5 ——6— VAKIT 2 Kânunusani 1932 » Evlenmeyi çoğaltmak için| cünün Muhtırası | Iskoçyada, İngilterede, Amerikada ve Fransada takip edilen usuller Senei kebise kulübünde ne yapılır ? Iskoçyada garip bir âdet var- dır. Her senei kebisenin ilk gü- nünde kocasız kadınlar rasgel- dikleri erkeğe izdivaç teklif ederler ve erkek evli değilse, kendisine bu teklifte bulunan kadını almıya mecbur tutulur, Hatta Iskoçyada bu âdeti te- yit eden bir kanunda vardır. Bu kanun 1228 senesinde sadır olmuş ve hâlâ mer'idir. Bu ka- nuna göre o gün kendisine izdi- vaç teklif eden kadını almıyan erkek ağır cezalara mahküm edi- lir. Iskoçyada temelleşen bu âdet Ingiltereye de sirayet etmiş oranın da gayri mektup kanun ları arasına girmiştir. Onun için İngilterede de ko- €asız kalan birçok kadınlar se- menin bugününü beklerler ve gözlerine kestirdikleri adamlara izdivaç teklif ederler. Bir defa fakir bir kız böyle bir günü beklemiş ve o gün In- giliz baronlarndan birini yaka- lıyarak ona izdivaç teklif etmiş- ti. Baron bu izdivaçtan kaçmak için uğraşmış, fakat buna mu- yaffak olamıyarak kızı almıştı. Kraliçeden Sonra Ingiliz kral ailesinin birinci hanımı kimdir? | Londra, (A.A) — Yeni sene | münasebetile neşredilen şeref | Bstesinde atideki zevatın isimleri | münderiç bulunmaktadır: : Lord Chancelier Lord Sankeye | Baronluk asaletinden terfian Vi- kontluk unvanı tevcih edilmiştir. Muhafazakâr kabinede müna- kalât nazırı olan Sir Villiam Ashley, ayni kabinede ziraat na- arı olan Sir Edvard Cuiness, mezkür kabinenin posta umum müdiri olan Sir Mitchell Thom- son ile Sir Villiam Lovsona ba- ronluk unvanı asaleti tevcih kı- humıştır. İngiltere kralı kerimesi Kontes Harevooda prenslik (rütbesini tevcih etmiş ve kendisinin kra- liyet arazisi dahilinde kraliçeden sonra kraliyetin birinci hanımı olduğunu tavzih eylemiştir. yorlardı. Yalnız içerde oturmi- yorlar, somurtkan gardropçunun önünden, şapka ve paltoları ver- meden geçerlerken: — İçerde birisine bakacağım, Diyorlar, şöyle salona birer gi gezdirip çıkıyorlar, başka ir yere giriyorlardı. Sinemalar doluydu. Saat on ikide paydos olunca, caddeler ene doldu, seyrüsefer güçleşti, Kilise iselere gidenler, gazetelerin ikinci tabılarım kapışıp milyon bayallerinin söndüğüne teessüf edenler, kazananlar birbirlerine girdiler, saat, ikiye doğru, orta- lık nisbeten tenhalaştı ve saba- ha karşı kilise, bar, ve meyhane dönüşü, aynı kalabalığı gene ka- vuşturdu. ». . 4 Alelekser ıda kapanan kahveler ve dükkânlar, abi kadar açık kalmışlardı. Birçok kimseler evlerde toplanıp ara- larında “ezfane, ile eğlenmişlerdi. Bütün zavshire rağmen yeni senenin girişi yözlerde bir neş'e izi belirtiyor, içlerdeki düşün- celeri, yarın endişelerini tama- men örüemiyordu. Bu âdet son zamanlarda Ame- rikaya da sirayet etmiş bulunu- yor. Amerikada “ Senei kebise kulübü,, ismiyle bir de kulüp açıl- mıştır. Bu kulübe erkek ve ka- | dınlar devam etmektedir. Her erkek kulübe girerken ileride kendisine izdivaç teklifinde bu- lunacak kadını alacağını taahbüt etmiştir. Fakat Senei Kebise her dört