TE” i — 6—VAKIT 13 Kânumevvel 1931 Korsika haydutları arasında Bir kadın gazeteci meşhur şaki Spada ile yaptığı mülâkatı anlatıyor ema Fransa bu temizlikte hangi müşkülâtla karşılaşıyor ? Korsikada, Fransız hükümetinin haydutlar aleyhine büyük bir tarama hareketine geçtiği ve oraya 1500 ka - dar jandarma sevkettiği malümdur. Bir aydanberi, bu hareket devam etmektedir. Fakat henüz belli başlı, hiç bir haydut ele geçirilemedi vedö-| nen rivayetlere nazaran, Fransızların! bu hareketi, adada mevcut sekiz on hayduda karşı deği, Korsikada, İalyanların giriştikleri faşist propa- gandağına karşıdır. Esasen, bir İn- giliz gazetesinin muhabiri bunu gaze- tesinde yazmış ve (Vakıt) da bu yazt. yı neşretmişti. Bin beş yüz kişinin takip ettiği hay dutlardan birisi ve 'elebaşıları Spada isminde birisidir. Bu adamla, bir ka- reşe başladılar. Bu sırada Damat gel- di, Arkamda durdu. Güreşle meşgul. müşüm gibi görmemezlikten geldim. Galiba on yedinci dakikada birisi köprü kurmıya çalışırken yenildi. A- yağa kalktım. Ve mağlüp olduğunu söyledim. Hiç itiraz etmedi. Arkada. şınm elini sıkarak çekildi. Sıra da- matla hasmmındı. Ortaya geldiler, Damadın vücudu iyi, fakat biraz ham dı. Öyle uzun seneler işlemiş ve iş - Tenmiş bir vücut değildi. Hasm: da ondan daha berbat. oTırnak ve sirti muayenesini yaptım, işaretimi ver dim. Güreşe başladılar. Damat kaçak oynuyor. Bir aralık ikisi de yere düş- tü. Oyunları fena değil, Hallerine göre iyi öğrenmişler. Yirmi altıncı da-! kikada ikisi de nefes almayı arttırdı. Jar. Damat altta, göğsünün sür'atle! Şişip indiğini görüyorum. Üstteki ha. sım gafil bulundu, kolunu kaptırdı. Kurtulamadı, Aynı zamanda da şa | sırdı, Gayrı kabili tiraz bir surette yenildi. Damat ayağa kalktığı zaman hasmı hâlâ yerde yatıyordu. Anut bir) adammış, yattığı yerden bana döndü de dedi ki: — Ben yenilmedim. Sen paşaya iltimas ediyorsun. Öyle ca nım sıkıldı ki, mağlüp bu Tâkırdıyı söylerken şehzade yerinden (kalktı. Yanıma doğru geldi. Efendi kendine! gel dedim, ben ne seni bilirim ne de paşayı Hiç kimsenin de dalkavuğu de- ilim. Şehzade elini arkama koydu, oda- ya geçelim Celâl bey dedi. Gebeşi orada hâlâ yatar bırakarak odaya geçtik. İlk iki güreşçi gelmişlerdi. Damada yenilenin anut olduğunu söy- lediler, Bana ne dedim, Hakikati in. kâr mı edeyim? Yirmi dakikan sonra damat geldi. Memnun ve beşiiştü, Saat dört buçu- ğu geçmişti. Müsaade istedim. Ye - mekten sonra dediler. Bana genel gün doğmuştu. Enafisi âsarı taphın mütenevvilerinden nevaleçin olacak - trm. Yemekte şehzadenin yanrna düştüm. oGevezeliğim de tutmuştu. Yemekle beraber yemediğim nane, de. virmediğim çam kalmadı. Buz gibi şerbetleri, kâse kâse dondurmaları mideciğime indirdim, Akşam olmuş hava kararmıştı. Şehzade (beraber çıkalım dedi. Damada veda ederken şu emri aldım: Bu güreş meselesi sas raym haricine çıkmasın. Şüphesiz e- fendimi bastırdım. o Merdivende bir arabm, paşa efendimizin diyerek elime tutuşturduğu zarfı o itina'ile cebime yerleştirdim. Ve şehzadenin araba- sile Bebek bahçesine kadar gelerek ayrıldım. 