İSENÇLiK HABERLERİİ | Gençler temaşa grubunda yeni bir temsil Gençler temaşa grubu çar- T isimli komedisi, ve hanımlar ta- şamba akşamı Ferah tiyatrosunda Nihat Sami beyin (Yabancı) na- mındaki bir perdelik eserini tem- sil etti, Amatör sahne âleminde (Yabancı) g:bi bir eseri muvaffa kıyetle oynamak çok güç. Piyeste tol alan amatörler, bütün kuvvet- leriyle ça'ışmışlar ve mükemmel bir suretts ezberlemiş erdi. Mimik ve jestlere fazla ehem- Miyet verilememişti. Osman ro- lünde Hüseyin Avni piyesin kah- Tamanı olmuştu. Orhan rolünde (Hüseyin) sah- ' neye ilk çıktığı balde kendisin den beklenilmeyen bir muvaffa- kiyet göserdi. Adnan rolünde (Nihat: rolünü İyi ezberlemişti. Tahir rolünü oynayan (Recai) bey rolünü muvaffakıyetle oyna- a. Eser baştan aşağı güzel tem- sil edildi. Haber aldığımıza göre Genç- temaşa grubu ikinci müsa- Meresini $ kânunnsani cuma gü- Dü saat 3,30 da Güzel san'atlar | birliğinde verecektir. Gençler şu iki eseri oynayacaklardır: Ya- bancı piyes bir perde, Maz'um- ar serisi komedi bir perde. Gençlere muvaffakıyet dileriz. ** Çarşamba gecesi Istıklâl lisesi onbirinci sınıf (tarafından bir müsamere verildi. Gençler “Mol- Yer,,in Zornikâhım tamsil ettiler. Evvelâ Raci ef. tarafından bir tablo yapıldı. Bunu bir monoloğ ve Kemal &f€ndinin “ Salkım süğüt,, isimli Şiiri takibetti . Sonra muallim Servet B. dünya buhranı hak- ında bir konferans verdi. Bundan sonra da Zor nikâh tetwsil edildi. Piyesin en muvaf fak olan rüknü Raci efendiydi. ... Yakında (o Istıklâi (o lisesinde irinci devre son sınıf tarafın- dan bir talebe gecesi tertip €dilecektir. Bu talebe gecesinde edet Rüştü B.in Amerika darülfünunları | -afından İbnürrefik Ahmet Nuri seyin (Asri hulyalar) isimli vod- ençler temaşa grubu azasır- dan bir kısım vili temsil edilecektir. Gençlere muvaffkiyet temenni ederiz. (K. S. M. M) müsameresi Haber aldığımıza göre Küçük sıhhat memurları mektebi tale- besi tarafından yakında Muallim mektebi salonunda bir müsamere verilecektir. Bu müsamerede Da- rülbedayinin geçen sene oyna- mış olduğu Zehirli kucak ismin- deki eser temsil olunacaktır. Vefa - Kumkapı idman yurdu» nun müsameresi Vefa - Kumkapı idman yurdu- buo senelik müsameresi 30 kâ- nunuevvel çarşamba akşamı Fe- rah tiyatrosunr x verilmiştir. Mü- samere saat ikiye kadar devam İ etmiştir. İzmir marşıyla baş'ıyan müsamerede Güres, Barfiks, Is- kirim, Zeybek, Kazaska, gibi maç ve numaralar muvaffakiyetle yapıldıktan ve bir perdelik bir piyesten sonra müsamereye ni- bayet verilmiştir. Sömester tatlli Bu Perşembeden itibaren bütün mektepler sömster tatili yapmış- lardır. Genclerimiz birinci yok- lama imtihanlarını muvaffakıyet- le vermek için çok çalışmışlar ve yorulmuşlardır. . Dinlenmek şimdi haklarıdır. e Genelerimize istirahat günlerini tam bir neş'e içinde geçirmelerini son imtihan- larında da muvaffak olmalarını dileriz. nasıl ve niçin çalışırlar? Darülfünunumuzun İsviçreden de-| lecek bir mitahassısia hükümet ta » rafından müntehap bir heyet tarafın. dan bugünlerde istahına teşebbüs edi. lecek ve bu yüksek İlm ve irfan mü - #ssesesine yeni bir şekil ve yeni veche Verilecektir. Bu münasebetle Masacu- zeta mühendis mektebi âlisi mezunlar Tindan (Hasan Halet) bey "Amerika darültünunlarının nasıl çalıştığı mev. Suu üzerinde iki makale yazmıştır, ları sırasiyle dercedeceğiz, Gerek Bu gibi mevzular hakkında ve gerek fünunumuza verilmesi icap eden Veni şekil ve veçhe üzerinde mMütahas, Ssları tarafından yazılacak yazıları da memnuniyetle neşredeceğiz. 