senede bir defa geldiğinden bu kulübe aza olan erkekler bura- da tanıştıkları kadınların izdivaç teklifinde bulunmalarını . bekle- miyerek Senei kebise gelmeden evvel de onlara izdivaç teklif etmekte ve onlarla evlenmekte dirler, Buna benzer bir âdet Fransa- da da vardir. Fakat orada ka | dınların erkeklere izdiyaç teklif etmeleri dört senede bir değil her sene vuku bulmaktadır. Her sene 29 şubatta Fransanın muh- telif yerlörinde mahalli an'aneye tevfikan umumi ziyafetler veri- lir ve bü ziyafetler daima bir çok izdivaçlarla neticelenir. Mesele Anlaşıldı! Kendisini bilmiyen Adam kimin Kocası imiş ? Bundan bir milddet errol, İtalyada, aklını kaybetmiş ve hiç bir şey hatır- Jamıyan bir adamı, iki kâdm.da (Be nim kocamdır) diye kendine mal et- mek istiyor ve mahkemeler bu mese« leyi bir türlü halledemiyordu. Bu hadiseyi, o zamanlar (VAKIT) teferruatile yazmıştı. Romadan son gelen haberlere göre, bu mesele artık, kat'i bir surette halledilmiş, ve haki - kat meydana çıkmıştır. ... 1927 senesinde, Torino (şehrinde, bir mezarlıkta, meçhul bir adam do- Taşırken yakalanmış, kendisinin, ha» tırasmı kaybettiği tesbit edilerek bir timarhaneye konmuştu. Fükât, gazeteler hu adamdan bah- sedip te, resmini de neşredince Vero - neli tanınmış bir «ile bu şahsın harbi umumide kaybolduğu haber verilen profesör Canella olduğunu iddin etti ve madam Çanella da kendisinin zev. <ci olduğunu tanımakta gecikmedi, Bu esnada, meçhul adam, birar kendine gelir gibi olmuştu, bunun için timarhaneden ç'karılarak ailesine tes- Tim edildi, Mesele burada nihayet bulmuyor- du. Çünkü bir başka kadın, bu ada - mın zevci ve mürettip Mario Bruneri olduğunu iddin ederek, mahkemeye müracaat etti ve zevcinin kendisine verilmesini istedi. Mahkeme bu garip davayı bir haylı müddet O teikiklen sonra, meçhul şahsım profesör Canel Ta olduğuna hüküm vermişti Esa. sen, mahkemenin devam ettiği üç se- ne içinde, meçhul adamın madam Ca- nelladan üç çocuğu olmuştu. Bununla beraber madam Bruneri davasını temyiz ediyor, ve bu sefer, meçhul adamın, kocası mürettip Ma rio Brunerj olduğunu kat'ıyyen ispat ediyordu. Halbuki, mürettip Brume. ri bir dolandırıcılık işinden dolayı po-| lisçe aranıyordu, Bu suretle teşhis; edilince, derhal tevkifhaneye sevko-| Tundu, ve bu suretle, dört sene deli rolü oynamış ve üstelik (üç sene de güzel hir kadınla zengin bir hayat ge- çirmiş olan mürettip artık tamamile yakayı ele vermiştir. Mamafi madam Canella, bu şah- sm mürettip Bruneri olmadığını elân! iddin etmektedir, Takvim — Cumartesi ? Kânunüsani Tinci #y 1032 19 Şaban 1350 Senenin geçen günleri: 2 kalan günler 358 Güneş — Doğuşu: 7,18 Batışı 16,41 Namaz vakitleri — Sıbah: 548 Oğle: 128: ikindi 14.29: Akşam: 1651 Yatsı: (890 Imsak: 530 Hava — Dün hararet derecesi azam! 19, asgart 10 olarak keydedilmissir. Bugün rüzgür poyrazdan ekseriyede mütevassıt esecek, hava bulutlu ve yağmarlu ola- caktır. | Radyo | Istanbul radyosu 6 dan 7 ye kadar grnmolon, 730 dan 8.30 a kadar saz, 830 dan 9904 kadar cazband 9,30 dan (030 a kadar saz. Avrupa radyosu