— 4—VAKIT 11 Kânunusani 1932 ———— Hint milli kongresi Nasıl ve niçin teşekkül etti, eserleri nedir ? Hindistandan gelen bütün te- Igraflar İngilterenin bütün kuv- vetlerilye Hintlilerin başlıca milli teşekkülü olan milli kongreyi bertaraf etmek için çalıştığım anlatıyor. Bu milli kongre nedir? Hindistan halkının ekseriyetini temsil ettiğinde şüphe olmıyan bu büyük teşekkülün ilk müessisi bir İngilizdir. 1885 senesinde lort Dufferin'in Hindistan umumi valisi olduğu sırada Mister Alan Hume namında biri umumi vali- ye müracaat ederek milli bir kongrenin tesisine müsaade is- temiş ve bu müsaade derhal ve- rilmiştir. Alan Hume Hindistan hükümetinde büyük memuriyet- ler deruhte etmiş bir adamdı. Onun telâkkisine göre Hindis- tanlılar Ingiliz idaresinden kur- tulmak için bir takım sui kastlar hazırlıyacaklardı, “Onları bu gibi hareketlere sevkedecek ıstırap ve infiallerden korumak için bir emniyet süpabma lüzum vardı. Bu da ancak milli bir kongre tesisiyle mümkün olurdu. Hin- distan umumi valisi bu noktai nazarı kabul etmiş ve bu suretle Hintlilerin fikirlerini ifade etme- lerini temin eden “milli kongre teşekkül etmişti. Milli kongre teşekkül ettikten sonra hayatının yirmi senesini temenni arzuhalleri takdim et- mekle geçirdi. Bu arzuhaller ba- zen kabul olunuyor, bazan sed- ruwiyor, ve buna o mukabli bir kimse sesini çıkarmıyordu. Lort Dufferin, Milli kongrenin ilk içtimaında Bombayın İngiliz valisine emir vererek onun kon- grede riyaset mevkiini işgal et- mesini emretmiş, fakat bu emrin tatbikindeki kabalığı da göre- rek vaz geçmiş, yalnız Bombay | valisinin kongre azasına hoşame- di beyan etmesini istemekle ik- tifa etmiştir. Kongre günden güne vazıye- tini değiştiriyor ve Hindistan halkının hakiki emellerini ifade- ye başlıyordu. 1905 senesi Hindistan milli kongresinin hayatında mühim bir merhale teşkil eder. Kongrenin nüfuzu büyüyor ve sözü daha fazla müessir oluyordu. Japon- yanın Rusyayı yenmesi Hintliler üzerinde çok müsait tesir yap- mış, onlara yeni bircan vermiş, Lort Kürzonun bu sırada Bengale vilâyetini iki kısma ayırması, bü- tün Hintlileri darıltmış ve umu- mi kıyama benziyen bir galeyan vücude getirmişti, 1906 senesinde milli kongre mutedillerin elinden çıkmış ve müfritlerin idaresine geçmişti. Mutediller, kongrenin büsbü- tün seddedilmesinden korktuk- ları için müfritlerden ayrılarak ayrı bir heyet teşkil etmişler ve tam sekiz sene kongre haricinde kalmışlardı. Fakat kongrenin nüfuz ve kud- reti günden güne artıyor ve bil- hassa Gandinin zuburu ve kon- greye iştirakiyle onun nüfuzu son derece şümullü bir mahiyet alıyordu. Geçen on sene zarfında milli kongre bütün Hindistanı temsil ettiğini söylemiye başladı. Haki- kat de bu merkezdedir. 