sanuşmanıı yATım Dir mMustemlekesiydi, Her devletin elindeki (o iktısadi, mali kapitülâsyonlar o müstemlekenin bi. rer tapu senediydi. Cebren kabul et tirilen gümrük sistemi memlekete her ecnebi malınm kolaylıkla O yelmesini ve memlekette veri; ve milli (olarak! hiç bir sanayfin doğmamasını temir etmişti. Cebri, iktisadi liberalizm zx len imparatorluğu parçalamıya, bw meyanda bizi de fakrü sefalele ve « sarete gölürü yordu. imperatorluğu in yıkıldı ? İmparatorluğu Odahili ve harici muharebslerden ziyade iktısadi istih- salsizlik yıktı. Ve bu enkaz altınds ea çok ezilen Türkler oldu. Fakat Türk Büyük Gazi rehberinin emsalsiz kudret ve dehası sayesinde bu enkazın altından dipdiri kurtuldu ve yepyeni bir devlet kurdu. Bu devlet milli ve iklasadi birliği haizdir. İmparator - luktan küçük, fakat daha kuvvetli ve! daha canlı ve haysiyetlidir. Türkiye milstaki! bir devlet halinde kurtuldu, müstakil! kalabilmesi ve Türklerin hür ve müstakil yaşıyabilmesi için iktısa» den de müstakil olmasını temin etmi lâzımdı. Bunun da manası Türkiy kend; kendine yaşıyabilecek iktisadi! bir kıvama getirmek, memlekette ye. | tişen ve ytişmsi kabil mahsulâtı bol,| ucuz ve iyi yetiştirmek ve memlekefs| te milletin zaruri ihtiyacma tekabül) edecek sanayji teşvik © ve takviye ve| himaye etmek ve devletlerle olan ik-| tısadi ve ticari münasebetler; zaruri| miktar ve maddelere hasrederek ma- M muvazeyeni halleden masun bir ku vette bulundurmak Türkiyeyi ve Türk! leri zengin ve müreffeh (vapmaktır. Bugün milli cümhuriyetin, milli hü - kümetin tuttuğu ve üzerinde yürüdü. ğü sistem budur. Bu sistem asırlar. danberi her devletin tuttuğu esastır. 4s de pek yeni olduğu içindir ki hâlâ bazı yerlerde bazı itirazlara tesadül edilmektedir. Garibi oşurasıdır ki| bize en çok târiz yapanlar en ziyade! bu sistemi takip eden (o devletlerin| propagandacı matbuntı ve yahut mi eMifleridir. Bunların maksadı gayet! açıktır. Bizi gene eskisi gibi gaflete sev - kederek iktisaden esir yapmak, eğ leketi yarı müstemleke haline koyduk-| tan sovra memleketin ve milletin ha-| yat usarelerini emerek cansız ve kars| #z bir halde memleketi müstemleke| ve Türkler; de esirler haline koymak. Tahmin etmeyorum, fakat içimizde | hâlâ böyle propagandalara kapılan ii lar varsa onlara hakikaten acımak ve hem de çok acımak lâzımdır. | Iktisadi sıkıntımızın sebebi Buhran dünyayı sarsanken, biz Tim inkişaf © halinde bulunuyorduk. Buhran evvelemirde sanayi omemle- ketlerini sardı ve oraları sarstı, Tür! kiye mevkii, kendi istihlik ihtiyacına | dispetle hiç denecek mertebede oldu-| ğu için bundan müteessir o olmadı. Bundan başka mevcut sanayii de lâ- zim geldiği kadar himayeye mazhar dir, | Zaten Sünayii kendisine yetiyen | memleketler ve zirai memleketler buh Yandan en az müteessir olan yerlerdir. Türkiyenin iktasadi sıkıntısı 928 ve 929 senelerinin