HEİSLBERG (214, 4 M. 75 kilovat) 8,30 bedeni hareket — 1240 orkesi- re 14,05 Konser — 17,15 nefesli sax konseri — 19,35 o Espeanto dersi — 21 dans — 1 Halk konseri, ve Clinka, Rubinstein, Klenan, Millocker, Lehar Offenback, Straun'dan parçalar, MUHLACKER (360 M. 75 kilovat) 11 Oda musikisi; Saint Saens, Stra. us, Bralims'dan — 15,15 Koro — 17 20) Senfonik konser — 20,45 Janzbant — 21,15 Straus'un (Baron o Zigame) operetinden — 1/50 dans. LONDRA — Nord Reğionnal (479,2 T0 kilovat) 1630 Varington — Hali - fax maçı neticeleri — 15 oMassenet konseri — 20 haberler — 20,30 Orgla| Reginald Dixon — 21,15 orkestra kon» seri — 22,15 eski ingiliz halk şarkıla. | rı V. 8. — 215 haberler. | VİYANA (517 M. 20 kilovat) 13 konser — 18 orkestra — 19,45 yünün haberleri — 20,90 hafif şarkılar — 21 Strindberg — Wedekind suaresi — 23,25 dans, BRÜKSEL (85 M, 0 kilovat) M5 ten 15,45 e kadar plâk — 19 An- verste verilen bir konser — 21,15 ge. çen senenin beynelmilel hadiseleri — 21,30 haberler — 22 Vallon şarkıları— 2245 Konser: Rossini, Saint — Saers, Straus V. S8, nin eserlerinden — 2 sesli gazete. BARSELONA (349 M. $ kilovat) 21 Aris — 23,05 orkestra — 21 Madrit ten nakil, LAHTİ (1796 M. 45 kilovat) 18,30 1940 Viljo Nuotio keman konserj — 20,30 caz orkestrası — 2055 hafif şars kılar — 21,15 ten 24 e kadar dans BUDAPEŞTE (550 M. 23 kilovat) 10,15 konser — 13,05 konser o— 18,30 orkestra konser; — 21 -- Maya opere» ti, Zigon orkestrası. ROMA (441 ML 75 kilovat) 12 rad- yo gazetesi — 14,35 konser — 18,30 or. kesira konseri — 22 bir opera parçası. VARŞOVA (41 M. 158 kilovat) 1930 konser — 2215 hafif o musiki — 23,10 Bhopin ve Dabrowskinin eserleri — A dans. BÜKREŞ (3905 M. 16 kilovat) 18 Sibiceans orkestrası — 19,10 orkestra — 21 şarkılar — 21,20 orkestra opera parçaları — 22,15 orkestra, STOKHOLM (436 M, 75 kilovat); 17 Hafif musiki — 19,40 şarkılar — 21,30 Noel programı — 23 dans. PRAGA (483,7 M. 6,5 kilovat) 21,30 Dört kişi tarafından şarkı — 22 Halk musikisi — 23,25 «—- Ostrava istasyonu. MOSKOVA (4481 M. © kilovat) 18 den 20,30 a kadar neşriyat, Gelenler, nler Kütahya meb'usu eski iskân umum müdürü Mebmet B, ev- velki gün Ankaradan ağır hasta olarak, gelmiştir, burada teda- videdir. Elâziz meb'usu Memduh Şevket bey şehrimize gelmiştir. Diş Tabibi Hastalarını ber gün saat 8,30—12 ve 13—20 kadar kabul ve her salı saat on üçten itibaren meccanen dişi çeker ve tedav; eder. | Muayenehane: Kadıköy oğlu Yavuz Türk sokak No. & Yazan: lren Nemirovski Golder; — Ruslar, Amrum'la anlaşmıya - caklar, Markus haykırdı: — Imzaladılar. Golder eliyle bir işaret yaptı. — Evet, biliyorum, muvakkat bir itilâf. Kirk beş gün zarfında Mosko- va tarafından tasdik edilmesi lâzım- dr, Fakat hiç bir şey oolmadığı için, endişe ettin, gelip beni buldun, bir tecrübe yapmak istedin. Öksürerek tamamladı: — İzah edeyim. Tubingen değil mi? Amrum bundan iki sene (evvel Iranda bir petrol işinden onu atlat - muıştı. Du sefer, öyle zannediyorum ki, Tübingen patlar da Amrum'u bu işe sokmaz. Şimdiye kadar meselede bir güçlük de