1922de kongrenin azası on milyonu ge- çiyordu. Bugün kongrenin bilfül azası birkaç misli fazladır, Fakat kongre yalnız bilfiil aza olanlar» dan müteşekkil değildir. Bütün Hindistan halkı kongre- nin tabii azası sayılır. Kongre- nin uhtesine aldığı vazife Hin- distanın istiklâlini temin etmek olduğundan İngilterenin bütün hedefi kongreyi akamete uğrat- mak ve onun faaliyetletlerine nihayet vermektir. Onun için İngiltere son hare- ketler dolayısiyle Her şeyden evvel kongrenin gayr meşru bir heyet olduğunu ilân etmiş ve onu ballalamıya başlamıştır, Bu sıralarda tevkif olunan bütün Hintlilerin yüzde doksanı bu kongre azasıdır.,, SPOR Dedikodulu Bir mesele İstanbul, 10 (A.A.) — Türk fut ol bolcülerinin antrenörü Mr, Fred Pağ»| mam, Anadolu Ajansma göndermiş olduğu bir mektupta futbolcü Vahap Beyi Arsenal namiyle maruf İngiliz takımıma sokmak için tavassutta bu. lunmuş olduğuna dair son günlerde deveraZ etmiş olan şayiaları kat'i su - rette tekzip etmektedir. Mr. Pagnam mektubunda diyor ki: Vahaba hiç bir zaman mektup yazmadım. Vahap hakkmda Arsenal takımımı idare edenlere (hiç bir şey söylemediğim gibi hiç bir şey de yaz» madım. Bu meseleye dair kat'ıyyen bir şey bilmiyorum. Yalnız Vahabın bir gün bana İngilterede nasil profes. yonel oldunduğunu sormuş olduğu! nu hateriryorum. Kendisine o zaman! bazı izahat verdim. Bu mesele hak. kındi malümatrm bundan ibarettir, Tekrar ediyorum. Vahabm Londra- ya azimetinden kat'ıyyen malümatım yoktur. Ve Vehaba ömrümde mektup yazmış değilim, Memleket Haberleri Iki şirket Silifkede her biri 15000 lira serma- yeli iki şirket teşekkül etmiştir. Bunlar dan biri pamuk ve mensucat sansyiiyle diğeri çeltik ziraat ve sanayiiyle uğraşa» caklardır. Fabrikalarda kuvvei mnharrike olarak su kuvvetinden istifade edilecek. tir. Adanada — Verlen melömeta göre, Adana hapishanesinde 683 mah- küm bulunmaktadır. Bunlardan 16 s1 ka- dın, 12 si çocuktur. $ Gilodo fabrikasından yanma çık- mış, 45 balye pamuk yanmıştır. Mersinde — Baro ömun! heyeti toplanmış, birinci reisliğe H4! Kemal, ikinci reisliğe Ahmet Fiat inzıbar az1- kklarına da Saflettin Salp, Tahsin beyler seçilmişlerdir. Balıkesirde — Pemukçu nahiye müdürü Cemil bey, bir köpek tarafından ısırıldığı için şehrimize gelmiş, tedavi alana alınmıştır. $ Balıkesir - Kütahya hattı bu ay sonunda açılacak ve İşlemiye başlıyacak- tir. Henüz inşaatı bitmiyen istasyon bi- nalarının hst açıldıktan sonra bitirilmesi. ne çalışılacaktır. Dörtyolda — Portakal ağaçlarına bu sene bir hastalık arız olmuştur. Bu hususta tetkikarta bulunmak üzere mü- tehassıs doktor Şvatrsla Haydar ve Ra- gıp Ziya ber isminde diğer iki mütehes- ss Dörtvola girmişlerdir. Abbas Hilmi Paşa Sabık Hıdiv Abbas Hilmi Pş. çarşamba günü şehrimizden Av- rupaya hareket edecektir. Maarif vekilinin teftişi Ankara, 10 — Maarif vekili önümüzdeki salı günü Eskişehir, Konya ve Adana havalisinde teftiş seyahatine çıkacaktır. «ye nezaretine gelince, M. Painlev&i Fransada Kabine buhranı nasıl halledilecek Paris, 10 (A.A) — M. Lavah'in yarın parlâmenio mesaisine (tekrar başlamadan ve hatta oparlâmento grupları rüesasıyla görüşmeden ev » vel hükümete bir temerküz vücuda getirilmesinin bir zaruret olduğu hak kmda umumi beyanatta bulunmak tasavvurunda olduğu söylenmektedir. M. Laval'la M. Tardicu dün akşam bu mesele hakkında uzun uzadıya gü. rüşmüşlerdir. MMumnileyhima tama - miyle