kuraklığı ve içinde bu lunduğumuz sene cihandaki (o zahire bolluğundan hasıl olan fiat düşüklü- güdür. Avrupa ve Amerika memle - ketlerinde alınan tedbirler de mahsu-| Jatımızın ucuz ve güç satılmasına se. £ vermiştir. Bir taraftan islihs sali ucuza mal etmek, diğer taraftan buşların ithalât eşyasile mübadelesi nji temin etmek, mevcut sıkıntıyı 2» zaltacak ve bize buhran (o senelerini| dahâ kolay geçirmemize yardım ede «| cektir. Her şeyden evvel Türkiyeyi! ve Türkleri bulırında siyasi ve ikti: sadi yıkılıştan koruyacak yegâne esas| her Türkün en yüksek dikkatini o ve| eu büyük göyretini sarfederek devle.| tin kurduğu ve kuracağı milli iktisat! nigammı muntazam ve müstemir bir; surette kendi şahsile evinde, işinde! tajhik ve takip etmektedir. Bu niza man bir faslı dasarruftur. Zamanda tasarruf, pülüsta tasarruf, istih « lâkte tasarruf lâzımdır. Evvelâ bizi, geçenlere yetiştirmek İçin, sonra küy- Osman bettiğimiz boş zamanları kazanmak için, nihayet de nüfusumuzun kol eksikliğini kapıyarak istihsali arttır. rak İçin nüfusla tasarruf lâzımdır. l vatandası iş bulmak, e i Iğ | | eğ Darülfünun Meselesi Ben ne yaptım 2 GİZDE FELSEFE TEDRİSATI Bütün bu miilâhazalara göre bizim darülfünunun henüz pek yeni olan has vatında yalnız kendi ihtisas şubem o- lan felsefe tedrientı tarihçesini göz den geçirdikten sonra — sırf kendim- den bahsedeceğim için — benim bu tedrisatın hangi tekâmül merhalesin- de işe başaldığımı ve kendimin o te- kâmül si sinj takip ederek hangi dar mevzuu ilerlettiğimi m. nunda felsefe tedrisatı mer rullah efendi ile başlar. Meş- rutiyetin ilânından biraz evvel ve o| ünun edebiyat şübe - le felsefe dersi Emrullah efendi - deydi. Ders programında (Mantık), (Aklâk), (Usulü tedris) gibi dersler) vardı, Bu dersler yalnız merhum tara| fından tedris edilir ve talebe yalnız kendi iakrirlerini mot ederek derse ondan çalışırlardı. Merhumün bu hu sustaki derin vukuf ve ihatasına rağ- men felsefeye dair ne bir kitap, ne bir eser, ne de bir yazısı olmadığı gibi hittahi felsefeye mahsus olan (lisan) da henüz doğmıya başlamş bile de» ğildi. Meşrutiyetten sonra felsefe tedri» aa a AR Çünkü evvelâ nüfusumuz memleketi- mize nispetle henüz (o noksandır. Bir kişinin yapabileceği (o işi gördürerek nüfus noksanını artırmak icap eder, Bir kişinin yapabileceği işi ik; ve da- ha ziyade kimseler görürse oo iş de pahalıya mal olur. kabet edemez. İstihlâkte (tasarruf lâzımdır. Çünkü tam ve temiz bir ge danm güzel ve temiz ve zarif bir el - bisenin boş ve dürüst eğlecinin bir ce miyet hayatınm fevkinde sırf göste- riş için yapılan laubalilikler, müba- lâgalar ve yahut fena itiyatlar, sıh r hatte, hayatta, ahlâkta o ve İratta büyük rTahneler birakan fsraflardır. Bu israflarım ahlâki ve manevi cihet- lerini bir tarafa brakarak yaln made, di kısmı alınsa dahi fertiiç nve millet için tehlike