olmadı. Esasen Sovyetler hesabma seninle iş gören küçük ya - hudiye daha fazla para vermişler. İs. tersen, bir telefon et, görürsün... Markus birdenbire, tiz, garip, is t6rik bir o acüzeninkine benzer o bir sesle bağırdı: — Yalan söylüyorsun, domuz! — Telefon et, görürsün! — Ihtiyar Tübingen... Bunu... Bili yor mu? — Tabii biliyor, — Bunu sen yaptın, alçak, rezil? — Evet, ne yapayım, geçen o sene Meksika meselesinde, bundan üç se. ne evvel de mazot işinde benim cebim- den çıkıp da senin cebine giren mil « yonları hatıriryor musun? Ben bir şey demedimdi. Sonra... Zihninde kelimeler, deliller arıyor gibiydi, sonra vazgeçti, oomuzlarını silkerek, korkunçz bir İlâh'tan bah. sediyormuş gibi, mırıldandı: —Işbul.. Markus, derhal, sustu. Masanm üstünden bir cigara paketi aldı, actı, kibriti dikkatle çaktı. — Ne diye bu pis Goluaz cigarala. rım içiyorsun, Golder, bu kadar zen- ginsin? Parmakları şiddetle © titriyordu. Golder, onlara, yaralı bir hayvanın can çekişmelerini ve son titreyişlerini sayar gibi dikkatle bakıyordu. Mar. kus birdenbire, değişmiş bir sesle: — David, dedi, paraya ihtiyacım vardı, (Ani bir titreyiş ağzınm bir kö- şesini gerdi) dehşetli... Dehşetli... pa-| raya ihtiyacım var, David. Biraz pas; ra kazanmama... Müsaade etmiyor mu sun... David?.. oZannetmiyor musun Kis Golder, vahşi bir hareketle sözü kesti: — Hayır! Markus'un solgun ellerinin kıvrık dığını, birbirine bağlandığını, o par- maklarınm kenetlendiğini, tırnakla- rınm etlerine geçtiğin; gördü. Niha - yet, Markus, boğuk, garip bir sesle: — Beni mahvediyorsun, Dedi. Gelder, gözleri yere ısrar- la dikilmiş, süsüyordu. Cevap ver» medi, Markus tereddüt etti, sonra kalktı, yavaşça sandelyeyi itti. Ve si. kütun içinde, birdenbire, harikülâ. de bir sesle gürledi: — Adiyö, David, ne dersin? — Hiç! Adiyö! — Ikinci kısım — Golder bir cigara yaktı, fakat da. ha ilk nefeslerde boğulmıya başlıya - rak attı. Sert, kuru, çatlak, sinirli ve göğüs darlığından mütevellit bir öksürük omuzlarım sarsıyor, ağzını nee bir suyla doldurarak boğuyordu. Her zaman beyaz, donuk, ölü, bir yağmumu beyazlığile beyüz ve gözle rinin altında marj torbalar olan yü - züne, birdenbire kan hücum etmişti. Altmış yaşmdan fazla Obir adamdı. İri yarı, yağlı ve yumuşak uzuvları, soluk su renkli gözleri, ve sert, ağır bir elle yuğrulmuş gibi karma karışık çehresinin etrafında sık, beyaz saçla- rı varğı, Odada duman ve yazım uzun za. man içinde oturulmanrş Paris apart. manlarına mahsus soğuk bir kurum kokusu duyuluyordu. Golder sandalyesini çevirdi, pence reyi araladı. Uzun uzun, pırsl pırıl taze semasında, kulenin (üstünde, Nakledem: fa. kırmızı, mayi ateş bir kan gibi alr« yordu... “Golmar, t düşünüyordu. Altı par. lak, zıyadar altın kelime de, güneşler gibi, bu gece, dünyanm dört büyük şehrinde dönüyordu. “Gölmar, iki isimden yazılmıştı. Kendisinikiyle Markusten. oDüdaâk- larmı sıktı: “Golmar... David Golder, şimdi, yalnız... Önünde duran blok — notu aldı, başlığı okudu: KOLDER ve MARKUS Her nevi petrol, mevaddı alım salımş Tayyere benzini, hafif ve ağır