mutabık kalmışlar ve M. Tar- dicu M. Laval'e gerek ziraat neza »| retini muhafaza etmek ve gerek har. biye nezaretinde müteveffa M. Ma- ginot'a halef olmak hususunda emri- ne amade olduğunu beyan eylemiştir. M. Lavaf'in başvekâletle hariciye nazırlığını uhdesine (o alacakğı ve M. Briand'dan nezaretsiz bir nazırlık de ruhte ederek mütvenetinden hüküme ti müstefit etmesinin rica olunacağı muhakkak gibidir. Dahiliyle nezare. ti için âyandan M. Barthou'nun ve hali hazırda dahiliye müsteşarı olan meb'uslardan M. Sathala'nın isim » leri zikrolunuyor. Yeni Fransız kabinesine kimler girecek ? VAKIT Dünkü postayla (gelen Fransız gazeteleri de Laval kabinesi. nin artek istifa etmiş sayılacak o bir vanyette bulunduğunu kaydederken yeni teşekkül edecek kabinede harlı ye nmezaretine M. Andre Tardien'nun gelmesi ihtimalinden, sebep olarak da umumi tahdidi feslihat © konferansı yaklaşmış olduğu için bu mevki bi -' rinej plânda bir âdlamm getirilmesi lâzım geldiğinden bahsediyorlar. M. Biand'dan inhilâl edecek olan harici») Ve M. Paul Boncour'un (isimlerini ileriye sürüyorlar, Briyan ve gazeteler Pariş, 10 (A.A.) — Gazeteler, M. Briand'a ait haberlere (karşı büyük bir alâka göstermektedir. 'Temps güzetesi yazıyor: M. Biri and'ın son 6 sene zarfmda oynamış olduğu esaslı yol nazarı itibara alı » nırsa bünun başka türlü olamıyacağı kolaylıkla o anlaşılır. Mumaileyhin ileri sürmekte olduğu sıhhi sebepler önünde serfuru etmekten başka çare yoktur, fakat başveki vaktiyle M. L6-| on Bourgeris tarafından işgal edil » miş olan Cemiyeti akvamdaki Fran - sanın daimi mümessiliği © vazifesini nezaretsiz nazır sıfatiyle (Okendisine| teklif etmiş olduğundan M, Briand. m büyük beynelmilel (© cemiyetlerde mühim bir rol oynıyacağın ümit e. diyoruz. M. Maginof'un cenaz& merasimi Paris, 10 (A.A.) — M. Maginot'un milli cenaze merasimini, bu gün sa bahleyin payitahttaki bilimum siya- si şahsiyetlerin, diplomatların, ass) keri erkânm ve kalabalık bir halk kit. lesinin huzuruyla icra edilmiştir. Alay, harbiye nezaretinden İnva- lides'e gitmiş ve orada kardinal Ver. dier'in huzuruyla bir mes Ayini icra olunmuştur. Naaş, yurm Revingy o (Mese) e nakledilecektir. M. Laval, bir nutuk irat ederek müteveffanın mesleki ha. yatından bahsetmiştir. Darülbedayi Temsilleri Bugün akşam saat fetnbul Belediyesi 2130 da o ŞehirTiyafrosu iç AOnM, my Yazan; O. Mirbeau İl İl Tercüme eden: 2 Reşat Nuri IN Remezan münasebetile pazartesi günleri temsil.. Yakında: Yalova Türküsü. Ilk musikili komedi. Şehzadebaşı Ferah sinemada Bu gece tam 9 da beynelmilel bü- yük varyete kumpanyaları 54 artist 38 numara Nand'ys revü » Vaymanlar Pirenkoflar - Zuanelliler Azeri muziki heyeti ve arslan kaplırdan mürekkep büyük hayvanatı vsbşiye canbazbanesi. Münadiler in yüzüğe mall olana azim mü kâfat mev'uttur iğ me Şehzade Manisadan gelişinin sebe bini anlatmış ve darüssaade ağasınn mektubunu göstermişti. Uzun uzadı- ya düşünmüşler, nihayet karar ver» mişlerdi: “Şehzadenin vürudunu gayet gizli tutacaklardı. Baki öğle üzeri saraya gidip ağayla