—4A—VAKIT 2 Kânunusani 1932 ———— Japonya ile aramızdaki ticari münasebet Yakında geniş mikyasta pamuk göndermiye başlıyoruz Şehrimizdeki Japon ticaret ser- gisi direktörü M. Jasue dün ken- disiyle görüşen bir muharririmize Japonya'yla aramızdaki ticari ve iktisadi münasebat © bakkında şu izahalı vermiştir; — Türkiyeye itbalâlı tanzim eden yeni gümrük kararnamesi, bükümet gözel düşüncelerini tebarüz ettiren ço't iyi bir tedbirdir. Vir memleketin iktisadi vazıyetini ve milli para- sının kiymetini oLorumak iste- mesinden daha tabii ne olabilir. “Konterjantönan,, usulü Tür- kiye Japonya (cari münaseba- tina hiç bir zaman mani teşkil etmez. Çünkü Japonyada bu münrssbatın bir kat data takviyesi ve tevsii istenilmektedir. Ticarette her şeyden maddi menfaatin önde geldiği göylenir. Biz Japonlar için bu var.t değildir. Biz aym zamanda manevi bazı şeyler de ararız. Bize sımpatik gelen büyük mil- etlerle ticaret zimek İsteriz. As- yamn ilsi münteba noktasmı İş- gal eden Türkler ve Japon'ar ulasında birço': müşterek milli vasıflar vordır. Bu bepzeyiş iki milet arasında in sempati h's'eri uyandırmaktalır. turada sefirimiz hükümetimize mifacsat ederek şimdiye kadar bağka merke! e adam'arınızın bir evvel dei ren a İL —ş—şğrne ıı meme Alana bayram hazır- lığı yapıyor 5 kânususüni Asananın kur- tu'uşu günüdür. Adana beledi. yesi bayramın fevkalâde tezahü- ratla tes'it edilmesi prozram bazırlamıslır. günü süvari, izci be'ediye dairesinden tari"i bay- rağı alarak şehirde colaşlıracak- ke, sonra sast kulesine mera- sm'e çekeceklerdir. Yeni istas- yona giden asfalt cadde Üzerin- de yapılacak geçit resmi fevka- lâde olacak, askeri kıta'ar, jan- Garma, pols müfrezeleri, mek- tepler, “izciler, spor teşekkülleri, esnaf cemiyetleri ve milli süvari müfrezeleri de geçide mücade'e zamanındaki kıyafetler''e iştirak edeceklerdir. Kurtuluş günü şerefine bele- dede bir kabul resmi, gecede flner a'avisrı yapılacaktır — m. Bakırk iy. rikasının dumanları Be'ediya, Bak Meto fahr'kası a 2810 dağ çi Kurtu'uş kan «unanların shhate muzır ol idd'a ederek fabıika meyh'ne bir dava açmıştı. Mah- keme, son ce sssinde ehli vuku- ian rapccunu müzakere etmiş, idxat ikinci bir keşif daba yap- tırmıya karar vermiştir. DE Gİ,ORYA sinemasında Yeni senenin ilk programı olarak bu akşam ÖLÜM ÇENBERİ filmini takdim edecektir. (ATLANTIK ) filminden daha müessir» (DAVid GOL DER ) filminden daha heyecanlı - E. A. DUPONT'un bu şalieseri GINA MANES ve DANIEL MENDAiLLE tarafından temsil edilip s'zlere iki saatlik teessür ve heyecan geçirtecektir. Yerlerinizi tedarik ediniz. Tel. B. O, 1656 için bir | vE ER Nee'p beylerm tekrar * seç line» İ <:ımento fab» | i İ Bugün akşam saat | yakın bir zaman Sonra ticari eşyayı Türkiyeden teda- rik etmemiz imkân arının araşlı- | nlmasını istemiştir. Bizzat ben de bu maksatla teşebbüste bu- londum. Japovya Türkiyeden © tütün, zeytin yağı, pamuk ve diğer bir çok mevad alabiir, Türkiyeden pamuk almıya ço'ttan başlamış olacaktık. Fakat buradaki pamuk balyelerinin gayet fena bir şekil de yapılması ve sıkıştırılması bu- na mani oluyordu. Bu malızurun önüne güçmek tedabir alındığını ve yakında mükemmel sıkıştırılmış pamuk balyeleri ya- pılacağım bana: Türk (tacirleri temin ettiler. Binaenaleya çok | Türki mübim mik- baş'ana- üzere yeden Japonyaya tarda pamuk ihracına bilecektir. Diğer taraftan Türkiyeden Ja- ponyaya tütün ve zeytinyağı ih- raca'ım yapak için tetkikat yapmaktayız. Mevcut iktisadi buhran ku ihrecilin re zaman başıyacatımı söylem'ye imkân kirakmıyor. Mamafi kuvvetle e- minim ki çok yakın bir zamanda iktisadi O münasebatımız büyük bir inkişaf bu'zcaktır. Bu temas- lar biç şüphesiç iki büyük mil- letn daha yakından Va nı irmin