gene büyüktür. Yalnız dişten değil .. Fazla ve fuzuli sarfiyat, gelire, kazanen dokunmakla kalmaz, sermayeyi, krediyi de mahveder insanı iflâsa ve sefalete götürür. Ta- sarrufun müspet himillerinden biri de herkesin işin; arttırması, yani müm kün olduğu kadar fazla çalışarak | fazla istihsalde bulunmasıdır. gün iktisadi tasarrufun yalnız dişten arttırmakla kahil olabileceğine kani değildir, aynı zamanda işin de art - tırılmasını emreder. Bu saydıklarım, hasılatı cemiyetin servetini o arttıran ferdi tasarruflardır. Bu tasarruflar fertleri, milletleri zengin eder ve re faha götürür. yatanın öz malını kullarınak gelir. Yerli mah kullanmak, yalnız miki li tesanüdün ve yahut içtimai müte - kabil mer 1 ve rabıtanın icap ettir diği ovatani bir dakârlık, alicenaplık değil mi? Şah- siyetlerin zati ve ferdi menfaatlerini ve irsani de temin eden ve himaye eden bir © Yerli malı kullanmak demek, andaşa pa- ra kazandırmk suretile kendi istihsa- limizde onları kolaylıkla satabilmeyi temin etmektir. Bununla mukayyet olmıyarak herkes beğendiğ “diği yerden alırsan çiftçinin mahsd- lâta açıkta sanayicinin mamulâtı açık- ta, işçi açıkla, irat sahibinin zeliri açıkta, açıkta kalır, kaları tutar. zevk uğruna koskoca mahvolür, istenilen fedakârlık büyük değildir Aziz vâtandaş, büyük buhranda bizden vatan ii ve vatandas için istenilen fedakk Nik büyük değildir. Bize yalmz men | faatinizi biliniz diyorlar, vemilletin 3 tiği zaman Türklerin fedakârlıklarını nerelere kadar götürdüklerine yakın tarih şahittir. Buna da büyük Türk milletinin ve Zi cevap, emin ola - him ve emin olsunlar müspet olacak- tır. sastır, Neticede hir keyif, bir bir memleket Ucuz mallara re; ve İ Bunların başında da! fe «| “devletin memuru da zabiti de| Onların yerlerini bass! dünyayı sarsan bu! vatan vej iksek menfaatleri emrsis | | * Birinci makale ) dürkü #asımızdadır | satma biraz daha ehemmiyet verilmiş! 9 ve felsefenin muhtelif kısımları salâ «! hiyettar hocalara tevdi edilerek fej.! sefe dersler; müteaddit kürsülerde olas) rak ayrı ayrı tedris edilmiye ve her *İ kasmın mebahisini muhtevi kitaplar! tercüme edilmiye başlanmıştır. İ Nihayet programa ilâve oluman| (letimuiyat) dersinin. Ziyn Gök Alp) merhuma verilmesile felsefe tedrisa » tonda yeni bir inkişaf başlamıştır. İşte bizde felsefe tedrisatınm ge » çirdiği tekâmül sahnelerine baklmca klâsik devre diyebileceğimiz Emrul - lah efendiden itibaren Ziya Gök Alpa kadar olan devreye; birine; devre, klâ- | sik devreyi #şmıya doğru olan ham- leye nazaran Ziya Gök Alpten sonraki devreye ikinci devre diyebiliriz. | Ziya beyin felsefe tedrisatnda gös terdiği yenilik şöyle olmuştur. O vak- te kadar felsefe tedrisatı âdeta (sta tik) bir halde iken Ziya beyin darül fünun tedrisatınm böyle henüz daha İ (dinamik) bir hal alamamış olmasın. dan mütevellit bir heyecanla urfaya j