda her kulağa ulaşmış, ve bir lâhzada bütün bedevilerin ho » murtusunu bir gürültü haline sok - muştu. Galeyan çahucak öyle umu - mi ve vahim bir şekil almıştı ki Seyit Abdülkadir bile bunun önüne geçemi. yeceğini anlamış ve İngilirlerle bers- ber benim çadırıma koşmuşlardı. — Bederiler söz dinlemiyorlar, ga- leyan çok fena bir şekil aldr. Aneak siz önüne geçebilirsiniz. Köpeğimiz yanımızda ... — Gördünüz mü kâfirin ettiğini. Hayır, biz de onları (o hirakımyoruz. Biraknıryoruz. Kelbens andena (*”) diye hağırıyorlardı. Bedevi silâhsrx' kalmanm, silâhsız dolaşmanm i #mı bilmez. Silâh onun için tütün par keti, ekmek gibi bir şeydir. Nasi bir kör bastonsuz kalamazan, bedevi de silâhsız yaşıyamaz. Ellerinde iplerle bir sürü isen İngilizlerin çadırları - na doğru koşuyordu. - Ben de ve önlerine geçtim, fakat balık vardı ki,ve; ge ir kl. söz) VAKIT25 Kânunusani 19325 Günün Meselelerinden Kur'an Tercümeleri Kur'anın en sz tercüme olun- duğu lisan, Türkcedir. Buna mukabil Kur'an, şarkla garbın bütün lisanlarına tercüme olunmuş ve bu tercümeler en selahiyetli adamlar tarafından yapılmıştır. Garphlar, kur'anı kendi lisan- larına tercümede serbesttiler. Fakat şark islam milletlerine de bakdıgımız takdirde onlarında Kur'anı tercüme etmekte gecik- mediklerini görürüz. Mesela kur'an, şah Veliyyullah ğibi kadir bir selahiyyet tara- fından farisiye tercüme olunmuş, şah Veliyyullahın oğlu mevlâna Apdülkadir onu Hint müslüman- larının konuşduğu ordu lisanına çevirmiş, doktor Ahmet şah Kur'anı Hinduların İisanı olan (Hindi) ye Otercüme (o etmiştir. Bundan başka Kur'an Malay hsanına Efganların mili dili olan paştuya, Çin müslümanları tarabndan Çinceye, Cava müs- lümanları tarfından Cava lisanı- na, Bengala müslümanları tara- fından Bingaliye ve Hindistan diğer lisanlarına tercüme olun- muştur, Demek ki Kur'anı kendi milli diline tercüme etmiyen hiç bir Islâm milleti yoktur. Diğer taraftan Kur'an bütün Avrupa dillerine de tercüme olunm » Onun Lâtin, Ingiliz, Yemez bab Bünkmaei panyol, Alman, Felemenk, İtal- yan, Rus lisanlarına, sonra Ya- hudilerin dili olan Ibraniceye ter- cüme olunduğunu yakından bili- yoruz. Bu tercümeler toplanacak olursa, muazzam bir kütüphane teşkil eder. edilmemiş değildir. Onun eski : birkaç tercümesi bulunduğu gibi son seneler zarfında müteaddit tercümeleri yapılmıştır. Fakat bu tercümeler, meselâ Kur'anın İngilizce veya Fransızca tercümeleri, yahut Farisi ve Or- du tercümeleriyle kıyas edilecek derecede kuvvetli değildir. Bundan dolayıdır ki diyanet işleri reisi Refet efendi Hz. 340 senesinin evvelâ nisanında sonra teşrinievvelinde o zaman meşro- lunan iki tercümenin yanlışlarını (Lâtfen sayfayı çeviriniz) yaynı mümkündü. Oracıkia hurma dallarmdan yan i muş sandulyeye benziyen bir gey gö? güme ilişti, onun üzerine çıktım ve &r vazım çıktığı kadar bağırmıya başla- drm: — Ne oluyorsunuz... ne İstiyormut nuz? Tinlerle insanm sesi bir bora gibi kulaklarıma çarpıyor, fakat hiç bir Şey anhıyamriyordum: — Hepiniz olduğunuz yerde oturu nuz, ve SUSUNUZİ Bir imamın secdeye davet eden se si gibi, sözüm derhal tesirini göster« di ve binlerle insan olduğu yere çöks ti. — Şimdi en öndekilere, size soru» yorum, meselâ sen söyle bakalım, Ne var? Bu sualimi o tevcih ettiğim adam kre saka'lı, ihliyar, zayıf bir bedeviy- di, yürüme şaşkm saşlın haktı? — Ne bileyim ben ya vali ne var; gâvurları öldüreceğiz galihal.. — Neden? : Kur'an Türkçeye de tercüme | i J Ny z il — Bilmiyorum vallahi, cemaat öy o | le istiyor. Onun yanmdalı; gence sordum: — Sen söyle, nedir mesele? — Bizi Hüdeydeye sokmıyacaklar. meş.. Biz de onlürı Hüdeydeye birak mıyacağız... Arkada gözleri fırıl ferrl dönen bis risine sordum: yi — Sen ne diyorsun? ' (Bimerit,