48 müttehit hükümetten teşekkül *den müttehit Amerika hükümetleri, bundan (310) sene evvel iskân edilmi- | ha 150 sene evel istiklâ- kazanmış ve 70 sene evvel dahili | Marpten kurtulmuştur. Bu kadar az | Zaman içinde, görenlere (oancak bir Peri masalı gibi gelen mamur ve nevi kendisine münhasır bir (omedeniyet vücuda getirmekte, ilim ve iktrsat s2- haları dünya yüzünde büyük bir â- mil olmakta, Amerika darülfünunla. rımmn büyük bir hissesi olmuştur. Şimali Amerikada bugün 150 da- rülfünün vardır. Bu darülfünunlar- da 30,000 muallim ve bir o milyon İki yüz bin talebe mevcuttur. Bu mües- seselerin maddi kıymeti bizim para - mızla 5, 6 milyar liradır. Bu darülfününlar, yirminci asır hayatınm idamesi için lüzumu (olan unsurları yetiştirmiye, dünyaya yas! Şıyan insan kitlelerinin maddi ve ma- mevi sstrraplarmı azaltmak için onlara yeni kuvvetler ve kudretler keşfetmi- ye ve bunların tatbikine (çalışırlar, ilim yaratırlar vebu İlmimeşre e derler. Amerikada bir darülfünuna, şevkli ve büyük heveslerle, hayaller. Je, ümitlerle dolu hayata atılmıya ha. zırlanan bir gence ilim, sihhat, scel- ye gibi büyük kuvvetler verir. Ve bu genç de bütün hayatı müğ- | Genç gözüyle | Yıl Başı Ne heyecanlı geceydi 0... Ta- savvurun fevkinde. Radyonun başına toplanmış bilet hamilleri- nin halleri görülecek bir manza- raydı. Hepsinin sinirleri gerilmiş yüzleri sarı. Radyonun neşriyatı- nı bekliyorlardı. Öyleya... Tam bir aydanberi süren ümit ve ha- yal bu gece kat'ıyyet kesbede- cekti. Yarabbi bu piyango için müstakbel ( zenginler ne huk yalar kurmuşlardı. Altı, yedi katlı apartman, otomobil, Avrupa se- yahati... Fakat büyük hanım Avrupa seyahatine muarızdır. — Çocuklar dünyanın bali ma- lâm üç odalı bir ev alıp başınızı sokmıya bakın. Fakat gençlerin başında ka- vak yeli esiyor.. — Hanım nine sen ne diyor- sun bu çıkacak beş altı bin lira değil. Tam bir milyon lira Büyük hanım konferansına de- vam eder. — Ayol bir milyon lirayı on kişi alacağına yüzer lira yüzer lira fakir fıkaraya dağıtsalarya.. Şişman misafir hanım kapladı- ğı sediri sarsa sarsa gülerek: — Ne... Vallahi çıkmazsa ya- Barım. Yapacağım apartman için arsa bile seçtim. Düşünüyorum. Be kadıncık ar- sadan evvel kendine bir masaj makinesi al.. Bu gidişle seni tram- vaylara bile almıyâcaklar. Zayıf- lamıya bak. Misafir hanımlardan biri ses- lenir: — Ben bileti duvara kıbleye karşı astım. Şayet çıkarsa ço- cuklar sakın aceleyle bileti yırt- mayın, — Hacet yok hanımfendi du- varı söker götürürüz, Aklıma bir fıkra geldi. Adamın biri, bir türlü isabet etmiyen bir tahvilâtı budak de- liğini kapamak için kapıya ya- pıştırmış tesadüf buya.. Çıkınca kapıyı omuzlamış doğru ban- kaya.. Radyonun akümülatörü bitme- Hikâye