attığı darülfünuni meseleler darül(ü- nun muhitinde yeni bir hayat uyan»! dırmış, ve etrafma topladığı genç ho calara aşıladığı (Ateşli hamle) ile, darülfünua tedrisatı klâsik usulden kurtulmıya başlamıştır. Bununla be ! raher Ziya beyin darülfünen Kiya! da bu ilerleme hamlesiilmi safhadan! ziyade harsi safhada kendini göster. miştir, (1) Ziya Gök Alpin yüksek şahsiyeti -) nin iki cephesi vardır: Biri ilmi, dis) ğeri harsi. Ziya bey memleketin geçir-| mekte olduğu inkılâp hayatında uh «| desine düştüğüne kani olduğu mühim rolü ifa etmek için ilmi safhadan zi - yade harsi safhaya ehemmiyet ver - miş, ve yahut daha doğrusu hadisat kendisini buna sevketmiş, ihmi saha daki hareketlerinden ziyade harsi Sü» hada faaliyetini sarfetmiştir. Run» dan dolayı ilmi sahada daha ziyade (Telkinat) ta bulunmuş, harsi saha« da ise daha ziyade (Neşriyat) vücu- de getirmiştir. | Ziya beyin ilham aldığı filozof Dur-| kheim'dir. Bütün yazılarında ondan| İ Şu halde kendisinin intihap ettiği; mez hep Durkhelmin mensup olduğu (müshetellik) mezhebidir, (2) Simdi bizim darülfünumün bu ikin- ei devreye girdikten sonra bulunduğu tekâmül safhasmdaki ihtiyacını göz istilzam ettiği görülür: Otorileleri; | nakli, (3) (ilme bisan vermek), or! nal mesaj vücude getirmek, Medeni yet âleminde ilim cereyanlarının sey» ri tetkik edilirse bu yoldan yüründü- ğü, tabii tekümül seyrinin bu olduğu; nazara Çarpar. Bu noktai nazardan bakılınca Ziya bey — söylediğim gibi — harsi saha- ya fazla ehemmiyet verdiğinden dola»! yı bu üç türlü mesaide usuli bir suret te çalışmıya vakit bulamamış, edindi- ği Durkheim'i nakle ömrü vefu etme diği gibi, ilim İisanını yaratmadaki kudretine rağmen müteferrik yerler- de çok isabetli bazı ıstılahları vücude getirmekle kalmış, ahlâk mevzuu hak- kındaki gibi bazı makalelerinden mâ», ada orijinal tetkiklerini, kitaplarımı, yazılarını hep harsi sahada meydana koymuştur. BEN NE YAPTIM Ziya beyden sonra (Mantık) de: # İ mi almış bulunuyorum. İçtimaiyatın| * yuhurundan evvel felsefenin diğer kı- İ sımları gibi mantık da sırf felsefi “| lan klâsik mahiyetini muhafaza edi -| yordu. Halbuki (Müsbetçilik) usu -| Nile tetkik edilince mantığın şimdiye kadar böyle klâsik zannolunan mev» zuunun tamamile (dinamik) bir mahi- yet aldığımı gördüm, ve dersimin me- sai kadrosunu ona göre çizerek İşe başladım. Felsefede (ferdi bir varlık) telâks ki olunan nefsin zihniyet mekanizma. snın o telâkkiye göre tetkiki başka bir saha, içtimaiyatm zuhurundan sonra (içtimai varlık) telâkk? olu- mumu Ür. İhsan Sami mammmz İ bu mesaimin mahsulüdür, (6) Öksürük Şurubu Oksürük ve nefes darlığı için pek tesirli ilâçtır. Dilvanyolü Sultan Mahmat türbesi No. 189 Her eczanede bulunur, İstanbul £ inej icra dairesinden: Bir deyinden dolayı macuz ve pas| raya çevrilmesine karar verilen bir Konsul bir Garderop bir Karyola bes! Sandalya