'Tramvayda hem gidiyor, hem de geçirdiğim korkuyu düşünüyordum. Ya bir haltetseydim, muhakkak ben de şimdi yokluğa karışmıştım. Bir çok defalar elimi cebime kadar uzat- trm. Zarfı çıkaramıyorum. Biri tatlı, biri acı iki zıt hissin içindeydim. Zar- fm kalmlığına göre muhteviyatı faz Ja. Fakat acaba ne? Tatlı tatl düşü- nüyor, kendimce tahminler yapiyo - rum. Birisi de yankesicilere çarptır. mak endişesi, Bu da acı. Matbaada artık emniyet içindeyim. Sür'atle zarfı açtım. Hepsi birer lira- kk, tam yüz adedi tam bilâ kesir par yeli, N Âfiyetle yediğim; söylemiye lüzum var mi? CELAL DAVUT dın gazeteci yörüşmiye muvaffak ol- muş ve beraber, resimleri alınmıştır. Bu kadın gazeteci, sinemalarda sey- rettiğimiz havadis film gazetelerini yapan bir gazetecidir ve ismi, Kris. liyan Übert'dir. Kristiyan, Spada'nın! yakalanmak ihtimali olmadığını 8öy-| lemekte ve bu naktai nazarında sebat etmektedir. Kristiyan Übert, Spada ile olan millâkatını şöyle anlatıyor: “Yüksekte, Kruzzini > dağlarmm yalçın tepelerinde, kayalıklar arasın- da, İki kişi ağır ağır ilerliyor. Bu l pırnallık arasında kaybolan iki kişi, bin beş yüz kişi tarafından peşine dü-| vallı, ne yapsın, şimdi; de saklanıyor, demektedir. Spada'yı, misafir olduğu bir kaç kulübede gördüm. Sonra kendisine zengin bir çiftçinin evinde (gördüm. Her seferinde sofrada yemek yiyor du, Fakir evinde yere bağdaş kurmuş. zenginin evinde sofraya bir efendi gis bi oturmuştu. Sonra kendisini bir kahvede de gördüm. Benimle beraber, film alan arkadaşlar vardı, Bize şa- rap ikram etti. Hiç bir zaman yüzün-! de korku alâimi görmedim. Aramızda şu muhavere geçti Dedi ki: — — Ben hiç bir şeyden korkmu - Eşkiya Spada şülmüş olan Andre Spada ile kardeşi Sebastiyen Spada'dır. Andre Spada 34, kardeşi 19 yaşın»! dadır. Fakat silâh kullanmasını bi - lir, bunu da, kardeşi aleyhinde bu- Yunup ona küfreden birisini öldür. mekle de ispat etmiştir. Iki kardeş şimdiki halde pırnallık arasmda tam bir dağ hayatı yaşamak» tadırlar. Andre ile Sebastiyen, jan - darmalar karaya ayük basar basmaz. Puntadaki küçük evlerini ve herkesin madam Spada diye çağırdıkları An- tuanet' i bırakarak pırnallığa çekildi- ler. Hatta giderken. evde erzak, mis himmat, elbise ve püralarını bile bı- raktılar. A. Spada, pırmallığa çekilmekle ekmek parası da kaybetmiş oluyor- du. Zira, Spada Lopinya — Ajaksi yo posta arabası işletirdi ve bu hats| tı, hükümetten münâkasa neticesinde almıştı. İki adam yanyana yürüyorlar, O - muzlarında silâhları, bellerinde do- lu fişeklikleri var. Uzaktan bakmca şişman görünüyorlar. Halbuki ikisi de gayet muntazam vücutlular ve a- daleleri çelik gibidir. İkisinin de göz»| leri parlak, “ikisi de etrafa dikkatle baka