mü sabakamız Bir hissi kablelvuku Bu haflaki hikâye müsabakamızda Kütshyadan Muhterem Bey birinci gelmiştir — Abla babama söylesek bizi bu hafta Filuryaya götürse — Ah Mukadder ne kadar iyi olur, fakat nasıl cesaret etmeli? Iki kardeş bir müddet düşün- düler ikisininde yüzünü derin bir keder kaplamıştı. Feridun B, kızlarını çok sever, onların bütün arzularını yerine getirmi- ye çalışırdı, bununla beraber çok sert çok haşin bir adamdı. Ümitle Mukadder bu kadar çok sevildiklerini bildikleri halde babalarının yanında: hızlı konuş- mıya bile cesaret edemezlerdi, şimdi bu arzularını ona nasıl söyliyeceklerdi? Ikisi de başlarını önlerine eğerek sustular... Birdenbire Mukadder hatırına birşey gelmiş gibi yerinden sıç- radı: Ne olursa olsun, ben babama söylerim abla, # “ » O akşam yemekten sonra Fe- *ridun 3. dün gece yarida bırak- tığı (Çalı kuşu) nu okumiya başlamıştı, Herkes susmuş odada yalnız çalı kuşu duyuluyordu. Şefkatli baba (Başlarının ucunda bir ça- em ——— ———— —— — sin diye işletmiyorlar. Arada sr rada fişi takılıyor: Sipkerin sesi: — Allo... Radyo Istanbul şim- di Mediha Rana hanımı dinliye- ceksiniz.. Nihayet bin bir tavsiyeden sonra radyo numaraları neşre başlıyor. Fakat o zamana kadar ikinci tabı gazeteler çıkmıştır. Şimdi “ahlar, ohlar... Bari bir amorti de yok mu, gibi sesler işidiliyor. | Ben rahat o rahat yatağa uzandıktan sonra uzun kulaklı sivri külâhlı şeytan kar- şima geçti sırıtıyordu. — Bacağımı kınp alaydın. Zengin olacaktın. Yorganı çekip yattıktan sonra kulağımda “Ah., Oblar..., Gözümde: Bir milyon kazanan 17 amelenin şen, şatır hayali var. Nusref Safa detince yaaştabileceği hayat ateşini ömründe belki bir daha göremiyeceği en mes'ut, en temiz, en saf ve en çalışkan dakikalarının geçtiği bu müs; esseselerden alır, orada bayat arka - daşları ve dostlar peyda eder ve ter temiz hayata atılır. Bir darülfünun mezunu, kendi des| rülfünununa (Alma mater) yani ilim! anası ismin; vermiştir. Amerikada bir darüMünun beş bü- yük unsurdan terekküp eder: Bu un-| surlardan en birincisi umumi masarifi! idare eden hükümetle hükümetin tev- KIL ve ekseri idare ettiği darülfünu.| na mühim miktarda para veren zen- ginlerden müteşekkil idare heyetleri. dir. Gerek hükümet © ve gerekse bu idare heyetleri, bu mekteplerin esaslı idarej umumiyeleri ve teşkilâtları için! daimi mühaheret ve himayede bulu - nurlar. Her bir hükümetin maarif idare » si vardır. Ve bu hökümet kendi eya- Jeti dahilinde bir hükümet darülfünu“ nu idare eder, Talebe buraya imani meccanen ve bazan da gayet az bir. ücret mukahilinde devam ederler, Hususi darülfünunlarsa hüküme-, tin kontrolü altında ve hükümet mü- sandesiyle tecessüs etmiş bir idare he- yeti tarafından idare edilir. Hususi bir surette idare edilen da- rülfünunların hem bir Chancellor'u yani nazırı ve hem de bir müdiri u- mumisi bulunur. Müdiri umumi her sene intihap edilmez, Çünkü kendisi fevkalâde dikkat ve ihtimamla inti »| ve Nevyork kütüphanesinden hap edilmiştir. Ve yerinde yirmi sene kalır. Bu umumi idareden başka, darül - fünunu teskil eden her şubenin, husu- si idaresi vardır, Darülfünün