benzin- ler, Beyaz ispirto. Gaz Oil. Yağları Nevyork — Londra — Paris — Berlin Yavaş yavaş ilk satırı çizdi. Kâğu dı delen, kalın yazıyla “David Gol. der, yazdı. Artık nihayet yalnız ola- caktı. Büyük bir farahirkla düşündü: — Hamdolsun, bitti. Artıkgi. decek... Sonra da, Teisk imtiyazmı, Tu - bingen'e devredines, kendisi de dün yanın en büyük petrol şirketinin içine girince (Golmar) in kolayca vazıye- tini düzeltecek, ehemmiyetini arttı- racaktı, O zamana kadar da... Bir sürü he, saplar yaptı. Bilhassa bu son İki se ne pek müthiş olmuştu. 1922 ;tlâfn. Lang'ın iflâsı,. Hiç olmazsa bundan sonra Markus'un kadınları, yüzükleri, borçları için artık para vermiyecekti. Yalmz başma masraf o kâfiydi.. Bu miskin hayat ona çoğa mal oluyordu. ka kızı, Biyariç'teki ev, Pariste. ki ev.. Sade Pariste 60.000 frank kira, vergi, harç, veriyordu, mobilye, oya pıldığı zaman bir milyondan fazlaya mal olmuştu. Kimin için? Evde kimse oturmuyordu? Kapalı pançurlar, to&. Bilhassa nefret ettiği bazı eşyaya kim le baktı, Bunlar bir lâmba tutan si. yah mermer ve tunçtan dört zafer heykeli, dört köşe, büyük, altın arr larla süslü bir hokkaydı. Bütün bun ları satın almak lâzımdı. Ya para? Hiddetle homurdandı: — Aptal... Beni mahvediyorsun, © sonra?.. Ben altmış sekiz yaşındayım. Yeniden başlasın... Bu benim de başi ma geldi, hem kaç defa... Boş şöminenin üstünde duran bü- yük aynaya birdenbire başını çevirdi, gerilmiş, uçmuş, mavj lekelerle dolu yüzüne, ağzımm etrafındaki ihtiyar bir köpeğin sarkan dudakları gibi de. rin ve sarkan çizgilere huysuz huysuz baktı. Azimkâr bir sesle mırıldandı? — İnsan ihtiyarlıyor, ne olacak... İhtiyarlıyor. Iki üç senedenberj daha çabuk ye- ruluyordu. Düşündü: “Her şeyden evvel, yarın o gitmek lâzım,. Biyariçte sekiz on gün din « lenmezsem, gebereceğim., takvimi aldı, müsanın üstüne, içinde genç bir kız resmi olan altın bir çerçevenin yanma koydu, yaprakların açmıya başladı. Takvimde bir sürü rakam ve isimler vardı. 14 eylül tarihinin altı mürek- keple çizilmişti. O gün, Tubingen kendisini Londrada bekliyecekti... An- cak, Biyariçte bir hafta kalabilecek. ti... Sonra, Londra, Moskova, tek » rar Londra ve Nevyork. Hırçın bir iniltiyle. inledi, kızının fotoğrafına baktı, içini çekti, döndü, yorgunluktan yanan gözlerini uğuş- turdu. O gün Berlinden gelmişti, ve uzun Zamandır, eskisi gibi Vagonli- lerden başka yerde uyumamıştı. Bununla beraber, her zaman ade. ti olduğu üzere, kulübe o gitmek için kalktı, fakat enat üç olmuştu. — Yatacağım, diye düşündü, yarm gene tren... Gözleri, masanın istünde, imzala» nacak mektuplara ifişti, Oturdu, Her akşam kâtiplerin hazırladığı mektups ları okudu. Bunlar esek sürüsüydü. Fakat böyle olmalarını tercih ediyors du. Kendisine Amrumla olan projeyi sâtün Markus'un cingöz kâtibi, küçük yahudi Braun'u hatırbıyarak güldü. Vaktile kızıl olup şimdi beyazlaşmış, fakat şakaklarında ve ensesinde biraz kalmış, yanık rengi saçı küllenmiş kor gibi pırıldıyan başın: elektriğin altma Mesırli yanan Eyfel kulesine baktı. Şafağın; eğerek okumıya başladı.