e”ecektir. biribirini 'iiceret odasında Yeni T caret odası Meclisi bu- gün sast 14,50 da ilk topantır sını yapacaktır. İçtima: vali Mu- bittin bey açarak kir nutuk söy: İyecek, sonra idare heyeti seçi- lecektir. Üirirci reis'iğe Nemli ve ikinci reisliğe Dazarile lerine muakkak ba'ıln it e u wCaruumızin inkişatı için bir rehber yapılabak Türk - Yunan tcaret münase- batırın ink ş fı için bir rebber basılacaktır. Su rekberde Türk- Yunan ithalat ve ihracat tacir lerinin adreslere ve iki memle- ketin istiksa âtı bakkında malü- mat olacaktır —. Dahiliye vekili Dah liye vekili Şükrü Kaya beyin bu hafta içinde şehrimize geleceği haber verilmektedir. Darüibedayi Temsilleri İstanbul Belediyesi ŞehirTiyatrosu ağ Bedreltin AM Yakında: İŞADAMI 21,30 da MAYA Yazan; S. Ganlil'on (vu Karinder | Kaçak et satışına mani olmak için.. Canlı hayvan ınıda me» netmek mi lâzımdır,bu ne iş? Fatihte Karaman caddesinde oluran mütekalt binbaşı Hamdi B. bize gönderdiği bir mektupta | diyor ki : Istanbulda hayvan pazarı iki yerde kusulur. Birisi pazar gün- leri O Üsküdarda diğeri de çarşamba günleri Fatihte. Bu iki pazar yerine inek, öküz, koyun at, hatta tavuk ve tavşan vel basıl çeşit çeşit hayvan getirilir ve salış yapılır. Bu âdet yaloiz Istanbulda değil, Türkiyenin ber tarafında asırlardanberi devam etmektedir. Ben hayvana meraklı olduğumveher hafta kurbiyeti do layısile Fatih pazarını dolaşırım Bu hafta bir garibeye tesadüf eltim; size yazıyorum: Pazar tam hararetli bir hale girmişken polis'er her tarafı sı- rarak koyun, keçi, inek satan- ları satıştan menettiler. Herkes bayvanını alarak pazar yerini terke mecbur kaldı. bu hal bir merak uyandırdı, Sorduk soruş- turduk bir de ne anlıyalım! ka- çak et satanlar varmış. Hunun teminen hayvan pazarını tatile mecburiyet hası! olmuş, lnsaf edelim, Kaçak et mem- nu ise fai'lerini bulup tecziye etmeli ve başka suretle bunun önüne geçmeli, Canlı hayvan sa- tışını niçin menediyorlar ? Bir insanın dört keçisinden ikisini satmak mecburiyeti hası! olsa bu adam ne yapacaktır ? Kaçak et başka, alım O satım gene başka ve bunlar biribirinden çok farklı ayrı ayrı birer meseledir. Çiin- kü her salı'an bayvan kaçak et için satılmaz, sonra hayvan ihti- yacı mutlak olarak et ihtiyacı | demek değildir. Pazar yerinde po'ise müracaat eden'er de oldu. Polis bakkı teslim etmekle beraber “biz emir Kuuyuz ne yapzlım bize böyle emir verdiler!,, dedi. Mer- ciinin nazarı dikkatini celbe ta- vassut buyurulmasımı rica ederim. VAKIT Renkli ilân basar Bir renkli ilân on renksiz ilâna be- deldir, Renkli ilân- larınızın resimle- rini idarehanemiz hazırlar Renkli , renksiz ilânlarınızı VA» KITe veriniz Küçük ilânlar için tatbik edilen tarife fevkalâde elve- rişlidir SiYAHLI KADININ KOKUSU İ bir genç kız. hayvan | peri Dariisscarde ağas | adam, | kendisiy | hadisenin bi sizin saraya girmiş | ehram gibiydi. İ bir kanadı aralandı. lak kafası uzandı: Acuzenin Definesi Müellifi : Nizamettin Nazif Ressamı : Münif Fehim Bir adam, taydalı oldukça kulla- nılır,faydası bilince ömrü de biter.. BET Karanlık, korku, heyecan. Yorgur- luk., Ve düşününüz ki sıhhati yerinde Göz kapakları ağırlaştı. Gözleri yavaş yavaş kapandı. | Bir ki niye kader (kafasında tatlı hayaller canlandı. o hsya'ler de kayboldular.. kız, derin derin nefes almr-| ya başladı. , kavrılöğı yerde uyuya - <carıma bürün! ledi. Seni Üsl Öğleye d buk ol! Burası bekâr evidir, fazla h man yaksık alma YEMİ UCUNCU KISIM Bı — Yahya e sendi — Alüşun gara | > daxwa sonra, ge:! ağaLdI hn kine Birisi s6 iki eliyle sandalın — kenarı, tunmuş, her sallarışta korka korka denize bakıyordu, haklıydı. Çünk &la gemiye sus) #k bir fark ol. st sırtında ve da gayi bir mak gerekti, ÖÜmri bazan saray