konuşacak, ona Yeliah- tm geldiğini, valide sultanı haberdar etmesin; söyliyecekti. Matta bir ara» lik gehzadeyi Bakinin evine nakletme yi düşünmüşlerdi. Çünkü geceki ta- arruzu Subaşı Derviş paşa tarafın - dan mürettep bir sul kaste hamledi- yorlardı. Öyle ya? Yahya © efendiyi konağma davet ettiği gece oluyordu bu esrarengiz mukatele., Ve gene ay mi gecede veliaht Yahya efendinin evine geliyordu. Bütün bunlar tesa | düfe hamledilmiyor, mürettep bir sui kast addediliyordu.. Kim yapabilirdi bu işi? Üçü birden karar vermişlerdi: Derviş paşa... Ve o hızla veliaht ayağa kalk « mış ve yumruklarını sıkarak: — Vallah, billâh. — demişti — tahta çıktığım gün, ilk işim şu herifi temizlemek olacaktır. İşte işler bu vazıyetteyken Şatırı! karakola göndermişlerdi, Fakat ka- rakol başıyr beklerlerken sadareti kaymakamıyla karşılaşmışlardı.. Ve sadaret kaymakamı bakm neler söy- Tüyordu? Evin sarılmasmı emrettiği zaman Yahya efendi, fena halde korkmuş, hele taharriyat lâfım duyunca eleri tutar yeri kalmamıştı. Lâkin son sözler ona birdenbire ümit vermişti: “Tahtın meşru vârisi bana sorar- sa... Bunun manası içinde değil miydi? Demekki saltanatın vârisi olan yeli. aht bugün sadaret kaymakamın: sor» guya çekebilecek bir vazryette bulu» nuyordu.. Baki işin inceliğini müftüden er. vel anlamıştı. Onlar padişah namma gelen bir heyetin, izinsiz olarak payıtahta gi- ren veliahtı, saklandığı yeri basarak tevkife geldiklerini zannetmişler ve bünün için ürkmüşlerdi.. Binaenaleyh derhal rahat bir ne. fes aldılar. Ve müftü dayanamadı; müslehzi bir gülüşle yayılan ağzm- dan mağrur bir edayla şu sözler çık- ti — Kaymakam paşa hazretleri hak Irdırlar.. Saltanatın meşru vârisi el- betteki böyle kanlı bir hadisenin es- pabını öğrenmek isterler. Eğer pa- şa hazretleri hadisenin sebeplerini izah edebilecek bir vazıyette bulun. muyorlarsa lütfen beni takip etsin a ler. Zira bahis buyurdukları meş - ru vâris hazretleri dairemizde istira- hat buyurmaktadırlar.. — Ne diyorsunuz? Telâş, merak ve hatta riya ve kor. ku srrası bu sefer Halil paşaya gel » Birdenbire tuhaflaşıverdi. Yü - zündeki abusluk (kayboldu. yerine tatlı bir tebessüm geldi. Omuzların daki azamet uçtu, gitti. Yumrukları çözüldü. Gayet mütevazı, gayet mah viyetkâr bir baş eğmesiyle: — Sultanım. Ne buyururlar? — diye mırıldandı — Vârisi meşru haz- retleri buradalar öyle mi? — Evet paşa. — Öyleyse miftü efendi hazret - leri, siz de kazasker efendi, bana res fakat buyurunuz. Padişahı nevcaha teberrüken arzı biy'at eedlim.. Arzı biyat!. OArtık müftünün Şüphesi kalmamıştı. Demekki üçüncü Murat öleli günler geçmişti. Hemen cübbesini düzeltti öne düş- tü. Şehzade Mehmet, olandan biten - den bihaber, selâmlığın ikinci katın - daki pencerelerden birinde, bir per. de arkasından, korkak korkak, bah. çede cereyan eden ahvali seyrediyor, sesleri işitemediği için de heyecan »! dan bunalıyordu. dan fevkalâde korkmuştu. Hele vezi rin eve doğru yürümiye başladığını görünce yelsinden ağlıyacak bir hale gelmişti. Hiç şüphe etmiyordu. Ba- | bası gelişini haber