c *KiZiNCi SENE No. 2738 Sahip vo Basmuharriri NAOİ İOAREHANESh 4airci «atısasa Telgraf: İslanbu) Cumhurivet Posta kutusnı N* 246 Başmuharrtr : 22360 Tahrtr müduru • 23230 tdare mUdürU 22365. MatbM 30473 h u riy Cezrî tedbirler almıyor Kacakçılık yapanlar pek seri bir şekilde ve şiddetle cezalandırılacak Layiha hazırlandı, Heyeti Vekîleye evrildi Ankara 19 (Telefonla) Ve killer Heyeti yarın 4 te toplanarak kaçakçıhğa müteallik lâyihaları müzakere edecektir. kacakçılık diye ikiye tefrik etmektedir. Gümrüklerdeki kaçakçıhk musadere cezası ve cezayi naktî ile baslamakta, kacakçılık için yapılan sahtekârlık, miihür taklidi gibi cürümlerde bunlara hapis ce zası da inzimam etmektedir. Bu f iiller için ceza kanununun alâkadar maddeleri mucibince ayrı ayrı cezalar verilecektir. Gümrükler haricindeki kaçakçıhğa gelince, bunlar için musadere» den başka 200 liradan 10,000 liraya kadar para cezası ile 10 seneye kadar hapis cezası verilecektir. •uüstimalleri görülenler memurin nuhakemat kanunundan istifade edemiyecekler, ayni ahkâma tâbi o\ lacaklardır. Kaçakçıların ve memurj larm muhakemeleri mevkufen ya pılacaktır. PAZAR 20 KANÜNUEVVEL 1931 ABONE ŞERAİTİ : Seneliği ; ; 6 Aylığı F 'I 3 Aylıgı : § 1 Ayiığıj~ 1400 Kr. 750 Kr. 400 Kr. 150 Kr. Bfüshası faer yerde Hay'eti Vekile BugUn Kacakçılık Layihasmı Tetkik Edecek Maddî gıda, Manevî gıda Memlekette bir Opera Heyeti te şekkül etmis ve ilk içtimaını evvelki gün Güzel San'atlardan Edebiyat Şubesinin karargâhı olan Alay köşkünde aktederek ehemmiyet ve mahiyeti hakkında evelâ oravda hazır bulunanlara ve matbuat tarikile de efkâri umumiveye malumat ve izahat ver miştir. Matbuata akseden kadarro • dan istidlil olunduğuna göre Opera Heyeti pek asil olan maksatlannda pek cesurdur da. Hemen hemen bir sene vade ile bizi güzel türkçemizde dahi operaya kavuşturmağı gözüne kestirmiş bulunmaktadır. Maksadın güzelliğile beraber bu cesarett<;ki azitn ve kararı takdir etmemek mümkün değildir. Biz sahsan bu işin tekniğini bilmediğimiz için onun bir sene zarfında tahakkuka başlayıp başhyamıyacağını dahi bittabi bilemeyiz. Ancak işin ehlinde onu pek az zamanda tahakkuk ettirmek için gördüğümüz gayret ve himmetin pek ileri derecesinden sadecede sevinebilirdik. tstanbul Valisi pek zîyade alâka gosterdiği tiyatromuzu operete doğru inkisaf ettirmek için de çahs maktan hali değildir galiba. Fğer hatıramızda yanılmıyorsak bugün • lerde o vadide haberler almakla da mübesşer olmuştuk. Darülbedayi'in son sekli münhasıran kendisinin himmeti eseri sayılabilecek derecede bu ean'at aubesine alâka gösteren Valimizin bir Konservatuvar şekline kalbetmek yolunda bulunduğu musiki • mîze de hatın sayıltr hizmetler yapmakta olduğundan haberdanz. Türk snusikisi tstanbul ValUinin alâka • darhğile iki binden fazla Türk halk şarkısmı toplıyarak bunlardan müebbet ve muhallet bir hazine vücude getirmistir. Bu hazinepm kıyraetîni anlamak için millet denîlen mefhu mun biraz da san'at demek olduğunu düşünmek lâzımdır. San'at, yani nağme, şiir, fikirlerin ve hislerin toplu ve sürekli ifadesi, resim, heykel ve mimarî. Bı> tarafı kuvvetli olmıyan millet, hen.z bütün manasile müterakkî değil, hatta hakkile mü tesekkil bir varlık bile «ayılamaz. Diğerlerinden bahsetmemek için tiyatronun Türkiye'deki tarihi yeni olduğunu