şehri halin 21 — 12 — 931 tarihine musadıf Perşembe günü sa - at on ikiden bire kadar Galatada Şişs hane Karakolu İtfaiye karşısında Ro- mano hanında furuht edileceği ilan o lunur. — (2213) aiyatn da izah tarzı olmuştur. m (Müsbetçilik) felsefesinin orijinal mevzuu üç esasa İstinat eder; (Rea lit& sociale), (Reprösentation collee- tive), (Jugemenis de valeur) bu üç mantık mevzuu modern felsefeyi vü- cude getirmiş yeni mevzular olduğun»! dan dolayı (Müsbetçilik) sisteminin mevlüdü olmakla beraber bir tekâmül merhalesi geçirmeden (vâzh) bir mefhum halini alamamışlardır. Bu üç mevzuu Cante (sezmiş), Durk. heim (görmüş), Levy -Zruhl (meyda- na koymuş) tur. Müsbetçilik mezhebini benimseyip o felsefeyi takip etmek istiyen bir hos! canin üzerinde yürüyeceği tekâmül merhaleleri de tabiatile bu srayı ta- kip eder. İşte Ziya beyin (dün) Dürk- heim'dan almak istediği bu mevzula- w ben (bugün) Lövy -Zruhi'den ala» rak vuzuhla (meydana koymıya) ça»! Uştım. Bu suretle mesai tarzım üçe ayrıldı: 1 — Felsefede en son (Ana mezhep)(5) olan müsbetçilik sisteminin bugün en son otoritesi bulunan Lövy- Zruhl'ü ilim sahamıza nakletmek. (İptidat zihniyet), (aşağı cemiyetler - de zihin fonksiyonları) mdan sonra üzerinde çalışmakta olduğum Anguste (Conte'un felsefesi) eserlerinin nakli Bü Her ilim milli lisana intıbak etmedik. çe kendi ilmimiz sayılamaz. Felsefe yi milli lisana intibak ettirmek için evvelâ tutacağım metodu meydana ko- yarak o usul dairesinde sstılahları tet.) kike başladım. Fakülte mecmuasın -/ da sırasile intişar etmiş ve edecek o» yalnız! bahseder, ve dalma onu istişhat eder.! lan (Felsefe ıstılahları) makale silsiz| lesi bu mesaimin mahsulüdür. 3 — Kendi orijinal tetkiklerimi meydana | i koymak. Ru hususta sarfedilmesi lü» zım gelen mesai evvelâ müsbetçiliğin | istinat ettiği üç mevzuu vuzuhla mey- dana koymıya masruf olmak icap edis Bu *| önüne getirirsek şu üz türlü mesaiyi Yordu. Bu ihtiyaca göre bunları (Gzah) İçin neşrettiğim (Maddi şe'ni - yet, içtimai şe'niyet) (7) (Mâşeri ta- savvurlar), (8) (Keyfiyet hükümleri ve kıymet hükümleri) (9) yazılarımla (Akıl mantığı, vicdan mantığı), (10) (Cemiyetçilik mezhebi) (11) gibi tet kiklerim bu mesaimin mahsulüdür. Yakmda (Felsefe ve içtimaiyat), (Ke miyetler âlemi, keyfiyetler âlemi, kıy- metler Âlemi), (Şe'niyet ve hakikat) gibi yeni tetkiklerim İintişar edecektir. Harsi sahaya gelince: İçtimai has yatımızım her türlü safhalarına, inkı- lâbımizın yeni yeni tecellilerine müte. allik yazılarım muhitinizin bu husus. ta darülfünundan beklediği hizmetle» rin kendime taallük eden kısımlarını ilaya çalışmaktır. (İnkilâbın felsefe- si), (Halkeihk ve cümhuriyet ve Türk halkerlığı ve cömhuriyeti), (Burümkü dilimiz) eserlerimle (Cümhuriyet ve fazilet), (12) (Lâdiniik nedir?), (13) (Milliyet ve insaniyet), (14) (Kitap ve hayat), (15) (Talim