almış ve bu asker leri kendisini tevkif ettirmek için | göndermiştir. Merdivenden uyak sesleri gelince duvardaki yüklerden birine doğru | koştu. Şaşırmıştı. “Saklanırsam belki | bulamazlar, diye düşünüyordu. Bere- | ket versin Yahya efendiye. Eski kurt şehzadenin ruhi ahvalini kestirdiği için dışarda yüksek sesle paşaya şun- ları söylemiye başlamıştı: — Siz bir dakika bekleyiniz. Pa- | dişah hazretlerine vürudunuzu haber | vereyim. Gece epey yorgundular. İ Belki istirahat ederler. Mehmet, sevincinden bir deli gibi | haykıracaktı. Güç tuttu kendini. Pa. | dişah.. Kendisinden O bahsederlerken padişah diyorlardı ha.. Demek ki bas basr ölmüştü. Demek ki artık kendi. sinden başka hükmedecek kimse kal- mamıştı, Birdenbire değişti. O korkak, o kaçacak yer arıyan, o şüşkm genç, hemen bir saniye içinde öyle dehhaş i bir azamet tavru takındı ki, odaya gi- ren Yahya efendi, bilâ ihtiyar, o ih. | tiyar haliyle yerlere kadar eğilerek kendisini eteklemiye mecbur oldu.. — Kim 6 gelen müftü? Vay canma! Yahya efendi gözle rine inanamıyordu: Dün geceki pis sırık genç miydi bu? Az evvel askerler bahçeye girer « lerken, ellerine ayaklarıma kapan « mış: i “— Aman beni sakla!, diye yal . varmışta. O muydu hu? İ Içinden bir lâhavle çektikten son- ra edeple cevap verdi: — Sadaret kaymakamıdır şevket» “ | lim... N — Yaa... .Adı ne? — Halil paşa şevketlim.. Baki e» | fendi kulunuzla beraber huzurunuza kabul edilmek niyaz ederler.. — Pek âlâ gelsinler. Yahya efendi kapıyı açtı, Bir lâh- | za sonra vezirle şair odaya girmiş | bulunuyorlardı. ğ Halil, gayet büyük bir resmiyetle | eğilerek üç defa etekledi yeni baş be- | lâsımı. Sonra iç adım geriye çekildi, elpençe divan durdu.. Odada can sıkıcı bir hava vardı. Mehmet, müftüyü, veziri, şairi ays rı ayrı süzdükten sonra; — Biz., — dedi — Dün gece bir sul kaste maruz kaldık. o Subaşı olacak haini derhal tevkif ediniz. — Fermaan şevketpenahım! — diye mırıldandı vezir— ! — Sonra Bugünden tezi yok sokak | larda münadiler bağırtasın.. Dün ge | ce meçhul bir şahsa medyunuz haya | trmızı.. O olmasaydı, muhakkak âle- mi bekaya rihlet müyesser olacaktı... — Allah esirgesin şevketlüm., — Allah göstermesin.. — Taliinizde yazılıysa bozulsun! — diye mırıldandı üç kişi — Mehmet devam etti: — Bu şahsa ben yüzüğümü hedi. ye ettim. Münadiler bağırsmlar ki, her kim bu yüzüğe sahipse kendisine azim mükâfat mev'uttur. di Vezir gene eğildi, Kim bilir gene nasıl bir riyakâr cümle sarfedecekti. | Fakat fırsat bulamadı, Çünkü bu e» nada binanın içinde bir çığlık, bir va" veylâ, bir feryattır koptp.. İ — Ne oluyor? | Mehmet müftüye bakmıştı. Müf * | tü hemen dişarıya fırladı. Baki de af | kasından koştu. Ses harem dairesinden geliyordu. Ara kapıdan geçince Baki mürtüyü takip edemedi. Yalnız ses buradan | daha vazıh işitiliyordu: — Yetişitin! — diye bağırıyordü | bir kadm — İmdat! Yetişiin! Hall * | meyi kaçırmışlar! Halimeyi kaçırmı$ | lar yetişiin! İ Baki dayanamadı: — Savulun! Kimse olmasın! — diye söylenerek hâreme daldı - Silâhlı yeniçerilerin evj sarmasm- (Bitmedi)