kaydedebüiriz. Nihayet yarım asırdan biraz fazla bir müddet, bu san'at şubesindeki bütün tarihimizdir diy«»biliriz. Hem de fasılalarla kesik, kör, topal bir tarih. Bizim nesil Güllü Agab'un Kedikpaşa sahnesine yetişmedi, fakat bilhassa Namık Kemal Bey dolayısüe onu bütün an'anesile öğrendi. O zaman bu yepyeni sahada bir canlılık go rülmüştür. O zamanın tiyatro sahasındaki telifatı miktar itibarile her zamandan fazla sayılacak bir halde idi zannolunur. Bizim nesil Manakyan ile K Hasan Ef. merhumlarm sahnesine ye tişti. Orta oyunları meşrııtivet dev rinde son devirlerini yasadılar. Karagöz alafrangalığa meylederek yavaş yavaş perdeden silindi. Darülbedayi ile yeni bir sahne vücude getirilmek gayreti henüz çeyrek asra varmıyan bir teşebbüstür. Türk sahnesinden bahsolundukça Tevfik Fikret: Türk kadını sahneye çıkma dıkça Türk tiyatrosu vücut bulmus olamaz. Derdi, bize bu hamleyi Cumhuriyet getirdi. Ankara'da millî hâkimiyete müstenit bir hükumetin te melleri kurulurken İstanbuPda Tıirk kadını sahneye ilk adımlarını atı yordu. Cumhuriyetin kadına îadc ettiği insanlık hakları Türk sahnesi nin o zamana kadar kat'iyyen noksan olan yan mükemmeliyet şartmı da temin ediyordu. Şimdi artık bellibaşlı bir mâniimiz olmaksızın Türk sahnesini her şubesinde inkişaf et • tirmeğe çalışabilirdik. tşte içinde bulunduğumuz devir, bu devirdir. Ve memnuniyetle görüyoruz ki bu sahada çalışanlarımız da vardır. Hep buhrandan ve buhramn ik tisadî şeklindeki maddî kısmmdan bahsediyoruz. Onun üzerinde o kadar ısrar etmekteyiz ki insanın manevî sahadaki noksanlanmızı unuttuğumuza hükmedeceği gelir. Maddî buhran, peki. Ya manevî noksanlanmız ne olacak? Eğer hayatımı zın manevî tarafını adeta unutacak kadar ihmal edersek maddî kısrmna hiç çare bulmamakhğımızdan hem de bihakkm korkulabilir. Milletler yainız maddiyatla değil, maneviyatla da, hem de bilhassa maneviyatla 5 K Kraliçelerin Birer büstüyapılacak.. Kenan Bey deruhde etmiştir 929, 930, 931 Kraliçelerini Davet ediyoruz Geçenlerde vefat eden Avusturya'lı gazeteci doktor Karl Müller, geçen sene bir teklifte bulunmus, güzellik müsaba • kalarnnızda Kraliçe intihap edilen üç Türk hanımınm birer büstlerinin yapılarak istikbalde bugünkü Türk güzelliğini gösterecek tarihî birer eser olmak üzere, Güzel San'atlar Akademisi müzesinde saklanması muvafık olacağını soylemisti. Avusturya'lı gazetecinin o zaman neşrettiğimiz makalesini okumus o lan heykeltraş Kenan Bey, Krali • çelerin büstlerini yapmak için, ahi « ren bize müracaat etti. Bu müracaat üzerine Feriha Tevfik, Mübeccel Na Gtonç mık ve Naside Saffet Hanımlan pazartesi günü saat dörtte idaremize idarehan davet ediyoruz. Kenan Bey, o gün IIIIINIMMIIIIIIIIIIIIIIimillllllllllMllimillllllHIIIIIIIIIMIIIIIHIIimilHMIU IIIIİIIIIIIIIIIIMIIMIIIII ııııııınııuıııııııııııııııııııumıı Bu güzel ve bediî vazifeyî heykeltraş ikramiyeîer arttırıldı Gümrükler Umum Müdürlüğü gümrük kanununun 97 ve 107 inci maddelerini muaddel bir kanun lâyihası hazırlamıstır. Buna göre kaçakçıları haber ve ren muhbirlere yüzde 30, ihbarda hizmeti mesbuk olanlara yüzde 10, musadereyi yapanlara yüzde 30 verilecek, hazineye de yüzde 30 ka lacaktır. Evlerde taharriyat Gerek sehirlerde, gerek köylerdej yapılacak kacakçılık taharriyatı baj sitlestirilmistir. Sehirlerde evlerin