baka yürüyorlar. - Pırnallığn nihayetine gelince, derhal ceplerin - dekj dürbinle etrafı tarassut ediyor - lar ve emin olduktan sonra gene iler- lemiye başlıyorlar. Dürbinleri pır » nallıkta biraz hayat eserine ilişir iliş- mez derhal dikkat kesiliyorlar çünkü bu hayat eser; onlar için ölüm olabi - Tir. Spada ile kardeşi pırnallık arazide bulundukları müddetçe her türlü ta- arruzdan emindirler. Ru geniş arazi- de onları abloka etmek için değil 1500 on beş bin kişi olsa gene kffi gelmez. Fakat Spada daima, dağlık ve pırnal. lk yerlerde kalamaz. Arasıra aşağı lara inip yiyecek bulmak mecburiye tindedir, ve bunları, rasgeldiği ew den alır. Zira, Korsikada, fena bir itiyat, bu gibi para İçin adam öldür. memiş olanlara karşı halkım yardım- da bulunmasını emretmektedir. Spa-! da hırsızlık için adam öldürmemiştir. Onun için halk ona yardım eder, ve| onun için herkes: — Başma bir felâket gelmiş, za » ve Fransız kadın gazeteci yorum, zira tehlike yok, dedi Ben bir yerde-gelir kalırsam, orada mu- hakkak tehlike yoktur da onun için kalırım. Oo Yanlarında &kaldıklarım dostlardır. Dest olmasalar bile hain değillerdir. Beni ele vermezler. — Sizi tebrik ederim. İstihbarat teşkilâtmız mükemmel, nerede jan “| darma olup olmadığmı biliyor, ona göre hareket ediyorsunuz. — Oh., Bu teşkilât benim değil. Buzüne kadar Korsika dağları benim gibi nice adam görmüştür. Ben dağın gözlerile görüyorum. Ingiltere Sahillerinde Kaçakcılığa karşı tedbir Londra — Yeni tarife tatbiki gümrük muhafaza hizmetlerini mübim sürette artırmış olacak- tır. İngilterenin 5000 mil uzunlu- ğundaki zabillerinde şimdiye ka- dar yalnız lüks eşya kaçakcılığı tarassut eden noktalar sıklaştırı- lacaktır. Bu karakollar mazul ve mütekait bahriye zabitlerinin ida- resine tevdi edilecektir. Tagilte- rede muhafaza vasıtaları şimdi eskisine nisbeten mütekâmil bir haldedir. Bundan yirmi sene ev- vel muhafaza kuvvetleri bu sa- billeri yaya ve bâzen de atlı o- larak tarassuda mecburken şimdi bu işi rahat ve seri motosiklet- lerle görüyorlar. Yine o zaman denizlerde basit makinelerle mü- cehhez ufak gemiler kullanılırken şimdi 90 mil süratinde motor- botlar işliyor. Karadaki istasyonlarla muhafa- za gemilerindeki telsizler saye- sinde her hangi bir kaçakçılık teşebbüsünden derhal bütün ka- rakollar haberdar edilmektedir. Alınacak tedbirler deniz kaçak- çılığını kökünden kurutmaya kâ- fi gelmezse muhafaza teşkilâtına daha büyük bir vüsat verile cektir. zarif delikanlının —33-— ağzına — Neden susacakmışım? Sen kim oluyorsun beni susturacak? Bana, Nikola Çebin derler. Kimseden kork- mam. İri Rus ayağa kalkmıştı, Jerarın masasına ilerlerken: — Mademki piliç buraya gelmek istemiyor, ben oraya gelirim, görüsü. rüz. Herif sarhoş değil, çakır keyfti. Yüzünde aptal bir tebessiim ve elin. de dolu bir kadeh votka vardı. Nellirozun dudaklarına doğru ka- dehi uzatarak: — Al, küçük güvercin, iç bakalım, dedi. Nelliroz nefret ve istikrah'a geri çekildi. Jerar derhal ayağa kak- tı, Rusun elinden kadehi alarik vot- kayı suratına fırlattı ve herifin çene - sine daha ne olduğunu farkettirme den müthiş bir yumruk vurdu. Dev gibi adam, güm! Diye yere se- rilmişt. Bütün salondakiler kalkmışlar, kavgayı seyrediyorlardı. Rusun diğer dört arkadaşı hiddetle! bağırarak fırlamışlardı. Jerar, hemen Nellirozun önüne geçti (o ve vücudile onu muhafaza etti, Dört Rus birden Jerarm üzerine hücum etmişlerdi. Je-| rar hareketinde serbest olmak, hem de Nellirozu daha iyi müdafaa ede- bilmek için iki adrm daha © ilerledi. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Yüzü sertleşmişti, Şimdi o, mücadeleye ha - zır eski Jerar olmuştu. Ruslar onu kucaklamışlardı. Fakat Jerar müthiş kuvvetile aralarından sıyrıldı ve hes rifler hayretle ona baktılar. Yumru- ğu yiyip düşen herif şimdi kalkmış, eline bir şampanya şişesi almretr. Ö. tekiler de hirer şişe kavradılar ve Je- rara atmak üzere kaldırdılar, fakat atamadılar. Jerar bir tabanca ile on- Yar tehdit ediyordu. Silâhı görünce, etrafa toplanmış ve beş kişinin hücumuna uğrıyan bu dayak yemesini! seyre hazırlanmış halk kaçışmıya be Tadı. Bu esnada pansiyon sahibi Y: gor da ortaya atılmıştı. Jerar bu saşkınlıktan istifade ede- rek, korkudan bembeyaz olmuş olan Nellirozun üzerine kırmızı mantosunu attı ve kucağına bir çocuk (kaldırır gibi aldı, götürdü. Bir elile de taban-i casmı tutuyordu. Kimse onu takibe cesaret etmedi. Nelliroz ne olacağının o farkında olmadan kendini cereyana bırakmış - te. Bu bütün erkeklerden daha kuv- vetli, herkese karşı kendini müdafaa eden erkeğin kollarında kendini em» niyette hissediyordu. | Jerar derhal kendi odasına giden merdivene geldi. Kalbine (bastırdığı yükile merdivenleri çıktı. Mücadele - İere alışkın olan Jerar hiç de bir he yecan duymuyor, sadece büyük bir s6- vinç duyuyordu. Zira, bu hadise, plâ- nm: altüst etmek şöyle dursun, Nejli- rozu kollarma atmıştı. Odaya gelince, Jerar, Nellirozu di- vana yatırdı. Gidip perdeleri kapadı ve tekrar genç kızın yanına geldi. Nelliroz yarı baygın gibiydi, Göz- lerinj açtı, etrafına bukımdı. ömişe | nin üstünde, müphem bir halde bir demet çiçek gördü. hafif bir tebes -| sümle: —Benim çiçeklerim mi? Diye serdu.| Jerar başile tasdik etti. Nellirozun uzandığı divanın kenarına, dizini koy» muştu. Nelliroz onu, üzerine doğru yarı iğilmiş bir vaziyette görüyor, ken disine, haris, son kalan kuvvetlerini! mahveden, eriten bir bakışla baktığı! nı görüyordu. Korkuyor muydu? Belki, Fakat pek hafif ve tatlı bir korku, Baygın- Irk içinde vaziyeti hissedemiyordu. Evet!, Pek bitaptı!. Teminki korku, bütün o günün hadiseleri, yorgunluk onu bitirmişti. Şampanyanın hafif baş dönüklüğü de buna inzimam ediyor - du. Bütün bunlar ve bilhassa, bu ba- kış, tatlı ve kuvvetli bakış, onu sar «| hoş edici bir uykuya sürüklüyor, kuv- ayağa du. veti eriyor, lezzetli bir surette eriyor- İ ö Moris Löblandan: /# Çatlamış bir nar gibi yarı açık eğildi Buna rağmen rüyada mrk” gibi söylendi: — Beni öpmeyiniz.. Beni öpme! niz.. Yarabbim. Annemin hakki miş, Ve bir nefes halinde ilâve “a0 — Gitmek istiyorum. Beni rünüz. N ör Sonra, divana başı düştü. E8 bıraktı, uyudu. Jerar yavaş yavaş, onun oil bir nar gibi yarı açık 2”»ına ©8 Maçhu! r 2 yi Valne, madam Destolle ver e tekrar otokubiline bindi, ve KAPÜ pale” rinin esasen davetli oldukları gi gittiler. oValne orada : ark yp buldu. Türo hayli içmişti. Fakat “Lı sele kendisine anlatılınca de parlandı, Palas oteline döndüler Kapıcı uyuyordu. Türo kendi p uyandırmadan yukarı çıktı. Val madam Destol onu takip ediyo” Fakat yukarı çıkınca durdular. tofun apartımanı hangisiydi. Bir” yorlardı. Türo: — Kapıcıyı uyandıralım, hadi git de çağır. je Dedi. Valne koridordan ilef ye birdenbire bir kapının önünde dd Kapının üstünde Baratof kartı Sevine sevine döndü ve: ge — Buldum, dedi, işte apart” üstünde kartr var, ; Madam Destol vaziyetin vehai ne rağmen tebessüm etti: — Bravo Valne, hayatınızâ? defa akıllı bir iş yaptınız, e dedi, Türo kapıya yaklaştı ri du. İçerden hiç bir cevap veren #0 dı, Bir daha ve daha hizli vardi e ne süküt. Türo, eğildi, Kulağa ya dayadı, dinledi. Çet ayla du. Kapının anahtar deliğe yi ri bakmak istedi. Fakat içerisi lik olduğu için hiç bir şey göre du. Nihayet doğruldu ve: ş — Herhalde, dedi, içerde kimi* Belki de çıkmışlardır. it” Fakat madam Valne kat'i bir * te bundan emin olmak istiyordü” — İçeriye girip baksak. — Fakat madam, evinde asi. bir kimsenin odasma girmek bi” rüm teşkil eder. ari g | yar — Bir genç kızı kandırmak değil midir? Hem... Biz fena bi kastla içeri girecek değiliz yâr Valne müdahale etti: — Rica ederim Türo, bir Türo son bir tecrübe olarak ya bir daha vurdu, Gene ceva? maymca tokmağı çevirdi. Kapı kilitli değildi . * Türo hir saniye tereddüt ettir bd ra içeri girdi. Elindeki çaki" karak elektrik düğmesin; buld” g€ virdi. Küçük bir koridorda, e ridora üç kapı elm eğil lislere has bir emniyetle, salon olduğunu tahmin eriği a Burası da boştu. Türe önde rai? Destol arkada, Valne de €M* | geliyorlardı. Türö salona açılan bir kapı” yi ru ilerledi, açtı, girmeden nu uzatarak elektrik düğmesini di. Türo haşyetle geri çekimi v hareketini gören madam " felâket tahmin ederek ileri”. eğe Odaya girmişti. İçeri girip © bir rinin önünde, yerde, dağ gö! mın kanlar içinde yattığı” act bir çığlık kopararak rd kendin; bıraktı. Valne il€ hemen kucaklayıp sâlons Sonra Türo yatak odasın? Bu bir ikj saniyelik zamâ" soğuk kanlılığını #ktisa? mesleki merakmın tah! kâfi gelmişti. Türe, yerde hareketsi” ey ratofun üstüne eğildi. " # Hiç bir hareket duyulmu9” je satini çıkarıp baktı. ÜSÜ çiyordu ger” & > A ği TE S3 set soğumıya bâşlamişt! sak