teşki « lâtı o kadar mükemmeldir ki, hem ida! re ve hem de tedrisat işleri mükemıe. len yürür ve her şube (arasında tam bir ittihat ve tesanüt mevcut olur ve! bütün şubeler bir kül halinde memle. ketlerine azami hizmetleri yaparlar, İkinci omühim unsur tesisattır. Amerikayı gezenler, başlı başına da- rülfünun şehirleri, yahut büyük şe- hirlerdeki büyük darilfünunları gör. müşlerdir. Nüfusu sekiz milyonu ge. çen Nevyorkta Kolombiya darülfünu- nu, mühim tesisatiyle (30) bin ta'e- belik bir külliyedir, Binalar tamamiy. le asri, umumiyetle taştın veya be » tondan yapılmış, elektrikle tenvir €- dilmiş, Okaliröferle ısıtılmış ta - lebenin çalışması için her türlü esba- bı istirahatle teçhiz edilmiştir. Kütüphane binası her darülfünu- nun merkezini teşkil eder. Kolombla beş, on, h kuşu dönüyordu) diyerek ki- tabı kapadığı zaman Mukadderin İ boğulacak (Okadar hıçkırdığını | duydu, odu kollarının arasına İ alarak okşadı, sevdi. İ — Çok mu üzülmüştün şimdi sevindin mi Mukadder? diyordu. Küçük kız sanki mevzuu değiş- tirmek istiyormuş gibi heyeca- nını belli etmemiye çalışarak, —Baba bizi bu cuma Fluryaya götürürsün, deyivermişti. Feridun bey birdenbire şaşırdı, kızmadı, fakat hiddetli zamanlarında ok duğu gibi kaşları çatıldı bir, iki dakika düşündü, neden düşün- düğünü ne düşündüğünü kendi de bilmiyordu. Mukadderin bu arzusu onu gayrı ibtiyari ürpertmişti. Sonra birden kendini topladı neşeli görünmiye çalışarak: — Peki kızım gideriz dedi.. O sabah mukadder her kes- ten evel kalkmıştı, ablasını da uyandırdı, sevinç içinde hazr- landılar ... Şimdi Mukadderle Ümit de- niz kenarında oynuyorlardı: Sabiba hanım gülerek seslen- di, (Mukadder bak şu karşıdan geçen o sandalı gördünüz mü? orada bir kaya var haydi baka- lum hangimiz oraya daha evel giderse ... ) Anneleri daha sözünü bitirme- den genç kızlar suyun içinde (Lütfen sayfayı çeviriniz) - Yeni bilmecemiz 1— Isıtan bir madde, 2—Bir adet, 3— Bir nevi sandal. Geçen haftaki bilmecemizin halledilmiş sureti: (Yeni seneyi tebrik ederiz) darülfünununun merkez binası; Kub- beli olan kısmı kütüphanesidir. Har. vard darülfünununun kütüphanesi, Amerikada Vaşingtondaki kongre (âs yan ve meb'usan) (kütüphanesinden sonra üçüncü gelir, Dershaneleri, her münllimin kapı- smda ismi yazılı olan hususi odaları lâboratvarları, spor yerleri, lokanta « ları, hastahanesi, itfaiye dairesi, te lefon santralleri, matbaası ve daha bir çok teferruatıyla darülfünün baş. lı başıma bir âlem, bir dünyadır. Profesörler ekseriya darülfünun sahası etrafında, gayet zarif evlerde yaşarlar ve ilim tahsili için uzaklar. dan gelmiş olan talebeye evlerini a- çarak müşfik muamelelerde bulunur- lür. Maddi tesisat, en yeni aletlerle teçhiz edilmiş lâborutvarlar ve saire senelerin: teraküm ettirdiği - mühim İ masraflarla vücut bulmuştur. Amerikanın en eski darülfünunu olan ve 1840 ta açılan Harvard darül- fünununun tesisatı 240 milyon (lira Wymetindedir. (Primeston) darülfü - nanunun tesisatı elli milyon lira ve Mascuzets mühendis mektebi Alisi. nin tesisatı da yüz milyon lira kıyme- tindedir, “İkinci makale yarın,, HASAN HALET,