taharrisi en büyük mülkiye memurunun müsaa' desi ile olacaktır. Köylerde taharriyat heyeti ih tfyariyelerce yapılacaktır. Ceza kısımları Adliye Vekâletinde toplanan komisyonda gümrük kaçakçıla rının tecziyesine dair olan lâyihayı tamamen hazırlamıstır. Lâyiha 60 maddedir. Gümrük kanununun kaçakçıhğa müteallik olan bütün maddeleri bu lâyihada birlestiril • miştir. Lâyihadaki esaslar sunlardır: Lâyiha kaçakçıhğı gümrüklerde kacakçılık ve gümrükler haricinde Seri muhakeme usölleri Kaçakçılar hakkında seri mu • hakeme usulleri tatbik edilecektir. Gerek hâkimler, gerek Temyiz Mahkemesi sür'atle karar verecekler, Temyiz Mahkemesi gerek usul, gerekse esasta gördüğü yanlışlıklar üzerine evrakı iade etmiyecek, ce • zayı hemen tashih eyliyecektir. Alınacak idari tedbirler Müdafaai Milliye Vekili Zekâi Bey bugün Adliye Vekili Yusuf Kemal Beyi ziyaret ederek uzun müddet görüş müftür. Bu görüsmede Cenup vilâyetlerindeki kacakçılık için alına • cak idarî tedbirlerin mevzuu bahsoli duğu tahmin edilmektedir. Kttum Bt$ ize gelecek ve KraH ( Mabadi Q tnct sahifeds ) Mürtekip memurlar Memurlardan kacakçılık îşinde M, Rivas'a cevap! Mübadele Komisyonunun bitaraf reisi işlerin geciktiğini kabul etmîyor Komisyon yarın Ihtilâfı görüsecek MuhtelH Mübadele Komlsyonu bitaraf azalanndan olup iki aydır mezun bulunduğu memleketinden dönerek isine baslıyan M. Rivas, gazetelere beyanatta bulunarak, gay bubeti esnasında komisyon işlerinin ilerlemedeğini, çünkü, tetkikat ne ticesinde bulduğu ve komisyonda tatbikına basladığı mesai tarzının değiftirildiğini, bunu nazari itibara ala rak komisyon heyeti umumiyesini I içtimaa davet ettiğini soylemisti. M. Rivas'ın bu beyanatı üzerine Komisyon reisi bitaraf azalardan M. Anderson, dün bir muharririmize demistir ki: « M. Rivas, gazetelere vaki o M. moatfa eevap vtren M. Anâermm lan beyanatmda, yaraız kendi riyaset ettiği büronun mesaisinden bah , değildir. M. Riva.'m riyaset ettiftl Trakya'daki etabll setmistir. Muhtelit Mübadele Komis b t t r ° . (Mabadl 6 tneı taMfed*) yonunun bütün isleri bundan ibaret ' Sabık Hidivin seyahati Abbas Hilmi Pş. Hz. dün Şarkî Er den'e müteveccihen hareket etti Meğer bir If küzarlık mış! Ekalliyet mekteplerine yapılan son tamim Ankara'da hayret uyandırdı Ecnebi, husust ve ekalliyet mekteplerine memur Maarif müfettisliği ta • if'ndan ekal • liyet mekteple rine bir tamim yapılarak ba dema cumar > tesi veya pazar günleri mek • teplerin açık bulundurulma sata devamm mecburt olduğu bildi rildiğini yazmıs, fakat mezkur mektepleri böyle bir mecburiyete vazet meği lüzumsuz ve mahalsiz bulduğu( Mdbadi 6 tnct sahifede ) stnın ve tedri Maartf Vektti Etat B. Sabık Mısır Hidivi Abbas Hilmi Pş. Hz., dün saat 3,5 ta Toros ekspresile Haydarpaşa'dan şarkî Erden'e hareket etmiştir. Abbas Hilmi Pş. Hz., bu seyahati, şarkî Erden Kralı Emir Abdullah'ın resmî davetine icabet için ihtiyar etmektedirler. Paşa Hz., Halep'ten Lâzkiye yolile ve otomobille Beyrut'a gidecekler, burada Fransa'nın Su riye fevkalâde komiseri tara fından resmî surette istikbal e dileceklerı şereflerine bir ziyafet verilecektir. Bu ziyafette Lübnan Reisicumhuru Şarl Debbasi de bulunacaktır. Abbas Hilmi Pş. Hz., Beyrut'ta bir gece kaldık tan sonra Hayfa tarikile Kudüs'e Kudüs'ten Umman'a gidecekler yaşarlar. Güzel