ve terbiye) (06), (Türkçülük vazifeleri), (17) (Mefküre birliği) (18) gibi yazılarım bu mesaimin mahsulüdür. Hatta en son zuhur eden Menemen menfur has) disesini telin münasebetile yazdığım yanda bugün (Şeriat) mefhumunun nasıl anlaşılması lâzım geldiğini gös- termiş oldum. İstanbul darülfünanunun âciz bir uzvu oaln ben bu yolda çalıştım ve çalışıyorum. Halit Nimetullah Darülfünun müderrislerinden (1) Gayet tabii olarak Ziya beyden bahsetmekle hem onun ilim hayatı «| nuzdoki unutulmaz hizmetlerini say -| nan nefsin zihniyet mekanizmusının tetkiki ise başka bir saha arzeder. Bun dan dolayı (mantık) şimdiye kadar felsefenin siklet merkezi olduğu gibi, #mş, hem de kendi mesaimi göstermek için bir mukayese yapmış oluyorum. (3) Ziya beyi bazıları (Mistik) z0n- nederler. Halbuki Ziya bey (Sırcı) de» İ 12 inci av 1031. © Şaban 1380 © Günün Muht Takvim — Pazar 20 geçen günleri: 342 kalan günleğ * Güneş — Doğuşu: 7,18 se Namaz vakitleri — Oğle: 128; ikindi 14,99; Akşımi > Yatsı: (E90 imsak: 530 Hava — Dü azami hararet # A 0 olarak kaydedilmiş Bugün” porrazdan mütevassıt esecek, e riyetle bulutlu ve öğleden © çifenti olaciktr. Havanı özle sçması muhtemeldir. , Intihaplar — Tahmi “© cemiyetinin idare hezetinin a miş olduğundan bugün öğleden Sd cemiyet merkezinde yeni ide seçilecektir. Radyo Istanbul radyosu — 6 dan 7 ye kadar gramafo dan 830 a kadsr Makbule ha Takile saz, &.30 dan 9 a kadar HÜL ile opera parçaları 9 dan 10 “gi Belhis hanımın iştirakile saz, © 10,30 a kadar Tango orkestrası. 19 K.evvel 931 | Kambiyo | Fransız Frangı | t Ingiliz lirası Kr. ni Türk iran Dinar Çeroneç Kuraş | Nukut 20 Frank (Frans. $ tisteriin Cngilim 1Dolar (Amerika) Lr iade i BORSA | HARICI a Gil bilâkis (Müsbetçi) dir, On“ cı) zannedenler kendisini hiç © müş olanlardır. (3) Bir llardan diğer Use hangi bir mütercim tarafında" terelime etmek başka, bir ot?" 4 mesleğini tamamile kavrayıp bi ni benimsedikten, lisanına İn tikten sonra o otoriteyi milli nakletmek başka şeydir. Bu solâhiyetli müderrislerin işi (4) Gene bundan dolay mantıkla içtimaiyat imi münasebet ve biri olmuzsd sik kalır tarzında: bir rahtâ Binaenaleyh bugün mantık * zın içtimaiyat yapılamaz. (5) (Ana mezhep) velsef edi ve Üçüncü derecede sisteml€i bilgi nazariysinde değişiklik Sf büyük filozofların felsefe * bir devir vücude getirdikleri 1 sistemlerdir. (6) Bundan başka B (Şuurun bilâ vasıta mu'talar) letliğim gibi Thomas'nan eyi fe manielini de hazırlamış ” rum. *k (7) Mü mecmua: 98, (8) Edebiyat fakültesi Cilt 6, sayı 2 (9) Müli mecmua: 98. (10) Edebiyat fakültesi cilt 6 — sayi (10 MUH mecmua: 106 (12) Vakıt gazetesi 21 928. (13) Vakit gezelesi 28 nisa * (14) Müli mecmua: 140 (15) Vakit gazetesi 8 ti dö) helen zi w eyi (17) Milliyet gazetesi 4 (ri MM. » 2 (19) (Kara vak'a karşın! #İ ul gazetesi 50 kânunu€vvel Altın Mecidiye Bankonot