met adâm elbe kır Gemi « nağınm ip İstanbula geldiğini, inde vermiye memur etmişti. Sandal, öbür sandala yanına ya- maştığı zaman İskelede ne kimse var. dı, ne de az evvel cereyan eden kanlı Odadar sokuklardan geçmişti. © da zaman zaman koşmus, bazan bir kapıya ark; yaslıyarak beklemiş, bazan bir saçağın altında gizlenmişti. Nihayet, üç gün evvel çıktığı ka- pıdan, hiç kimsenin gözüne ilişmek« Mutfaklarda ışık vardı. Aşçılar sahuru hazirliyorlardı. Karanlık yer- lerden, parmaklarının ucuna basa, basa ilerledi, Mutfakları geçti. İç avlu ıssızdau Hele Darüssaade ağasının dairesi, bu aysız gecede bir| Pencereleri bir iki sa- niye kadar tetkik etti. Sonra birine parmağiyle vurdu: — Tık. Tıktık! İçerde bir sedir gıcırdadı. Camın Habeşinin çıp — Kimsin sen? — Benim ağam. Manisadan geli. rim. — Ha?. Bu kadar çabuk ha? İna- namyorum. . — Inan ağam. İnan! O da geldi. — Sahi mi? mdi Yahya efendi konağında size intizar ederler, — Bekle öyleyse. Cam kapandr, Mühim bir işi mus vaffakıyetle başardığına emin; artık göreceği mükâfatın neş'esiyle sermest kavıreık bıyıklarmı bükerek duvara ars kasını dayadı, bekledi. Taşıdığı mek tupta ne yazılı olduğunu bilmemişti; ne de bilmiyordu. Yalnız giderken ağa, ona şu talimatı vermişti; “Oraya varır varmaz, bir saniye bekleme, yanma gir. İki eli kanda ol: sa bekletme, al gel!,, Bir şehzadeye karşı bu kadar lâü. bulunabilmek için, x bir sir bir sebep ol- k m alize Netekim öyle yap» muş ve o giddetli şehzade lâm, cim de- 3 kopnenktı bu işten. Muhakkaktı bu. Zaten ağanın vadi de vardı. “Git, gel, bak nasıl mem- nun edeceğim seni!,, demişti, Bu tatlı hayaller içinde saraylar kurarken dairenin kapısı açılmış, ağa çıkmıştır, — Hadi bakalım. — dedi — — Geldiği y an geçerek, hiç kimseye görünmeksizin gene o küçük kamdan çıktılar, Sokaklarda bir iki köpek havlkyor- n nalçalı kunduralarını sürterek, IWr ne taraftan re tarafa giden bir gece yolcusunun ayak sesleri işiti- liyordu. Yollar o kadar #esiz ve ser» Yokuşun başına geldikleri zaman, arüssaade ağası, adımlarını yavaş» izi kimse görmedi ya, Eminsin — Eiketle atam. Darüssende ağası hazretlerinin se. sinde gari» bir heyecan vardı. Fakat u ATRATN mamışlı, Eğer saydı, hiç şüphesiz böyle ih. geriye çevir - eokip ensesine doğru kolunu kaldır. mıstı. Saray terbiyesi almıştı &ğ Bir adam, ancsk faydah oldukça ku'- Tanılırdı. Zararlı olmasma (lüzum yoktu, faydası bitince ömrü de biter- di. İşte ağa bu nazariyeyi tatbike ha. zırlarmıştı ve genci de boş avlamıştı ama, kıvrrck bıyıklı adamın da daha i gelmemisti galiba. Zira ağanın kalkan kolu, gsne aynı süratle inmiş ve fakat hançer sâirin ensesine abimin kınma giri - esi ağadaki bu ani o istihaleye sebep neydi? Bu sırada sâi geriye dönmüş, hafif bir sesle mirildanmıştı: — Hiç bir şey yek... — Peki ama bunlar ne? Mesele basitti. Duvar dibinde gemlerini şıkırdatarak, nallarıyla ye- ri döven iki at, ağanın gözüne çarp- muştı. Bunlar malüm, Alüşla Kabs- sakalı getiren atlardı. Orada, başıboş duruyorlar Gelmezler köyüne (giden sahiplerini bekliyorlardı. i hemen atlara yanaştı; — Iki tane, — diye söylendi — kât kimin bu atlar? Habeşi ürkmüştü. Acaba kendile- rinden evvel gelen bu atlılar kimler. di? Buraya geldikten sonra nereye gitmişlerdi? Niçin atlarını (beraber götürmemişlerdi. Her hadiseden bin entirika sezmiye alikm kafası, bir. denbire karmakarış olmuştu: — Şurada biraz bekliyelim.. — des di— Olabilirdi ya.. Belki evi gözetliyor lardı. Padişeh henüz sağdı. Darür- seade ağasımın veliahtla kumpas kur- duğunu işitirse, habeşi işin neye va- racağını kestirebilenlerdendi. Sâi itiraz etmedi, sırtlarını duvara vererek durdular... Bir dakika, beş dakika, on dakb ka geçti. Ne gelen vardı ne giden, (Bitmedi) Fa-