san'atlan tekemmül etmiyen bir milletin istikbalinden endişe etmekte hata yoktur. Bizim ikide bir milletin nazari dikkatini bu sahaya celbetmeğe çalışışımız işte bu kadar esaslı bir sebep ve hikcnete istinat eder. Bereket versin ki son haberler kadar son müşahedelerimiz de bu vadide kalplerimize inşirah verecek mahiyettedir. Geçen gün Raşit Rı za'yı Canavar'ı oynarken gördük. Eser galiba oynanmak için tertip edilmemiş olmakla beraber san'at kârlar vazifelerini hakikaten beğenilecek bir muvaffakiyetle yaptılar. Bir kaç gün evvel de Darülbedayi'de «Memleketmizı yan müstemleke haline koymak istiyenlerin propagandasma hayret ederim» Bir komisyon mesai esaslarını tesbit ediyor Abbas Hümi Pş. Hz. nin Tıarekeflerinden iki intiba Halk Evleri Şükrü Kaya B.in nutku ıiHiııi!iıiMimnnuiMUHUiiMiınıııniııııiııiMiiMiııiiMHiıııınınıınımiMnHiımııtntMnımııiııııııiMiıııııııııııııııııııiMiıiMiıııııiMiımMMtm«w ve burçda da merasimle karşıla • nacaklardır. Sabık Hidiv Hz. Umman'da bir kaç gün kaldıktan sonra Şam tarikile tekrar Istan • bul'a döneceklerdir. Bu Seyahatlerinde Pz. Hz. ne Mısır'ın Elsiyasiye gazetesi mu • harrirlerinden Mahmut Azmi Beyle Arif Pş., Hasan Nasır B. ve maiyyeti ref akat etmektedirler. Katil piyesini gördük. Sahne kusur sıjz denilebilecek bir sahne idi, ve artistlerimiz hemen istisnasız bir muvaffakiyet gösterdiler. Bizde operetin muvaffak olmus tecrübesi eskidir. O halde cesaretle ileri gidebiliriz, ve artık sahnede millî hüviyetimizin inkişafmı emniyetle hedef ittihaz edebiliriz. Aferin himmetli vatandaşlara ki bu yoldaki cesareti ta operayı göze alacak kadar ileri götürmüşlerdir. Devam, devam.. Olmıyacak ley yoktur, ve hayat bir kuru ekmek diliminden daha yüksek bir şeydir. YUNUS NADİ llllllllnillinilinnilIIIMIIIIIIIIIMIIMMIIIIIIIIIIIIIIIIIIFIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIinilllllllllllllllllllllMllllllHIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIll Ay&tn meVum Dr. Jttftt Oattp Bey Ankara'da emelkt gün yapüan tasarrut mtttnginden Wr tnttba Ankara 19 (Telefonla) «An kara Halkevi» önümüzdeki cuma günü merasimle açılacaktır. Gerek bu merasimin programmı hazırlamak, gerekse «Halkevleri» nin mesai e saslarını tesbit etmek üzere bir komisyon çalışmaktadır. Bu isleri Aydın meb'usu Reşit Galip Bey idare etmektedir. Cuma günkü açılma merasimmde Faruk Nafiz'in Akın ismini taşıyan ve eski Türk tarihine dair olan manzum piyes temsil edilecektir. Ankara 18 (Telefonla) Dahi mütevvelit bir çöküntüdür. tktisadı liye Vekili Şükrü Kaya Bey yerli ma buhran istihsalle istihlâk, mali buhlı, Tasarruf Haftası münasebetile bir ran ithalât ile ihracat arasındaki konferans vermiş ve konferansında muvazenenin bozulmasıdır. ezcümle demiştir ki: Cihan harbinden evvel bu muva« Aziz vatandaşlar, Tasarruf zene fasılalı müddetlerle gelen ma Haftası içinde yasıyoruz. Bugün buh hallî ve kısmî buhranlar istisn» ~ J : ran diye korkunç bir ifrit gibi aile lirse, adeta teessüs etmiş gibi idi. ocaklarının neş'esini, milletlerin hu Cihan harbindeki israf at, milletlerin zur ve emniyetini, beşeriyetin huzuvaktile bir devlet hududu içerisinde runu, devletlerin selâmetini tehdit olduğu için istihsal ve mübadelesi eden haile, iktisadî ve malî muvaze(Lutfen sahifeyi çevirinUt) nelerin bizzarure bozulmasmdan